babamın vefatından sonra kalp çarpıntısı ve denge bozukluğu problemleri yaşamaya başladım. gittiğim dahiliyeci psikiyatriste yönlendirdi. doktor, "anksiyete bozukluğu teşhisi" koydu. 1 yıl ssri türünden bir ilaç kullandım. o 1 yıl boyunca her şey süperdi. kişiliğim bile değişti. sabah 8'de sevgi kelebeği gibi yataktan kalkıyordum. günde 4 saat uyku yetiyordu. 1 yılın sonunda ilacı kontrollü olarak kestik. işte o zaman şaftı kaydırdım, baş dönmesi, derealizasyon, terleme, titreme, elektrik çarpması gibi arada irkilme vs vs. hayatımın en kötü 2 ayını geçirdim. tekrar doktora gittim, bu sefer de başka bir ilaç verdi. 6 ay onu kullandım, pek etki göstermedi. bu süre zarfında bayılıp kalırım diye dolmuşa binemedim, evden çıkıp arabaya biniyordum. arabadan inip 50 metre yürüsem kan ter içinde kalıyordum, kendimi tekrar araba zor atıyordum. beyin kanaması geçirme korkusu, denge bozukluğu, boşluk hissi, kalp çarpıntısı... bu arada da internette forumları geziyordum, ilk kullandığım ilacın yan etkilerinden bahsediliyordu. tekrar kullanmak istemedim. hayatım rezil bir kısır döngüdeydi. bir şey yapmam lazımdı çünkü yaşamın bir anlamı kalmamıştı. bitki gibi yaşıyordum. ha bu arada ikide bir gidip ekg de çektiriyordum. her seferinde taşikardi çıkıyor. doktora gidip ekg çektiriyorum, bir şey yok diyor, bu sefer yard. doçente gidiyorum, o da bir şey yok diyor, en son bir prof. a gittim, o da haliyle bir şeyin yok dedi.
şu anda ilaçları keseli herhalde 6 yıl oldu, hayatım da düzende çok şükür. nasıl oldu dersen, en sonunda isyan ettim, baktım böyle yaşamın anlamı yok, ulan ölürsem ölürüm dedim ve kendimi spora verdim. oturduğum eve 300 m kadar uzakta spor salonu vardı. oraya yazıldım. spora gitmeden önce abdest alıyordum, ölürsem en azından abdestli öleyim diye:)) tam olarak ne kadar devam etti hatırlamıyorum ama bir dönem sonra sersemlik hissi, baş dönmesi, bayılma korkusu falan yavaş yavaş azaldı. baktım ölmüyorum, biraz daha zorlayayım kendimi, herhalde az zorluyorum diye düşünmeye başlamıştım. günde 4 saat bisiklete bindiğim oluyordu. hatta bir dönem sabah koşuyordum, öğlen ağırlık çalışıyordum, akşam yüzüyordum. yine bir şey olmadığını görünce koyverdim gitti. üzerinden kaç yıl geçti, allaha şükür bir daha o tip sıkıntılar yaşamadım. galiba beni kurtaran, "bu da yaşamak mı lan, hayatının en güzel yılları boş boş geçiyor" diye kendimi gaza getirip spora başlamam oldu.
sizde de panik bozukluk varmış, herhalde birkaç kere siz de ekg çektirmişsinizdir:) naçizane tavsiyem, önce bir checkup yaptırıp spora yapmanıza mani olacak bir hastalığınız var mı, bir öğrenin. sonra da spora başlayın. merak etmeyin, ölmeyeceksiniz, insan vücudu o kadar güçsüz değil.
ben iyileştim, siz de iyileşeceksiniz.
babamın vefatından sonra kalp çarpıntısı ve denge bozukluğu problemleri yaşamaya başladım. gittiğim dahiliyeci psikiyatriste yönlendirdi. doktor, "anksiyete bozukluğu teşhisi" koydu. 1 yıl ssri türünden bir ilaç kullandım. o 1 yıl boyunca her şey süperdi. kişiliğim bile değişti. sabah 8'de sevgi kelebeği gibi yataktan kalkıyordum. günde 4 saat uyku yetiyordu. 1 yılın sonunda ilacı kontrollü olarak kestik. işte o zaman şaftı kaydırdım, baş dönmesi, derealizasyon, terleme, titreme, elektrik çarpması gibi arada irkilme vs vs. hayatımın en kötü 2 ayını geçirdim. tekrar doktora gittim, bu sefer de başka bir ilaç verdi. 6 ay onu kullandım, pek etki göstermedi. bu süre zarfında bayılıp kalırım diye dolmuşa binemedim, evden çıkıp arabaya biniyordum. arabadan inip 50 metre yürüsem kan ter içinde kalıyordum, kendimi tekrar araba zor atıyordum. beyin kanaması geçirme korkusu, denge bozukluğu, boşluk hissi, kalp çarpıntısı... bu arada da internette forumları geziyordum, ilk kullandığım ilacın yan etkilerinden bahsediliyordu. tekrar kullanmak istemedim. hayatım rezil bir kısır döngüdeydi. bir şey yapmam lazımdı çünkü yaşamın bir anlamı kalmamıştı. bitki gibi yaşıyordum. ha bu arada ikide bir gidip ekg de çektiriyordum. her seferinde taşikardi çıkıyor. doktora gidip ekg çektiriyorum, bir şey yok diyor, bu sefer yard. doçente gidiyorum, o da bir şey yok diyor, en son bir prof. a gittim, o da haliyle bir şeyin yok dedi.
şu anda ilaçları keseli herhalde 6 yıl oldu, hayatım da düzende çok şükür. nasıl oldu dersen, en sonunda isyan ettim, baktım böyle yaşamın anlamı yok, ulan ölürsem ölürüm dedim ve kendimi spora verdim. oturduğum eve 300 m kadar uzakta spor salonu vardı. oraya yazıldım. spora gitmeden önce abdest alıyordum, ölürsem en azından abdestli öleyim diye:)) tam olarak ne kadar devam etti hatırlamıyorum ama bir dönem sonra sersemlik hissi, baş dönmesi, bayılma korkusu falan yavaş yavaş azaldı. baktım ölmüyorum, biraz daha zorlayayım kendimi, herhalde az zorluyorum diye düşünmeye başlamıştım. günde 4 saat bisiklete bindiğim oluyordu. hatta bir dönem sabah koşuyordum, öğlen ağırlık çalışıyordum, akşam yüzüyordum. yine bir şey olmadığını görünce koyverdim gitti. üzerinden kaç yıl geçti, allaha şükür bir daha o tip sıkıntılar yaşamadım. galiba beni kurtaran, "bu da yaşamak mı lan, hayatının en güzel yılları boş boş geçiyor" diye kendimi gaza getirip spora başlamam oldu.
sizde de panik bozukluk varmış, herhalde birkaç kere siz de ekg çektirmişsinizdir:) naçizane tavsiyem, önce bir checkup yaptırıp spora yapmanıza mani olacak bir hastalığınız var mı, bir öğrenin. sonra da spora başlayın. merak etmeyin, ölmeyeceksiniz, insan vücudu o kadar güçsüz değil.
ben iyileştim, siz de iyileşeceksiniz.