Editörler : E.Kayı Han


Kapalı
13 Ağustos 2009 15:53

Necip Fazıl Kısakürek in Hocası-Mürşidi Es-seyyid Abdülhakim Arvasi Hazretleri

Arkadaşlar biraz bu büyük Allah dostundan ve hayatından bahsetmek istedim. Kendisi Silsile-i Aliyye denilen büyük alimler zincirinin 36. halkasıdır. Allahü teala şefaatine nail eylesin..Amin.

Necib Fazıl Kısakürek anlatır:

Sene 1941... Almanlar sınırımızda. Ben, bir gazetede çıkan yazılarımda da üstüne bastığım gibi, İkinci Dünya Harbine girmemizin bir an meselesi olduğuna kâniim. Bu meseleyi huzurlarında savunuyorum. Lütfen dinliyorlar. Etraflarında yakınlarından birkaç kişi ve avukat Mahmud Veziroğlu isminde kendisini sevenlerden bir zat... Harbe sürüklenmek mecburiyetimizi riyazi bir vâkıa hâlinde gösteriyor ve anlatıyorum. Sonuna kadar dinledikten sonra buyurdular ki: "Harbe girilmez. Yalnız Birinci Cihan Harbinde olduğu gibi pahalılık olmasa, vesika usulü çıkmasa." Buyurdukları gibi oldu. Harbe girmedik. Fakat pahalılık, vesika usulü milleti kavurdu. Mahmud Bey, bana bu kerameti sık sık tekrar eder ve; "Müthiş, müthiş!.. herkes harbi beklerken; "Harbe girilmez" ve kimse vesika usulünü beklemezken "O olacak" buyurmaları büyük keramet" derdi.

Faruk Bey anlatır:

Bundan yıllarca evvel, oğlum Nevzad, o zamanlar oturduğumuz apartman katının balkonundan aşağıya, beton bir zemin üzerine düştü. Çocuğu koma hâlinde bir hastaneye yetiştirdik. Ayıldı. Fakat akli melekelerini kaybetmiş haldeydi. İstanbul'a götürdük. Bütün mütehassıs sinir ve akıl doktorlarına gösterdik. Hemen hepsi ümit göremediklerini söylediler. Bir Rum doktor erken bunama teşhisini koydu ve şifası yok hükmünü bastı. Büluğ çağındaki çocuğumu, büyük amcası Abdülhakim Efendinin kollarına teslim ettim. Çocuk tekkede kırk gün kaldı. Bu müddet içinde, onu nazarlarından ayırmadılar. Sadece; "Mahzunum, mahzunum!" diye içlenerek işi, Allahü teâlâya havale ettiler. Kırk gün sonra Nevzad, hiç bir zaman sahip olmadığı maddi ve manevi bir sıhhate kavuştu. Hukuk Fakültesini bitirdi. Uzun yıllar DSİ'de avukatlık yaptı, oradan emekli oldu. Abdülhakim Efendi, biraderzadeleri olan Faruk Işık Efendiyi çok severdi. Birisini methetmek isteseydi; "Faruk hariç hepimizden iyidir" derdi. Kabri, Abdülhakim Arvasi'nin ayak ucundadır.


Hammad
Kapalı
13 Ağustos 2009 15:55

Bayezid Camiinde; Erzincan zelzele felaketinden bir hafta kadar önce: "Allahü teâlâ, zinanın aşikâr olduğu yerlere zelzele ile ceza verir. Erzincan gibi" buyurmuşlar. Kimse o esnada bu manayı anlayamamış, ama bir hafta sonra, duyanlar bu büyük bir kerametti, anlayamadık demişlerdir.

----------------------------------------------------

Otuz yıl boyunca yanından ayrılmayan yakını Şakir Efendi anlatır:

Bir sabah dergahın mescidinde namaz kılıyorduk. Efendi ile ikimizdik. Her zamanki gibi beni imam yaptılar. Mescidin giriş kısmı baştan başa camekân olduğundan girişteki sofa şeklinde oturma yerinden mescidin içi apaçık görülürdü. Biz namaza hazırlanırken zevcem de gelip sofa kısmında çaylarımızı hazırlamaya koyulmuştu. Namaz ve dua bitince, sofaya geçtik. Gördük ki semaverin etrafında iki çay bardağı yerine bir sürü bardak. Zevceme, bu kadar bardağa lüzum olmadığını söyleyip, niçin ikiden çok bardak getirdin, deyince, şu cevabı aldım: "Hayret! Arkanızda büyük bir cemaat vardı. Şimdi dağılmış


Hammad
Kapalı
13 Ağustos 2009 16:01

Halid Turhan Bey anlatır:

Bir gün ziyaretlerine gitmiştim. Kütüphanelerinden bir kitap çekip, bir yerini açıp bana verdiler ve; "Buyurun, okuyun!" buyurdular. Arapça idi. Okumaya çalıştım. Yanlış okuyunca düzeltirlerdi. Bir daha okuttular ve gene yanlışlarımı düzelttiler. Sonra; "Türkçeye çevirin!" buyurdular. Takıldığım çok ibareler oldu. Yardım ettiler, hatta kendileri tercüme ettiler. Bir daha okutup, bir daha tercüme ettirdiler. İyice anlamıştım. Vefatlarından yirmi sene kadar sonra, kütüphane müdürlüğü için, Ankara'da imtihana girdim. İmtihanda elime bir Arapça kitap verdiler ve bir yerini açıp, okuyun dediler. Bir de ne göreyim, Abdülhakim Efendinin verdiği kitap ve açtıkları sayfa değil mi? Okudum, tercüme ettim. İmtihanı kazandım. Kütüphane müdürü oldum. Ama imtihandan çıkınca, Efendinin bu büyük ve açık kerametini görünce hüngür hüngür ağladım

---------------------------------------------------------

Diş hekimi emekli albay Sabri Bey anlatır:

Abdülhakim Efendi, arada bir bana, teyemmüm nasıl yapılır diye göstererek öğretirdi. Kendi kendime, şimdi su olmayan yer yok, acaba neden bu kadar teyemmüm üzerinde duruyor derdim. Vefatından otuz sene sonra, ellerimde yara çıktı. Hatta bir başparmağımı kestiler. Doktorlar ellerine su vurmayacaksın dediler. Üç sene teyemmümle yani onların gösterdiği şekilde teyemmüm ederek namaz kılmak zorunda kaldım.


asos_zen
Yasaklı
13 Ağustos 2009 17:16

Ebû Sa'îd Kilevî şöyle anlatmıştır:

Ben, Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin meclisinde iken,

Resûlullah efendimizi ve enbiyâyı gördüm.

Melekler onun meclisine gelmek için bölük bölük gök yüzünden inerlerdi.

Bir defâsında da Hızır aleyhisselâmı görmüştüm.

"Her kim dünyâda kurtuluşa ermek ve saâdete kavuşmak isterse,

Şeyh Abdülkâdir'in meclisine devâm etsin!" buyurmuştu.

BU ALLAH DOSTLARI BÖYLEDİR..

ALLAH HEPSİNDEN RAZI OLSUN BİZLERİ ONLARIN YOLUNDAN AYIRMASIN...

HEPSİ BİRER DERYADIR...


çocuuk
Müsteşar
13 Ağustos 2009 21:17

hammad seni anlamakta zorlanıyorum açıkçası.daha dün tasavvuf vardı ama günümüzde yoktur diyordun tıpkı teymiye gibi.bugün büyük bir tasavvuf ehliyle alakalı başlık açıyorsun.

neyse başlık güzel olmuş yüreğine sağlık.


asos_zen
Yasaklı
13 Ağustos 2009 21:20

bir kişi mürşid eli tutunca emmareden levvameye geçer...


