DEVLET BAHÇELİ'Yİ ÜLKÜCÜLER DÖVMÜŞLERDİ
*
..
MP'ye karşı çıkanlar, Muharrem Şemsek'in çevresinde toplanan Ülkücüler tarafından "bozgunculukla" suçlanmaya başlandılar. Bu yüzden de, onların "cezalandırılmalarına" karar verildi.
İlk hedef Bahattin Ergezer oldu...
Ergezer, bir gece saat 21:30 sıralarında Kurtuluş Samur Sokak'taki evinin önünde, 15-20 kişilik bir grubun saldırısına uğradı. Kafasına ilk darbeyi yediğinde, "Eyvah komünistler" diye düşündü. Elindeki çantayı gayri ihtiyari savurarak, var gücüyle bağırdı:
- Allahhh...
Saldırganlar, bir anda yok oldular. İşte o zaman, kendi arkadaşlarının saldırısına uğradığını anladı. Çünkü, saldırganlar komünist olsa, bu kadarla bırakıp kaçmazlardı. Kafası kanlar içinde eve girdiğinde eşi Nevin Nanım da teşhisi hemen koydu:
- Bizimkiler değil mi?
Eşi ile birlikte dışarı çıktılar. Kendilerine saldıranların yol kenarlarına bıraktıkları sopaları takip ettiler. İzler, onları Ülkücüler'in hakim olduğu Sivas Yurdu'na kadar götürdü. Aynı tornadan çıkan son sopayı yurdun yakınlarında buldular.
Mesele anlaşılmıştı.
Benzer bir başka saldırı da Devlet Bahçeli'ye yapıldı. Bahçeli, Tandoğan'daki evinin önünde aynı şekilde saldırıya uğradı. Bahçeli'ye düzenlenen o saldırının altında da MP ile ilgili düşünceleri yatıyordu.
MP'ye karşı çıkışlarıyla tanınan Vedat Alagöz ise, aynı ekip tarafından Hacı Bayram'daki Ocak Kitapevi'nde sıkıştırılarak, tehdit edilmeye çalışılmıştı.
Tabii, hemen gerekenler yapıldı. Saldırıya uğrayan Ülkücü grup da sessiz kalmadı. 12 Eylül öncesinde Ülkücü İşçiler Derneği'nin Genel Başkanlığı görevini yürüten Vahit Kayrıcı, bu iş için özel olarak İstanbul'dan Ankara'ya geldi. Bahçeli'ye yapılan saldırının faillerini tek tek tesbit etti. Ekibin başındaki Abdullah Şalcı'yı, Balgat'da yakalayarak, cezalandırdı.
Şalcı, Vahit Kayrıcı'ya çok açık bir itirafta bulundu:
- Biz suçlu değiliz. Biz bu işi teşkilat görev verdiği için yaptık. Aldığımız talimatı yerine getirdik.
Şalcı'nın "teşkilat" dediği, Muharrem Şemsek ve çevresindeki bazı isimlerdi. Ancak, Muharrem Şemsek hiç bir zaman bu saldırının sorumluluğunu üstlenmedi. Bahattin Ergezer, yıllar sonra karşısına geçip, "Ben sana hakkımı helal etmiyorum" dediği zaman bile, "Hayır, sana yapılan saldırıyı ben organize etmedim" cevabını verdi.
*
EMİN PAZARCI/9 AĞUST.2004/haber vitrinim
DEVLET BAHÇELİ'Yİ ÜLKÜCÜLER DÖVMÜŞLERDİ
*
..
MP'ye karşı çıkanlar, Muharrem Şemsek'in çevresinde toplanan Ülkücüler tarafından "bozgunculukla" suçlanmaya başlandılar. Bu yüzden de, onların "cezalandırılmalarına" karar verildi.
İlk hedef Bahattin Ergezer oldu...
Ergezer, bir gece saat 21:30 sıralarında Kurtuluş Samur Sokak'taki evinin önünde, 15-20 kişilik bir grubun saldırısına uğradı. Kafasına ilk darbeyi yediğinde, "Eyvah komünistler" diye düşündü. Elindeki çantayı gayri ihtiyari savurarak, var gücüyle bağırdı:
- Allahhh...
Saldırganlar, bir anda yok oldular. İşte o zaman, kendi arkadaşlarının saldırısına uğradığını anladı. Çünkü, saldırganlar komünist olsa, bu kadarla bırakıp kaçmazlardı. Kafası kanlar içinde eve girdiğinde eşi Nevin Nanım da teşhisi hemen koydu:
- Bizimkiler değil mi?
Eşi ile birlikte dışarı çıktılar. Kendilerine saldıranların yol kenarlarına bıraktıkları sopaları takip ettiler. İzler, onları Ülkücüler'in hakim olduğu Sivas Yurdu'na kadar götürdü. Aynı tornadan çıkan son sopayı yurdun yakınlarında buldular.
Mesele anlaşılmıştı.
Benzer bir başka saldırı da Devlet Bahçeli'ye yapıldı. Bahçeli, Tandoğan'daki evinin önünde aynı şekilde saldırıya uğradı. Bahçeli'ye düzenlenen o saldırının altında da MP ile ilgili düşünceleri yatıyordu.
MP'ye karşı çıkışlarıyla tanınan Vedat Alagöz ise, aynı ekip tarafından Hacı Bayram'daki Ocak Kitapevi'nde sıkıştırılarak, tehdit edilmeye çalışılmıştı.
Tabii, hemen gerekenler yapıldı. Saldırıya uğrayan Ülkücü grup da sessiz kalmadı. 12 Eylül öncesinde Ülkücü İşçiler Derneği'nin Genel Başkanlığı görevini yürüten Vahit Kayrıcı, bu iş için özel olarak İstanbul'dan Ankara'ya geldi. Bahçeli'ye yapılan saldırının faillerini tek tek tesbit etti. Ekibin başındaki Abdullah Şalcı'yı, Balgat'da yakalayarak, cezalandırdı.
Şalcı, Vahit Kayrıcı'ya çok açık bir itirafta bulundu:
- Biz suçlu değiliz. Biz bu işi teşkilat görev verdiği için yaptık. Aldığımız talimatı yerine getirdik.
Şalcı'nın "teşkilat" dediği, Muharrem Şemsek ve çevresindeki bazı isimlerdi. Ancak, Muharrem Şemsek hiç bir zaman bu saldırının sorumluluğunu üstlenmedi. Bahattin Ergezer, yıllar sonra karşısına geçip, "Ben sana hakkımı helal etmiyorum" dediği zaman bile, "Hayır, sana yapılan saldırıyı ben organize etmedim" cevabını verdi.
*
EMİN PAZARCI/9 AĞUST.2004/haber vitrinim