Ben bir damacanayım.
Her hafta farklı bir ailenin evine konuk olurum. Bir sürü hikaye dinlerim. Kavgalara, sevişmelere, yalanlara ve ibadetlere tanıklık ederim.
Bugüne dek tam 500 ev dolaştım. Daha ne kadar sürecek bu yolculuğum bilmiyorum.
Evleri bu kadar çok dolaşan bir ben varım bir de para.
Açıkçası ben para kadar kıymet görmem. Mesela insanlar parayı en korunaklı yerlerde saklarlar. Onu o kadar çok sever ve özlerler ki üstlerinde taşırlar. Geceleri oturup tekrar tekrar sayarlar, onu okşarlar ve onunla mutlu olurlar. Ona sahip olabilmek için gece gündüz demeden çalışırlar. Ama beni mutfağın en dip köşesine atarlar. Oysa para bir kağıt parçasıdır, gerçek bir kıymeti yoktur. Ona o değeri veren ve üstündeki mühürlere anlam yükleyen insanların kendisidir ve ortak inancıdır. Dünyada tüm insanların inandığı tek dindir. Oysa ki ben ise içimde insanlar için en elzem olan şeyi taşırım.
En sevdiğim an, küçük bir çocuğun susadığı andır. Benim kadar boyuyla bardakta lıkır lıkır su içerken göz göze geliriz. Bana gülümser çoğu, teşekkür eder. Ama geceleri canım çok sıkılıyor.
İnsanlar benimle işini gördüklerinde hemen sahibimi ararlar, sahibim gelir götürür beni. Tam yeni aileyi tanıdım derken, tam yerime alıştım derken beni alıp götürürler, yerime başka bir arkadaşımı getirirler. Beni de doldurup yeni bir eve bırakırlar. Bazen yıllar sonra aynı eve yolum düşer ama geldiğimde bambaşka insanlar görürüm. Her şey çok hızlı değişiyor. Sürekli sürgünde hissediyorum kendimi.
Gezmediğim, görmediğim yer kalmadı. Neler neler dinledim. Nelere tanıklık ettim bir bilseniz.
Sizden isteğim; ev ev dolaştığımı, çok mahrem anlara tanıklık ettiğimi ve bir hikayemin olduğunu bilmenizdir. Eğer sürekli kafama kafama vurmayıp da az ilgi gösterirseniz, size çok ilginç sırlar verebilirim.
Ben bir damacanayım.
Her hafta farklı bir ailenin evine konuk olurum. Bir sürü hikaye dinlerim. Kavgalara, sevişmelere, yalanlara ve ibadetlere tanıklık ederim.
Bugüne dek tam 500 ev dolaştım. Daha ne kadar sürecek bu yolculuğum bilmiyorum.
Evleri bu kadar çok dolaşan bir ben varım bir de para.
Açıkçası ben para kadar kıymet görmem. Mesela insanlar parayı en korunaklı yerlerde saklarlar. Onu o kadar çok sever ve özlerler ki üstlerinde taşırlar. Geceleri oturup tekrar tekrar sayarlar, onu okşarlar ve onunla mutlu olurlar. Ona sahip olabilmek için gece gündüz demeden çalışırlar. Ama beni mutfağın en dip köşesine atarlar. Oysa para bir kağıt parçasıdır, gerçek bir kıymeti yoktur. Ona o değeri veren ve üstündeki mühürlere anlam yükleyen insanların kendisidir ve ortak inancıdır. Dünyada tüm insanların inandığı tek dindir. Oysa ki ben ise içimde insanlar için en elzem olan şeyi taşırım.
En sevdiğim an, küçük bir çocuğun susadığı andır. Benim kadar boyuyla bardakta lıkır lıkır su içerken göz göze geliriz. Bana gülümser çoğu, teşekkür eder. Ama geceleri canım çok sıkılıyor.
İnsanlar benimle işini gördüklerinde hemen sahibimi ararlar, sahibim gelir götürür beni. Tam yeni aileyi tanıdım derken, tam yerime alıştım derken beni alıp götürürler, yerime başka bir arkadaşımı getirirler. Beni de doldurup yeni bir eve bırakırlar. Bazen yıllar sonra aynı eve yolum düşer ama geldiğimde bambaşka insanlar görürüm. Her şey çok hızlı değişiyor. Sürekli sürgünde hissediyorum kendimi.
Gezmediğim, görmediğim yer kalmadı. Neler neler dinledim. Nelere tanıklık ettim bir bilseniz.
Sizden isteğim; ev ev dolaştığımı, çok mahrem anlara tanıklık ettiğimi ve bir hikayemin olduğunu bilmenizdir. Eğer sürekli kafama kafama vurmayıp da az ilgi gösterirseniz, size çok ilginç sırlar verebilirim.