Günaydınlar...
Yazışmaktan keyif aldığım iki kişinin de bu konuda mesajlarını görmek ne güzel...
Farklı yada aynı fikirde olsak da olmasak da en azından fikri olan insanlar bu forumda az...
Olaylarında farkında olup irdelemek ve, velakin, farklı sonuçlar çıkarmamız da benim için zenginlik...
Hiç bir zaman size neden benle aynı fikirde değilsiniz diye kızmadım...
Hatta ch arada bana sövse bile kızamadım...
Kızmıyorum da...
Konu başlığına dair söylemlerimi tekrarlamak adına not düşeyim...
Yanlış yanlıştır, doğru doğrudur...
Her hangi bir nedenle biri bir suç işlemiş ise, suçu şahıs çeker...
Ailesi suçlanmaz...
Bana verilen mühendislikteki, küçük hacimli hukuk dersinden aklımda kalanlar...
Bu nedenle, x veya y terör örgütü farketmez...
Her zaman suçun bireyselliğine inandım...
Çalışırken ağabeyi dağda olan personele dahi, objektif yaklaşmaya çalıştım...
Gelinen noktada başlıktaki örnekteki gibi uygulamalar, ülkeyi sevdirmez uzaklaştırır noktasının altını çizdim...
Ha adalet boyutuna dönersek emsal yönünden de incelemek gerekir...
Kimin fetöcü diye yaftalanıp, akraba hısımının, büyük elçi vs gibi enteresan görevlere getirilirken...
Diğerlerinin akraba hısım bağlantısı ile tasfiye edilmesi de tarihe not edilmesini gerektiren başka bir husustur...
Yazıştığımız katılımcıların zekalarına güvendiğimden bahsettiklerimin basındaki linklerini vermeye lüzum görmedim...
Sanırım en çok rusya mevzusunda kafalarda soru işareti var...
Evet malatyadaki radar üssünü neden kurduk? Evet incirlik niçin var?
Bu sorular hep cepte duracak ama kaldırılsın da demeyeceğim (hoş bizi dinleyen sallayan da yok o da ayrı mevzu)
İstesek de istemesek de NATO üyesiyiz...
Bu üyelikten kayıplarımız olduğu gibi kazançlarımız da var...
Bir topluluğa girmek, o topluluktaki bazı bilgi ve teknolojilere erişimimize olanak sağlıyor...
NATO da olmasa idik, nato ordu sisteminden bihaber olurduk...
Bir gezisinde nato subayından arakladığımız, köprü projemiz olmayacaktı mesela...
Açıkcası, inclirlik in ABD açısında bir önemi kalmadı...
Irak ve Suriyede yeteri kadar hava üssü konuşlandırdı...
Ve incirlikte nükleer bombalarının olduğunu nato marifetiyle sızdırdı...
Bu dahi benim arkadaşların beklentisinin biz nükleer bombaları ülkemizde istemiyoruz...
Çıkın gidin dememizi canı gönülden beklediklerine dair şüphelenmeme yetecek delildir...
Özel bir rus abd anlaşması olmaz ise, abd nükleer bombalarının olduğu bir ülkede rus askeri bulunması çok olası bir durum değildir...
Yani iki süper gücün kavgasında denge noktalarının yerini fazla oynamamak gerekir...
Ha gönül ister ki herkese çıktırın gidin diyecek kadar güçlü olabilsek lakin hayalciliğe gerek yok ne o ekonomi var ne de o güçte bir ordu...
Kuru kahramanlık her zaman işe yaramaz...
Bu başlı başına bir konu günlerce tartışırız isterseniz ayrı bir başlıkta...
Geçmiş ile şimdiki yazılarım arasında bir zig zak tan bahsedilmiş...
Yok o zaman da bir tuhaflık sezinleyip ne olduğunu adlandıramıyorum...
Şimdi de...
Aslında hala düm düz yazıyorum, konular bir sağımda kalıyor bir solumda...
Küskünlük mevzusu için ise evet belki biraz küskünlüğüm vardır...
Ama durum b.k. sardığında ve ihtiyaç hasıl olduğunda...
Oturup omuz omuza çalışacağız...
Kızsanız da sövseniz de...
Günü zamanı geldiğinde...
Olmayan fabrikalarımızla çalışmayan silahlarımızla düşman karşısında kaldığımızda...
Tası tarağı toplayıp...
Elimizde ne varsa çalışır hale getirmek için elimle, parmağımla, gerekirse dişimle aletsiz...
Ne gerekiyorsa yaparak o silahları sizlere çalışır halde vermeye çalışacağım...
Ha o güne kadar görevi olanlar ne gerekiyorsa yapsın veya yapmasın çok benim üzerinde duracağım hususlar değil...
Siyasal islam ne ise siyasal Atatürkçülük de benim için aynı kefede...
Bu nedenle bazan Atatürkçü göremeyip, bazan Atatürk'ten atıf yapılıyor gibi durumlarım garipsenebilir...
Bu benim düşüncemin değiştiği anlamına gelmez...
Diğer taraftan siyasal islamı eleştirmiyor olmam da burada siyasal islamcı bir bakış açısında olduğum anlamına gelmemelidir...
Hiç bir zaman doğrularımı mevcut fraksiyonlarla tevhit etmedim...
Sosyal yaşamında bir müslüman bu ülke var dünyada her şeyi doğru biliyormuş yada yapıyormuş gibi davranmayın... Ülkenin müslümanlık seviyesini çelik kapı sayısına göre ölçerim dediğim dahi olmuştur... Çok mubarek bir ülke olduğumuzda evimize çelik kapılar yaptırmak zorunda kalmamızın bir dönem çeşme başlarındaki oyuklara ihtiyacı olana para bırakabilirken geldiğimiz noktayı gösterdiğini de söyleyebiliyorum...
Ama bu platformda değil...
Burada daha ziyade sistematik eksiklik ve hataları yazdığımdan ve size muhalif gördüğünüzden kendiniz zihninizde yaftalıyorsunuz...
Çünkü siyasi zikrimi ve fikrimi buraya yansıtmıyorum...
Bu nedenle yargı sistemini de burada yazmıyorum, milli eğitim sistemini de...
İçinde bulunduğum dönem boyunca gördüğüm aksaklıkları ve yanlışları dile getiriyorum hepsi bu...
Her neyse...
Yine aynı mantıkla devam edelim...
Madem cougar kazası konu...
Şehitlere Allahtan rahmet diliyorum...
Bu olayın yansımaları şudur...
http://www.meteksan.com/news/99/hets-projesi-sozlesmesi-imzalandi
Öncesinde ise pasif sistemler denendi...
Bazı bilgileri burada yazmıyorum...
Bir kaç soru sorayım siz çıkarsamalarda bulunun...
Genelde bu cougar lar nerede konuşlu hangi araziyi iyi tanıyorlar...
Ordu araçlarında aranan özellikler nedir...
Bizim hava araçlarımızın durumu nedir...
Olayın oluş şekli ve detayları bende yok...
Zaten maalesef bir cougar'ı düşürürseniz (ingilizceden çevirince kaza kırıma uğradı demeyi tercih ediyorlar daha teknik!? görünüyor muş...) zaten cayır cayır yandığından enkazı enteresan bir hal alıyor...
Çok da bir şey bulabildiklerini sanmıyorum...
Temel uçuş yönergelerinin muhtevasına girmeden şunu belirteyim...
Bir uçuş yapacaksanız, haritalarınızda uçuş güzargahınızın üstündeki yükselti ve engelleri not alır ve hafızanızda/zihninizde bu güzergahı bir kez uçarsınız...
Bu biraz gevşetilmiş...
Elektrik dağıtım şirketleri bu yükselti ve engelleri zaten bildirmek zorunda ve bunlar bilinen konular...
Buna rağmen,ankara gölbaşı ve kütahya manisa taraflarında tele takma vakaları gerçekleşti...
Burada bir kaç husus bir arada...
Öncelikle kabul edersiniz etmezsiniz pilot eğitimleri yeterli görünmüyor...
Emin olun, uçuş aviyoniklerini ve bilgisayarı kapatın...
Görerek harita okuyarak uçuş yapabilecek pilot sayısı ciddi miktarda azaldı...
Yine hodri meydan...
Aksini iddia eden, suni ufuk, pusula, ve analog hız göstergeleri olan bir uçuşla görerek haritada izmirden veya kocaelinden ankaraya uçabilecek pilot bulmakta zorlanacaksınız...
Yani savaş hallerinde zor koşullarda analog yöntemlerle uçabilecek kabiliyetlerimiz köreldi...
Kokpit bilgisayarlarına bağımlı hale gelindi...
Oysa ki...
Benim tam aksimi düşünen çoğunluğa rağmen, ordu silah sistemleri sade, analog ve basit yapıda olmalıdır... Bu hem dayanıklılığını, hem idame ettirilebilirliğini, hem de her koşulda çalışırlığını garanti eder...
Willy jeep örneğini vermişimdir...
https://www.youtube.com/watch?v=lArUXYlXsH4
Ordu mantığı bu olmalıdır...
Karmaşık teknolojinin de yeri vardır ama doğrudan sahanın ortasında değil...
Her neyse...
Sorularıma kendimce cevaplar...
Rahmetliklerin bölge tecrübesi sınırlı...
Arazide genelde s70 ler daha çok faal ve dolayısıyla cougar cılar bazan bu hatalara düşebiliyor...
Bilinmeyen arazide tehlike her zaman mevcuttur...
ABD ordusu hava araçlarını olabildiğince basit yapıda tutmuş...
İçindeki donanım sınırlı...
Çünkü elinde her işe uygun farklı donanıma sahip yeteri kadar hava aracı tutabiliyor...
Bizde bütçe kısıtlı her hava aracından neredeyse her göreve uygun ekipman donatılması isteniyor...
Yani aracı isviçre çakısına çevirmeye çalışıyoruz...
Bu ise onu ne kasap bıcağı, ne tornavida olan minyatür bir yeteneğe büründürüyor...
S70 ler biraz daha zırhlanırsa ne personel taşıyabilecek, ne de irtifaya çıkabilecek...
Cougarlar da ise kullanım maksadı ile işletilmesi konusunda hala kafa karışıklıkları var...
Detaylara girmiyorum...
Ha burası Türkiye, altından bir çapanoğlu çıkmamış, bir sabotaj, suikast vs olmadığı varsayımı ile...
Tele takılması hususunda...
Tüm hava araçlarındaki tel kesme kitlerinin bir işe yaramadığı sonucuna da varabilir miyiz bilmiyorum...
HETS linkinin pasif ve aktif durumları ile donatılması bu işi ne kadar çözebilir bilemiyorum...
Belli bir hızda seyir edildiğinde ikaz ile telle karşılaşma konusunda yeteneklerini zamanla görürürz ama...
Söz konusu her kazaya özgü yeni bir donanım ekleme mantığı yakında hava araçlarını hovercraft a çevirebilir (ön görü, iddia değil, uçuculara sorarsınız)...
Vaktim yok, zaten uzadı...
Daha ilerde isterseniz uzunca yazarız...
Kızarsanız da canınız sağ olsun...
Ekip aynı ekip, gerisi hale nasıl astsubay olurum, subay mülakatında ne sorarlar modunda nasıl olsa...
Size razıyım yani...
Günaydınlar...
Yazışmaktan keyif aldığım iki kişinin de bu konuda mesajlarını görmek ne güzel...
Farklı yada aynı fikirde olsak da olmasak da en azından fikri olan insanlar bu forumda az...
Olaylarında farkında olup irdelemek ve, velakin, farklı sonuçlar çıkarmamız da benim için zenginlik...
Hiç bir zaman size neden benle aynı fikirde değilsiniz diye kızmadım...
Hatta ch arada bana sövse bile kızamadım...
Kızmıyorum da...
Konu başlığına dair söylemlerimi tekrarlamak adına not düşeyim...
Yanlış yanlıştır, doğru doğrudur...
Her hangi bir nedenle biri bir suç işlemiş ise, suçu şahıs çeker...
Ailesi suçlanmaz...
Bana verilen mühendislikteki, küçük hacimli hukuk dersinden aklımda kalanlar...
Bu nedenle, x veya y terör örgütü farketmez...
Her zaman suçun bireyselliğine inandım...
Çalışırken ağabeyi dağda olan personele dahi, objektif yaklaşmaya çalıştım...
Gelinen noktada başlıktaki örnekteki gibi uygulamalar, ülkeyi sevdirmez uzaklaştırır noktasının altını çizdim...
Ha adalet boyutuna dönersek emsal yönünden de incelemek gerekir...
Kimin fetöcü diye yaftalanıp, akraba hısımının, büyük elçi vs gibi enteresan görevlere getirilirken...
Diğerlerinin akraba hısım bağlantısı ile tasfiye edilmesi de tarihe not edilmesini gerektiren başka bir husustur...
Yazıştığımız katılımcıların zekalarına güvendiğimden bahsettiklerimin basındaki linklerini vermeye lüzum görmedim...
Sanırım en çok rusya mevzusunda kafalarda soru işareti var...
Evet malatyadaki radar üssünü neden kurduk? Evet incirlik niçin var?
Bu sorular hep cepte duracak ama kaldırılsın da demeyeceğim (hoş bizi dinleyen sallayan da yok o da ayrı mevzu)
İstesek de istemesek de NATO üyesiyiz...
Bu üyelikten kayıplarımız olduğu gibi kazançlarımız da var...
Bir topluluğa girmek, o topluluktaki bazı bilgi ve teknolojilere erişimimize olanak sağlıyor...
NATO da olmasa idik, nato ordu sisteminden bihaber olurduk...
Bir gezisinde nato subayından arakladığımız, köprü projemiz olmayacaktı mesela...
Açıkcası, inclirlik in ABD açısında bir önemi kalmadı...
Irak ve Suriyede yeteri kadar hava üssü konuşlandırdı...
Ve incirlikte nükleer bombalarının olduğunu nato marifetiyle sızdırdı...
Bu dahi benim arkadaşların beklentisinin biz nükleer bombaları ülkemizde istemiyoruz...
Çıkın gidin dememizi canı gönülden beklediklerine dair şüphelenmeme yetecek delildir...
Özel bir rus abd anlaşması olmaz ise, abd nükleer bombalarının olduğu bir ülkede rus askeri bulunması çok olası bir durum değildir...
Yani iki süper gücün kavgasında denge noktalarının yerini fazla oynamamak gerekir...
Ha gönül ister ki herkese çıktırın gidin diyecek kadar güçlü olabilsek lakin hayalciliğe gerek yok ne o ekonomi var ne de o güçte bir ordu...
Kuru kahramanlık her zaman işe yaramaz...
Bu başlı başına bir konu günlerce tartışırız isterseniz ayrı bir başlıkta...
Geçmiş ile şimdiki yazılarım arasında bir zig zak tan bahsedilmiş...
Yok o zaman da bir tuhaflık sezinleyip ne olduğunu adlandıramıyorum...
Şimdi de...
Aslında hala düm düz yazıyorum, konular bir sağımda kalıyor bir solumda...
Küskünlük mevzusu için ise evet belki biraz küskünlüğüm vardır...
Ama durum b.k. sardığında ve ihtiyaç hasıl olduğunda...
Oturup omuz omuza çalışacağız...
Kızsanız da sövseniz de...
Günü zamanı geldiğinde...
Olmayan fabrikalarımızla çalışmayan silahlarımızla düşman karşısında kaldığımızda...
Tası tarağı toplayıp...
Elimizde ne varsa çalışır hale getirmek için elimle, parmağımla, gerekirse dişimle aletsiz...
Ne gerekiyorsa yaparak o silahları sizlere çalışır halde vermeye çalışacağım...
Ha o güne kadar görevi olanlar ne gerekiyorsa yapsın veya yapmasın çok benim üzerinde duracağım hususlar değil...
Siyasal islam ne ise siyasal Atatürkçülük de benim için aynı kefede...
Bu nedenle bazan Atatürkçü göremeyip, bazan Atatürk'ten atıf yapılıyor gibi durumlarım garipsenebilir...
Bu benim düşüncemin değiştiği anlamına gelmez...
Diğer taraftan siyasal islamı eleştirmiyor olmam da burada siyasal islamcı bir bakış açısında olduğum anlamına gelmemelidir...
Hiç bir zaman doğrularımı mevcut fraksiyonlarla tevhit etmedim...
Sosyal yaşamında bir müslüman bu ülke var dünyada her şeyi doğru biliyormuş yada yapıyormuş gibi davranmayın... Ülkenin müslümanlık seviyesini çelik kapı sayısına göre ölçerim dediğim dahi olmuştur... Çok mubarek bir ülke olduğumuzda evimize çelik kapılar yaptırmak zorunda kalmamızın bir dönem çeşme başlarındaki oyuklara ihtiyacı olana para bırakabilirken geldiğimiz noktayı gösterdiğini de söyleyebiliyorum...
Ama bu platformda değil...
Burada daha ziyade sistematik eksiklik ve hataları yazdığımdan ve size muhalif gördüğünüzden kendiniz zihninizde yaftalıyorsunuz...
Çünkü siyasi zikrimi ve fikrimi buraya yansıtmıyorum...
Bu nedenle yargı sistemini de burada yazmıyorum, milli eğitim sistemini de...
İçinde bulunduğum dönem boyunca gördüğüm aksaklıkları ve yanlışları dile getiriyorum hepsi bu...
Her neyse...
Yine aynı mantıkla devam edelim...
Madem cougar kazası konu...
Şehitlere Allahtan rahmet diliyorum...
Bu olayın yansımaları şudur...
http://www.meteksan.com/news/99/hets-projesi-sozlesmesi-imzalandi
Öncesinde ise pasif sistemler denendi...
Bazı bilgileri burada yazmıyorum...
Bir kaç soru sorayım siz çıkarsamalarda bulunun...
Genelde bu cougar lar nerede konuşlu hangi araziyi iyi tanıyorlar...
Ordu araçlarında aranan özellikler nedir...
Bizim hava araçlarımızın durumu nedir...
Olayın oluş şekli ve detayları bende yok...
Zaten maalesef bir cougar'ı düşürürseniz (ingilizceden çevirince kaza kırıma uğradı demeyi tercih ediyorlar daha teknik!? görünüyor muş...) zaten cayır cayır yandığından enkazı enteresan bir hal alıyor...
Çok da bir şey bulabildiklerini sanmıyorum...
Temel uçuş yönergelerinin muhtevasına girmeden şunu belirteyim...
Bir uçuş yapacaksanız, haritalarınızda uçuş güzargahınızın üstündeki yükselti ve engelleri not alır ve hafızanızda/zihninizde bu güzergahı bir kez uçarsınız...
Bu biraz gevşetilmiş...
Elektrik dağıtım şirketleri bu yükselti ve engelleri zaten bildirmek zorunda ve bunlar bilinen konular...
Buna rağmen,ankara gölbaşı ve kütahya manisa taraflarında tele takma vakaları gerçekleşti...
Burada bir kaç husus bir arada...
Öncelikle kabul edersiniz etmezsiniz pilot eğitimleri yeterli görünmüyor...
Emin olun, uçuş aviyoniklerini ve bilgisayarı kapatın...
Görerek harita okuyarak uçuş yapabilecek pilot sayısı ciddi miktarda azaldı...
Yine hodri meydan...
Aksini iddia eden, suni ufuk, pusula, ve analog hız göstergeleri olan bir uçuşla görerek haritada izmirden veya kocaelinden ankaraya uçabilecek pilot bulmakta zorlanacaksınız...
Yani savaş hallerinde zor koşullarda analog yöntemlerle uçabilecek kabiliyetlerimiz köreldi...
Kokpit bilgisayarlarına bağımlı hale gelindi...
Oysa ki...
Benim tam aksimi düşünen çoğunluğa rağmen, ordu silah sistemleri sade, analog ve basit yapıda olmalıdır... Bu hem dayanıklılığını, hem idame ettirilebilirliğini, hem de her koşulda çalışırlığını garanti eder...
Willy jeep örneğini vermişimdir...
https://www.youtube.com/watch?v=lArUXYlXsH4
VIDEO
Ordu mantığı bu olmalıdır...
Karmaşık teknolojinin de yeri vardır ama doğrudan sahanın ortasında değil...
Her neyse...
Sorularıma kendimce cevaplar...
Rahmetliklerin bölge tecrübesi sınırlı...
Arazide genelde s70 ler daha çok faal ve dolayısıyla cougar cılar bazan bu hatalara düşebiliyor...
Bilinmeyen arazide tehlike her zaman mevcuttur...
ABD ordusu hava araçlarını olabildiğince basit yapıda tutmuş...
İçindeki donanım sınırlı...
Çünkü elinde her işe uygun farklı donanıma sahip yeteri kadar hava aracı tutabiliyor...
Bizde bütçe kısıtlı her hava aracından neredeyse her göreve uygun ekipman donatılması isteniyor...
Yani aracı isviçre çakısına çevirmeye çalışıyoruz...
Bu ise onu ne kasap bıcağı, ne tornavida olan minyatür bir yeteneğe büründürüyor...
S70 ler biraz daha zırhlanırsa ne personel taşıyabilecek, ne de irtifaya çıkabilecek...
Cougarlar da ise kullanım maksadı ile işletilmesi konusunda hala kafa karışıklıkları var...
Detaylara girmiyorum...
Ha burası Türkiye, altından bir çapanoğlu çıkmamış, bir sabotaj, suikast vs olmadığı varsayımı ile...
Tele takılması hususunda...
Tüm hava araçlarındaki tel kesme kitlerinin bir işe yaramadığı sonucuna da varabilir miyiz bilmiyorum...
HETS linkinin pasif ve aktif durumları ile donatılması bu işi ne kadar çözebilir bilemiyorum...
Belli bir hızda seyir edildiğinde ikaz ile telle karşılaşma konusunda yeteneklerini zamanla görürürz ama...
Söz konusu her kazaya özgü yeni bir donanım ekleme mantığı yakında hava araçlarını hovercraft a çevirebilir (ön görü, iddia değil, uçuculara sorarsınız)...
Vaktim yok, zaten uzadı...
Daha ilerde isterseniz uzunca yazarız...
Kızarsanız da canınız sağ olsun...
Ekip aynı ekip, gerisi hale nasıl astsubay olurum, subay mülakatında ne sorarlar modunda nasıl olsa...
Size razıyım yani...