Editörler : supporters.
02 Ocak 2020 16:03

Torpilsiz bir araştırmacı devlet üniversitelerinde Doçent veya Profesör kadrosu nasıl bulur?
Daha önce ders vermemiş, torpili olmayan, ÜAK'tan doçent unvanını 5 yıl önce almış ve alanında çok iyi yayınları olan bir araştırmacı bir devlet üniversitesinde çalışmalarına devam etmek istiyor. Ne tavsiye edersiniz?

Bu ankete 30 günde, 20 kişi oy kullandı ve 01/02/2020 16:03 tarihinde sona erdi.


Arda Atalay
Aday Memur
02 Ocak 2020 16:07

Cevap yazan arkadaşlar bu konuda yaşanmış örnek varsa isim vermeden anlatırsa daha faydalı olur.

Akademik yayın kalitesine gerçekten önem veren ve kaliteli akademisyenleri istihdam etmeye hazır üniveriste/rektör var mı? Varsa hangileri?

Ya da al birini vur ötekine, üniversiteler rektörlerin çiftliği olmuş, torpil olmadıktan sonra selam versen rektörler almaz mı demek lazım?


Arda Atalay
Aday Memur
03 Ocak 2020 09:50

Oy kullanan arkadaşlar kısa da olsa bir açıklama yazarsa iyi olur. Örneğin. önce bölüm başkanına, dekana vs gitsin diyenler neden böyle düşünüyor? Sonuçta Prof. kadrosu arayan nitelikli bir araştırmacıdan bahsediyoruz. Bölüm başkanı gibi adamlar böyle birini çok rahat kendi koltuklarına tehdit olarak görebilir; çekememezlik, kıskançlık vs de cabası. Kaldı ki artık dekanların lafı bile rektörle kanka değillerse geçmiyor. Kadro arayan biri bölüm başkanı veya dekan ile görüşse ne olur görüşmese ne olur. Rektör zaten bunların fikrine saygı duyuyorsa kendisi ile görüşen akademisyeni bunlara yönlendirir. Kanaatimce bölüm başkanı veya dekan ile görüşmek en iyi ihtimalle zaman kaybı en kötü ihtimalle de kişinin kendi bacağına sıkması olur.


Arda Atalay
Aday Memur
04 Ocak 2020 21:55

"Kendine uyan ilanları takip edip uygun ilanlara başvursun" seçeneğini mizah olsun diye koymuştum :-) Neredeyse tüm ilanlar kişiye özel açılırken ilan takip etmek safça olur... Bu seçeneğe oy verenler ya saf ya da ...


Arda Atalay
Aday Memur
05 Ocak 2020 11:55

binlerce akademisyen var burada ama iki kelam yazan yok. ilginç...


hakanfc
Şef
05 Ocak 2020 12:43

Ne cevabı bekliyorsunuz anlamadım? Doçent ya da profluğunu almış olduğunu söyleyen birinin n bunları görmüş olması gerekir zaten. Kaç kere bir bölümün durup dururken doçent aldığını gördünüz? Çok zor durumda kalıp birini alması gerekse bile dr öğretim üyesi alır, doçent ya da prof almaz. Doçent olan kişi gider konuşur üniversitede uygun birileriyle. İhtiyaç varsa o alanda alım yapılır.


Arda Atalay
Aday Memur
08 Ocak 2020 13:42

1- Yurt dışında eğitim almış ve halen yurt dışında çalışan ama başta ailevi sebepler olmak üzere birçok özel sebeple ülkeye dönmeyi düşünen ve ülkemizdeki rektörlerin çiftliği haline gelen üniversite sistemimiz konusunda hiçbir bilgi sahibi olmayan yüzlerce akademisyen var.

2- Aynı şekilde "Doçent" unvanını üniversite dışında kamuda veya özel sektörde çalışır iken almış ve yine üniversitelerin ne şekilde işlediğini bilmeyen ama üniversiteye geçmek isteyen de binlerce araştırmacı var. Kısacası, "doçent ya da profluğunu almış olduğunu söyleyen birinin bunları görmüş olması gerekir zaten" lafı boş ve dünyadan bihaber olan birinin söyleyebileceği bir laf... Asıl sistemi bilen biri böyle laf etmez...

3- Ülkemizde ne yazık ki hiçbir bölüm durup dururken liyakat temelli ilana çıkmıyor. Üniversiteler araştırma görevlisini bir şekilde profa çeviren çiftlikler gibi çalışıyor. Zaten dünyada en kaliteli ilk 500 üniversite arasında tek bir üniversitemizin olmamasının nedeni de bu... Bununla birlikte, rektörlerin keyfi istedi mi öyle ilanlar çıkıyor ki o alan mezunlarının bile başvurması engellenebiliyor. Bu başlık da bu sebeple açıldı. Bizim çiftliğe dönmüş üniversite sistemimizde kaliteli bir araştırmacı nasıl kendine yer bulur, bunu çözmeye çalışıyoruz...

4- "çok zor durumda kalıp birini alması gerekse bile dr öğretim üyesi alır, doçent ya da prof almaz" lafı da boş. Rektör istedi mi prof da alır çaycı da. Özellikle araştırma üniversiteleri yayın yapmaya ve dolayısı ile üniversiteye puan kazandırmaya başlamış birini almak varken neden en iyi ihtimalle kaliteli yayın yapmaya en az 10 yıl sonra başlayacak birini alsın? Kaldı ki özellikle yeni kurulan üniversitelerin alt düzey (ar.gör, dr.öğr.üyesi vs) kadroları hemen torpilli zevat tarafından doldurulmuş iken bu bölümlerdeki prof ve doçent kadroları boş duruyor. Boş olan kadrolara atama yapmak rektör açısından hem daha kolay hem de prof olmayan bölüme prof almak çok daha prestijli.

5- "Doçent olan kişi gider konuşur üniversitede uygun birileriyle. İhtiyaç varsa o alanda alım yapılır." ifadesi de işkembe-i kübradan çıkmış bir lakırtı. Üniversiteler artık seçim de olmadığı için rektör diktası ile yönetiliyor. Bölüm başkanı vs ne demiş kimsenin umurunda değil. Kaldı ki bölüm başkanı bölümde kendinden kaliteli adam istemez, kıskanır, çekemez. Bu durumda rektör ile görüşmek lazım ama o da niteliğe bakar mı bilinmez...

Henüz işi gerçekten bilen birinden düzgün bir yorum gelmedi. Beklemeye devam...

hakanfc, 4 yıl önce

Ne cevabı bekliyorsunuz anlamadım? Doçent ya da profluğunu almış olduğunu söyleyen birinin n bunları görmüş olması gerekir zaten. Kaç kere bir bölümün durup dururken doçent aldığını gördünüz? Çok zor durumda kalıp birini alması gerekse bile dr öğretim üyesi alır, doçent ya da prof almaz. Doçent olan kişi gider konuşur üniversitede uygun birileriyle. İhtiyaç varsa o alanda alım yapılır.


hakanfc
Şef
08 Ocak 2020 14:58

Siz benim dediklerimden 1 kelime bile anlamamışsınız. Tekrar okumanızı rica ediyorum. Örnek vereyim rektör istedin mi prof da alır doçent de demişsiniz. Ben de zaten öyle söyledim. Uygun birileriyle konuşursunuz, eğer onlar da olumlu bakarlarsa kadro açıp alırlar dedim. Ben durup dururken doçent kadrosu ya da prof kadrosu açmazlar yazdım dediğim gibi tekrar okursanız.

İçinde diğilsin diye imada bulunmuşsunuz ona da söyleyeyim ben araştırma görevlisiyim. Yani bu işler tam da önümde oluyor. Dışarıdan gelen birisi gidip dekanla rektörle artık kimse konuşuyor ve o kişiyi almak isterlerse kadro istiyorlar. Yani dışarıdan alınmıyor diye bir şey yok. Sadece ilana çıkıp da rastgele birinin gelmesini beklemezler yazdım. Benim yorumlarım boştur belki olabilir ama uzun yazınca dolu olmuyor bilginize :)

Arda Atalay, 4 yıl önce

1- Yurt dışında eğitim almış ve halen yurt dışında çalışan ama başta ailevi sebepler olmak üzere birçok özel sebeple ülkeye dönmeyi düşünen ve ülkemizdeki rektörlerin çiftliği haline gelen üniversite sistemimiz konusunda hiçbir bilgi sahibi olmayan yüzlerce akademisyen var.

2- Aynı şekilde "Doçent" unvanını üniversite dışında kamuda veya özel sektörde çalışır iken almış ve yine üniversitelerin ne şekilde işlediğini bilmeyen ama üniversiteye geçmek isteyen de binlerce araştırmacı var. Kısacası, "doçent ya da profluğunu almış olduğunu söyleyen birinin bunları görmüş olması gerekir zaten" lafı boş ve dünyadan bihaber olan birinin söyleyebileceği bir laf... Asıl sistemi bilen biri böyle laf etmez...

3- Ülkemizde ne yazık ki hiçbir bölüm durup dururken liyakat temelli ilana çıkmıyor. Üniversiteler araştırma görevlisini bir şekilde profa çeviren çiftlikler gibi çalışıyor. Zaten dünyada en kaliteli ilk 500 üniversite arasında tek bir üniversitemizin olmamasının nedeni de bu... Bununla birlikte, rektörlerin keyfi istedi mi öyle ilanlar çıkıyor ki o alan mezunlarının bile başvurması engellenebiliyor. Bu başlık da bu sebeple açıldı. Bizim çiftliğe dönmüş üniversite sistemimizde kaliteli bir araştırmacı nasıl kendine yer bulur, bunu çözmeye çalışıyoruz...

4- "çok zor durumda kalıp birini alması gerekse bile dr öğretim üyesi alır, doçent ya da prof almaz" lafı da boş. Rektör istedi mi prof da alır çaycı da. Özellikle araştırma üniversiteleri yayın yapmaya ve dolayısı ile üniversiteye puan kazandırmaya başlamış birini almak varken neden en iyi ihtimalle kaliteli yayın yapmaya en az 10 yıl sonra başlayacak birini alsın? Kaldı ki özellikle yeni kurulan üniversitelerin alt düzey (ar.gör, dr.öğr.üyesi vs) kadroları hemen torpilli zevat tarafından doldurulmuş iken bu bölümlerdeki prof ve doçent kadroları boş duruyor. Boş olan kadrolara atama yapmak rektör açısından hem daha kolay hem de prof olmayan bölüme prof almak çok daha prestijli.

5- "Doçent olan kişi gider konuşur üniversitede uygun birileriyle. İhtiyaç varsa o alanda alım yapılır." ifadesi de işkembe-i kübradan çıkmış bir lakırtı. Üniversiteler artık seçim de olmadığı için rektör diktası ile yönetiliyor. Bölüm başkanı vs ne demiş kimsenin umurunda değil. Kaldı ki bölüm başkanı bölümde kendinden kaliteli adam istemez, kıskanır, çekemez. Bu durumda rektör ile görüşmek lazım ama o da niteliğe bakar mı bilinmez...

Henüz işi gerçekten bilen birinden düzgün bir yorum gelmedi. Beklemeye devam...


hakanfc
Şef
08 Ocak 2020 15:00

Yazılanı tekrar ve doğru şekilde okuyup anladıktan sonra sorunuz olursa sorabilirsiniz yine. Yok sen bir şey bilmiyorsun diyorsan da sizin bileceğiniz iş tabi size kolay gelsin yazan olur illa :)


Arda Atalay
Aday Memur
08 Ocak 2020 16:39

Ben yazdığınızı gayet iyi ve doğru bir şekilde okudum, anladım ve detaylı bir şekilde cevap verdim. Benim asıl istediğim bu konuda doğrudan tecrübesi veya bilgisi olan birinden tecrübelerini dinlemek. Araştırma görevlisi olan biri nereden bilecek prof. kadrosuna nasıl atama yapıldığını... Neyse, buraya yazacakların zamanını böyle boş muhabbetlerle heba etmeyelim. Lütfen gerçekten bildiği, tecrübesi olan varsa yazsın ve yazarken de mümkünse isim vermeden üniversite, bölüm vs belirtsin...Elbette her üniversitenin ve rektörün kaliteli araştırmacıya bakışı aynı değil. Hangi üniversiteler sıcak bakar, hangileri bakmaz bunu biraz da tartışmak lazım.

hakanfc, 4 yıl önce

Yazılanı tekrar ve doğru şekilde okuyup anladıktan sonra sorunuz olursa sorabilirsiniz yine. Yok sen bir şey bilmiyorsun diyorsan da sizin bileceğiniz iş tabi size kolay gelsin yazan olur illa :)


12345654321
Memur
08 Ocak 2020 18:16

hem bilginizin az olduğu bir konuda fikir almak için başlık açıp, (ki çok iyi bilgi sahibiyseniz açmazsınız burada tartışmaya zaten) sonra da sorduğunuz soruyu anlamaya çalışıp cevap yazan birisini terslemek, üstüne asistan olduğu için ezmek ve ondan çoooook daha uzun bir cevap yazarak "senden daha iyi biliyorum" demek. ve başka cevap yazacak varsa da baştan vazgeçirmek. hmmm evet. nasıl kadro bulursunuz bilemem ama öncelikle şu tavrınızı revize etmeniz gerektiği kesin.

hakanfc
Şef
08 Ocak 2020 19:09

Sorun yok hocam. Ben bu işleri gören birisi olarak yazdım. Yüce doçentin ihtiyacı yokmuş demek ki :) doğrudur olabilir. :) zaten bu günlerde kime sorsak en iyi o :)

12345654321, 4 yıl önce
hem bilginizin az olduğu bir konuda fikir almak için başlık açıp, (ki çok iyi bilgi sahibiyseniz açmazsınız burada tartışmaya zaten) sonra da sorduğunuz soruyu anlamaya çalışıp cevap yazan birisini terslemek, üstüne asistan olduğu için ezmek ve ondan çoooook daha uzun bir cevap yazarak "senden daha iyi biliyorum" demek. ve başka cevap yazacak varsa da baştan vazgeçirmek. hmmm evet. nasıl kadro bulursunuz bilemem ama öncelikle şu tavrınızı revize etmeniz gerektiği kesin.

ölüm_hak
Şube Müdürü
09 Ocak 2020 13:11

Yazmayayım yazmayayım dedim ama dayanamadım yine. Beyefendi forum üyelerine bir soru sormuş ve değerli bir hocamız da tecrübelerine binaen bir cevap vermiş. Başlığı açan kişi de hocamıza kendi "üslubunca" cevap vermiş.

Şimdi bu beyefendinin yazdıklarına ve sorusuna binaen ben de fikirlerimi beyan etmek istiyorum:

1) Siz bir anket açmış ve çeşitli seçenekler koymuşsunuz. Forum üyeleri de girerek kendilerine en uygun gördükleri seçeneği işaretlemişler. Siz kendi koymuş olduğunuz bir seçeneği işaretleyenleri ya saf ya da .... olmakla itham etmişsiniz. Noktalı yerde ne demek istediğiniz ise akıllara hiç olumlu bir intiba getirmiyor maalesef. Lütfen açık açık yazınız. Hem seçenek koyup hem de o seçeneği işaretleyenleri aşağılamak sağlıklı bir düşünce yapısının ürünü değil.

2) "Hakanfc" hocamız, hem bir akademisyen olarak hem de ülkemizdeki reel durumun farkında olması nedeniyle fikrini beyan etmiş. Siz ise hocamızın verdiği cevapları beğenmeyerek ve onu unvanından dolayı küçümseyerek tepki göstermişsiniz.

Türkiye'de işin içinde olan herkes bilir ki özellikle Prof. ve Doç. kadroları öyle rastgele açılmaz. Ya bölümün ihtiyacı gözetilir (kanaatimce doğru olan da budur) ya da üniversite idarecileri kendilerine yakın gördükleri kişileri liyakati esas almadan bölüme alırlar. Ülkemizde her iki durum da sık sık yaşanmaktadır.

Her iki durumda da bir bölümde kadro almak isteyen kişi kadro açılmadan bölüm başkanına, dekana ya da rektöre ulaşmaya çalışır. Burada dikkat edilmesi gereken hususun öncelikle bölüm başkanına gidilmesi ve bölümün düşüncelerinin alınması olduğunu düşünüyorum. Bu, torpil olarak değerlendirilemez. Bölüm başkanı veya dekanı atlayarak direk rektör ile görüşerek kadro talebinde bulunmanın ise bölüm nezdinde itibar zedeleyici ve etik dışı bir durum olduğu fikrindeyim. Ki anketteki seçenekler diğer akademisyenlerin benimle benzer düşüncede olduklarını göstermektedir.

Torpil, liyakat ve bölüm ihtiyaçları esas alınmadan bir kişiye kadro verilmesidir. Örneğin, bir aday çok iyi bir nükleer fizikçi olabilir. Ama gitmek istediği bölümde o alanda çalışan başka bir başarılı nükleer fizikçi varsa ve onun varlığı hem derslerin verilmesi hem de araştırma yapılması açısından yeterli ise o bölüme ikinci bir nükleer fizikçinin alınması (başarılı bile olsa) gereksiz bir yaklaşım olacaktır. Veyahut da bölümün nükleer fizikçiye ihtiyacı var ancak adaylardan liyakatsiz olanı tercih ediliyorsa işte bu torpildir.

Sonuç olarak konuyu açan ve anketi başlatan beyefendiye soruyorum: Ne açıklama bekliyorsunuz, lütfen karar veriniz. Fikirlerinizin desteklenmesini mi, yoksa herkesin gördüğünü, bildiğini paylaşmasını mı? İnsanların tecrübelerini paylaşmasını istediğinizi yazmışsınız ama verdiğiniz tepkiler hiç de isteğinizle uyuşmuyor. "Hakanfc" hocamıza verdiğiniz cevabın eleştiri sınırlarını aştığını düşünüyorum.

Belli ki sizin kafanızda bir fikir oluşmuş ve burada kendi fikrinizi destekleyici cevaplar bekliyorsunuz. Haklı olduğunuz noktalar da olabilir, eyvallah. Ama bu, kimseye böyle rencide edici cevaplar verme hakkını size vermez.

Yukarıda yazdıklarım da eminim hoşunuza gitmeyecektir. O yüzden okumak sizin için bir zaman kaybı olacak muhtemelen. Bu kadar uzun bir açıklama yapmamın sebebi ise tepki gösterdiğiniz hocalarımıza desteğimi göstermek istememdir.

Kolaylıklar dilerim.

hakanfc, 4 yıl önce

Sorun yok hocam. Ben bu işleri gören birisi olarak yazdım. Yüce doçentin ihtiyacı yokmuş demek ki :) doğrudur olabilir. :) zaten bu günlerde kime sorsak en iyi o :)


CHX-CHX
Daire Başkanı
09 Ocak 2020 15:41

Konu aslında medeni bir şekilde ilerlese güzel bir konu. Atalay hocanın dediğinde haklılık payı var. Örneğin, ben bir profum, bölüm başkanı ise doçent olsun. O bölüme başvurmak istediğimde, bölüm başkanı beni ister mi? E tabiki istemez, ben gelince bölüm başkanlığı bile bana geçecek çünkü :) O zaman, önce bölüm başkanından icazet almayı denemek pek mantıklı değil. Olsa olsa gidip bir çay içilir.


sixfeetunder
Şube Müdürü
09 Ocak 2020 16:28

Evet, ihtiyacımız var deyip doçent ya da profesör ilanına çıkılmıyor bu ülkede. Çıkılan ilanlar ya içeriden bu "benim hakkımdır" (nereden vardıysa bu kanaate) diyen ya da yer değiştirecek kişi içindir.

Gidin bölüm başkanı ile görüşün. Ha bu görüşmenin bir anlamı var mı? Bence yok. Çünkü ihtiyacı varsa da yok diyecek ya da yalandan var deyip beklettiği bir arkadaşını veya tanıdığı birini önerecek yönetime. Bu yüzden çalışmak istediğiniz yer ya da yerlerdeki bölüm başkanlarını/dekanları/rektörleri tanıyan bir tanıdık bulun. Bir diğer seçenek de ilana çıkılmış kadrolara başvurun. Sizi başarısız bulurlar ise itiraz edin. Olayı mahkemeye kadar götürün. Sizin dosyanız daha nitelikli ise siz kazanırsınız. Süreç uzun, fakat yapacak bir şey yok. Bu esna da şu da olabilir; itirazdan vazgeçin, size de ilana çıkalım, diyebilirler.

Yollar bunlar. Seçim sizin.


ölüm_hak
Şube Müdürü
09 Ocak 2020 18:15

Merhaba Hocam

Bahsettiğiniz doç.-prof. durumu illa ki olabilir ama bu, eminim istisna oluşturacaktır. Çünkü prof. olmayan bölüm eminim çok fazla yoktur. Ayrıca bölüm başkanı ile konuşmak, ondan icazet almak manasına gelmemektedir. Sadece bölümün genel durumu ve yeni bir akademisyene karşı fikirlerini almak için ziyaret yapılır. Bölüm başkanı/dekan ile görüştükten sonra duruma göre rektöre ulaşılmaya çalışılabilir.

Rektör istemezse zaten bir bölüme girmek onun döneminde çok kolay olmasa gerek. Çünkü bu tür üst kadrolar çoğunlukla özel şartlı olarak açılıyor. Koyacakları bir özel şartla seni kolaylıkla diskalifiye edebilirler ya da almak istedikleri kişiyi alabilirler.

Özel şart konuldu ve özel şartı sağlandı ise rektör/dekan vs. ile de görüşmeden başvuru yapılabilir. Bu durumda diğer adaylardan iyi olunduğu halde tercih edilmezse o zaman mahkeme yoluyla şartlar aranmalıdır.

CHX-CHX, 4 yıl önce

Konu aslında medeni bir şekilde ilerlese güzel bir konu. Atalay hocanın dediğinde haklılık payı var. Örneğin, ben bir profum, bölüm başkanı ise doçent olsun. O bölüme başvurmak istediğimde, bölüm başkanı beni ister mi? E tabiki istemez, ben gelince bölüm başkanlığı bile bana geçecek çünkü :) O zaman, önce bölüm başkanından icazet almayı denemek pek mantıklı değil. Olsa olsa gidip bir çay içilir.


Arda Atalay
Aday Memur
10 Ocak 2020 11:13

ben kadro aramıyorum... :-) konu hakkında da oldukça detaylı bilgim var. bilgim olduğu için de bu konuda farklı görüşler ve uygulamalar olduğunu biliyorum ve bu başlık bilgisi olan kişilerden bu farklı görüşleri almak için açıldı... ama bazı arkadaşlar amacın kahve muhabbeti yapmak olduğunu düşünüyor anladığım kadarı ile... lütfen sadece benim gibi konu hakkında detaylı bilgisi, tecrübesi olup bu meseleye kafa yormuş kişiler cevap yazsın.

yoksa, bilginiz olmadan fikriniz olursa yazdıklarınız bu örnekte olduğu gibi işte böyle ortada kalır...

12345654321, 4 yıl önce
hem bilginizin az olduğu bir konuda fikir almak için başlık açıp, (ki çok iyi bilgi sahibiyseniz açmazsınız burada tartışmaya zaten) sonra da sorduğunuz soruyu anlamaya çalışıp cevap yazan birisini terslemek, üstüne asistan olduğu için ezmek ve ondan çoooook daha uzun bir cevap yazarak "senden daha iyi biliyorum" demek. ve başka cevap yazacak varsa da baştan vazgeçirmek. hmmm evet. nasıl kadro bulursunuz bilemem ama öncelikle şu tavrınızı revize etmeniz gerektiği kesin.

Arda Atalay
Aday Memur
10 Ocak 2020 11:40

"Türkiye'de işin içinde olan herkes bilir ki özellikle Prof. ve Doç. kadroları öyle rastgele açılmaz. Ya bölümün ihtiyacı gözetilir (kanaatimce doğru olan da budur) ya da üniversite idarecileri kendilerine yakın gördükleri kişileri liyakati esas almadan bölüme alırlar. Ülkemizde her iki durum da sık sık yaşanmaktadır.

Her iki durumda da bir bölümde kadro almak isteyen kişi kadro açılmadan bölüm başkanına, dekana ya da rektöre ulaşmaya çalışır. Burada dikkat edilmesi gereken hususun öncelikle bölüm başkanına gidilmesi ve bölümün düşüncelerinin alınması olduğunu düşünüyorum. Bu, torpil olarak değerlendirilemez. Bölüm başkanı veya dekanı atlayarak direk rektör ile görüşerek kadro talebinde bulunmanın ise bölüm nezdinde itibar zedeleyici ve etik dışı bir durum olduğu fikrindeyim. Ki anketteki seçenekler diğer akademisyenlerin benimle benzer düşüncede olduklarını göstermektedir."

Baştan söyleyeyim cevap vermeye değer gördüğüm yukarıdaki ifadelerinize cevap vereceğim, diğer yazdıklarınızın (eleştiri sınırlarını aştığını düşünmezseniz) bu tanıma uyduğunu düşünmüyorum.

Ülkede bölüm ihtiyacını hesaplamış kaç bölüm var. Diyelim böyle bir hesap yapılıyor, o bölümdeki diyelim bir Dr.Öğr.Üyesi'ne biz bölüm ihtiyaçlarına baktık sen ihtiyaç fazlası personelsin git kendine başka yerde kadro bul deniliyor mu? Kesinlikle Hayır! Bunu da herkes bilir. Üniversitelerimiz aldıkları araştırma görevlilerini prof.'a çevirmeye çalışan ve arada sisteme torpilli adamların eklendiği bir çiftlik gibi. Bu tüm üniversitelerimiz için geçerli. ODTÜ bile böyle. ODTÜ bile bugüne kadar piyasadaki kaliteli akademisyenleri bünyesine katmak amacıyla tek bir ilana çıkmış değil. Tüm üniversitelerin tüm ilanları kişiye özel. İlanlar trajikomik bir hal aldı, resmen tiyatro... Kanaatimce bu memuriyet düzenidir. Memur olmak isteyen adam kamuya girip memur olacak, piyasada doçent, prof unvanları ile dolaşmayacak... Akademisyen memur, üniversiteler de rektörlerin çiftliği olursa o ülkeden tek bir üniversite bile dünyada ilk 500 üniversite arasına giremez...

Ülkede sık sık yaşanan durum araş.gör.-prof. dönüştürme ve torpilli adam alma sistemleri çerçevesinde ilana çıkılmasıdır. Bölüm ihtiyaçlarını belirleyip ilana çıkan kimse yok. Birçok bölümde hiç prof yok, kadro da var ama kimse prof ilanına çıkmıyor!

Bölüm başkanlarının genel amacı bölümü ilerletmek değil, öyle olsa ilk 500 konusundaki durum şimdi olduğu gibi olmazdı! Bölüm başkanlarının veya dekanların genel amacı koltuklarını korumak ve kendi klanlarının iktidarda kalmasını sağlamak. O nedenle dışarıdan gelen kaliteli ve üst rütbeli insanlara sıcak bakmazlar, ayağını kaydırmaya çalışırlar... Bu nedenle, öncelikle onlara danışmak ayağına kurşun sıkmak demektir. Elbette istisnaları vardır bu kuralın. Ben genel eğilimi yazdım, istisnasını bilen varsa buyursun yazsın, hodri meydan...

Ankette "kendine uygun ilan çıkmasını beklesin" seçeneğini işaretleyenler de olduğu sürece genel eğilimin çok da bir kıymet-i harbiyesi yok. O seçenek zaten bu tür kişileri yakalamak için kondu. Ayrıca özelden yazan birçok akademisyen de yazdıklarımın doğruluğunu teyit ediyor.

Benim beklediğim farklı tecrübelerin örnekleri ile paylaşılması. Bu kadar yıl üniversitede olan akademisyenlerden tek bir tanesi bile kaliteli birinin torpilsiz üniversiteye alınmasına şahit olmadı mı? Oldu ise olay nasıl gelişti? İnsanlar tecrübe paylaşırsa elbette dikkate alırım ama boş kahve muhabbetine zamanım yok.

Yazdığım her şeyin eleştiri sınırları içinde olmasına dikkat ederim ama işi aslında sorgulamak/eleştirmek olduğu halde bugüne kadar bunu yapmamış ve, bu nedenle, buna alışmamış narin üniversite mensuplarımızı kırdıysak da kusurumuza bakmasınlar artık...

ölüm_hak, 4 yıl önce

Yazmayayım yazmayayım dedim ama dayanamadım yine. Beyefendi forum üyelerine bir soru sormuş ve değerli bir hocamız da tecrübelerine binaen bir cevap vermiş. Başlığı açan kişi de hocamıza kendi "üslubunca" cevap vermiş.

Şimdi bu beyefendinin yazdıklarına ve sorusuna binaen ben de fikirlerimi beyan etmek istiyorum:

1) Siz bir anket açmış ve çeşitli seçenekler koymuşsunuz. Forum üyeleri de girerek kendilerine en uygun gördükleri seçeneği işaretlemişler. Siz kendi koymuş olduğunuz bir seçeneği işaretleyenleri ya saf ya da .... olmakla itham etmişsiniz. Noktalı yerde ne demek istediğiniz ise akıllara hiç olumlu bir intiba getirmiyor maalesef. Lütfen açık açık yazınız. Hem seçenek koyup hem de o seçeneği işaretleyenleri aşağılamak sağlıklı bir düşünce yapısının ürünü değil.

2) "Hakanfc" hocamız, hem bir akademisyen olarak hem de ülkemizdeki reel durumun farkında olması nedeniyle fikrini beyan etmiş. Siz ise hocamızın verdiği cevapları beğenmeyerek ve onu unvanından dolayı küçümseyerek tepki göstermişsiniz.

Türkiye'de işin içinde olan herkes bilir ki özellikle Prof. ve Doç. kadroları öyle rastgele açılmaz. Ya bölümün ihtiyacı gözetilir (kanaatimce doğru olan da budur) ya da üniversite idarecileri kendilerine yakın gördükleri kişileri liyakati esas almadan bölüme alırlar. Ülkemizde her iki durum da sık sık yaşanmaktadır.

Her iki durumda da bir bölümde kadro almak isteyen kişi kadro açılmadan bölüm başkanına, dekana ya da rektöre ulaşmaya çalışır. Burada dikkat edilmesi gereken hususun öncelikle bölüm başkanına gidilmesi ve bölümün düşüncelerinin alınması olduğunu düşünüyorum. Bu, torpil olarak değerlendirilemez. Bölüm başkanı veya dekanı atlayarak direk rektör ile görüşerek kadro talebinde bulunmanın ise bölüm nezdinde itibar zedeleyici ve etik dışı bir durum olduğu fikrindeyim. Ki anketteki seçenekler diğer akademisyenlerin benimle benzer düşüncede olduklarını göstermektedir.

Torpil, liyakat ve bölüm ihtiyaçları esas alınmadan bir kişiye kadro verilmesidir. Örneğin, bir aday çok iyi bir nükleer fizikçi olabilir. Ama gitmek istediği bölümde o alanda çalışan başka bir başarılı nükleer fizikçi varsa ve onun varlığı hem derslerin verilmesi hem de araştırma yapılması açısından yeterli ise o bölüme ikinci bir nükleer fizikçinin alınması (başarılı bile olsa) gereksiz bir yaklaşım olacaktır. Veyahut da bölümün nükleer fizikçiye ihtiyacı var ancak adaylardan liyakatsiz olanı tercih ediliyorsa işte bu torpildir.

Sonuç olarak konuyu açan ve anketi başlatan beyefendiye soruyorum: Ne açıklama bekliyorsunuz, lütfen karar veriniz. Fikirlerinizin desteklenmesini mi, yoksa herkesin gördüğünü, bildiğini paylaşmasını mı? İnsanların tecrübelerini paylaşmasını istediğinizi yazmışsınız ama verdiğiniz tepkiler hiç de isteğinizle uyuşmuyor. "Hakanfc" hocamıza verdiğiniz cevabın eleştiri sınırlarını aştığını düşünüyorum.

Belli ki sizin kafanızda bir fikir oluşmuş ve burada kendi fikrinizi destekleyici cevaplar bekliyorsunuz. Haklı olduğunuz noktalar da olabilir, eyvallah. Ama bu, kimseye böyle rencide edici cevaplar verme hakkını size vermez.

Yukarıda yazdıklarım da eminim hoşunuza gitmeyecektir. O yüzden okumak sizin için bir zaman kaybı olacak muhtemelen. Bu kadar uzun bir açıklama yapmamın sebebi ise tepki gösterdiğiniz hocalarımıza desteğimi göstermek istememdir.

Kolaylıklar dilerim.


Arda Atalay
Aday Memur
10 Ocak 2020 11:47

Çay elbet içilir ama rektör tamam dedikten sonra tanışmak maksatlı...

Bu arada, kimseyi küçümsediğimiz yok. İşini iyi yapan herkese saygımız var. İşini iyi yapan araş.gör. doçentliği aldıktan sonra yatışa geçmiş prof.'tan bin kat iyidir... Mesele bazı durumlarda fikir beyan etmeden önce bu konuda bilgim var mı acep diye kendini sorgulayabilmekte...

CHX-CHX, 4 yıl önce

Konu aslında medeni bir şekilde ilerlese güzel bir konu. Atalay hocanın dediğinde haklılık payı var. Örneğin, ben bir profum, bölüm başkanı ise doçent olsun. O bölüme başvurmak istediğimde, bölüm başkanı beni ister mi? E tabiki istemez, ben gelince bölüm başkanlığı bile bana geçecek çünkü :) O zaman, önce bölüm başkanından icazet almayı denemek pek mantıklı değil. Olsa olsa gidip bir çay içilir.


Arda Atalay
Aday Memur
10 Ocak 2020 11:50

Bir üniversiteye dava sonucu veya didişerek girmek de bir seçenek elbette ama hem başkası için açılan ilana başvurmak zor (çünkü genelde adamın tez konusunu yazıp bu konuda çalışma yapmış olmak diye şart koyuyorlar) hem de böyle girdikten sonra huzur pek olmaz.

Görüşünüz için çok teşekkürler, ufkumuzu açtınız... +1

sixfeetunder, 4 yıl önce

Evet, ihtiyacımız var deyip doçent ya da profesör ilanına çıkılmıyor bu ülkede. Çıkılan ilanlar ya içeriden bu "benim hakkımdır" (nereden vardıysa bu kanaate) diyen ya da yer değiştirecek kişi içindir.

Gidin bölüm başkanı ile görüşün. Ha bu görüşmenin bir anlamı var mı? Bence yok. Çünkü ihtiyacı varsa da yok diyecek ya da yalandan var deyip beklettiği bir arkadaşını veya tanıdığı birini önerecek yönetime. Bu yüzden çalışmak istediğiniz yer ya da yerlerdeki bölüm başkanlarını/dekanları/rektörleri tanıyan bir tanıdık bulun. Bir diğer seçenek de ilana çıkılmış kadrolara başvurun. Sizi başarısız bulurlar ise itiraz edin. Olayı mahkemeye kadar götürün. Sizin dosyanız daha nitelikli ise siz kazanırsınız. Süreç uzun, fakat yapacak bir şey yok. Bu esna da şu da olabilir; itirazdan vazgeçin, size de ilana çıkalım, diyebilirler.

Yollar bunlar. Seçim sizin.


12345654321
Memur
10 Ocak 2020 13:18

evet siz kesinlikle "profesör" ve "hocacık" olmuşsunuz. ve yine güzelim atasözlerimiz yerini bulur her zaman olduğu gibi... "Okumak cahilliği alır..."
Arda Atalay, 4 yıl önce

ben kadro aramıyorum... :-) konu hakkında da oldukça detaylı bilgim var. bilgim olduğu için de bu konuda farklı görüşler ve uygulamalar olduğunu biliyorum ve bu başlık bilgisi olan kişilerden bu farklı görüşleri almak için açıldı... ama bazı arkadaşlar amacın kahve muhabbeti yapmak olduğunu düşünüyor anladığım kadarı ile... lütfen sadece benim gibi konu hakkında detaylı bilgisi, tecrübesi olup bu meseleye kafa yormuş kişiler cevap yazsın.

yoksa, bilginiz olmadan fikriniz olursa yazdıklarınız bu örnekte olduğu gibi işte böyle ortada kalır...

Toplam 24 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi