"Kör ölür badem gözlü olur" darbımeseli, şark kültüründeki atasözü - deyim gerçekliği incelenecek olsaydı ilk üçte yer alabilirdi muhtemelen.
Ölüm tartışmasız doğanın insan açısından en soğuk ve kaçınılmaz gerçeği. Ve şu da bilinmeli ki ölüm ne kadar ürkütücü ise sonsuza kadar yaşamak da insan için o denli ürkütücüdür.
Kimseyi kızdırmadan, sakala ve bıyığa tükürüğü bulaştırmadan ve yukarıdaki bağlantılardan yola çıkarak şunu sorgulamak gerekir diyorum: "Bizde neden ölenlerin tümü badem gözlüdür, yaşarken hiçbir değeri olmayan biri nasıl oluyor da öldüğünde semaya kadar yüceltilebiliyor?"
Ölümle yüzleşmiş birinin ardından tüm kötülüklerini saymak ne kadar yanlışsa onun hakkında ermiş masalları uydurmak, yücelik hikayeleri anlatmak, kör gözünü bademe benzetmek de o kadar yanlış olsa gerek.
Efendim, bu kadar girizgahtan sonra şu mübarek badem gözlülerden burada ölmeden önce bahsedelim.
***
Öncelikle Orhan Pamuk'tan bahsetmek istiyorum. 952 İstanbul doğumlu Pamuk, postmodern tarzda yazan ve Türk edebiyatına yeni bir nefes katan, bu kültürün yetiştirdiği önemli bir aydındır.
Eserlerinde Türkçeyi çok iyi kullandığı söylenemez belki ama çağdaş roman anlayışının birçok inceliğini etkili bir biçimde kullanan -Tanpınar ve Oğuz Atay gibi- bir yazardır.
Yangında öncelikli kurtarılacaklar arasında adı geçmese bile ölmeden önce anlaşılması ve desteklenmesi gereken badem gözlülerden biridir kanımca. Fakat ne hikmetse insanımız kendi aydınından düşünüründen, belki 100 yılda bir ya da iki tane yeiştirebildiği edebiyatçısından, bilim adamından, sanatçısından kuduzdan ve vebadan kaçarcasına kaçmış, bahsi geçen kişileri "tehlikeli" damgasıyla tek başına bırakmış, ya yurt dışına sürmüş yahut faili meçhul bir cinayete kurban vermiştir.
Kanuni'niye sahip çıkmak ne kadar erdem gerektiriyorsa düşünür ve aydınllarımıza sahip çıkmak da aynı erdemi gerektirmektedir.
Varsa yaşayan badem gözlü aydın, düşünür, bilim adamı, filozof, filolog, antropolog, jeolog yazalım buradan, tanıyalım, okuyalım, öldüğünde methiyeler dizmek yerine ölmeden önce değer verelim.
"Kör ölür badem gözlü olur" darbımeseli, şark kültüründeki atasözü - deyim gerçekliği incelenecek olsaydı ilk üçte yer alabilirdi muhtemelen.
Ölüm tartışmasız doğanın insan açısından en soğuk ve kaçınılmaz gerçeği. Ve şu da bilinmeli ki ölüm ne kadar ürkütücü ise sonsuza kadar yaşamak da insan için o denli ürkütücüdür.
Kimseyi kızdırmadan, sakala ve bıyığa tükürüğü bulaştırmadan ve yukarıdaki bağlantılardan yola çıkarak şunu sorgulamak gerekir diyorum: "Bizde neden ölenlerin tümü badem gözlüdür, yaşarken hiçbir değeri olmayan biri nasıl oluyor da öldüğünde semaya kadar yüceltilebiliyor?"
Ölümle yüzleşmiş birinin ardından tüm kötülüklerini saymak ne kadar yanlışsa onun hakkında ermiş masalları uydurmak, yücelik hikayeleri anlatmak, kör gözünü bademe benzetmek de o kadar yanlış olsa gerek.
Efendim, bu kadar girizgahtan sonra şu mübarek badem gözlülerden burada ölmeden önce bahsedelim.
***
Öncelikle Orhan Pamuk'tan bahsetmek istiyorum. 952 İstanbul doğumlu Pamuk, postmodern tarzda yazan ve Türk edebiyatına yeni bir nefes katan, bu kültürün yetiştirdiği önemli bir aydındır.
Eserlerinde Türkçeyi çok iyi kullandığı söylenemez belki ama çağdaş roman anlayışının birçok inceliğini etkili bir biçimde kullanan -Tanpınar ve Oğuz Atay gibi- bir yazardır.
Yangında öncelikli kurtarılacaklar arasında adı geçmese bile ölmeden önce anlaşılması ve desteklenmesi gereken badem gözlülerden biridir kanımca. Fakat ne hikmetse insanımız kendi aydınından düşünüründen, belki 100 yılda bir ya da iki tane yeiştirebildiği edebiyatçısından, bilim adamından, sanatçısından kuduzdan ve vebadan kaçarcasına kaçmış, bahsi geçen kişileri "tehlikeli" damgasıyla tek başına bırakmış, ya yurt dışına sürmüş yahut faili meçhul bir cinayete kurban vermiştir.
Kanuni'niye sahip çıkmak ne kadar erdem gerektiriyorsa düşünür ve aydınllarımıza sahip çıkmak da aynı erdemi gerektirmektedir.
Varsa yaşayan badem gözlü aydın, düşünür, bilim adamı, filozof, filolog, antropolog, jeolog yazalım buradan, tanıyalım, okuyalım, öldüğünde methiyeler dizmek yerine ölmeden önce değer verelim.