Editörler : E.Kayı Han


Kapalı
24 Mart 2011 14:45

Ölünün Haftası,40 ıncı..52 inci Gecesi...

Bu tür şeyler Islâm'da bulunmayan ve İslam'ın canlı dönemlerinde uygulanmayan bid'at davranışlardır. Buna benzer bid'atler, hep dini hayatın ve inançların zayıflamasıyla ortaya çıkar ve iki şeyi ispata yarar: Bir; demek ki insanlar inançsız yaşayamazlar. Eğer Allah'ın gönderdiği gerçek dini öğrenip ona uymazlarsa kendilerinin icat ettikleri Saçma dinleri uygularlar. Iki; dini bütün ve A1lah'ın gönderdiği dini bilinçle yaşayan insanlar, bu tür bid'atlara ihtiyaç duymazlar.

Ancak bazı işlerin ölüye yarar sağlayacağı ve bazı davranışların sevabının onlara ulaşacağı da bir gerçektir. Âlimlerin çoğu meselâ; ölen birisi için verilen sadakanın, şartlarına uygun olarak okunan Kur'ân-ı Kerîm'in, yapılan duâların ona ulaşacağını söylemişlerdir. (bk. Nevevî, Fetâvâ 92; Ibn Âbidîn, el-Ukâd l1/297.) Fakat ölenin mü'min olarak gitmiş olması, bunun birinci şartıdır. Mü'min olarak ölmeyenler için yapılan bağış dileklerinin aslâ kabul olunmayacağını, Allah (c.c.) Kur'ân'da haber vermektedir. (Tevbe (9) 80.) Hattâ Kur'ân'ın bazı âyetlerini de olsa kabul etmeden ölen birisi için duâ etmenin, duâ edeni de kâfir edeceğini söyleyenler vardır. Çünkü onun kâfir olduğu, Allah'ın indirdiğini kabullenmemesiyle belli olmuştur. Allah ise kâfiri bağışlamayacağını bildirmiştir. Buna rağmen onun bağışlanmasını istemek, Allah'a karşı çıkmak sayılmış ve insanı küfre sokacağı bildirilmiştir.

Böyle belirli gecelerde toplanıp ölen için birşeyler yapmaktansa, imkân bulunulan herhangi bir zamanda onun ruhuna göndermek üzere Kur'ân okumak, onun için hayırlar yapmak. sadaka vermek gerekir.

24 Mart 2011 14:49

Teşekkürler, son derece yerinde bir alıntı olmuş. Müsaadenle bende bir alıntı ile destek vermek istiyorum dede ali...

* Sene-i devriye [yıl dönümü] (Mehmet Ali Demirbaş'ın 18.03.2011 tarihli yazısı)

Sual: Ölümüzün sene-i devriye denilen yıl dönümünde veya kırkında yahut elli ikisinde mevlid okutmak maksadıyla, o günü hesap etmek için, öldüğü günden itibaren mi, yoksa toprağa verildiği günden itibaren mi saymak gerekiyor? Babam akşama doğru vefat etti, ertesi güne kaldı. Akrabalar gelecek diye bekletilirken, gece oldu ve ertesi gün kaldırdılar, yani iki gün sonra defnedildi. Hesabı buna göre iki gün sonra mı yapacağız?

CEVAP

Hadis-i şerifte, (Kabirdeki ölü, denize düşüp, imdat diye bağıran kişiye benzer. Boğulurken kendisini kurtaracak birini beklediği gibi, ölü de bir dua gözler) buyuruldu. (Deylemi)

Ölen bir yakınımız, (Aman, acele bana hayır hasenat yapın, dua gönderin) diye bağırırken, ona, (Yok öyle acele etme, bekle, kırk günün veya elli iki günün yahut bir yılın dolsun, sana o zaman dua edeceğiz, hayır hasenat yapacağız, mevlid okutacağız) demek ne kadar yanlıştır.

Ziyaretime gelen bir imam anlattı: Cemaatinden biri, ona aynı soruyu sormuş. İmam da uzun uzun bunların bid?at olduğunu, hayır hasenat yapmak ve dua etmek için gün tayininin Hristiyanlıktan geldiğini anlatmış. Adama, anladın mı diye sormuş. O da, (İyi anladım, ama anlamadığım husus, bu kırkını ölünün öldüğü günden mi sayacağız, yoksa toprağa girdikten sonra mı sayacağız) demiş.

Ölü için yapılacak hayır ve hasenatı geciktirmemeli, belli günleri beklememeli, ilk fırsatta yapmaya çalışmalıdır.


dede ali
Kapalı
24 Mart 2011 14:53

sual ve cevap,tam tebessümlük :)tebessüm...

teşekkürler...


yagmur3
Memur
24 Mart 2011 15:19

bende ellerinize sağlık dicem

:))


dede ali
Kapalı
24 Mart 2011 15:20

Afiyet olsun kardeşim...


dede ali
Kapalı
25 Nisan 2011 01:16

güncelle me...

Toplam 5 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi