Editörler : Lanet
23 Ocak 2012 21:13

Kolektif Akıl

İlk defa Emile Durkheim tarafından kullanılan kolektif bilinç terimi, "insanda, birey olarak ruhi hayata ait olayları aşan ve zümrenin ortak düşünce, istek ve heyecanlarını temsil eden ortak bir bilinci" ifade etmektedir.

Şu örneği birçoğumuz bir şekilde okumuş/ duymuşuzdur; bir grup insan ikiye ayrılır. İlk gruba yeni, sıfır bir bulmaca hazırlanır ve çözdürülür. Daha sonra gruplar görüştürülmeden ikinci gruba da aynı bulmaca çözdürüldüğünde bulmacanın çözümünde ikinci grubun başarısının %20 oranın arttığı görülür. Bu örnekten hareketle, ortak aklın toplumlarda varlığına ve yayılmasının da telepati gibi bir alt bilinç yoluyla olduğu varsayımına ulaşılır.

Kolektif aklın varlığından hareketle, toplum ya da fert için pratik değerine yoğunlaşacak olursak;

Gürcan Ulusoy Kolektif Akıl adlı yazısında "100 insandan sadece birinde olan dehayı aramak mı, yoksa 99'unun aynı anda aynı şeyi düşünüp uygulamasını sağlamak mı?" diye soruyor ve kendince de cevaplıyor.

Peki, biz ne deriz bu konuda? 100 farklı insan profili oluşturup, onların içindeki potansiyeli kinetiğe dönüştürmek için vereceğimiz çaba mı -ki bu çabanın sonunda yüz kişinin birinde bile bir değişiklik olmayabilir ya da potansiyellerinin seviyesi arzu ettiğimiz kinetiği karşılamıyor da olabilir- önemlidir? Yoksa hizmet içi eğitim seminerinde eğitim müfettişinin dediğine kulak verip; "biz, üste çıkan belirli isimlere yoğunlaşacağız, herkese her şeyi vereceğiz diye bir şey yok. Sizler inşaat işçisisiniz. Elinizde ki malzemeler ise inşaatın ana ve dolgu malzemeleridir. Siz ana malzemelere yoğunlaşacaksınız. Dolgu malzemelerinin de sizden alacağı şeyler mutlaka vardır, onları da belirlediğiniz kriterlere uyumlu bireyler yapacaksınız" düşüncesinde mi olacağız?..

Buradan hareketle;

Bireylerin kolektif bütünsellik içinde ferdiyetlerinin erimesi mi?

Bireylerin kolektif bütünsellik içinde yalnızlığından arınıp ait olma duygusunu sonuna kadar tatması mı?

Bireylerin kolektif bütünsellik içinde yurt, vatan, vatandaş zihniyetiyle yekvücut olması mı?

Yoksa bireylerin kolektif bütünsellik içinde erimeden fert olarak kalabilmesi ya da kalması mı? Peki, bu mümkün müdür? Mümkünse nasıl mümkün olur?..


!!EsMeR!!!SeKeRiM!!
Müsteşar Yardımcısı
24 Ocak 2012 22:54

Sayın Neden,

yazınızın düşündürücü yanı ve içeriği için kendi adıma teşekkür ediyorum.

kolektif bütünlük sağlanabilir mi ? en basit örneği örgütlenmelerdir diyeceğim başarısızlığımızın kanıtı..

yinede seçimlerimde kolektif bütünlük içinde erimeden fert olarak kalmayı seçmek ile bir üstteki seçenek olan yekvücut olmak arasında sıkışıp kaldığımı düşünüyorum.

peki nasıl olur a geçiyorum;

farkındalıklar, bilgilenme, bilinçlenme.. bireyin kişisel gelişimi ve ben/liği ladar milli benlik ile sanırım sağlanabilir eğitimler destekçi olmalıdır ama inşaat işçisi olduğumuzda aşikardır yani iş başa düşüyorken binanın içinde oturacak olanların bizler olmadığını bilmekte gelecek için bunu yapmakta gerek diye düşünüyorum.


beyaz.melek.İST
Aday Memur
23 Mayıs 2012 14:01

Toplu Bilinç... Adam Fawer ın olasılıksız kitabında oldukça bahsettiği birkonu..bir nevi kelebek etksi.


tarihci0982
Yasaklı
26 Mayıs 2012 22:53

Bizler, birer insan olarak, insanlığa sesleniyoruz: İnsanlığınızı hatırlayın ve gerisini unutun. Bunu yapabilirseniz yeni bir cennetin yolunu açmış olacağız. Eğer yapamazsanız, evrensel bir ölüm sizi bekliyor olacak.

Russell - Einstein Manifestosu?ndan Bir Bölüm (9 Temmuz 1955)


Dius Fidus
Aday Memur
27 Mayıs 2012 13:20

hiçbiryerden alıntı yapmadan sadece kendi görüşlerimi yazacağım.

insanlık olarak özümüze dönmeliyiz, içinden çıktığımız ve bir parçası olduğumuz doğaya bu kadar yabancı olmamalıyız.

çok klasik olacak ama din dil ırk cinsiyet vs ayrımı yapmadan tüm insanları dahası tüm canlıları sevmeliyiz ve her insanın onurlu ve insanca yaşama hakkı olduğunu bilmeliyiz.

işin aslı katılaşan yüreğimizi yeniden sevgiye açmalıyız.


askadami0982
Yasaklı
31 Ağustos 2012 14:53

Devlet, Kendi Şiddetine Hukuk; Bireyinkine İse Suç Adını Verir...

Max Stirner


askadami0982
Yasaklı
31 Ağustos 2012 22:36

1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜ

DÜNYANIN BARIŞA İHTİYACI VAR!

Kitlesel imha silahları ve kara mayınlarıyla kaplı bir dünyada yaşıyoruz. İnsan ırkını ve yeryüzündeki bütün diğer canlıları yok etmeye yetecek kadar silah üretildi, üretiliyor. Yoksulluk ve açlığın hüküm sürdüğü dünyamızda, kaynakların büyük bir kısmı silah üretimi ve ordulara harcanıyor.

Uluslararası silah endüstrisi ve militarizm, günümüzde dünyanın en büyük gücü; dünya ekonomisi ve siyaseti, namluların ucunda belirleniyor.

Günümüzde ekolojik tahribatın ve insan hakları ihlallerinin en büyük ve nihai sorumlusu, uluslararası silah endüstrisi ve militarizmdir. Onların savaşa, yeryüzünün ve insanlığın barışa ihtiyacı var

Toplam 6 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi