Editörler : E.Kayı Han

27 Ağustos 2009 11:07

Miracda, Hamza ile Vahşî?yi kolkola, birlikte cennete girerlerken gördüm

Vahşî, Hz. Hamza?nın Bedir savaşında öldürdüğü Tuayme?nin kardeşinin oğlu olan Cübeyr bin Mutim?in kölesi idi. Habeşli olduğu için, el ile ok ve mızrak atmakta usta idi. Uhud savaşında, Cübeyr buna demişti ki:

Hamza?yı öldürürsen seni azat ederim!

Daha o zamanlar müslüman olmakla şereflenmemiş olan Ebu Süfyan?ın hanımı Hind de, babasının ve amcasının intikamı için, Vahşî?ye mükâfat vâd etmişti.

niçin lanet etmiyorsunuz

Vahşî, Uhud?da taş arkasına pusuya girip, yalnız Hz. Hamza?yı gözetirdi. Hz. Hamza sekiz kâfiri öldürüp, saldırırken, Vahşî mızrağını atarak, onu şehit etti. Sonra, gidip durumu Hind?e haber verdi. Hind sevinip üzerindeki zinetlerin hepsini Vahşî?ye verdi. Daha da vereceğini söyledi.

Uhud savaşında Peygamberimiz birkaç kâfire bedduâ etmişti. ?Vahşî?ye niçin lanet etmiyorsun? dediklerinde, buyurdu ki:

Miracda, Hamza ile Vahşî?yi kolkola, birlikte cennete girerlerken görmüştüm

Hicretin sekizinci yılında, Mekke fethedildiği gün, Vahşî, Mekke?den kaçtı. Bir zaman uzak yerlerde kaldı. Sonra pişman olup, Medine?de mescide gelip, selam verdi. Resulullah efendimiz selamını aldı. Vahşî dedi ki:

- Ya Resulallah! Bir kimse Allaha ve Resulüne düşmanlık yapsa, en kötü, en çirkin günah işlese, sonra pişman olup temiz iman etse, Resulullahı canından çok seven biri olarak, huzuruna gelse, bunun cezası nedir?

Resulullah efendimiz buyurdu ki:

- İman eden, pişman olan affolur. Bizim kardeşimiz olur.

- Ya Resulallah! Ben iman ettim. Pişman oldum.Allah ü teâlâyı ve Onun Resulünü herşeyden çok seviyorum. Ben Vahşî?yim.

Resulullah efendimiz, Vahşî adını işitince, Hz. Hamza?nın şehit edilmiş hâli gözünün önüne geldi. Ağlamaya başladı.

Vahşî, öldürüleceğini anlayarak kapıya yürüdü. Eshab-ı kiram kılıçlarına sarılmış, işaret bekliyordu. Vahşî, ?Son nefesimi alıyorum? derken, Cebrail aleyhisselam geldi. Allahü teâlâ buyurdu ki:

- Ey sevgili Peygamberim! Bütün ömrünü puta tapmakla, kullarımı bana düşman etmeye uğraşmakla geçiren bir kâfir, bir kelime-i tevhid okuyunca, ben onu affediyorum. Sen, amcanı öldürdü diye Vahşî?yi niçin affetmiyorsun? O pişman oldu. Şimdi sana inandı. Ben affettim. Sen de affet!

Herkes, "Öldürün!" emrini beklerken, Resulullah efendimiz buyurdu ki:

- Kardeşinizi çağırınız!

Kardeş sözünü işitince, saygı ile çağırdılar. Peygamber efendimiz Vahşî?ye, ?affolunduğunu? müjdeleyerek buyurdu ki:

- Fakat, seni görünce dayanamıyorum, elimde olmadan üzülüyorum.

Hz. Vahşî, Resulullahı üzmemek için, bir daha yanına gelmedi. Mahcup, başı önünde yaşadı. Aynı mızrak ve okla yalancı peygamber Müseyleme?yi öldürdü ve büyük hizmet etti. Hz. Osman zamanında vefat etti


Caferi Tayyar
Kapalı
27 Ağustos 2009 11:08

Vahşi'nin Mantığı

Şimdi işte böyle bir Hamza'yı öldüren Vahşi'nin mantığını anlamaya çalışalım. O, saf ve aptal bir insan değil, aksine zencilerin en akıllılarından biri... Onun için Allah Rasulü (sav) ona, İslam'a dehalet etmesi için 'Ancak şu var ki tevbe ve iman edip iyi davranışta bulunanlar bundan müstesnadır; Allah onların kötülüklerini iyiliklere, günahlarını da sevaplara çevirir. Çünkü Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir, sınırsız mağfiret ve ihsan sahibidir.' (Furkan, 25/70) mealindeki ayeti yazıp gönderdiğinde, 'Ya Rasulallah! Ben neredeyse küfre denk bir iş işledim. Allah benim de kötülüklerimi hasenata çevirir mi?' diyerek teminat verecek bir beyan arıyordu. Onun bu tavrı karşısında Nebiler Serveri (sav) ona, 'Şu kesin ki; Allah, Kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; ama dilediği kimse hakkında bunun altındaki diğer günahları affeder. Her kim Allah'a ortak koşarsa, haktan çok uzağa sapmış olur.' (Nisa, 4/116) mealindeki ayeti yazıp gönderir. Ancak, yukarıda da ifade ettiğimiz gibi Hz. Vahşi çok zekidir ve o, Efendimiz (sav) irtihâl-i dâr-ı bekâ buyurduktan sonra aradığı garantiyi başkasından alamayacağını bilmektedir. Kendi heva ve hevesine göre konuşmayan, söylediği sözler vahiyden ibaret olan Allah Rasulü (sav) henüz hayatta iken o garantiyi yakalama peşindedir. Onun için Hz. Vahşi, 'Yâ Rasulallah! Allah burada bağışlamayı dilemeye bağlamış. Ya ben bu dilemeye takılırsam' manasında sözler söyleyerek son endişesini dile getirince, bu defa da Efendimiz (sav) ona şu ayeti yazıp göndermiştir: 'De ki: 'Ey çok günah işleyerek kendi öz canlarına kötülük etmede ileri giden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz. Allah dilerse bütün günahları mağfiret eder. Çünkü Gafûr ve Rahîm'dir. Çok affedicidir, merhamet ve ihsanı fazladır.' (Zümer, 39/53) Bu ayet, Hz. Vahşi'ye adeta şöyle demektedir: Ey hayatını israf içinde geçiren ve kendi hesabına Bedir'i, Uhud'u, Hendek'i berbat eden ve Mekke fethinde bile Müslümanlara karşı koyan adam! Sen bile Allah'ın engin rahmetinden ümidini kesmemelisin! Ne kadar büyük olursa olsun, günahkârların günahları Allah'ın engin rahmeti yanında, okyanuslara nisbeten denizin yüzündeki minik köpüklerden daha ehemmiyetsiz kalır.

Hz. Vahşi, bağışlanma garantisini aldıktan sonra Allah Rasulü'nün huzuruna gelerek Müslüman olur. Rasul-i Ekrem (sav) ise, Hz. Vahşi'ye, kendisini gördüğünde canı gibi sevdiği amcasını hatırlayıp içinde menfi bir duygu belirmesi ihtimaline karşı daha temkinli davranmasını söyler.

Burada 'Lâ' Ötede 'Neam'

