daha da ilerisini alalım:
17- İbn Hıbban (Ö. 354)
Ebu Hanife'yi cerhte en ileri giden hadisçilerden biri olan İbn Hıbban'ın, "Kitabu'l-Mecrûhîn" de derlediği Ebu Hanife'ye yönelik ithamları şu şekilde sıralayabiliriz:
Hadis bilgisi zayıf,.rivayet ettiği 130 hadisin 120 sinde hata etmiş.
Mürcie'den ve ircaya davet ediyor.
Küfürden iki defa tevbeye davet edildi. (Sevrî'den naklen).
Kur'an mahluktur diyor. [1470]
Bu ümmetin fitnecisi, (Sevrf den naklen).
Muhammed (s.a.v.)'in dinini değiştiren.
Hz. Peygamberin bir hadisine hezeyan diyor.
Hz.Peygamber 'in bir hadisine hurafe diyor.
"El-Beyyi'âni bi'1-hıyârı mâ lem yeteferrakâ" [1471]hadisi için, "bu şiir (recez) dir" diyor.
Süfyân Servî:
Ebu Hanife'nin sika ve emin olmadığını söylüyor. Abdullah b. Mübarek:
"Ebu Hanife hadiste yetimdi" diyor.
Domuz eti yiyen bir kimse hakkında ne dersin? Diye soran birisine:
"birşey gerekmez" diyor.
Allah'a yakınlık maksadıyla bir katıra ibâdet eden kimsenin bu davranışında bir beis görmüyor. [1472]
Akl-ı selim sahibi hiç kimsenin kabul edemiyeceği bu gayrı ciddî iddiaların dışında İbn Hıbban, "Kitâbu'd-Duafâ"sında Ebu Hanife'nin hadisçilik yönünü şöyle eleştirir:
"Bizatihi yalan söylemekten münezzeh bir şahsiyetti. Ancak hadisten behresi yoktu. Rivayet eder, hata yapar, fakat hatasını bilmezdi. îsnadları karıştırır fakat bunu anlamazdı. 200 civarında hadis rivayet etti. Bunlardan sadece dördünde isabet etti. Geri kalanların ya isnadını karıştırdı ya da metnini değiştirdi". [1473]
Bunu nakleden Kevserî şöyle devam ediyor:
"İşte İbn Huzeyme'nin (ö.311) talebesi, bütün başların ilmi, fıkhı ve hıfzı önünde eğildiği Ebu Hanife'nin hıfzı konusunda böyle söylüyor. Halbuki o (Ebu Hanife), ravinin hadisi duyduğu andan rivayet edeceği âna kadar ezberinde tutmasını şart koştuğu gibi, bunu ihlal edecek bir anlık bir unutmayı bile caiz görmez. Yine o, ravinin, kendi hattıyla yazılmış olsa bile, rivayet ettiğini hatırlamadığı haberi nakletmesini de kabul etmez. Ebu Hanife, İbn Hıbban'ın çok geç bir dönemde, şeyhine (İbn Huzeyme'ye) tabi olarak yaptığı gibi halleri bilinmeyen meçhul ravileri sika kimseler arasında saymamış, bilakis kendisi ile sahabe arasındaki ravilerin hallerini bizzat araştırarak rivayetleri kabule ehil olanlardan almış, diğerlerinden almamıştır. Kendisi ile sahabe arasında bir veya en fazla iki ravi olduğu için onların hallerini bilmek onun için daha kolaydı..."
"Cerh ve ta'dil ehlinin filozofu İbn Hibban, zekâsı ve hıfzı doğuda ve batıda darb-ı mesel olan İmam-ı Azamı, donuk ravi ashabından herhangi bir gafil gibi kabul ediyor. Sözünde hakikatin kokusu bile yok. Bu da taassuptan bir başka renk". [1474]
Kevseri?nin belirttiğine göre İbn Hibban, "Kitâbu's-Sikâf'ında zikrettiği bazı ravileri, "Kitabü'l-Mecrûhm"inde zayıf sayacak, bir raviyi iki tabakada birden ele alacak kadar gafil, mütesânil ve vehm sahibidir. [1475]
İbn Hıbban'ı cerhde aşırılık ve sertlikle suçlayan Laknevî de İbn Hacer'in onun hakkında, "İbn Hibban hazan sika kimseleri de cerheder, öyle ki sanki kafasından çıkan şeyleri kendisi bilmez" dediğini kitabında kaydetmiştir. [1476]
***
belki en serti budur..evet bunu buraya aldıkta ne oldu?
ibni hibbanın mı imam azamınmı değeri kayboldu..ben bu tip şeylere önem vermiyorum..
imam azam çok büyük bir fakih..ve yer yer çok müthiş bakış açıları getirmiş..bir kısım alim işin ehli olsa bile onu anlayamamışlar..işte ordaki anlayış farkı ibni hibban ile imam azamın mertebe farkı zaten..o farkın olmadığını kimse söylemiyor..imam azamın büyüklüğüne bakki çok büyükler bile bazen anlamakta zorlanmış
denilecek şey basittir..ibnu hibban ölçüsüzce eleştirmiştir..bu konuda yanılmıştır..hata yapmıştır..peki hata yapması normalmi?herkes hata yapr..normaldir..en büyük aliminden en küçüğüne kadar..en az hata yapanlar ise ebu hanife gibi zirvede olanlardır..şu anda ibnu hibban diri olarak yanımızda bulunsa ebu hanifenin bin seneyi aşkın gördüğü bu dehşet kabulün ve ilginin karşısında muhtemelen ettiği o laflar yüzünden buram buram terlerdi..ebu hanife bu başka bir alimdeğil.başkasına da benzemez.
daha da ilerisini alalım:
17- İbn Hıbban (Ö. 354)
Ebu Hanife'yi cerhte en ileri giden hadisçilerden biri olan İbn Hıbban'ın, "Kitabu'l-Mecrûhîn" de derlediği Ebu Hanife'ye yönelik ithamları şu şekilde sıralayabiliriz:
Hadis bilgisi zayıf,.rivayet ettiği 130 hadisin 120 sinde hata etmiş.
Mürcie'den ve ircaya davet ediyor.
Küfürden iki defa tevbeye davet edildi. (Sevrî'den naklen).
Kur'an mahluktur diyor. [1470]
Bu ümmetin fitnecisi, (Sevrf den naklen).
Muhammed (s.a.v.)'in dinini değiştiren.
Hz. Peygamberin bir hadisine hezeyan diyor.
Hz.Peygamber 'in bir hadisine hurafe diyor.
"El-Beyyi'âni bi'1-hıyârı mâ lem yeteferrakâ" [1471]hadisi için, "bu şiir (recez) dir" diyor.
Süfyân Servî:
Ebu Hanife'nin sika ve emin olmadığını söylüyor. Abdullah b. Mübarek:
"Ebu Hanife hadiste yetimdi" diyor.
Domuz eti yiyen bir kimse hakkında ne dersin? Diye soran birisine:
"birşey gerekmez" diyor.
Allah'a yakınlık maksadıyla bir katıra ibâdet eden kimsenin bu davranışında bir beis görmüyor. [1472]
Akl-ı selim sahibi hiç kimsenin kabul edemiyeceği bu gayrı ciddî iddiaların dışında İbn Hıbban, "Kitâbu'd-Duafâ"sında Ebu Hanife'nin hadisçilik yönünü şöyle eleştirir:
"Bizatihi yalan söylemekten münezzeh bir şahsiyetti. Ancak hadisten behresi yoktu. Rivayet eder, hata yapar, fakat hatasını bilmezdi. îsnadları karıştırır fakat bunu anlamazdı. 200 civarında hadis rivayet etti. Bunlardan sadece dördünde isabet etti. Geri kalanların ya isnadını karıştırdı ya da metnini değiştirdi". [1473]
Bunu nakleden Kevserî şöyle devam ediyor:
"İşte İbn Huzeyme'nin (ö.311) talebesi, bütün başların ilmi, fıkhı ve hıfzı önünde eğildiği Ebu Hanife'nin hıfzı konusunda böyle söylüyor. Halbuki o (Ebu Hanife), ravinin hadisi duyduğu andan rivayet edeceği âna kadar ezberinde tutmasını şart koştuğu gibi, bunu ihlal edecek bir anlık bir unutmayı bile caiz görmez. Yine o, ravinin, kendi hattıyla yazılmış olsa bile, rivayet ettiğini hatırlamadığı haberi nakletmesini de kabul etmez. Ebu Hanife, İbn Hıbban'ın çok geç bir dönemde, şeyhine (İbn Huzeyme'ye) tabi olarak yaptığı gibi halleri bilinmeyen meçhul ravileri sika kimseler arasında saymamış, bilakis kendisi ile sahabe arasındaki ravilerin hallerini bizzat araştırarak rivayetleri kabule ehil olanlardan almış, diğerlerinden almamıştır. Kendisi ile sahabe arasında bir veya en fazla iki ravi olduğu için onların hallerini bilmek onun için daha kolaydı..."
"Cerh ve ta'dil ehlinin filozofu İbn Hibban, zekâsı ve hıfzı doğuda ve batıda darb-ı mesel olan İmam-ı Azamı, donuk ravi ashabından herhangi bir gafil gibi kabul ediyor. Sözünde hakikatin kokusu bile yok. Bu da taassuptan bir başka renk". [1474]
Kevseri?nin belirttiğine göre İbn Hibban, "Kitâbu's-Sikâf'ında zikrettiği bazı ravileri, "Kitabü'l-Mecrûhm"inde zayıf sayacak, bir raviyi iki tabakada birden ele alacak kadar gafil, mütesânil ve vehm sahibidir. [1475]
İbn Hıbban'ı cerhde aşırılık ve sertlikle suçlayan Laknevî de İbn Hacer'in onun hakkında, "İbn Hibban hazan sika kimseleri de cerheder, öyle ki sanki kafasından çıkan şeyleri kendisi bilmez" dediğini kitabında kaydetmiştir. [1476]
***
belki en serti budur..evet bunu buraya aldıkta ne oldu?
ibni hibbanın mı imam azamınmı değeri kayboldu..ben bu tip şeylere önem vermiyorum..
imam azam çok büyük bir fakih..ve yer yer çok müthiş bakış açıları getirmiş..bir kısım alim işin ehli olsa bile onu anlayamamışlar..işte ordaki anlayış farkı ibni hibban ile imam azamın mertebe farkı zaten..o farkın olmadığını kimse söylemiyor..imam azamın büyüklüğüne bakki çok büyükler bile bazen anlamakta zorlanmış
denilecek şey basittir..ibnu hibban ölçüsüzce eleştirmiştir..bu konuda yanılmıştır..hata yapmıştır..peki hata yapması normalmi?herkes hata yapr..normaldir..en büyük aliminden en küçüğüne kadar..en az hata yapanlar ise ebu hanife gibi zirvede olanlardır..şu anda ibnu hibban diri olarak yanımızda bulunsa ebu hanifenin bin seneyi aşkın gördüğü bu dehşet kabulün ve ilginin karşısında muhtemelen ettiği o laflar yüzünden buram buram terlerdi..ebu hanife bu başka bir alimdeğil.başkasına da benzemez.