*huzur14.*
Yasaklı
13 Ağustos 2009 23:41

tşkler..


A Belles images
Genel Müdür
02 Mayıs 2014 12:52

Necip Fazıl kısakürek'in 'O ve Ben' kitabına başlayacağım İnşallah..Sonrada tüm seriyi tamamlamak niyetim..Şeyhine karşı duyduğu derin sevgisi, bağlılığı ben de fazlasıyla merak uyandırdı.. Hayatını şeyhinden önceki ve sonraki olarak tanımlıyor..Nasıl bir inanç nasıl bir bağlılık ..Şeyhinde gördüğü bulduğu neydi acaba?


gerçekleracıdır
Müsteşar
02 Mayıs 2014 13:31

Hristiyan azizlerin gösterdiği bazı kerametler:

Hastaları iyileştirme, kehanette bulunma, hiç yemek yemeden yaşayabilme, ölülerle konuşabilme, her dili hemen öğrenebilme, vs...

Google da ingilizce bir sürü kaynak var bu konuda. Kerametlere şahit olanlar mı dersiniz, azizler sayesinde ölümden dönenler mi dersiniz. Ne arasan var.

Ne bu hristiyan azizlerin kerametlerine inanıyorum, ne de bizdeki sözde evliyaların kerametlerine inanıyorum.

Siz de bu kadar saf olmayın. Her duyduğunuza inanmayın.


A Belles images
Genel Müdür
02 Mayıs 2014 13:49

Necip Fazıl fazlasıyla zeki, mantıklı bir adam ve ciddi bir eğitimden de geçmiş..Yurtdışına eğitim için gönderilen ilk isimlerden ..Dünyayla da faz lasıyla haşır neşir..Yaşadıkları üzerinede kafa yoran bir adam..Böylelerini bir iki kerametle kadıramazsın..Gördüğü hissttiği birşeyler olmalı..Saf olmayın deyip geçiştireceğin kadar basit bir konu olduğunu düşünmüyorum...


gerçekleracıdır
Müsteşar
02 Mayıs 2014 13:54

KISSADAN HİSSE

Hudini büyük bir sihirbazdır. Ama herşeyin bir illüzyon ve hile olduğunu söyler. Hatta keramet gösterdiğini iddia eden medyum ve azizlerin hilekar olduğunu insanları kandirip aldıkları bağışlarla, paralarla somurduklerini soyler. Insanlar hudiniyi eleştirirler, karşı çıkarlar. Hudini de onlara meydan okur. Bilim adamları ve noter huzurunda keramet gösterene büyük bir para ödülü vereceğini söyler. Sadece bir kişi gelebilir. O da zaten hiçbir şey yapamadan gider.


gerçekleracıdır
Müsteşar
02 Mayıs 2014 14:04

Bu saçma şeylere inanan tek tük de olsa bilim adamları bile var. Bir insanın manevi olarak kafası karışıksa, hayatta mutlu değilse, boşluktaysa her şeye inanmak ister ve inanır.

Necip fazıl kumar ve içki bağımlısı bir adam. Tam da bu tanıma uyuyor zaten.

A Belles images, 10 yıl önce

Necip Fazıl fazlasıyla zeki, mantıklı bir adam ve ciddi bir eğitimden de geçmiş..Yurtdışına eğitim için gönderilen ilk isimlerden ..Dünyayla da faz lasıyla haşır neşir..Yaşadıkları üzerinede kafa yoran bir adam..Böylelerini bir iki kerametle kadıramazsın..Gördüğü hissttiği birşeyler olmalı..Saf olmayın deyip geçiştireceğin kadar basit bir konu olduğunu düşünmüyorum...


A Belles images
Genel Müdür
02 Mayıs 2014 14:09

Bir kıssadan hissede ben anlatayım..

Şeyhin biri uçarken müridi hayran hayran onu seyre dalar..Şeyh yukarıdan seslenir..

