Editörler : E.Kayı Han
13 Temmuz 2010 01:37

Kurtuluş Savaşında Azerbaycan Türklerinden Gelen Yardımlar

Mustafa Kemal Paşa, 3 Mayıs 1920 günü Doğu Cephesi Komutanı Kazım Karabekir Paşa?ya yazdığı bir mektupta;

?Devlette hiç para kalmadı. Şu anda içeride para temin edebileceğimiz bir kaynak da yok. Başka kaynaklardan para temin edinceye kadar Azerbaycan hükümetinden borç para alınmasını temin etmenizi rica ederim? diyordu.

Kazım Karabekir Paşa, isteği Azerbaycan hükümetine iletti.

Bu istek, Azerbaycan Sovyet Sosyalist Halk Cumhuriyeti ile Ankara Hükümeti arasındaki ilk resmi temastı.

Azerbaycan?dan Türkiye?ye uzanan kardeş eli...

1921 yılı içinde Nerimanov?un şahsi emri ile Azerbaycan Dışişleri Bakanı Mirza Davut Hüseyinov, kazanılan Birinci-İkinci İnönü Savaşları münasebetiyle çektiği telgrafta;

??Kazanılan bu büyük zaferlerden dolayı Türk halkını Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti adına kutluyoruz.? diyor ve bu büyük zaferlerin şerefine;

?Azerbaycan halkının yardım için 30 sistern petrol, 2 sistern benzin, 8 sistern kerosin?

gönderdiğini bildiriyordu.

Aynı yılın Mayıs ayında Azerbaycan devleti, TBMM hükümetine 62 sistern petrol gönderdi ve bundan sonra savaş bitinceye kadar aynı değerde petrol ve üç vagon dolusu kerosin göndermeyi taahhüt etti.

Bu taahhüdün dışında 1922 yılında Batum yolu ile Azerbaycan dokuz bin tondan fazla kerosin ve 350 ton benzin gönderdi.

Mustafa Kemal Paşa 1921 yılında Nerimanov?a bir mektup yazarak borç para talep etmişti.

Bu mektubu 17 Mart 1921 günü büyükelçi Nerimanov?a ulaştırdı.

Nerimanov, derhal 500 kg altın gönderdi. Bunun 200 kg'si devlet bütçesine, kalanı ise mühimmat ve silah için kullanıldı.

Daha sonra Nerimanov Rusya?dan aldığı 10 milyon altın rubleyi Ankara?ya gönderdi. Bu yardımlarla savaş içindeki ülkenin durumunda belirgin bir düzelme oldu.

23 Mart 1921?de Azerbaycan hükümeti talep etmediği halde Türkiye?ye Azerbaycan halkının hediyesi olarak 30 sistern petrol, 2 sistern benzin, 8 sistern yağ gönderdi.

Nerimanov, Mustafa Kemal Paşa?nın yazdığı mektuba yazdığı cevabi mektubunda her gün kazanılan başarılarla Türk halkının emperyalizmden kurtulma günlerinin yaklaştığını, bu yüzden kahraman Türk halkını kutladığını yazıyor ve sonra ilave ediyordu;

?Paşam, bizim Türk milletinde kardeş kardeşe borç vermez. Kardeş, her zaman kardeşinin elinden tutar. Biz kardeşiz, her zaman elinizden tutacağız ve tutmaya devam edeceğiz.''

(A. Şemseddinov, Kurtuluş Savaşı Yıllarında Türkiye-Sovyetler Birliği Alâkaları, shf.66)

13 Temmuz 2010 08:56

azeri kardeşlerimiz bizdendir birdir ..lakin dünün kahraman azeri kardeşleri bugün sıkıntı çekmekte ülkesinin yüzde 21 işgal altında bir milyondan fazla vatandaşı sürgün hayatı yaşamakta.aklım almakta zorlanıyor nasıl olurda bu esaretle yaşamayı kabullendi bu millet.türk özgürdür baş eğmez.bir sorun var ya azeri kardeşlerim eski azeri değil yada uzun yıllar ezildikleri kominist rejim bir çok şeyi aldı götürdü azerilerden.


Bozkurt-1903
Yasaklı
10 Haziran 2012 18:08

Azerbaycan Cumhuriyeti?nin Destek ve Mali Yardımları

Milli Mücadele?nin dış kaynaklarını ele alan araştırmacılar, her nedense Azerbaycan Hükümeti?nin yardımlarını göz ardı etmişlerdir. Halbuki, Petrol ürünleri yardımında bulunan tek ülke, Azerbaycan olmuştur. Azerbaycan?ın içinde bulunduğu sıkıntılı durum dolayısıyla ciddi miktarda nakit para yardımı yapılamamışsa da, önemli miktarda petrol ürünü yardımında bulunulmuştur.166 Azerbaycan?ın yapmış olduğu maddi yardımlara geçmeden önce, Türkiye?ye karşı giriştiği ve yaptığı, kardeşlik temelli emsali zor görülür destek ve yardımlarına değinmek isteriz. Neriman Nerimanov İngilizler tarafından tutuklanarak Malta?ya sürülmüş

bulunan İttihat ve Terakki Partisi elemanlarının ve geçmiş hükümetin memurlarının kurtarılması için çalışmalara başladı. İngiliz Hükümeti?ne, Bakü?de bulunan İngilizler ile, Malta?da tutulan Türklerin değiştirilmesi teklifinde bulundu. İngiliz Hükümeti, Nerimanov?un bu teklifini kabul etmedi.167 Buna karşılık da, Azerbaycan, Bakü?de bulunan İngiliz esirleri iade etmeyeceğini bildirmiştir. Mustafa Kemal Paşa ve İzmir milletvekili Mahmut Esat Bey, Azerbaycan?ın, Malta?da ki Türk esirler özgürlüklerine kavuşmadıkça, kendisinin de İngiliz esirlerini iade etmeyeceğini açıklaması büyük bir övgü ve takdire karşılaşmışlardır. Mustafa

Kemal, 23 Nisan 1920 tarihinde, konuyla ilgili olarak başbakanlığa şöyle yazmış ve gereğini istemiştir:

?Azerbaycan Hükümetinin Malta?da ki vatandaşlarımız tahliye edilmedikçe İngiliz esirlerini iade etmeyeceğine dair İngiltere hükümetine ita ettiği cevaptan dolayı beyan-ı teşekkür edilmesi hakkında İzmir mebusu Mahmut Esat Bey tarafından verilip heyet-, celilerine tevdii takarrur eden takrir suret-i musaddakası leffen takdim edildi efendim.?168 Bu girişimden ayrı olarak, 19 Ağustos 1920 tarihinde TBMM Başkanlığına bir

mektup yazan Nerimanov?un, TBMM?nin kurulmasından duyduğu memnuniyeti dile getiriyor ve emperyalistlere karşı verdiği mücadeleden dolayı Türkiye?yi kutladıktan sonra ??emperyalizme karşı birlikte hareket etmekten başka yolumuz yoktur. Müslüman Türkler, emperyalizme karşı yürüttüğünüz haklı kavganızda yanınızda olacaktır. Amacınıza ulaşabilmeniz için var güçleriyle size destek olacaklar ve ellerinden geleni asla esirgemeyeceklerdir. Aksi durumda, ne sizin ne de bütün mazlum doğu milletleri için hiçbir kurtuluş yolu kalmayacaktır? diyordu.169 Nerimanov?un Malta?da ki sürgünleri kurtarma girişimi ve TBMM?nin

açılışından duyduğu mutluluğu ifade etmek için gönderdiği mektubun, maddi olarak mücadeleye katkısı olmamış olabilir, fakat bu mektup ve girişim Anadolu halkı ve TBMM üzerinde büyük bir moral olmuş, Milli Mücadele?yi verenler yalnız olmadıklarını ve dengelerin artık kendi lehlerine döndüğünü göstermiştir.

