Ölüm meleği Hz. ibrahim (Aleyhis-salâtü ve'sselâm)'a, ruhunu almak için gelmiş. Hz. İbrahim ona:
«Yâ melek1 el-mevt! Hiç bir dost, dostunun ruhunu alır mı?» Bunun üzerine ölüm meleği Rabbine dönünce Allah ona şöyle demiş:
«İbrahim'e söyle: Hiç bir dost, dostuna kavuşmaktan çekinir mi?» Melek gelip bunu deyince, Hz. İbrahim (Aleyhi' s-selâtü ve's-selâm) :
Hemen şimdi ruhumu al» demiştir.
îsbehâni Tergip'de, Enes (Radıyallahû anhVdan rivayet ettiğine göre Resûlulah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) ona şöyle buyurmuştur:
«Eğer vasiyetimi dinlersen; senin için Ölümden daha sevimli hiç bir şey olmasın.»
îbn-i Sa'd Hasan (Radıyallahû anhVdan rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
Huzeyf e {Radıyallahû anh) ya Ölüm geldiğinde, şöyle dedi Ayıkken gelen bir dosttur bu. Kahr olsun pişman olana. Allah'a sonsuz hamdler olsun ki beni fitneden Önce götürdü.»
Sehl bin Abdullah Ettesteri de şöyle demiştir:
«Ancak üç kişi ölümü ister:
Biri, ölümden sonra, ne olduğunu bilmez.
İkincisi, Allah'ın takdîratmdan kaçmak ister. Üçüncüsü de Allah'a kavuşmak ister, ona müştaktır.)
Hayyan bin el-Esved de şöyle demiş:
«Ölüm bir köprüdür, dostu dosta kavuşturur.»
Ebû Osman da:
«Allah'a kavuşma iştiyakının alâmeti, rahatta iken ölümü istemektir» demiş.
Bâzıları da şöyle, demiştir :
«Allah'a müştak olanlar. Ölümün tatlılığını ölüm geldiğinde sezerler. Çünkü onlara açılan kavuşma lezzeti, baldan daha tatlıdır.»
îbn-i Asâkir, Zün-Nûn-i Mısrî'den rivayet ettiğine göre, şöyle demiştir "
«Şevk, makamların en yücesidir. Ve derecelerin en yükseğidir. Kul, bu makam ve dereceye yükseldiği zaman, Rabbine kavuşma iştiyakından ve görmesini istediğinden dolayı ölümün hızla gelmesini ister.»
Sahabi olan îbn-i Ebi Utbe el-Hulani (Radıyallahû anh)'den rivayet edildiğine göre, ona:
«Abdullah bin Abdil-Melik, Taun (veba) dan kaçarak memleketi terketti, denilmiş o da: «Inna lillah ve inna ileyhi raciun» demiş. Bunları işitecek kadar yaşayacağımı bilmiyordum. Kardeşlerinizin (diğer sahabelerin) tuttuğu yolları size haber vereyim mi?
Birincisi, Allah'a kavuşmak, onlar için baldan daha tatlı idi. İkincisi, az çok hiç bir düşmandan korkmuyordular. Üçüncüsü, dünya ihtiyaçlarından korkmuyordular. Allah'ın rızık-larını vereceğine güven ve itimatları vardı.
Dördüncüsü, içlerinde veba hastalığı çıktığında Allah hükmünü yerine getirinceye kadar (oradan) çıknuyorlardı.»
Ebû Nuaym, Hilye'de îbn-i Abdi Rabbihi'den rivayet ettiğine görev Mekhûl'e şöyle demiştir:
«Cenneti sever inisiniz?»
Mekhûlı
«Kim cenneti sevmez?»
İbn-i Abdi Rabbihi:
«Öyle ise Ölümü sev. Çünkü sen Ölmeden Cenneti göremezsin.
Abdurrahman bin Yezid bin Câbir'den rivayet edildiğine bdullah bin Zekeriyya şöyle diyormuş:
Eğer yüz sene Allah'ın taatinde yaşamak ile bugün veya bu saatte ölmek arasında, muhayyer bırakılsam, bugün ve bu saatte Ölmeyi tercih ederdim... Allah'ın Resulüne ve sâlih kullarına kavuşma iştiyakından dolayı...»
Ebû Nuaym ve Îbn-İ Asâkir, Tarih'inde, Ahmed bin ebil-Havari1-den rivayet ettiklerine göre şöyle demiştir:
«Ebû Abdullah en-Nebbaci'den işittim ki diyor
Dünya yaratıldığından beri bütün nimetleriyle benim olmak şartıyla kıyamet gününde ondan hesaba çekilineyeceğün halde dünyada yaşamam İle, bu saatte ölmem arasında şayet muhayyer bırakılsam, ölmemi tercih edecektim... Hiç istemez misin efendine kavu-şasın...»
Enes (Radıyailahû anh)'dan rivayet edildiğine göre şöyİe demiştir
Resûlullah (Salllalâhû Aleyhi ve Sellem) :
«Ölüm her müslümanm (günahı) için keffârettir» buyurdu.
îbn-i Arabi bu hadisi sahih görmüştür.
Kurtubi' de şöyle demiş
«Bu fceffâret şundan dolayıdır: Meyyit ölümde, çok elem ve i ağrılarla karşılaşır. Halbuki Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve S eli em) şöyle buyurmuştur
«Diken batması veya daha ağır eziyet kendisine dokunan hiç bir mü si uman yoktur ki o eziyetle Allah onun günahlarını silmesin. Diken batması böyle iken tutmalarından bir tutması (sokeratı) üçyüz kılıç darbesinden daha şiddetli olan ölümün nasıl keffaret olacağını sen düşün.»
îbn-i Mübarek, «Zühd»d© ve îbn-i Ebu Dünya Mesruk'dan rivayet ettiklerine göre şöyle demiştir:
«Allah'ın azabından emin ve dünya eziyetlerinden kurtulmuş olarak kabirde yatan mümine gıpta ettiğim kadar hiç bir şeye gıpta etmedim.»
îbn-i Mübarek, Heysem bin Mâlik'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
«Eyfa bin Abedâni yanında konuşuyorduk. Ebû Atiyye el-Mez-bûh da ordaydı. Allah?m nimetlerini düşünüyordu. Dedi.
'İnsanların en fazla nimetdan kimdir?
Dediler:
Falan ve filandır'. Eyhat
Yâ Adiyye sen ne diyorsun? dedi.
Ebû Adiyye:
'Ben size o falandan daha nimettannı haber vereyim mi? işte Allah'ın azabından emin olmuş kabirdeki bir cesed ondan daha nimettardır' dedi.»
Muhârib bin Dessar'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
«Hüseymete, bana: 'Ölüm hoşuna gider mi?' dedi.
Dedim:
Hayır.»
O:
«Nakıs eksik olmadıktan sonra, ölüm hoşuna gitmeyen hiç bir kimseyi bilmiyorum» dedi.
Abdullah bin Ahmed, «Zevaid-i Zühd»te şunu şu şekilde rivayet etmiştir
«Ölümün hoşuna gitmemesi, senin için büyük bir eksikliktir.»
îbn-i Mübarek, Ebû Abdurrahman'dan rivayet ettiğine göre; bir adam, Ebû A'ver es-Süllemi'nin meclisinde şöyle dedi:
«Vallahi, Allah, benim için ölümden daha sevimli hiç bir şeyi yaratmamış.» Ebû A'ver i
«Eğer ben senin gibi olsaydım. Bu benim için bütün mor koyunlardan daha iyi idi.» dedi.
îbn-i Ebu Dünya, Safvân bin Süleym'den rivayet ettiğine göre, şöyle demiştir:
«Ölümde, zorluk, sıkıntı varsa da, onunla mümin dünyanın şiddetli (fırtınalı) hallerinden kurtulur.»
Muhammed bin Zeyyâd'dan şöyle dediği rivayet edilmiştir:
«Bâzı feylesoflardan bilgi edindim ki, akıllı için ölüm, gafil âlimin hatasından daha kolaydır.»
Süfyan (Radıyallahû anh) 'dan rivayet edildiğine göre şöyle demiş :
Eskiden deniliyordu ki: «Ölüm âbidlerin rahatıdır.» [5]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Al-i İmran, 198
[2] A!-i >Imran, 178
[3] Al-Imran, 198
[4] Al-İ İmran, 178
[5] İmam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayınları: 31-42.
Ölüm meleği Hz. ibrahim (Aleyhis-salâtü ve'sselâm)'a, ruhunu almak için gelmiş. Hz. İbrahim ona:
«Yâ melek1 el-mevt! Hiç bir dost, dostunun ruhunu alır mı?» Bunun üzerine ölüm meleği Rabbine dönünce Allah ona şöyle demiş:
«İbrahim'e söyle: Hiç bir dost, dostuna kavuşmaktan çekinir mi?» Melek gelip bunu deyince, Hz. İbrahim (Aleyhi' s-selâtü ve's-selâm) :
Hemen şimdi ruhumu al» demiştir.
îsbehâni Tergip'de, Enes (Radıyallahû anhVdan rivayet ettiğine göre Resûlulah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) ona şöyle buyurmuştur:
«Eğer vasiyetimi dinlersen; senin için Ölümden daha sevimli hiç bir şey olmasın.»
îbn-i Sa'd Hasan (Radıyallahû anhVdan rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
Huzeyf e {Radıyallahû anh) ya Ölüm geldiğinde, şöyle dedi Ayıkken gelen bir dosttur bu. Kahr olsun pişman olana. Allah'a sonsuz hamdler olsun ki beni fitneden Önce götürdü.»
Sehl bin Abdullah Ettesteri de şöyle demiştir:
«Ancak üç kişi ölümü ister:
Biri, ölümden sonra, ne olduğunu bilmez.
İkincisi, Allah'ın takdîratmdan kaçmak ister. Üçüncüsü de Allah'a kavuşmak ister, ona müştaktır.)
Hayyan bin el-Esved de şöyle demiş:
«Ölüm bir köprüdür, dostu dosta kavuşturur.»
Ebû Osman da:
«Allah'a kavuşma iştiyakının alâmeti, rahatta iken ölümü istemektir» demiş.
Bâzıları da şöyle, demiştir :
«Allah'a müştak olanlar. Ölümün tatlılığını ölüm geldiğinde sezerler. Çünkü onlara açılan kavuşma lezzeti, baldan daha tatlıdır.»
îbn-i Asâkir, Zün-Nûn-i Mısrî'den rivayet ettiğine göre, şöyle demiştir "
«Şevk, makamların en yücesidir. Ve derecelerin en yükseğidir. Kul, bu makam ve dereceye yükseldiği zaman, Rabbine kavuşma iştiyakından ve görmesini istediğinden dolayı ölümün hızla gelmesini ister.»
Sahabi olan îbn-i Ebi Utbe el-Hulani (Radıyallahû anh)'den rivayet edildiğine göre, ona:
«Abdullah bin Abdil-Melik, Taun (veba) dan kaçarak memleketi terketti, denilmiş o da: «Inna lillah ve inna ileyhi raciun» demiş. Bunları işitecek kadar yaşayacağımı bilmiyordum. Kardeşlerinizin (diğer sahabelerin) tuttuğu yolları size haber vereyim mi?
Birincisi, Allah'a kavuşmak, onlar için baldan daha tatlı idi. İkincisi, az çok hiç bir düşmandan korkmuyordular. Üçüncüsü, dünya ihtiyaçlarından korkmuyordular. Allah'ın rızık-larını vereceğine güven ve itimatları vardı.
Dördüncüsü, içlerinde veba hastalığı çıktığında Allah hükmünü yerine getirinceye kadar (oradan) çıknuyorlardı.»
Ebû Nuaym, Hilye'de îbn-i Abdi Rabbihi'den rivayet ettiğine görev Mekhûl'e şöyle demiştir:
«Cenneti sever inisiniz?»
Mekhûlı
«Kim cenneti sevmez?»
İbn-i Abdi Rabbihi:
«Öyle ise Ölümü sev. Çünkü sen Ölmeden Cenneti göremezsin.
Abdurrahman bin Yezid bin Câbir'den rivayet edildiğine bdullah bin Zekeriyya şöyle diyormuş:
Eğer yüz sene Allah'ın taatinde yaşamak ile bugün veya bu saatte ölmek arasında, muhayyer bırakılsam, bugün ve bu saatte Ölmeyi tercih ederdim... Allah'ın Resulüne ve sâlih kullarına kavuşma iştiyakından dolayı...»
Ebû Nuaym ve Îbn-İ Asâkir, Tarih'inde, Ahmed bin ebil-Havari1-den rivayet ettiklerine göre şöyle demiştir:
«Ebû Abdullah en-Nebbaci'den işittim ki diyor
Dünya yaratıldığından beri bütün nimetleriyle benim olmak şartıyla kıyamet gününde ondan hesaba çekilineyeceğün halde dünyada yaşamam İle, bu saatte ölmem arasında şayet muhayyer bırakılsam, ölmemi tercih edecektim... Hiç istemez misin efendine kavu-şasın...»
Enes (Radıyailahû anh)'dan rivayet edildiğine göre şöyİe demiştir
Resûlullah (Salllalâhû Aleyhi ve Sellem) :
«Ölüm her müslümanm (günahı) için keffârettir» buyurdu.
îbn-i Arabi bu hadisi sahih görmüştür.
Kurtubi' de şöyle demiş
«Bu fceffâret şundan dolayıdır: Meyyit ölümde, çok elem ve i ağrılarla karşılaşır. Halbuki Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve S eli em) şöyle buyurmuştur
«Diken batması veya daha ağır eziyet kendisine dokunan hiç bir mü si uman yoktur ki o eziyetle Allah onun günahlarını silmesin. Diken batması böyle iken tutmalarından bir tutması (sokeratı) üçyüz kılıç darbesinden daha şiddetli olan ölümün nasıl keffaret olacağını sen düşün.»
îbn-i Mübarek, «Zühd»d© ve îbn-i Ebu Dünya Mesruk'dan rivayet ettiklerine göre şöyle demiştir:
«Allah'ın azabından emin ve dünya eziyetlerinden kurtulmuş olarak kabirde yatan mümine gıpta ettiğim kadar hiç bir şeye gıpta etmedim.»
îbn-i Mübarek, Heysem bin Mâlik'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
«Eyfa bin Abedâni yanında konuşuyorduk. Ebû Atiyye el-Mez-bûh da ordaydı. Allah?m nimetlerini düşünüyordu. Dedi.
'İnsanların en fazla nimetdan kimdir?
Dediler:
Falan ve filandır'. Eyhat
Yâ Adiyye sen ne diyorsun? dedi.
Ebû Adiyye:
'Ben size o falandan daha nimettannı haber vereyim mi? işte Allah'ın azabından emin olmuş kabirdeki bir cesed ondan daha nimettardır' dedi.»
Muhârib bin Dessar'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
«Hüseymete, bana: 'Ölüm hoşuna gider mi?' dedi.
Dedim:
Hayır.»
O:
«Nakıs eksik olmadıktan sonra, ölüm hoşuna gitmeyen hiç bir kimseyi bilmiyorum» dedi.
Abdullah bin Ahmed, «Zevaid-i Zühd»te şunu şu şekilde rivayet etmiştir
«Ölümün hoşuna gitmemesi, senin için büyük bir eksikliktir.»
îbn-i Mübarek, Ebû Abdurrahman'dan rivayet ettiğine göre; bir adam, Ebû A'ver es-Süllemi'nin meclisinde şöyle dedi:
«Vallahi, Allah, benim için ölümden daha sevimli hiç bir şeyi yaratmamış.» Ebû A'ver i
«Eğer ben senin gibi olsaydım. Bu benim için bütün mor koyunlardan daha iyi idi.» dedi.
îbn-i Ebu Dünya, Safvân bin Süleym'den rivayet ettiğine göre, şöyle demiştir:
«Ölümde, zorluk, sıkıntı varsa da, onunla mümin dünyanın şiddetli (fırtınalı) hallerinden kurtulur.»
Muhammed bin Zeyyâd'dan şöyle dediği rivayet edilmiştir:
«Bâzı feylesoflardan bilgi edindim ki, akıllı için ölüm, gafil âlimin hatasından daha kolaydır.»
Süfyan (Radıyallahû anh) 'dan rivayet edildiğine göre şöyle demiş :
Eskiden deniliyordu ki: «Ölüm âbidlerin rahatıdır.» [5]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Al-i İmran, 198
[2] A!-i >Imran, 178
[3] Al-Imran, 198
[4] Al-İ İmran, 178
[5] İmam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayınları: 31-42.