Doğrusu Hz. Vahşi, Müslüman olduktan sonra, hep Hz. Hamza'yı öldürmekle işlediği günaha keffaret arayışı içinde olmuş ve nihayet beklediği bu fırsat Yemame'de karşısına çıkmıştır; hem de Hz. Hamza'nın bağrına sapladığı mızrağı elinde olarak.. evet işte bu mızrağı yalancı peygamber Müseyleme'nin sinesine saplamış ve şöyle demiştir: 'Hz. Hamza'yı şehit etmekle insanların en hayırlısının kanına girdim. Rasulullah'ın vefatından sonra Müseyleme'yi öldürmekle ise insanların en kötüsünü öldürdüm.' Kaynaklarda nakledildiğine göre, Vahşi, mızrağını Hz. Hamza'ya önden vurunca Hz. Hamza, mızrağın üzerine kapanıp kalmıştır ki ben, onun bu halini Arapça'daki 'lâ'ya benzetmişimdir. Gerçi Yemame'de Hz. Hamza'ya saplanan aynı mızrakla vurulunca Müseyleme de 'lâ' haline gelmişti ama Hz. Hamza burada 'lâ' ötede 'neam', yani burada cismen yok olsa bile ahiret itibariyle ebedî varlığa mazhar olmuştu. Müseylemetü'l-Kezzap ise her iki tarafta da 'lâ' olmuş, yani ademe mahkum bir zavallı haline gelmiştir.

Hz. Vahşi, Müseyleme'yi öldürdükten sonra ihtimal Allah Rasulü'nün (sav) manevî huzuruna gelerek 'Artık sana görünebilir miyim Yâ Rasulallah?' demişti ki, bu da onun hayatı boyunca devam ettireceği inâbesiydi. Buradan da anlaşılmaktadır ki, Hz. Vahşi, bir kere Hakk'a dönmekle kalmamış, 'Acaba tam olarak döndüm mü?' endişesiyle sürekli O'na yönelmiş ve hayatı boyunca dönüş (inâbe) ameliyesini sürdürüp durmuştu.

Artık Görünebilirsin

Allah (cc), Hz. Vahşi'ye Müseyleme'yi öldürmeyi nasip etmekle onu vicdanî huzura erdirmek için bir fırsat hâsıl etmiş olabileceği gibi, Hz. Vahşi'nin hicranını mükafatlandırmış da olabilir. Çünkü Efendimiz (sav) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyururlar: 'Ben bir gün rüyamda, elimde iki altın bilezik gördüm. Yine rüyamda onlara fazla bir ilgi göstermiştim. Allah Teâla hazretleri: 'Onlara üfle!' diye vahyetti, ben de üfledim, derken uçup gittiler. Ben bunları, benden sonra çıkacak iki yalancı ile yorumladım.' Ravi Ubeydullah, bu iki yalancıdan birisinin San'a'nın sahibi el-Anesi, diğerinin ise Yemâme'nin sahibi Müseyleme olduğunu söylemiştir. Allah Rasulü (sav) Hz. Hamza'ya üzülmesinden daha fazla, dinin bir yalancı peygamber tarafından sarsılmasına karşı üzülmüştür. O açıdan Hz. Hamza'nın tasasını izale eden el ile Müseyleme'nin tasasını silen elin aynı olması çok önemliydi. Zannım odur ki, âlemlere rahmet olarak gönderilen Efendimiz (sav), diğer peygamberler gibi öbür âlemde hayatta olduğuna ve davasının seyrini temaşa ettiğine göre, Müseyleme'den duyduğu tasayı onu öldürmek suretiyle Hz. Vahşi'nin izale ettiğini görmüş ve belki de vicdanen 'Ey Vahşi! Hem amcamın tasasını, hem de dinim adına duyduğum tasayı unuttum. Artık bana görünebilirsin.' demiştir.

.. ...

hz vahşi o kadar bir aşk ile peygamberimiz s.a.v seviyorduki ıslak gözleriyle peygamberimiz s.a.v uzaktan uzağa takip eder onu devamlı

gözetlerdi ve affedilmemek endişesiyle devamlı gözleri yaş içerisindeydi çünkü ALLAH resulunun o mübarek yüzünü ve insana huzur veren

tane tane konuşmalarını dinleyemenin acısı çekiyordu ALLAH resulu s.a.v artık bana görünebilirsin dediğnde hz vahşi için herlade

dünyanın en büyük sevinci bu olsa gerekti çünkü uzaktan uzağa takip ettiği ve onu gizlice seyrettiğği iki cihan serveri artık bana

yaklaşabilirsin görüne bilirsin demiş ti bu ne büyük bir aşktı allah celle celelühü cümlemizi peygamberimiz hz muhammed s.a.v aşkı ile

bizleri bu dünyadan göçmeyi nasip etsin

Fethullah Gülen web sitesi


mekhül
Şube Müdürü
27 Ağustos 2009 15:32

Efendimiz (sav), diğer peygamberler gibi öbür âlemde hayatta olduğuna ve davasının seyrini temaşa ettiğine göre, Müseyleme'den duyduğu tasayı onu öldürmek suretiyle Hz. Vahşi'nin izale ettiğini görmüş ve belki de vicdanen 'Ey Vahşi! Hem amcamın tasasını, hem de dinim adına duyduğum tasayı unuttum. Artık bana görünebilirsin.' demiştir.

***

tüylerim diken diken okudum başlığınızı.Allah razı olsun yine güzel ve gerekli bir konuya değinmişsiniz..istifade edilmesi dileğiyle.


Caferi Tayyar
Kapalı
27 Ağustos 2009 16:33

amin ecmain. evet alıntılağımız o söz fethullah gülen hocaya aittir. gerçekten güzel bir tesbitte bulunmuş..çünkü müseyleme savaşı kazanır gibi olsaydı.. islama büyük zarları dokunabilirdi. çünkü peygamber efendimiz ahirete göçmüştü dağılan müslümanları toparlamak o kadarda kolay olmayabilirdi..

işte tam bu sırada hz vahşi çıktı ve işi bitirdi.. hz hamzayı şehit ettiğinde duyduğumuz kin bu olayla sönüverdi..

hz vahşinin islama hizmeti büyüktür...


asos_zen
Yasaklı
27 Ağustos 2009 16:47

ALLAH RAZI OLSUN KARDEŞLER .... çok güzel mevzuu...

o anları yaşadık tekrardan...


_nesil
Yasaklı
27 Ağustos 2009 23:40

en sevdiğini acımsızca öldüren kişiyi affedebilmek ancak peygambere has bir davranış olurdu..(zorluğuna rağmen yapılabilirliği esas alındığında)

bizim, affedişin altında yatan şeyle,

kendi hesabına,kinine,öfkesine bakarak değil Allahın isteği veya Allahın hoşnutluğunun elde edilmesi sebebiyle affetme mekanizmasının çalışıyor olmasıyla ilgili olmamız lazım..


Caferi Tayyar
Kapalı
27 Ağustos 2009 23:46

tabiki. müslüman olan bir kimse artık geçmişiyle sorgulanamaz. hz vahşi ra. ı anlatırken aklıma çağrı filmindeki o acımasız darbesi gelmişti. daha müslüman olmamışken duyduğumuz kinden bahsettim. işte o kin müslüman olduğunda bitti. müseylemeyi öldürdüğünde ise ona şükranlarımız kat kat arttı


asos_zen
Yasaklı
28 Ağustos 2009 00:22

bu işler ALLAHI bilme ve onu tanıma işi..

onun merhametliler merhametlisi olduğunun delilidir.. hz. resulullahın as. amcası seyidina hz. hamza ra. yı şehit eden ve onun kalbini çıkaran vahşi oluyor hz. vahşi ra.

hz. hamzanın kalbini yiyen hind de onun kalbini ısırıp yedi diye od islamla şerefleniyor..

hz. hamza nurdur.. onun kalbide nurdur..onun kalbinide yiyen hind islamla şereflenip müslüman oluyor.. ve çok iffetli bir müslüman...

ALLAH böyle bir ALLAH C.C. illa kullarını cennete sokmak için bir vesile arıyor..

mahşer ve hesap günü rabbimizin merhameti ve bağışlıyıcılığı dağıtılırken: iblis acaba bendemi bağışlanıcağım.. diye bir ara ümit bile edicekmiş..

rabbi en iyi tanıyanlar ALLAH dostları velilerdir...


GRUNDFOS HEAT
Genel Müdür
22 Eylül 2009 14:32

ALLAH merhametlilerin en merhametlisi...bir adım gitsek ne ala...

rabbim o yüce sahabilerle haşr eylesin bizleri inşaallah.

Toplam 8 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi