Şarkılar Bizi Söyler

Son ışık söneli nice zamandır,

Rüyalar! Yeniden önüme düşün

Yardan ayrı geçen uzun yıllarda

Hülyası bulunmaz bir anlık düşün

Yayını kalbime Ayzıt asalı

Başka bir eldenim katı yasalı

Burda koskoca bir gönül masalı

Kaybolur içinde bir damla yaşın

Aşk için verince bu kadar emek

Varlıktan sıyrılıp ruh olmak gerek

Ey zaman, ey dünya Geri gelmemek

Üzere sizlerde benimle koşun

Ben bu yalan oyunlardan nasıl çekilsem

Hangi namludan sıkılsam nere yıkılsam

Ecelimi avucumda tutsam olmuyor

Ne yapsam olmuyor yar yar

Netsem olmuyor

Biz mezarsız ölüp giden Genç Atsızlarız

Adımızı bile bilmez kısmet perisi

Dağ, taş uyur , biz usanmaz şaha kalkarız

Dünya alem görür neymiş Turan delisi

Biz mezarsız ölüp giden Genç Atsızlarız

Kutsal bilip saydığımız günler mazidir

Gelen güne kurban tatlı canlar adarız

Ölen ölür, yenilmeyen sağlar gazidir

Biz mezarsız ölüp giden Genç Atsızlarız

Ak alınla kara talih süren de biziz

Çöp Türk?ünse, bir çöp için orman yakarız

Birimizin yoluna kurban olsun hepimiz

Ketirler başında asi küheylan,

Yüreği yağmurlu gönlü kar boran,

Sabah seherinde bir duygu bir an,

Ay yüzün aydın güzelim günaydın.

Bu sabah derince uykulardaydın

Ay yüzün aydın güzelim günaydın.

Gönlümün suçudur niye kızayım

Oyuncak değil ki yapıp bozayım

Hangi bir yüzüne şiir yazayım

Yalancı yüzlerin benim değil ki

Sana bakar gözlerim bir görebilsen

Sana çarpar yüreğim bir duyabilsen

Atının toynağına dombıra' na kopuzuna

Sazım ile inler sözüm Türkistan gözlüm

Türkistan gözlüm eser bozkır rüzgarında

Türkistan gözlüm Altay Tanrı dağlarında

Türkistan gözlüm Orhun Baykal sularında

Türkistan gözlüm Oğuz atam soylarında

Türkistan gözlüm Özbek Türkmen boylarında

Türkistan gözlüm Kırgız Kazak toylarında

Ata yurdum özlemim dinsin bu gurbet

Bir olup konuşalım olsun muhabbet

Evvelinde yatar şanlar toprağında şehit canlar

Seslerini dinler sözüm Türkistan gözlüm

Saçları ipektenmiş, gözü mercan

Kaşları çekilmiş kılıçmış kından

Dudağı ateşmiş sıcakmış kordan

Gökten inmiş bir kız dinleyin aşığı

Saçların ördüm de geçtim candan

Gören vazgeçmiş padişah kızından

Gözleri savaşır bir ok, bir kalkan

Gökten inmiş bir kız dinleyin aşığı

Gönlümün suçudur niye kızayım

Oyuncak değil ki yapıp bozayım

Hangi bir yüzüne şiir yazayım

Yalancı yüzlerin benim değil ki

Benim değil gökleri saran bulutlar

Benim değil gönlümü yoran umutlar

Özlemem bu gece gelmesin düşün

Gayrı gönlün ile kalmadı işim

Başım alıp gidem gurbet ellere

Şu gezdiğim sokaklarda gez ağla

Dönsün gözlerinde yaşlar sellere

Gözlerinden yanağına süz ağla

Hem çok uzaktasın hem de yakınsın

Gözlerin gittiğim yola bakınsın

Hem çok uzaktasın hem de yakınsın

Siyah zülfün yüzlerine dokunsun

Seher vakti tara ağla, çöz ağla

Seherde uykuyu bölemiyorsan

Güneş tepelerle öpüşürken gel

Nasıl özledim ki bilemiyorsan

Dilin damağına yapışırken gel

Sensin tek sevdiğim, başımda tacım

Hem onmayan derdim hem de ilacım

Ölmüş olsam Fatiha'na muhtacım

Etim kemiğimden kopuşurken gel

Senelerce kara sevdanı çektim

Geleceksin diye yollara baktım

Bilsen hasretinle ben nasıl çöktüm

Yeller yaprağımı kapışırken gel

Bir zaman yağmur gülüm, yağmurlarda açardın

Yağmurun ardı sıra hayal olup kaçardın

Yüreğimi kanattı bıraktığın sonbahar

Senden sonra yaşamak söz verilmiş intihar

Yüreğim harabe yıkık bir şehir

Feryadım yel oldu gözyaşım nehir

Dermanım diyerek içtiğim zehir

Gönül sofrasında aşa dönüyor

Bir nefeslik ömre çağlar koydular

Önüme hayalden dağlar koydular

Hep gülen yüzümü ağlar koydular

Ağlıyor gözlerim yaşa dönüyor

Ben sevmem bir daha

Yok güvenmem bir daha

Tövbe sevmem bir daha

Olmasın gönül dengi

Siliniyor izlerin

Kayboluyor gözlerin

Bir yudumluk özlemin

Koyu demli çay gibi

Mevsimler göç edende

Takvimler değişende

Bazı da kendim bende

Arıyorum seni

Bir yıldız kayışında

Güneşin doğuşunda

Hasretlik koğuşunda

Arıyorum seni

Camların buğusunda

Yalnızlık kuyusunda

Güllerin kurusunda

Arıyorum seni

Arılar bal yapanda

Kullar Hakk'a tapanda

Kasırga, sel, tufanda

Arıyorum seni

Dünyanın her halinde

Mazlum ne ki zalimde

Güzel çirkin halimde

Arıyorum seni

Rüzgârın sesini her duyuşunda

Hatırla hep hayalinde düşünde

Bir gölge olursa yanı başında

Varlığımı baş ucunda sez ağla

Gözlerin gittiğim yola bakınsın

Hem çok uzaktasın hem de yakınsın

Siyah zülfün yüzlerine dokunsun

Seher vakti tara ağla, çöz ağla

Yüreğim harabe yıkık bir şehir

Feryadım yel oldu gözyaşım nehir

Dermanım diyerek içtiğim zehir

Gönül sofrasında aşa dönüyor

Bir nefeslik ömre çağlar koydular

Önüme hayalden dağlar koydular

Hep gülen yüzümü ağlar koydular

Ağlıyor gözlerim yaşa dönüyor

Tenha mabedimi beyana versem

Gövdem aklıselim, yüreğim sersem

Bir kuşluk vaktinde rüyana girsem

Burnunun direği hiç sızlamaz mı.

Sevda gibi bir gizli emel ruhuna sinmiş

Bir haz ki hayalden bile üstün ve derinmiş.

Gökten gelerek gönlüne rüzgar gibi inmiş,

Bir sır ki bu,ölsen bile açamazsın.

Anlatması imkansız olan öyle bir an ki,

Hülyadaki ses varlığının gayesi sanki...

Bak emrediyor ,Daldığın alemden uyan ki,

Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın...

Şarkılarda yok artık

Gözlerinin o rengi

Mısralarım tok artık

Kağıt kalem küs sanki

Siliniyor izlerin

Kayboluyor gözlerin

Bir yudumluk özlemin

Koyu demli çay gibi

Benim de çok tatlı bir dünüm vardı,

Bir ela gözleri süzgünüm vardı.

Ömrümde bir gecem, bir günüm vardı,

Onu da usandım artık anmadan.

Kılıç da, hançer de yaralar ama

O keskin bakışın yarası değil.

Sen böyle güzelken günahlarını,

Korkarım Tanrı da sorası değil.