Ayrıca Azerbaycan hükümetinin 2 Ekim 1922?de Anadolu fakirlerine yardım teşkili ile uğraşacak özel bir komisyon kurması, aynı zamanda Azeri Türk basınında savaş halinde olan Türkiye?ye mali ve silah yardımını hızlandırmakla ?Misak-ı Milli? ilkelerinin katiyetle desteklenmesi, o devir için çok önemliydi.170 Anadolu Türklerinin geçirdiği sıkıntılı döneme kayıtsız kalmayarak, Türkiye halkı ile ilgili haberlere sütunlarında sık sık yer veren, Bakü?de Latin harfleri ile yayın yapan ?Yeni Yol? gazetesi, Azerbaycan halkına yaptığı bir çağrıda şöyle yazıyordu: ?Mustafa Kemal?in askerlerinin tek başlarına mücadele ettiği bir dönemde Anadolu?da ki Türk kardeşlerimize yardım etmeli, iaşe toplamalı ve gerekirse gidip orada canımızı feda etmeliyiz??171

Bunlardan ayrı olarak, 1921 yılı içinde Türk ordusunun art arda kazandığı Birinci ve İkinci İnönü Savaşları, Azerbaycan?da büyük bir coşkuya sebep oldu. Nerimanov?un özel emriyle Azerbaycan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mirze Davut Hüseyinov bu münasebetle TBMM Başkanlığına çektiği telgrafta ?emperyalizme karşı kazandığı büyük zaferden dolayı, kardeş Türk halkını, TBMM?sini ve onun Reisi Mustafa Kemal Paşa?yı, Azerbaycan Sovyet Sosyalist Halk Cumhuriyeti adına kutluyor ve tebrik ediyoruz.? Dedikten sonra, Azerbaycan halkının bu zaferin şerefine, 30 vagon petrol, 2 vagon benzin, 8 vagon gaz yağı gönderdiğini bildiriyordu.172 Azerbaycan Sovyet Hükümeti yine Mayıs 1921?de, Azerbaycan Dışişleri Komiseri Hüseyinov, Kazım Karabekire çektiği telgrafta; Şahtahtinski?nin teklifi üzerine, Türkiye?nin bağımsızlık mücadelesinde hayatlarını kaybetmiş askerlerin yetim çocukların barınacağı sığınaklar (yetimhane) için her ay düzenli olarak üç tank gaz yağı gönderilmesi hakkında173karar aldıklarını bildiriyordu. Yine Nerimanov?un özel emri

üzerine Azerbaycan Hükümeti, hiçbir talebi olmadığı halde TBMM Hükümetine 62 vagon petrol gönderdi. Yine aynı ay içinde Azerbaycan Dışişleri Bakanı M.D. Hüseyinov, TBMM Başkanlığına gönderdiği bir mektupta, ?bundan sonra Azerbaycan Hükümeti kardeş Türk halkına yürüttüğü bağımsızlık savaşı müddetince her ay 62 vagon petrol ve 3 vagon gaz yağı göndermeyi taahhüt ediyor.? diye yazıyordu.

Azerbaycan Nerimanov?un başkanlığı döneminde bu taahhüdüne sonuna kadar sadık kalmıştır.174

Yukarıda değinmeye çalıştığımız Azerbaycan?ın Türkiye?ye maddi ve manevi yardım ve destekleri milli mücadele zarfında devam etmiştir. Fakat bazı noktalarda da dile getirdiğimiz gibi, Azerbaycan-Türkiye ilişkileri devletler arası çıkar ilişkilerinin çok üstündeydi. Mamafih yaşananları ?kardeşlik? ilişkisinin dışında ele alacak olursak, yaşananlara en büyük hakareti etmiş oluruz. Anlatmaya çalıştıklarımızı kanaatimizce en

iyi ve yorumsuz bir şekilde Mustafa Kemal ve Nerimen Nerimanov arasındaki şu yazışma anlatacaktır;

Mustafa Kemal Paşa, 1921 yılında Azerbaycan Başkanı Nerimanov?a bir mektup göndererek borç para talebinde bulundu. Mektup 17 Mart 1921 tarihinde TBMM Bakü büyükelçisi olan Memduh Şevket Bey tarafından Nerimanov?a ulaştırıldı. Nerimanov Azerbaycan hükümeti içinde bazı bakanların karşı çıkmalarına rağmen, Mustafa Kemal Paşa?nın isteğine olumlu cevap verdi. Derhal hazırda bulunan 500 kilo altın Ankara?ya

ulaştırıldı. TBMM Hükümeti bu altının 200 kilosunu devlet bütçesine ayırdı. Geriye kalanı ise, silah ve mühimmat alımı için kullanıldı. Daha sonra Azerbaycan Hükümeti tarafından Rusya?dan alınan 10 milyon altın ruble, yine Nerimanov tarafından Ankara?ya gönderildi. Nerimanov, 23 Mart 1921 tarihinde, Atatürk?e yazdığı cevap mektubunda, birbiri ardınca kazanılan savaşlar ile Türk halkının emperyalizmden kurtulma günlerinin

yaklaştığının, bu yüzden bu başarıları kazanan TBMM Hükümetini, onun başkanını ve kahraman Türk ordusunu kutladığını bildirdikten sonra, ?Paşam, Türk Milletinde bir anane vardır; kardeş kardeşe borç vermez, kardeş, her durumda kardeşinin elinden tutar. Biz kardeş halklarız, her zaman ve her şartta birbirimizin elinden tutacağız, bugün yaptığımız bir kardeşin yaptığından başka bir şey değildir? diyordu.175

166 Aslan, B. (2004): Türkiye Azerbaycan İlişkileri ve İbrahim Ebilov (1920-1923) İstanbul, Kaynak Yayınları. 103

167 Adıgüzel, H. (2004): Atatürk, Nerimanov ve Kurtuluş Savaşımız, İstanbul, İleri Yayınları. 89

168 Barış Doster, Atatürk, 2004:Türk Dünyası ve Mazlum Milletler, Toplumsal Dönüşüm Yayınları,

İstanbul:230

169 Adıgüzel, H. (2004): Atatürk, Nerimanov ve Kurtuluş Savaşımız, İstanbul, İleri Yayınları. 88

170 Hamit Aliyev, (1996):?70 Yılda Sovyet-Türkiye Dostluk İlişkileri?, Uluslararası İkinci Atatürk

Sempozyumu (9-11 Eylül 1991 Ankara), Atatürk Araştırmaları Merkezi Yayınları, Ankara:1234,1235

171 Aslan, B. (2004): Türkiye Azerbaycan İlişkileri ve İbrahim Ebilov (1920-1923) İstanbul, Kaynak Yayınları.108,109

172 Adıgüzel, H. (2004): Atatürk, Nerimanov ve Kurtuluş Savaşımız, İstanbul, İleri Yayınları. 116

173 Aslan, B. (2004): Türkiye Azerbaycan İlişkileri ve İbrahim Ebilov (1920-1923) İstanbul, Kaynak Yayınları. 104

174 Adıgüzel, H. (2004): Atatürk, Nerimanov ve Kurtuluş Savaşımız, İstanbul, İleri Yayınları.116

175 Adıgüzel, H. (2004): Atatürk, Nerimanov ve Kurtuluş Savaşımız, İstanbul, İleri Yayınları. 117


Bozkurt-1903
Yasaklı
10 Haziran 2012 18:11

Türkiye?de ve Azerbaycan?da Elçiliklerin Açılması

Milli Mücadele?nin ilk günlerinden itibaren Bolşevikler ile ilişki kurmak ve temas sağlamak önemli görülmüş ve bu konuda merkez olarak Bakü ön plana çıkmıştır. Daha önceleri Bolşevikler ile birçok kişi vasıtası ile temas sağlanıp ilişkilere girilmiştir. 27-28 Nisan 1920?de Azerbaycan?da Sovyet Hükümetinin kurulmasından sonra, TBMM bir süre bu vasıtacıklardan istifade etmeye devam etmiştir.139 Bu arada, Moskova?ya bağlı olarak ortaya çıkan Azerbaycan Sovyet Cumhuriyetine, dış ülkelerde temsilci bulundurma hakkı tanınmıştı. Bu durumu öğrenen140şark Cephesi Kumandanı Kazım Karabekir Paşa, TBMM Reisi Mustafa Kemal Paşa?ya gönderdiği 21 Temmuz 1336 (1920) tarihli bir şifre telgrafında şöyle diyordu: ?Bakü?de bir sefirimizin bulunması pek lazımdır ve sürati izamını arz ederim. Ve gidecek zatın? amele ve askere kendisini sevdirecek derecede olması, Anadolu vilayeti halkından bulunması ve bir lisan bilmesi menfaatimize daha muvafık olacağını arz eylerim.?141 Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa, dışişleri bakanlığına vekâlet eden Ahmet

Muhtar Beye bu husus da gerekenin yapılması direktifini vermiştir. Bu direktif çerçevesinde harekete geçen Ahmet Muhtar Bey istenen vasıflara haiz Türk Büyükelçisinin Memduh Şevket (Esendal) Bey142 olduğunu Atatürk?e bildirmiştir.143 Dışişleri Bakanlığından Şark Cephesi Kumandanlığına gönderilen 22 Temmuz

1920 tarihli şifre telgrafta ki bu telgraf Kazım Karabekir?in 14-6.Ağustos.1920 tarih ve 460 numaralı telgrafına cevaptır. Azerbaycan Hükümeti ile sürekli diplomatik ilişkilerin kurulması gerektiğine inanan hükümetin; Bakü?ye şimdilik bir mümessil sıfatı ile gerekli özelliklere sahip Memduh Şevket Esendal Beyi tayin etti; Memduh Şevket Beyin, önce Erzurum?da Kazım Karabekir Paşa, sonra Nahçıvan?da ki Halil Paşa ile

görüşmesini müteakip yoluna devam edeceği ve bir hafta önce Ankara?dan hareket ettiği bildiriliyordu. Memduh Şevket Bey, 15 Ağustos 1920?de TBMM tarafından Azerbaycan?a mümessil ve murahhas olarak Yüzbaşı Ömer Lütfü Efendi de Askeri ateşe olarak atanmıştır.144 Aynı gün; Azerbaycan Cumhuriyeti ile Kafkasya?nın diğer cumhuriyetleri nezdinde TBMM Hükümeti mümessili mutemedi olan Memduh Şevket Efendiye başlıklı talimatında ise Memduh Şevketin görev alanları ve görevi ayrıntılı açıklanmıştır. Bakü temsilciliğine atanan Memduh Şevket Bey, dışişlerinden kendisine verilen talimatı alarak, 15 Ağustos 1920?de Ankara?dan ayrılmıştır.146 Memduh Şevket Bey, TBMM Hükümetinin yurt dışındaki ilk resmi temsilcisi olmuştur.147 Memduh Şevket Bey, kısa sürede Azerbaycan hükümet çevreleri ve Azerbaycan halkı tarafından sevilmiş, Azerbaycan Türklerinin güvenini kazanarak samimi dostluklar kurmuş ve birçok sorunu da kurduğu dostane ilişkiler ile halletmesini bilmiştir.148

138 Adıgüzel, H. (2004): Atatürk, Nerimanov ve Kurtuluş Savaşımız, İstanbul, İleri

Yayınları. 106-107

139 Aslan, B. (2004): Türkiye Azerbaycan İlişkileri ve İbrahim Ebilov (1920-1923)

İstanbul, Kaynak Yayınları. 157

140 Mehmet Saray, (1995): Atatürk ve Türk Dünyası, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara:9

141 Bilal Şimşir, (1993): Atatürk ve Yabancı Devlet Başkanları-I, Türk Tarih Kurumu Yayınları,

Ankara:399

142 http://www.biyografi.net/kisiayrinti.as ... 12.6.2008;

Saray, M. (1995): Atatürk ve Türk Dünyası, Ankara, Ankara, Türk Tarih

Kurumu Yayınları, 9

144 Esin Dayı, (2000) ?Atatürk ve Türk Dünyası?, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Atatürk 4.

Uluslar arası Kongresi (25-29 Ekim 1999, Türkistan-Kazakistan), cilt 1, Ankara:519

146 Aslan, B. (2004): Türkiye Azerbaycan İlişkileri ve İbrahim Ebilov (1920-1923)

İstanbul, Kaynak Yayınları. 162

147 Aslan, B. (2004): Türkiye Azerbaycan İlişkileri ve İbrahim Ebilov (1920-1923)

İstanbul, Kaynak Yayınları. 164

148 Aslan, B. (2004): Türkiye Azerbaycan İlişkileri ve İbrahim Ebilov (1920-1923)

İstanbul, Kaynak Yayınları. 165 166


Bozkurt-1903
Yasaklı
10 Haziran 2012 18:14

Bakü?de ki mümessilimiz Memduh Şevket Bey vasıtasıyla kurulan karşılıklı ilişkilerde görüşülen esas konulardan biri de, Türkiye?de Azerbaycan diplomatik temsilciliğinin açılmasıyla ilgiliydi. Azerbaycan dışişleri komiseri Mirza Davut Hüseyinov, ?hükümetinin, devletin yeniden kurulmasıyla yoğun olarak ilgilenmesi ve

Transkafkasya Cumhuriyetleri ile ilişkilerin rayına oturtulması çalışmalarından dolayı, Ankara?ya temsilci gönderemeyeceklerini? üzülerek dile getiriyordu. Gerçekte ise Azerbaycan, Rusya?nın izni olmadan bu adımı atamazdı.149 Rusya ile gerekli yazışmalardan sonra haziran 1921 de İbrahim Ebilov150, Azerbaycan?ın Ankara hükümeti nezdinde tam yetkili temsilcisi olarak atandı.151 İbrahim Ebilov 25 kişiden oluşturulmuş heyet ile Eylül 1921?de Ankara?ya gönderildi.152 İbrahim Ebilov 11 Ekim?de, temsilcilik elemanlarının bir kısmı ile birlikte Ankara?ya geldi. 14 Ekim?de Mustafa Kemal Paşa, İbrahim Ebilov?u Yusuf Kemal Bey?in de katıldığı bir törenle kabul etti. İlk olarak İbrahim Ebilov, güven mektubunu TBMM Reisi Gazi Mustafa Kemal?e sunarken şu konuşmayı yapmıştı.153 Muhterem Gazi Hazretleri, ?Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi ve şanlı ordusunun baş kumandanı zat-ı alileri vasıtası ile Azerbaycan içtimai şura hükümetinin ve Azeri Türklerinin kardeşlik selamını huzur-u alilerine müsaadenizle takdim ederim? Rusya İnkılabı Kebiri sayesinde esaretten halas ve muratlarına nail olan Azeri Türkleri bir vücut gibi Türk halkının şadanlığını kendi şadanlığı ve matemini kendi matemi bilerek son katre kanları kalıncaya kadar Türkiye?nin ve bütün şark mazlumlarının halas olması için aziz evlatlarını kurban etmekten vazgeçmezler. İki kardeş olan milletlerin mabeyninde olan rabıta ve alakanın en arzu edilecek derecede tekamül maksadı aliyesi ile irsal edildiğimden dolayı zatı alilerin ve Türk efkarı mukaddesesinin erkanı olan meclisi millinin yardımı ile nail olacağıma eminim??

Muhterem Gazi Hazretleri ?İkinci defa olarak hükümetin ve Azeri arkadaşlarınızın samimiyet selamını

takdim ederek Türk ordusunun son defa muharebe etmekle düşmanı, büsbütün mahvedip büyük galebelere nail olmağı mümessili olduğum Azeri Türklerinin ve bütün şark İslamlarının arzusu olmaya emin olmanızı istirham ederim.?154

Yukarıda bazı kısımlarına yer verdiğimiz konuşma metninde görüldüğü gibi, ülkemize gelen Azerbaycan temsilcisi Türkiye ile olan kardeşliklerinden ve Türklüklerinden ifade buyurmuştur. Azerbaycan temsilcisi İbrahim Ebilov, Sovyetler Birliği döneminde, temsil ettiği Azerbaycan halkının Türklüğünü ifade ederken üstü

kapalı bir mesaj vermiyor bilakis herkesçe malum olan-ki buna Sovyet Rusya da dahilbir gerçeği ifade ediyordu.

149 Eldar İsmayılov, (2005):?Atatürk Döneminde Azerbaycan-Türkiye Diplomatik İlişkileri (1920-

1922)?, Beşinci Uluslar arası Atatürk Kongresi (8-12 Aralık 2003-Ankara), Atatürk Araştırma Merkezi

Yayınları, Cilt: II, Ankara:1507,1508

150 Aslan, B. (2004): Türkiye Azerbaycan İlişkileri ve İbrahim Ebilov (1920-1923) İstanbul, Kaynak Yayınları.

151 İsmayılov, E. (2005): ?Atatürk Döneminde Azerbaycan-Türkiye Diplomatik

İlişkileri (1920-1922)?, Beşinci Uluslar arası Atatürk Kongresi (8-12 Aralık 2003-

Ankara),Ankara, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Cilt: II. 1508

152 Esmeralda Yusuf Kızı Hasanova, (1994):? Sovyet Azerbaycanı?, XI. Türk Tarih Kongresi Kongreye

Sunulan Blidiriler, VI. Cilt, IX. Dizi-11, TTK Basımevi, Ankara:2193

153 Aslan, B. (2004): Türkiye Azerbaycan İlişkileri ve İbrahim Ebilov (1920-1923) İstanbul, Kaynak Yayınları. 184 185 186

154 Şimşir, B. (1993): Atatürk ve Yabancı Devlet Başkanları-I, Ankara, Türk Tarih

Kurumu Yayınları. 406 407


Bozkurt-1903
Yasaklı
10 Haziran 2012 18:16

TBMM Reisi Gazi Mustafa Kemal Paşa, kardeş Azerbaycan Cumhuriyeti?nin temsilcisi İbrahim Ebilov?a cevaben şu konuşmayı yapmıştır: ?Muhterem Mümessil Hazretleri, Azerbaycan Türklerinin ve içtimai Azerbaycan Şura Hükümetinin kardeşlik selamına TBMM ve bu meclisin ordusu namına zatı alileri vasıtasıyla yine kardeşçe mukabele etmekle bahtiyarım. Türkiye halkı, TBMM ve onun ordusu Azerbaycanlıların ve mümessili olduğunuz hükümetin hakkında gösterdiği asarı samimiyet ve teveccühten mütehassıs ve memnundur? Rumeli ve Anadolu halkı Azeri kardeşlerinin kalbi kendi kalbi gibi çarptığını bilirler. Bunun için getirdiğiniz tuhfei selamın ne kadar derin ve ali hissin eseri olduğunu taktir eder ve bu selamı alırken Azeri Türklerinin de bir daha esarete düşmemeleri ve hukuklarının payimal edilmemesi temenni ve arzusunu izhar eyler. Azeri Türklerinin dertleri kendi dertlerimiz ve sevinçleri kendi sevinçlerimiz olduğu için onların muratlarına nail olmaları, hür ve müstakil olarak yaşamaları bizi pek ziyade sevindirir. Türk?ün saadeti ve mazlumların halası yolunda Azerbaycan Türklerinin de kanını dökmeye amade bulunduklarına dair olan beyanatınız istilacılara karşı Türk?ün ve mazlumların kuvvetini arttıran pek kıymettar bir sözdür.

TBMM?nin ve Hükümetinin iki kardeş millet arasındaki revabıt ve alakanın daha rasin ve daha metin bir hale konulmasına bütün kuvvet ile çalışacağını ve bu babda zatı alinize elden gelen her türlü muavenetleri ifa edeceğini temin eylerim??155 Yukarıda yer verdiğimiz Mustafa Kemal ve İbrahim Ebilov?un konuşmalarından

şu ortaya çıkmaktadır. Azerbaycan ile Türkiye arasında kurulan ilişkiler, sıradan bir diplomatik ilişkiden ziyade iki kardeş milletin derin bir hasret ve muhabbet ile birlikte olmasıdır. İbrahim Ebilov?un Ankara?ya gelişinden ve yaşanan bazı aksamalardan sonra 18 Kasım 1921 saat 1?de Azerbaycan Sosyalist Sovyet Cumhuriyeti bayrağı, yapılan büyük bir merasimle, Ebilov?un ricası üzerine TBMM Reisi ve Başkomutan Mustafa Kemal Paşa tarafından Ankara?nın cebeci semtindeki temsilcilik binasından çekildi.156 Mustafa

Kemal Paşa?nın Sovyet Azerbaycan?ı ile ilişkilerin ve diplomatik münasebetlerin kurulmasını değerlendirmesi bakımından aynı gün yapmış olduğu konuşma çok önemlidir.157 ?Sefir Hazretleri, Bugün bize meserretli bir bayram yaşattığınızdan dolayı büyük millet meclisi ve hükümeti ve şahsım namına teşekkür ederim. Bu bayram gününün benim için mesut bir ciheti daha vardır ki, o da müstakil Azerbaycan Şura Hükümetinin sancağını çekmek şerefini bana bahşetmiş olmasıdır? Efendiler; sefir hazretleri işte böyle bir memlekette Azerbaycan?ı temsil ediyorlar. Bu mahiyeti temsildeki mana ve kıymet büyüktür. Azerbaycan ile Türkiye arasında mevcut kardeşliğin, samimiyetin tevlit ettiği rabıtadan başka, Azerbaycan?ın diğer dostlarımızla temas noktasında bulunması da haizi kıymet ve ehemniyettir. Coğrafi vaziyeti göz önüne getirilirse filhakika Azerbaycan?ın Asya?daki kardeş hükümet ve milletler için bir temas ve telaki noktası olduğu görülür. Azerbaycan?ın bu mevkii mahsusu, vazifesini pek mühim kılmaktadır. Bu vaziyetin yanında Anadolu?yu

göz önüne getirmenizi rica ederim? Aziz arkadaşımız Ebilov hazretleri; bugün Azerbaycan?ın istiklalini temsil eden sancağı çekerken ellerimi bir takım hissiyat ve teessürat ile müteharrik olduğunu duyuyorum; filhakika sancağı çeken benim ellerimdi. Fakat ellerimi tahrik eden bugünkü bayramda manen müşterek olan bütün Türkiye halkının hakiki ve samimi kardeşlik hissiyatı idi??158 Azerbaycan SSC?nin yetkili elçisi İbrahim Ebilov?un Türkiye?de ki faaliyeti ilk önce, tabi ki, Azerbaycan-Türkiye kardeşlik münasebetlerinin geliştirilerek

genişletilmesine doğru yöneltilmiştir. Yerel ortamı, Doğu Anadolu?nun ekonomisini özenle araştıran Azerbaycan diplomatı şöyle bir sonuca varmıştır, savaşlar ve yıkıntılar sonucunda ciddi zararlar görmesine rağmen Türkiye ekonomisi, dış ticari ilişkilerini geliştirmek yönünde yararlı potansiyele sahiptir.159 Fakat Azerbaycan?ın Ankara?da ki temsilciliği, tam faaliyete geçtikten sonra, Moskova?nın çıkardığı zorluklar ile karşılaştı. Rusya, Azerbaycan?ın Türkiye ile doğrudan ilişkilerini kıskanarak, temsilciliğin işini engelliyordu. Rusya bunun için çeşitli yollar deniyordu. Ayrıca Rusya, sadece Azerbaycan?ın değil, diğer Güney Kafkasya Cumhuriyetleri?nin de Türkiye ile doğrudan ilişki kurmasını istemiyordu. Fakat tüm olanlara rağmen Azerbaycan-Türkiye diplomatik ilişkilerinin varlığı bile çok önemliydi.160

155 Şimşir, B. (1993): Atatürk ve Yabancı Devlet Başkanları-I, Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları. 408

156 Aslan, B. (2004): Türkiye Azerbaycan İlişkileri ve İbrahim Ebilov (1920-1923) İstanbul, Kaynak Yayınları. 190

157 Hasanova, E.Y.K. (1994): ? Sovyet Azerbaycanı?, XI. Türk Tarih Kongresi

Kongreye Sunulan Blidiriler, Ankara, TTK Basımevi, VI. Cilt, IX. Dizi-11.

İnan, 2194

158 Şimşir, B. (1993): Atatürk ve Yabancı Devlet Başkanları-I, Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları. 410 411

159 İnkılap Velibeyoğlu Alibeyov, (2000): ?Sovyet-Türk Münasebetlerinin Kurulması ve Geliştirilmesinde

Azerbaycan?ın Rolü?, Atatürk I. Uluslararası Kongresi (25-29 Ekim 1999, Türkistan-Kazakistan),

Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara:693

160 İsmayılov, E. (2005): ?Atatürk Döneminde Azerbaycan-Türkiye Diplomatik

İlişkileri (1920-1922)?, Beşinci Uluslar arası Atatürk Kongresi (8-12 Aralık 2003-

Ankara),Ankara, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Cilt: II. 1509


Bozkurt-1903
Yasaklı
10 Haziran 2012 18:18

İbrahim Ebilov bir diplomat olarak kendi misyonunun parlak bir biçimde başarı ile üstesinden geldi. O, genç Türkiye ile Sovyet Cumhuriyetleri arasında dostluk bağlarını pekiştirmesini bildi. İbrahim Ebilov Türkiye?de nam ve hürmet sahibiydi. Türkiye Türkçesini mükemmel bilmesi, halk adet ve geleneklerini tanıması ve onlara saygı göstermesi tüm bunlar ülkede bulunduğu, oldukça kısa sürede İbrahim Ebilov?a göre geniş Türk toplumu çevrelerinde saygı ve sevgi kazandırmıştır. Özellikle Mustafa Kemal Paşa tarafından fazla teveccüh görmekte idi. 161 Atatürk, Ebilov?a karşı oldukça sıcak davranmış, onunla sık sık buluşmuş, Rusya

ile yapılmış tüm görüşmelerde iştirakini temin etmiştir. Mustafa Kemal?in Ebilov ile ilgili görüşlerini Rusya?nın sefiri olan S. Aralov hatıralarında şöyle ifade etmektedir: ??Atatürk İbrahim Ebilov?un yalnız fevkalade diplomat olmakla kalmadığını, aynı zamanda genç Türkiye Cumhuriyeti?nin büyük dostu olduğunu tüm içtenliği ile anlatıyordu??162 Büyük Atatürk ise İbrahim Ebilov?u ?Azerbaycan ve Türkiye arasındaki samimi revabitini, kardeşliğin derecesini, uhuvveti ruhunda durmuş bir zat? diye karakterize etmiştir.163

Ebilov diğer siyasetçiler tarafından da hep sevgi saygı gördü, fakat Bolşevikleri temsil ettiğinden dolayı değil kardeş Azerbaycan?dan biri olduğu için.164 İbrahim Ebilov 1923 yılı 23 Şubatında İzmir?de iktisat kongresi zamanında vefat etti. Azerbaycan diplomatının ani ölümü Türkiye?de büyük hüzünle karşılandı. ?Aheng? adlı gazete şöyle yazıyordu: ?Türkiye?de merhum Ebilov?u öz kardeşi gibi sevmeyen ve hürmet etmeyen

bir kişi bile bulmak mümkün değildi. O, istiklal harekatının en kritik döneminde öz kardeşimiz gibi aramızda bulundu. O, bizim için dert ve kader arkadaşı idi. Merhum Ankara?da en hoş silinmez iz bırakmıştır. İbrahim Ebilov en mihriban, hayırsever bir kişi idi.165

161 Alibeyov, İ.V. (2000): ?Sovyet-Türk Münasebetlerinin Kurulması ve Geliştirilmesinde Azerbaycan?ın Rolü?, Atatürk I. Uluslararası Kongresi (25-29 Ekim 1999, Türkistan-Kazakistan), Ankara, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları. 696

162 Aygün Attar, (2002): ?Atatürk?ün Kafkasya Politikası?, Türkler, Balkan Ciltevi, Cilt,12, Ankara:260

163 Alibeyov, İ.V. (2000): ?Sovyet-Türk Münasebetlerinin Kurulması ve Geliştirilmesinde Azerbaycan?ın Rolü?, Atatürk I. Uluslararası Kongresi (25-29 Ekim 1999, Türkistan-Kazakistan), Ankara, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları. 696

164 Aygün Attar, (2002): ?Atatürk?ün Kafkasya Politikası?, Türkler, Balkan Ciltevi, Cilt,12, Ankara: 260

165 Alibeyov, İ.V. (2000): ?Sovyet-Türk Münasebetlerinin Kurulması ve Geliştirilmesinde Azerbaycan?ın Rolü?, Atatürk I. Uluslararası Kongresi (25-29 Ekim 1999, Türkistan-Kazakistan), Ankara, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları. 696


Bozkurt-1903
Yasaklı
10 Haziran 2012 18:20

Atatürk?ün Dış Türkler Siyasasında Azerbaycan

Milli mücadele verilirken vatanın kurtarılması bir idealdi. Vatan kurtarıldıktan sonra ideal olmaktan çıkmıştır. Türkiye Cumhuriyetinin bundan sonraki ideali Türkiye dışında şekillenen Türk dünyasıydı. Mustafa Kemal Paşa?nın TBMM adına Doğu Cephesi Kumandanlığına gönderdiği 1Aralık 1920 tarihli bir yazı, Türkiye?nin bundan böyle Türk dünyasına karşı izleyeceği politikanın ana hatlarını göstermesi açısından büyük önem taşımaktadır. Mustafa Kemal Paşa?nın Kazım Kara Bekir Paşa?ya gönderdiği bu yazının, konumuzu

ilgilendiren kısmını aşağıya alıyoruz.256

?Azerbaycan?ın tamamen ve cidden müstakil bir devlet haline girmesine taraftarız ve bunun temini için Rusları gücendirmemek ve kuşkulandırmamak şartıyla teşebbüsat-ı lazimede (gerekli çalışmalarda) bulunulacaktır. Bu babda memleketin petrol vs. gibi kendi iktisadi kaynaklarına sahip olması için yine aynı şartla çalışılacaktır. Rusların Azerbaycan?da yapacakları muamele bütün İslam aleminin Bolşevikleri tartmak için bir milyar olacağını Ruslara anlatılmasına gayret olunacaktır. Kafkas meselesinin hudut, vesat-ı nakliye vs. gibi nokta-i nazarlardan hallinde daima Azerbaycan?ın şimali Kafkasya ve menfaatlerinin bilhassa nazar-ı dikkate alınmasına itina olunacağı gibi 10.08.1920?de Ruslar ve Ermeniler arasında akd olunan

mütarekede Azerbaycan?a zarar veren maddelerin kaldırılmasına çalışılacak ve ve her milletin mukadderatına hakim olması düsturuna binaen, Karabağ vs. gibi Türk ekseriyetiyle meskun yerlerin Azerbaycan?a bağlı bulunması temin edilecektir.?257

Mutafa Kemal Paşa ve TBMM?ye göre Azerbaycan Türkleri büyük bir önem arz ediyordu. Bu nedenle ihmal edilmemesi gerekiyordu. Ancak burada dikkati çeken önemli nokta ise, ?Azerbaycan?ın tamamen ve cidden müstakil bir devlet haline gelmesi? noktasındaydı. Yani bütün Türklerin birliği amaçlanmıyor, kültür birliği

doğrultusunda Azerbaycan Türklerinin menfaatleri korunmaya çalışılıyordu. Bu aşamada da en önemli husus, şüphesiz Azerbaycan?ın bağımsız bir devlet konumuna gelmesiydi. Zira bu tarihlerden sonra Türkiye?nin Türk dünyasına karşı bakış açısı, Rusya?ya karşı, bu bölgede bulunan Tür Devletlerinin bağımsızlıklarının kazanılması konusunda olmuştur. Bu, Türkiye Türklüğü ile Türkistan Türklüğü arasında kurulacak olan kültür birliğinin de en önemli aşamasıydı.258 Mustafa Kemal?in Azerbaycan?a verdiği önemi, Azerbaycan?ın Türkiye?ye büyükelçi olarak gönderdiği İbrahim Ebilov?un Ankara?ya ulaştıktan sonra, elçilik binasının açılış konuşmasında Mustafa Kemal bizzat Azerbaycan Sosyalist Sovyet bayrağını kendisi göndere çekmiş ve Azerbaycan?ın önemin vurguladığı konuşmasını yapmıştır:

??Efendiler, sefir hazretleri işte böyle bir memlekette Azerbaycan?ı temsil ediyorlar. Bu mahiyeti temsildeki mana ve kıymet büyüktür. Azerbaycan ile Türkiye arasında mevcut kardeşliğin, samimiyetin tevlit ettiği rabıtadan başka, Azerbaycan?ın diğer dostlarımızla temas noktasında bulunması da haizi kıymet ve ehemmiyettir. Coğrafi vazifesi göz önüne getirilirse filhakika Azerbaycan?ın Asya?da ki kardeş hükümet ve milletler için bir temas ve telakki noktası olduğu görülür. Azerbaycan?ın bu mevkii mahsusu, vazifesini pek mühim kılmaktadır. Bu vaziyetin yanında Anadolu?yu göz önüne getirmenizi rica ederim. Tesadüfen sağımda duvarda asılı olan şu haritanın irade ettiği gibi Anadolu?da, bütün Asya?nın, bütün mazlumlar dünyasının, zulüm dünyasına doğru ileri sürdüğü bir vaziyette bulunmaktadır. Anadolu bu vaziyeti ile bütün zulümlere, hücumlara taarruzlara maruz bulunuyor. Anadolu yıkılmak, çiğnenmek, parçalanmak isteniyor; fakat efendiler, bu muhacemat Anadolu?ya mahsus ve mahsur değildir. Bu muhacematın hedefi umumisi bütün şarktır.259

Mustafa Kemal?in yukarıda verdiğimiz, Kazım Karabekir Paşa?ya gönderdiği telgraf ve Azerbaycan Elçiliği?nin açılışında yaptığı konuşmada, Azerbaycan üzerindeki hassasiyetini dile getirmiştir, dile getirmekle kalmamış Moskova?ya giden heyetimize Nahçıvan konusundaki hassasiyetini bildirerek bu doğrultuda hareket etmelerini ayrıntılarıyla geçen bölümümüzde belirtmiştik. Mustafa Kemal Azerbaycan?ın toprak bütünlüğü ve sınırları konusunda çok hassas davranmış, milli mücadelenin en zorlu günlerinde dahi gündeminden düşürmemişti. Çünkü parçalanmış ve sınır sorunları yaşayan bir Azerbaycan, Mustafa Kemal?in Azerbaycan ve Orta Asya için planladığı düşüncesinde sorun olmaktan öteye gitmeyecekti. Oysa Mustafa Kemal Azerbaycan için biçtiği vazifeyi Azerbaycan elçilik binasının açılış konuşmasında açık bir şekilde ifade etmiştir;

??Azerbaycan ile Türkiye arasında mevcut kardeşliğin, samimiyetin tevlit ettiği rabıtadan başka Azerbaycan?ın diğer dostlarımızla temas noktasında bulunması da haizi kıymet ve ehemmiyettir. Coğrafi vaziyeti göz önüne getirilirse filhakika Azerbaycan?ın Asya?da ki milletler için bir temas ve telaki noktası olduğu görülür??

Bu ifade ile Mustafa Kemal Azerbaycan üzerinden Orta Asya?daki kardeş hükümetler ile de alaka kurmak fikrinde olduğunu ortaya koyarken, Azerbaycan?ın stratejik, coğrafi önemini de ön plana çıkarmaktadır. Mustafa Kemal kendisine özgü isimlendirme anlayışıyla da Azerbaycan?ın Nahçivan bölgesine ?Türk Kapısı? ismini koymuştur. Mustafa Kemal Paşa bu beyanatlarıyla çok açık bir şekilde Azerbaycan ve onun üzerinden Orta Asya için düşündüklerini ifade etmiştir. Hiçbir zaman gerçekçilikten ayrılmayan Atatürk, bu ulvi amacı doğrultusunda da harekete geçtiği zaman, gerçekçilikle hareket etmiştir. Dönemin siyasi, sosyal, ekonomik ve diğer şartlarını göz ardı etmeyen Atatürk Azerbaycan ve Orta Asya için o günün belirleyici şartları içinde

izleyeceği yolu daha önce detaylı verdiğimiz ?Bu gün Sovyetler Birliği dostumuzdur?? diye başlayan ünlü ifadesiyle ortaya koymaktadır. Mustafa Kemal Atatürk gerçekçi yaklaşımı ile etki etmek istediği Orta Asya ve

Kafkaslardaki Sovyet varlığını göz ardı etmiyor, komşuluğuna da ihtiyaçlarının olduğunu dile getiriyor. Durumu böylesine analiz ederken de her şeyden elini çekmiyor, var olan şartlara göre ülkesini ve kendisini hazırlama yoluna gitmiştir. Kendi ifadesiyle ?durmadan değişen dünyada yarının muhtemel dengeleri için hazır olacağız.? derken kendi döneminde kurduğu kültür kurumları ile dönemine, uzak görüşlülüğü ile de

Sovyetler Birliğinin dağıldıktan sonraki günlere hazırlık yapmıştır. Bu da Mustafa Kemal Atatürk?ün devlet adamı vasfının ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır. Mustafa Kemal Atatürk içerde bu tespitleri ve çalışmaları yaparken, Azerbaycan ve Orta Asya ile kurabileceği en ufak bile olsa, hiçbir kültür faaliyetinin dışında kalmamaya özen göstermiştir. Bu çalışmalardan biri de Sovyetlerce düzenlenen Bakü Türkoloji Kongresi?dir. 26 Şubat-5 Mart 1926 tarihleri arasında Azerbaycan?ın başkenti Bakü?de yapılan I. Türkoloji Kongresine de Atatürk temsilciler göndererek savunmalar yaptırmıştır. Türkiye?yi temsilen katılan Köprülüzade Mehmet Fuat ?Türk Kavimlerinin Edebi Dillerinin İnkişafı? adlı tebliğini sunmuş, Hüseyinzade Ali Bey ise ?Garbın İki Destanında Türk? adlı bir tebliğ sunmuştur ki aynı yıl tebliğ Bakü?de basılmıştır.260

Bu çalışma ve girişimlerden ayrı olarak ve göze çarpan en önemli olay Sovyetler Birliği eli ile Türkistan?da alfabe değişikliğine gidilmesidir. Sovyetler Birliği, Arap alfabesini Latin alfabesi ile değiştirme operasyonuna

öncelikle Azerbaycan?dan başladı. Bunun en büyük sebebi, batı medeniyetini kabul etmek için batının kullandığı Latin alfabesini kullanma zaruretine inanan Türk aydınlarının önemli bir kısmı Azerbaycan Türklerindendi. İdil-Ural?da ve Türkistan Cumhuriyetlerinde aydınların çoğu ıslah edilmiş Arap alfabesinin kullanılmasını istiyorlardı. Azerbaycan Türk aydınlarının, değişik maksatla da olsa, Latin alfabesini

benimsediklerini gören Sovyet Hükümeti, aldığı bir kararla 1924 sonlarında Azerbaycan?ın Latin alfabesini kullanmasını resmen istedi. 1 Mayıs 1925?de Azerbaycan Sovyet Hükümeti?nin kararı ile Latin alfabesi gazeteler ve remi haberleşme için mecburi ilan edildi. 7 Ağustos 1925?de alınan bir başka kararla da Arap alfabesi ile basılmış olan bilumum neşriyatın Sovyetler Birliğine girmesi yasaklanmıştır. Sovyetler Birliğinin o günlerdeki aceleciliğini Mehmet Saray, Mehmet Emin Resulzade?den şu şekilde aktarmaktadır:

?Bolşevikler için kaybedecek vakit yoktu. Onlar için Azerbaycan?da Latin harflerini tatbik etmek, Azerbaycan?ın hars sahasındaki milli ihtiyaçlarını tatmin etmekten ziyade Rusya?da ki Türk illerini Türkiye ile harsi münasebetten alıkoymak ve komünist cildine girmiş olan Rus kültürünü, milliyet umdelerinden kuvvet alan Türk kültürü ile mücadelede daha müsait bir şerait dahilin de bulundurmak niyeti idi.? Sovyetler Birliği, Azerbaycan?dan sonra, başta Türkistan olmak üzere diğer Türk bölgelerinde de Latin alfabesini yaymak maksadıyla 1926?da Bakü?de bir Türkoloji Kurultayı topladılar. Bu kongrede yapılan tartışmalar sonunda bütün Türk lehçelerinde Latin alfabesinin kullanılmasına karar verildi. Tertip edilen bir komite, yeni alfabenin

propagandası ve diğer Türk lehçelerine nasıl uygulanması gerektiği hususunda

çalışmalara başladı.261 1926 Bakü Türkoloji Kongresi alfabeyi esas gündem maddesi yaptığı için

Balkanlardan Kaşgar?a bütün Türk illerini candan alakadar etmekteydi. Alfabe meselesinin tarihinde pek mühim bir merhale oluşturmaktadır. 1926 yılında Bakü?de toplanan I. Türkoloji Kongresinin sonrasında, 1927 yılında ?Yeni Türk Elifbası Merkezi Komitesi? adını taşıyan ve çeşitli Sovyet Cumhuriyetleri temsilcilerinden oluşan bir kurul, ?Birleştirilmiş Yeni Türk Alfabesi? adıyla yeni bir alfabe hazırlayıp yayınlamış, bu alfabe Sovyetlerde yaşayan bütün Türk halklarının ortak alfabesi olarak kabul edilmişti. Milliyetçi yaklaşımı benimseyen Cumhuriyet kadroları, İsmail Gaspıralı?nın ifade ettiği ?Dilde, Fikirde ve İşte Birlik? sloganına

uygun davranma gereğini hissetmişlerdi.262 Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyetinde Bakü Türkoloji kongresinin yankıları çok fazla duyulmadı. Dönemin basın yayın hayatında böyle önemli bir kongrenin çok fazla yer almaması düşündürücüdür. Halbuki bu kongreye Türkiye?yi temsilen Köprülüzade Mehmet Fuat ve Hüseyinzade Ali Turan katılmışlardır. Yine Türkiye ile bağlantıları olan bazı yabancı bilim adamlarının da (Paul Wittek, Yulius Mesaroş, Teodor Menzel) kongreyi takip ederek raporlar hazırladıklarını bilmekteyiz. Atatürk?ün 1926?da yapılan kongreden habersiz olduğu düşünülemez. Yine bu tarihlerde Fuat Köprülü ve Hüseyinzade Ali?nin yönetimden habersiz kendi başlarına Bakü?ye gittikleri inandırıcı değildir. Yukarıda da değinmiştik Atatürk?ün bilgisi dahilinde gittiklerini ve sunumlarını yaptıklarını. Köprülü?nün İstanbul Üniversitesi bünyesinde kurulan Türkiyat Enstitüsünün müdürü gibi bir sıfatının da bulunması bu kişilerin kongreyi takip etmeleri için özellikle gönderildiklerini akla getirmektedir.263 Sovyetler Birliği?nde bulunan Türklerin 1926 yılında Latin harflerini kabul etmelerini takiben Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati, Latin harflerinin kabul

edilmesinin siyasi yönden önem ve gereğinin üzerinde durmasından sonra hazırlıklar hızlanmış, 23 Mayıs 1928 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığında resmen bir dil encümeni kurulmuştur.264 1 Kasım 1928 yılında Türkiye Cumhuriyeti Arap harflerini bırakarak Latin harflerine geçmiştir. Latin harflerine geçme işinin perde arkasındaki sebeplerinden biride hiç şüphesiz ki I. Türkoloji Kongresinde Sovyetler Birliği dahilindeki Türklerin Latin harflerine geçmeleri idi. Türkiye kamuoyunda alfabe meselesinin bu yönüyle işlenmesi, daha çok batı medeniyetine girme çalışmalarının bir sonucu olarak takdim edilmesi normal bir davranıştır. Dönemin uluslararası gelişmeleri, Türkiye?nin jeopolitik durumu buna engel olmuştur. Atatürk?ün Türk Dünyasındaki gelişmelere kayıtsız kalmadığı, hazırlıkların yapıldığı, onun Cumhuriyeti kurar kurmaz Türk Dünyasına yönelik çalışmalar yapacak kurumları kurması genel Türklük düşüncesinde olduğunun göstermektedir.265 Üzerinde durmuş olduğumuz harf inkılabı şüphesiz ki sadece Azerbaycan?da ki Latin alfabesine geçişi yakalamak için yapılmamıştır. Bu değişim genel Türk Dünyasında ki değişimi yakalayıp yazı birliğini sağlamak için atılmış ciddi bir adımdır. Fakat konu içersinde Azerbaycan?ın ayrı bir yeri vardır. Sovyetler Birliği ilk defa harf değişimine Azerbaycan?da gitmiş, bu adımı atmadan önce Türkoloji Kurultayını yine Azerbaycan?da toplamayı uygun görmüştür. Çünkü Azerbaycan, Atatürk?ün de belirttiği

gibi Türkistan?da ki kardeş hükümetler ile ilişkilerin kurulacağı en önemli merkezdi. Sovyetler Birliği de, Milli Mücadeleden beri Türkiye ile ilişkiler içinde bulunan ve her geçen gün ilişkilerini geliştiren Azerbaycan?ın bu konumundan haberdardı. Sovyetler Birliği, Azerbaycan ile siyasi, kültürel ilişkileri kesilen bir Türkiye?nin Türkistan ile ilişki kurmakta çok zorlanacağını biliyordu. Bu sebepledir ki, Türkiye?nin Azerbaycan ve devamında Türkistan ile kültür bağlarının koparacak bu iki adım yani I. Türkoloji Kurultayı ve Latin harflerine geçiş Azerbaycan?da yapılmıştır. Durumu çok iyi analiz eden Mustafa Kemal Atatürk, Azerbaycan?da ki I.

Türkoloji Kongresine sunum ve temsil yapmaya uzmanlar gönderdiği gibi, kongrede çıkan kararlar doğrultusunda kabul edilen Latin alfabesini çok kısa sürede ülkemizde hayata geçirmiştir. Burada dikkatimizi çeken husus, taraflar kendi siyasi çıkarları için Azerbaycan?ın taşıdığı önemi biliyorlar ve mücadelelerini ve politikalarını öncelikli olarak Azerbaycan üzerinde yoğunlaştırıyorlar. Konu bu başlıklardan ele alındığında Atatürk?ün Dış Türkler politikasında Azerbaycan?ın ne kadar öncelikli önem arzettiği ortaya çıkmaktadır.

256 Çallı, İ. (1999): ?Atatürk, Cumhuriyet ve Türk Dünyası?, Erdem Dergisi Cumhuriyet Özel Sayısı-II, Ankara, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Cilt 11, Sayı32. 475

257 Karakoç, E. (2004): Atatürk?ün Dış Türkler Politikası, İstanbul, IQ Kültür-Sanat Yayıncılık 56,57

258 Çallı, İ. (1999): ?Atatürk, Cumhuriyet ve Türk Dünyası?, Erdem Dergisi Cumhuriyet Özel Sayısı-II, Ankara, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Cilt 11, Sayı32. 475,476

259 Aslan, B. (2004): Türkiye Azerbaycan İlişkileri ve İbrahim Ebilov (1920-1923) İstanbul, Kaynak Yayınları. 192,193

260 Gökdağ, A.B. (1999): ?Alfabe ve Siyaset?, Atatürk?ün Harf Devrimi ve Türk Dünyasına Yansımaları Sempozyumu, Trabzon, Karadeniz Teknik Üniversitesi Kafkasya ve Orta Asya Ülkeleri Uygulama ve Araştırma Merkezi Yayını. 30,31

261Mehmet Saray, (1993): Gaspıralı İsmail Bey?den Atatürk?e Türk Dünyasında Dil ve Kültür Birliği,

İstanbul:81,82

262 httpwww.dilbilimi.netalfabedegisimi.pdf2008

263 Gökdağ, A.B. (1999): ?Alfabe ve Siyaset?, Atatürk?ün Harf Devrimi ve Türk Dünyasına Yansımaları Sempozyumu, Trabzon, Karadeniz Teknik Üniversitesi Kafkasya ve Orta Asya Ülkeleri Uygulama ve Araştırma Merkezi Yayını. 27

264 Ayşe Aktaş, (1999): Atatürk ve Harf Devrimi, Erdem, AKDTYK Yayınları, Cumhuriyet Özel Sayısı

III, Sayı: 33, Cilt: 11, Ankara:709

265 Gökdağ, A.B. (1999): ?Alfabe ve Siyaset?, Atatürk?ün Harf Devrimi ve Türk Dünyasına Yansımaları Sempozyumu, Trabzon, Karadeniz Teknik Üniversitesi Kafkasya ve Orta Asya Ülkeleri Uygulama ve Araştırma Merkezi Yayını. 28


Bozkurt-1903
Yasaklı
10 Haziran 2012 18:24

''Azerbeycan Türklerinin dertleri kendi dertlerimiz ve sevinçleri kendi sevinçlerimiz gibi olduğu için, onların muratlarına nail olmaları hür ve müstakil olarak yaşamaları bizi pek ziyade sevindirir. Türk?ün saadeti ve mazlumların halası yolunda Azerbaycan Türklerinde kanını dökmeğe amade bulunduklarına dair olan beyanatınız istilacılara karşı Türk?ün ve mazlumların kuvvetini artıran pek kıymettar bir sözdür.''

(Atatürk?ün Söylev ve Demeçleri cilt:2, s.21)


Bozkurt-1903
Yasaklı
10 Haziran 2012 18:26

''Sefir Hazretleri,

Bugün bize meserretli bir bayram yaşattığınızdan dolayı T.B.M.M. ve Hükümeti ve şahsım namına teşekkür ederim. Bu bayram gününün benim için mesut bir ciheti daha vardır ki oda müstakil Azerbaycan Şura Hükümeti?nin sancağını çekmek şerefini bana bahşetmiş olmasıdır. (Atatürk, Azerbaycan bayrağını bizzat elleriyle göndere çekmiştir)

Aziz arkadaşlarım Abilof Hazretleri; bugün Azerbaycan?ın istiklalini temsil eden bayrağı çekerken ellerim bir takım hissiyat ve teessürat ile müteharrik olduğunu duyuyorum. Filhakika bayrağı çeken benim ellerimdi. Fakat ellerimi tahrik eden bugünkü bayramda manen müşterek olan bütün Türkiye halkının hakiki ve samimi kardeşlik hissiyatı idi.

Sefir hazretleri; Azerbaycan sancağının Türkiye sancağının yanında Türkiye semasında temevvücünü görmek bütün milletimiz için büyük bir bayramadır. Bize böyle bir bayram günü yaşattığınızdan dolayı samimi teşekküratımı tekrar ederim.''

(Atatürk?ün Söylev ve Demeçleri cilt 2, s.23-24)


Bozkurt-1903
Yasaklı
10 Haziran 2012 18:28

Azerbaycan eski cumhurbaşkanı Ebulfez Elçibey şöyle diyor:

''Atatürk, Türkiye Cumhuriyetini kurarak, nasıl Türkleri esaret zincirinin aşağılayıcı boyunduruğundan çekip çıkarttıysa, bunu milletine duyduğu güvenle, milletiyle beraber başardıysa, Azerbaycan da aynı yoldan gidecektir. Maksadımız Mehmet Emin Resulzade'nin ideallerini elde bayrak tutarak hayata geçirmek, bunu yaparken de Atatürk'ün metod ve usullerinden istifade etmektir. BEN DE TÜRK MİLLETİNİN BİR EVLADIYIM VE İŞTE BUNUN İÇİN ATATÜRK'ÜN ASKERİYİM.''

(Uğur Güler'in Elçibey adlı kitabından)


Bozkurt-1903
Yasaklı
10 Haziran 2012 18:30

Tarihteki ilk Türk Cumhuriyeti olan Azerbaycan Cumhuriyeti?nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Mehmet Emin RESULZADE ATATÜRK için diyor ki:

?Ne İngiliz himayesi, ne Amerika mandası altında değil, o kurtuluşu yalnız hakimiyeti milliyeye müstenid, bilakayduşart müstakil bir Türk devleti tesis etmekte görmüştü. Onun dileği : 'Ya ölüm, Ya istiklal' idi. Anadolu?ya o bu dilekle geçti, efsanevi İstiklal Harbini başaran baş kahraman, Çanakkale zaferi üzerine, Sakarya ve Dumlupınar gibi zafer taçlarıyla bezendi.Tarihin üç büyük imparatorluğunu dizleri altına alarak istedikleri gibi parçalayan galipler, bir avuç Anadolu mücahitleri karşısında ricate mecbur kaldılar! ?Başındaki kumandanı kaçmadıkça, Türk neferi hiç bir zaman kaçmaz? diyen büyük kumandanın sözü doğru çıktı. Ölüm beratı sevr yırtıldı, istiklal vesikası ?Lozan? yazıldı. Atatürk, bir milletin halasını yalnız kendisindeki kuvvetten beklemiştir. Bu fikir, onun gençliğe hitabında bilhassa belirtilmiştir. Muazzam eserinin müdafaasını emanet ettiği Türk Gençliğine ? Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur? diyen ATATÜRK?ün Türk köylüsü ile neferi hakkındaki samimi fikirleri, malumdur. Ona göre, ?Memleketin yegane efendisi köylüdür!? , Ne mutlu Türküm diyene! Bu en çok tekrarladığı bir şiardır.

http://www.azerbaycankulder.org/resulzade.aspx


Bozkurt-1903
Yasaklı
10 Haziran 2012 18:32

Kendisini Atatürk?ün devamcısı olarak gören, tüm hayatını Atatürk?ün düşüncelerini hayata geçirmeye adayan, onun hakkında günlerce değil aylarca ara vermeden konuşabilecek donanıma sahip olan Ebulfez Elçibey, Azerbaycan Cumhurbaşkanı olduktan sonra gerçekleştirdiği Türkiye seferinde Anıtkabir?e gitmiş, burada belki de hayatının en anlamlı ve en heyecanlı dakikalarını yaşamış ve oradaki hatıra defterine kısa ama anlayana çok şey ifade edecek şu notu yazmıştır:

?Ey böyük Türk?ün böyük Komutanı! Sizi ziyaret etmekle özüm ve bütün milletim adına şeref duydum. Senin esgerin, Ebülfez Elçibey.?

http://www.hizliupload.com/di-31IR.jpg


Bozkurt-1903
Yasaklı
10 Haziran 2012 18:35

Ebulfez Elçibey?in en önemli özellkilerinden biride onda olan büyük Atatürk sevgisidir. Öyledir ki Atatürk hakkında ve Atatürk tarafından yazılmış tüm eserleri okumuştur. Ünlü Bakü mitinginde sağ elini havaya kaldırarak ?Men Atatürk?ün Esgeriyem? diyerek hitap ettiği kitleyi çoşturmuş ve kendisinde olan Atatürk sevgisini en güzel şekli ile ifade etmiştir.

Ebulfez Elçibey KGB tarafından maruz kaldığı bir işkenceden duyduğu acıyı şu şekilde belirtmiştir kardeşine.

?Çok işkence gördüm, çok çektirdiler. Hiç birisine yanmamda, bir Atatürk rozetim vardı yakamda. Onu aldılar ya elimden, hala içim yanar.?

Ebulfez Elçibey'in ölümünden sonra Bakü?deki mütevazi evini ziyarete gidenler, derme çatma eşyaların yanında sahip olduğu tek lacivert takım elbiseyide buldurlar, üzerinden hiç çıkarılmayan Atatürk rozeti ile birlikte.

http://hakankaya.wordpress.com/2009/09/24/ebulfeyz-elcibey-1938-2000-abide-i-sahsiyetler-6/


emremusa
Genel Müdür
10 Haziran 2012 18:38

cok komiksiniz ya.bir cümle dahi bilmiyorsunuz.tarih hakkında.ruslar nasıl girmiş azerbaycana?bilen yok!! tek bilinen sey kopyala yapıştır.


Bozkurt-1903
Yasaklı
10 Haziran 2012 18:38

''Bir kere Türkiye ile Azerbaycan arasında vize olmasını kabul edemiyorum. Vize kalkmalı. Türkiye ile Azerbaycan konfederasyona gitmeli, birleşmeli. Sınırları kaldırmalıyız. İki ülkenin vatandaşları serbestçe çalışabilmeli. Bakü-Ceyhan hattının yapılmasını Rusya hazmedemiyor. Azerbaycan'ın petrolü var, dışarı satamıyor. Biz kardeş Türkiye ile petrolümüzü paylaşmak isteriz. Türkiye ve Azerbaycan arasında askeri işbirliği Rusya ile Ermenistan arasında olan seviyeye çıkartılmalı. İki ülkenin halkı birdir, aynı duygu ve düşüncelere sahiptir. Türkiye'yi vatanım kabul ediyorum. Ben Atatürk'ün askeriyim.''

Ebulfez Elçibey

http://www.ulkucudunya.com/index.php?page=haber-detay&kod=4805


Bozkurt-1903
Yasaklı
10 Haziran 2012 18:40

20 Kasım 1974 sabahı saat 08.05'te Betsi Bağırova sokağında bulunan apartmanın 5. katındaki 32 numaralı Ebulfez Elçibey'e ait olan evin kapısı dövülür. KGB evin altına üstüne getirir ve evde bulunan bazı yazılara el koyar. Evde bulunan dökümanlar şöyle sıralanır:

1-Atsız'dan oğluna vasiyet.

2-Birliğin üyelerine ilk söz adlı yazı.

3-Azerbaycanın birleştirilmesi hakkında düşünceler adlı yazı.

4-Yurdun azatlığı ne demek adlı yazı.

5-Bir Atatürk resmi.

(Uğur Güler'in Elçibey isimli kitabından)


Bozkurt-1903
Yasaklı
10 Haziran 2012 18:43

AZERBAYCAN-TÜRKİYE

Bir ananın iki oğlu,

Bir amalın iki qolu.

O da ulu, bu da ulu

Azerbaycan-Türkiye.

Dinimiz bir, dilimiz bir,

Ayımız bir, ilimiz bir,

Eşqimiz bir, yolumuz bir

Azerbaycan-Türkiye.

Bir milletik, iki dövlet

Eyni arzu, eyni niyyet.

Her ikisi cümhuriyyet

Azerbaycan-Türkiye.

Birdir bizim her halımız

Sevincimiz-melalımız.

Bayraqlarda hilalımız

Azerbaycan-Türkiye.

Ana yurdda-yuva qurdum,

Ata yurda könül verdim.

Ana yurdum, ata yurdum

Azerbaycan-Türkiye.

Bahtiyar VAHAPZADE


Bozkurt-1903
Yasaklı
10 Haziran 2012 18:45

Eslimi, neslimi tanıyıram men,

Qarışıq deyilem, özümden hürkem.

Sen kimsen, sen nesen, özün bilersen,

Men ilk qaynağımdan Türk oğlu Türkem!

Bahtiyar VAHAPZADE


Bozkurt-1903
Yasaklı
10 Haziran 2012 18:48

Azerbaycan ve İran arasında çıkan anlaşmazlık iki ülkenin gergin anlar geçirmesine sebep olur. 24 Ağustos 2001 tarihinde Türk savaş uçaklarının Bakü semalarında uçarak Azerbaycan?ın yanında olduğunu göstermesine Bahtiyar Vahabzade çok sevinir, Türk uçaklarının gösterisini ağlayarak izler ve duygularını şöyle dile getirir:

Öz helal Türk yıldızlarım

Uçtu benim öz yurdumda

Aslan gücü, kaplan azmi

Bana parmak gösterenlere

Öz yerini bellettiler

Onlar Bakü semasında

Yürek şekli resmettiler

Dediler ki, sizinledir

Daim bizim yüreğimiz

Her aşkımız, dileğimiz.

Sen ey bana güç gösterip

Bazen beni hedeleyen

Onlar sana gösterdi ki,

Tek değilim dünyada ben

O gün bakıp gökte uçan yıldızlara

Ben kendimi arkalı bir dağ sayırdım

Sevincimden ağlayırdım

Bahtiyar VAHAPZADE


Bozkurt-1903
Yasaklı
10 Haziran 2012 18:52

Azerbaycan Türklerinin Atatürk sevgisi bazılarında acayip kuyruk acısı bırakmış.

Toplam 64 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi