(Bu yazının istisnası öğrencilerime verdiğim kitaplardır.)
Paylaşıma kapalı bir kişiliğe sahip değilim. Ancak bu özelliğim kitaplarım için geçerli değil. Kitaplarımı kimseyle paylaşamıyorum. Okuduğum bir kitabı içselleştiriyorum. Bir süre sonra kitabım bir kitap olmaktan çıkıyor ve benden bir parça oluyor. İçimi döktüğüm, konuştuğum, güldüğüm, hüzünlendiğim bir arkadaşım oluyor. Beni karşılıksız ve çıkarsız seven ve benden hiçbir istekte bulunmayan bu arkadaşımı çok seviyorum. Bu sevgi herhangi bir sevgiden öte içgüdüsel bir sevgi kıvamında oluyor. Belki sevgiden de öte bir şey... Beni en iyi anlayan bu arkadaşım ona içimi dökerken hiç sesini çıkarmıyor. Uysallığını her daim koruyor, bana hiç sitem etmiyor. Sayfalarını çevirirken, "yavaş ol, canımı acıtıyorsun!" bile demiyor. Ona dünyanın en iyi arkadaşı olduğunu söylediğimde utanıyor, beni şımartmayın dercesine mahcuplaşıyor. Çok mutlu olduğumda, mutsuzluğun dibine vurduğumda, iç güveysinden hallice olduğumda hep yanımda oluyor. Tek bir şikayeti yok bu kadim dostumun. Sayfalarının neresinde olursam olayım, "ben hep seninleyim..." dercesine göz kırpıyor bana.
Markete gittiğimde bir insan yüzünde onu görüyorum, ramazan geldiğinde bir tasavvuf müziğinde onu dinliyorum, oyuncağını arayan bir çocuğun izinde onu yakalıyorum. O benim hep yanımda, benim en özel anlarımda. Paylaşamıyorum bu arkadaşımı kimseyle. Çünkü ben ondayım, o bende. O benim nefes alışımda ben onun nefes verişindeyim. O benim ruhumun derinliklerinde, ben onun sayfalarındaki cümlelerin içindeyim. O benim en özel arkadaşım. Bazen kavga ettiğimiz olsa da birbirimize sessizce sokulup özür diliyoruz. Kavgamızda bile birlikteyiz. İşte ben böyle bir arkadaşı kimseyle paylaşamıyorum.
O benim en sevgili arkadaşım, isteyene vermiyorum onu. Çünkü bu en özel arkadaşıma başkasının dokunmasını istemiyorum. "Abartılı bir sevgi bu, bir nesneye gereğinden fazla önem veriyorsun!" diyenler de oluyor. Sonsuza kadar bunu diyen insalar olsa da bu arkadaşımı kimseyle paylaşmayacağım. Pay laş ma ya ca ğım. Bu konuda dünyanın en bencil insanı bile olsam!..
(Bu yazının istisnası öğrencilerime verdiğim kitaplardır.)
Paylaşıma kapalı bir kişiliğe sahip değilim. Ancak bu özelliğim kitaplarım için geçerli değil. Kitaplarımı kimseyle paylaşamıyorum. Okuduğum bir kitabı içselleştiriyorum. Bir süre sonra kitabım bir kitap olmaktan çıkıyor ve benden bir parça oluyor. İçimi döktüğüm, konuştuğum, güldüğüm, hüzünlendiğim bir arkadaşım oluyor. Beni karşılıksız ve çıkarsız seven ve benden hiçbir istekte bulunmayan bu arkadaşımı çok seviyorum. Bu sevgi herhangi bir sevgiden öte içgüdüsel bir sevgi kıvamında oluyor. Belki sevgiden de öte bir şey... Beni en iyi anlayan bu arkadaşım ona içimi dökerken hiç sesini çıkarmıyor. Uysallığını her daim koruyor, bana hiç sitem etmiyor. Sayfalarını çevirirken, "yavaş ol, canımı acıtıyorsun!" bile demiyor. Ona dünyanın en iyi arkadaşı olduğunu söylediğimde utanıyor, beni şımartmayın dercesine mahcuplaşıyor. Çok mutlu olduğumda, mutsuzluğun dibine vurduğumda, iç güveysinden hallice olduğumda hep yanımda oluyor. Tek bir şikayeti yok bu kadim dostumun. Sayfalarının neresinde olursam olayım, "ben hep seninleyim..." dercesine göz kırpıyor bana.
Markete gittiğimde bir insan yüzünde onu görüyorum, ramazan geldiğinde bir tasavvuf müziğinde onu dinliyorum, oyuncağını arayan bir çocuğun izinde onu yakalıyorum. O benim hep yanımda, benim en özel anlarımda. Paylaşamıyorum bu arkadaşımı kimseyle. Çünkü ben ondayım, o bende. O benim nefes alışımda ben onun nefes verişindeyim. O benim ruhumun derinliklerinde, ben onun sayfalarındaki cümlelerin içindeyim. O benim en özel arkadaşım. Bazen kavga ettiğimiz olsa da birbirimize sessizce sokulup özür diliyoruz. Kavgamızda bile birlikteyiz. İşte ben böyle bir arkadaşı kimseyle paylaşamıyorum.
O benim en sevgili arkadaşım, isteyene vermiyorum onu. Çünkü bu en özel arkadaşıma başkasının dokunmasını istemiyorum. "Abartılı bir sevgi bu, bir nesneye gereğinden fazla önem veriyorsun!" diyenler de oluyor. Sonsuza kadar bunu diyen insalar olsa da bu arkadaşımı kimseyle paylaşmayacağım. Pay laş ma ya ca ğım. Bu konuda dünyanın en bencil insanı bile olsam!..