Oğlum sende uçmak istermisin?Evet şeyhim der, mürid ,isterim..

İşte o yüzden uçamazsın der ,Şeyh..Onların amacı uçabilmek olmadığı için bahşedilir keramet olarak algıladığımız şeyler.İnsanların gözlerini boyamak para kazanmak üne kavuşmak için değil..İllizyonistlerle de ayrıldıkları nokta bu olsa gerek..

gerçekleracıdır, 10 yıl önce

KISSADAN HİSSE

Hudini büyük bir sihirbazdır. Ama herşeyin bir illüzyon ve hile olduğunu söyler. Hatta keramet gösterdiğini iddia eden medyum ve azizlerin hilekar olduğunu insanları kandirip aldıkları bağışlarla, paralarla somurduklerini soyler. Insanlar hudiniyi eleştirirler, karşı çıkarlar. Hudini de onlara meydan okur. Bilim adamları ve noter huzurunda keramet gösterene büyük bir para ödülü vereceğini söyler. Sadece bir kişi gelebilir. O da zaten hiçbir şey yapamadan gider.


A Belles images
Genel Müdür
02 Mayıs 2014 14:16

Hz Ömer de kılıcıyla peygamberi öldürmeye kastedecek kadar düşmanken müslümanlığa geçiş yapıyor..Sonra ulaştığı mertebe malum..İnsanların hayatlarında dönüm noktaları olabilir.Necip Fazıl da şeyhinde sonra bu dönüm noktasını yakalamış..Geçmişlerine hapsedip o şekildemi yargılayalım insanları..

gerçekleracıdır, 10 yıl önce

Bu saçma şeylere inanan tek tük de olsa bilim adamları bile var. Bir insanın manevi olarak kafası karışıksa, hayatta mutlu değilse, boşluktaysa her şeye inanmak ister ve inanır.

Necip fazıl kumar ve içki bağımlısı bir adam. Tam da bu tanıma uyuyor zaten.


gerçekleracıdır
Müsteşar
02 Mayıs 2014 15:36

Evet bu kerametçilerin içine düşdükleri çelişkiler ibretlik.

Bir adamın keramet gösterdiği iddia edilir.. Hadi Halep ordaysa arşın burada, gelsin herkesin önünde göstersin kerameti deyince de OLMAAAAAZ derler.

Niye olmaz; çünkü kerametin amacı o değilmiş. O yüzden herkesin önünde işe yaramazmış falan filan...

Bunların işi tam komedi. Aklıma nedense bir film geldi. Filmdeki adamın süper gücü görünmez olabilmek ama sadece hiçkimse bakmazken :))))

A Belles images, 10 yıl önce

Bir kıssadan hissede ben anlatayım..

Şeyhin biri uçarken müridi hayran hayran onu seyre dalar..Şeyh yukarıdan seslenir..

Oğlum sende uçmak istermisin?Evet şeyhim der, mürid ,isterim..

İşte o yüzden uçamazsın der ,Şeyh..Onların amacı uçabilmek olmadığı için bahşedilir keramet olarak algıladığımız şeyler.İnsanların gözlerini boyamak para kazanmak üne kavuşmak için değil..İllizyonistlerle de ayrıldıkları nokta bu olsa gerek..


gerçekleracıdır
Müsteşar
02 Mayıs 2014 15:42

Necip Fazıl bahsedilen o sözde değişimden sonra da kumar oynamaya devam etmiştir bu arada, haberin ola.

A Belles images, 10 yıl önce

Hz Ömer de kılıcıyla peygamberi öldürmeye kastedecek kadar düşmanken müslümanlığa geçiş yapıyor..Sonra ulaştığı mertebe malum..İnsanların hayatlarında dönüm noktaları olabilir.Necip Fazıl da şeyhinde sonra bu dönüm noktasını yakalamış..Geçmişlerine hapsedip o şekildemi yargılayalım insanları..

Toplam 15 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi