Editörler : Lanet
«121314151617181920212223»

mkanat
Aday Memur
23 Haziran 2007 11:13

Memleket Hasreti

Ölmez, sağ olursam bu yaz inşallah

Sılayı bir daha görmek istiyom

Çugun'a varınca ya ağşam, zabah

Topraklara yüzüm sürmek istiyom

Kaman'ı, Mucur'u, Çiçekdağı'nı

Kındam, Dinekbağı, hem Özbağ'ını

Köylü, kentli, hastasını, sağını

Görüp bir muhabbet kurmak istiyom.

Hacı Bektaş, Ahi Evran Sultanı

Aşık Paşa, Kaya Şeyhi cananı

İmarette neslim Şeyh Süleyman'ı

Aşk ile bağrıma sarmak istiyom.

Ahievran, çarşı içi, hökümet

Kümbetaltı, Kayabaşı, İmaret.

Akrabayı, eşi dostu ziyaret

Uğrayıp, hal-hatır sormak istiyom.

Ne büyüktür zevki yurdu görmenin

Kaç senenin hasretine ermenin

Dört bir yanda methedilen termenin

Şifalı suyuna girmek istiyom.

Halam sağ olsa da, sesim duysaydı

Cebime devramel, iğde koysaydı

(Şunda yi) diyerek alma soysaydı

Cevizi de dişle kırmak istiyom.

Bir de gitsem tezem beni görseydi

İçi çokelikli dürüm dürseydi

Hele azıcık da sızgıt verseydi

O an pirzolayı yermek istiyom.

Dayım gilden acık köğtür aldırsam

Emmim gilden armıt kak'ı buldursam

Ceblerime şak leblebi doldursam

Töhmeleyip, uşgur kırmak istiyom.

Sögürmelik bir et çıksa satırdan

Höşmerim, çullama gitmez hatırdan

Kuşlukleyin hedik gelse tandırdan

Çölmeğin içine girmek istiyom.

Bir hağbe kemeyi yüklesem sırta

Çıksam bir alamaç yapacak sırta

Beş gö suvan, üç kaynamış yımırta

Bazlama içine sarmak istiyom.

Bunları her daim arzular özüm

Memleket mahsülü vücuda lüzum

Tokaloğlu kaysı, dıranı üzüm

Tek, yimeyim, şöyle dermek istiyom.

Bir dügün olsa da bir kayın gitsek

Dokuz butlu tavuk lafını etsek

Dam pilavu, gelse yisek tüketsek

Davullu zurnalı dernek istiyom.

Harmana denk gelse, düvene binsem

Şöyle dabaz olup, kaşınsa ensem

Acık bağ bellesem, acık dinlensem

Çayıra bir pala sermek istiyom.

Bağ bozumu üzüm haftına batsak

Bekmez kazanına hayvalar atsak

Boranıynan damla şiresi datsak

Arı soksa, çamır sürmek istiyom.

Üç arkadaş şöyle bir bahça bulsak

Çalpıdan hatlayıp, bir üzüm yolsak

Sağbısı dutsa da, bir rezil olsak

O tatlı günlere ermek istiyom.

Seğirdip, dolaşsak hep tarla dapan

Keklik dutmak için kursaydık kapan

Daş döğüşü olsa, vızlasa sapan

Kafamı, gözümü yarmak istiyom.

Bilmem ki olur mu gine becerim?

Çayırda oynasak zıkka, acerim

Terleyıp, karakıp, bir su içerim

Dalağım kabarıp, böğrmek istiyom.

Enteremi giysem, sümüğüm aksa

Koluma silerim, yağlığım yoksa

(Başangı) dır diye mahalle bıksa

Kesekle camları kırmak istiyom.

Cesurluğum dutsa, şöyle kasılsam

Yaylıların arkasına asılsam

Kımçıyı yiyince yere yassılsam

Yollarda ağlayıp durmak istiyom.

Ceviz kaval etsem, sakam da toksa

Çızgılı oynarım, eneğim çoksa

Koluma söylerken bir döğüş çıksa

Sumsuk yimek, hem de cırnak istiyom

Tok, çik, opban, mirre bir aşşık atsam

Sakanın dımığna kurşun akıtsam

Üç yüz enek ütüp, cebe bakıtsam

(Ne şişiyon la) dedirmek istiyom.

Görür m-ola bu fakirin gözleri?

Delice Çay'ını, berrak özleri

Kıssıkkaya serinledir bizleri..

Neyleyım denizi, ırmak istiyom.

Kim sorarsa yazdın bunları niye

Gelecek nesile kalsın hediye

Kırşehir'de doğdum, Türkmen'im diye

Her yerde göğsümü germek istiyom.

Ey Şemsi Yastıman, ümitli kulsun

Kısmet ise gayen yerini bulsun

Hemşeriler buna vasıta olsun

Kırşehir'e selam vermek istiyom.


Kül kedisi
Kapalı
24 Haziran 2007 09:34

Sen Ey Gülüm!..

Sen de benim iyi gibi görünen hâllerimi seviyorsun; 'çirkinliklerimi de sev' demek istemiyorum -affolunmam için gıyabımda dua et yeter- ama , ihtimal sen hayallerinde kurduğun evliyaya tutulmuşsun; ve hakkımdaki hüsn-ü zanlarına vurulmuşsun.Vakıa mü'min, din kardeşi hakkında hüsn-ü zanna memurdur ve bu zannın ındallah güzel şehadet olması nokta-i nazarından kıymeti de malumdur.Lâkin şahsın kendine bakan yönüyle adı üstünde zan bunlar sadece.Evet belki de sen, sağımdaki meleklerin yazdıklarını sandığın güzelliklere kapılmışsın.Halbuki solumda ne çizgiler var..! Settar Rabbime hamd ü senalar olsun. Aslında beni, ruh ve nefsimi birden hesaba katarak bir insan-kul perspektifinden eksi ve artısıyla kabullenebiliyor musun? Uzat ellerini, ahitleşelim edebe dek... itimadım vardır. Aksi halde vazgeç bu kuru sevdadan ve kendini aldatma boşuna.Bense uyandım artık,kendimdeyim.


Kül kedisi
Kapalı
24 Haziran 2007 09:40

Bu kente yalnızlık çöktüğü zaman,

Uykusunda bir kuş ölür ecelsiz;

Alıp da başını gitmek istersin,

Karanlık sokaklar kör sağır dilsiz...

Ey sevda kuşanıp yollara düşen:

Bilesin bu yollar dağlar dolanır,

Yare ulaşmadan düşersen eğer;

Yarına sesinin yankısı kalır.

Gecenin ucunda gün aralanır,;

Yar sevdası ile yürek bilenir,

Sızılı bir ırmak uğurlar seni

Su olup akarsın, kır çiçeklenir...

Ey sevda kuşanıp yollara düşen:

Bilesin bu yollar dağlar dolanır,

Yare ulaşmadan düşersen eğer;

Yarına sesinin yankısı kalır.


beyrekbey
Kapalı
24 Haziran 2007 14:46

KAYIP ADRESTEKİ-1

Sen dostumdun benim, gülünce güneşler açardı

Su gibi azizdin, yurdumdun, alnında ateşler yanan

Işıklı bir ırmak gibi aktığımız o uzun yürüyüş

Daha dündü sanki, her patlayan sağanak bunu anlatır

Fabrika düdükleri bunu anlatır bana her vardiyada

*

Hazırladığımız ilk taş baskısı afişi anımsar mısın

Bükülüp giden kent sokaklarını, fabrika önlerini

Sonra kitapları (kokuları hala burnumda onların)

Hangi mayısta taşıdık kentlere küllerin rengini

Gerçi gülistan olmadı ömrümüz, gam değil

*

Belki tanırdın ilk vurulanı, o gün hiç ağlamadık

Hayır ağlamadık, çıldırdık o gün çıldırasıya

Adını çocuklarımıza verdik onun, çoğaldı

Mezarlar çoğaldı o günden sonra, yetişmedi bize

Öldürülecek kadar büyümüştük, öyle demişlerdi

*

Ve hayat öylece akıp durdu işte, akıp duruyor

Kimilerinin bakışlarına yine karlar yağmış

Saçları dumanlı bir geçit sanki, dudakları lâl

Kitap yakanlar eksilmiyor, şu uçuşup duran

Kırlangıç ölülerini görüyor musun kentin üstünde

*

Sen dostumdun benim, gülünce güneşler açan

Bulutlara, rüzgara asarım suretini her akşam

Her akşam bir mektup yazarım dağlar kadar

Kayıp bir adresten geliyor sesin şimdi, üşüyorsun

Unutma dostumsun sen, neredeysen orada ölmek isterim.

Ahmet Telli


dcle
Kapalı
24 Haziran 2007 21:20

UÇUP GİTME GÖNÜL PENCEREMDEN...

UÇUP GİTME DALIMDAN BÖYLE ANSIZIN,

AŞKLA YANIP YANIP GÖZLERİMİ KAPATMADAN,

GİTME GÖZLERİMİN ÖNÜNDEN.

BAKIŞLARINDA DİNLENİP UYUMADAN

ÇEVİRME GÖZLERİNİ BENDEN...

UÇUP GİTME PENCEREMDEN.

GER KANATLARINI YÜREĞİME,

ÖKSÜZLÜĞÜMÜ,ÜŞÜMÜŞLÜĞÜMÜ UNUTTUR BANA.

UYUTMADAN SUSMASIN NİNNİLERİN...

UYURSAM ÖP GÖZLERİMDEN...

UÇUP GİTME PENCEREMDEN.

DÜŞLERİM BİLE SENSİZ OLMASIN,

RÜYALARIMDA OLSUN SEVDİĞİNİ SÖYLE,

DUA ET,TEK BİR AN YAŞAMAYAYIM SENİ SEVMEDEN...

UÇUP GİTME PENCEREMDEN.

KIŞLARI PEK SEVMEZSİN BİLİRİM,

BURALARDA SOĞUK GEÇER KIŞLAR...

BİR BAHANEYLE SICAK MEVSİMLERE GİDERSEN...

BAK YÜREĞİMİ SANA AÇIYORUM,

ORDA AŞKI BULACAKSIN,O ZAMAN ÜŞÜMEZSİN İNAN.

KIŞTA BAHARI YAŞATMAYA GÜCÜ YETEN,

SENİ GÖNLÜMDE ÜŞÜTMEZ,

YETER Kİ İNAN ŞÜPHE ETMEDEN...

UÇUP GİTME GÖNÜL PENCEREMDEN...

İsmail Acarkan


Ş@h-in
Müsteşar
24 Haziran 2007 22:43

Sn. dcle,

Şiir gayet güzel ancak lütfen iletilerinizin bütününde büyük harf kullanmayınız.


badısabah
Aday Memur
24 Haziran 2007 22:55

bu şiiri ilk kez 5. türkçe olimpiyatlarında fark etmiştim. bahattin karakoç un bu güzel şiirini paylaşmak istedim.

Kepez

Ansızın bir karasu iner

Deniz fenerinin gözlerine

Fener kör olur.

Ve ağır ağır uyanmaya başlar

Deniz dibinin devleri

Koç sürüsü dalgalar toslaşır gerine gerine

Ötede yıkkın bir balıkçı köyünün çiçeksiz evleri

Evler ki denizlerde olup bitenleri bilmez

Bense bu kaderi iyi bilirim

Benim adım Kepezr30;

Yıldızlar olmadı mı, dolunay olmadı mı

Gökyüzü de kördür.

Yüreğindeki kara bulutlar

Durmadan yıldırımlar kusar

Yorgun bir gemi oturur kayalara

Karışır birbirine dua ve küfür

Korkuysa şapkasını her zaman

Kapkara bir dala asar

Bir yosun tarlasında dinlenirken

Gördüm ölümü kaç kez

Selâm verip geçti gülümseyerek

Ben korkusuz Kepezr30;

Kaç sünger ve inci avcısının

Kanına girdi bu denizler

Kaç taze gelin ihtiyarladı

Bu ufuklara baka baka

Her sabah

Neşeli bir ıslık aydınlığına

Evden çıkıp gidenler

Ya döndüler ya da hiç dönmediler

Yaralı akşamlara

Yalnız kalmayınca aç kalmayınca

Oğlak, kuzu melemez

Ben ne dramlar yaşamışımdır bu kıyıda

Ben Kepezr30;

Mutlu insanlar da gördüm

Gelip kollarımın arasında sevişen

Ama uzun sürmedi

Şıngır mıngır kristal ömürleri

Ne çığlıklar işittim rüzgârlardan

Mevsim mevsim değişen

Hele de yitik ekmekler gibi ayrılık türküleri

Tedirgin martıların

Kanatları vururken gez

Ben dilsiz bir görgü tanığıyım

Benim adım Kepezr30;

Gün kısalır,

Bir gece de değişir renk renk haritam

Gün uzar,

Sızlayan süslü bir göğüstür Tarih-i Kadim

Sırdır, ayıptır

Gördüklerimin hepsini anlatamam

Gemiler gelip geçerken

Kaç dilden hüzünlü şarkılar dinledim

Gül yanaklı, lâle dudaklı

Ne güzeller gördüm gitti gelmez

Ben hep aynı yerde beklerim

Benim adım Kepezr30;

Bazen denize küser de

Gökteki yıldızlarla konuşurum

Bazen gidemediğim yerleri okşamak isterim

Bulamam ellerimi

Ay doğarken başlar

En uzun süren sarhoşluğum

Asırlar kemirse de

Koparamazlar zincirlerimi

Kimse kirli ayaklarıyla

Üzerimi tepeleyemez

Ben beş vakit

Sabrın gül suyuyla yıkanırım

Benim adım Kepezr30;

Bahattin Karakoç


badısabah
Aday Memur
24 Haziran 2007 22:57

Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman

Dilimde sabah keyfiyle yeni bir umut türküsü

Kar yağmış dağlara, bozulmamış ütüsü

Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü

Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana

Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana

-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

Ay, şafağa yakın bir mum gibi erimeden

Dağlar çivilendikleri yerde çürümeden

Bebekler hayta hayta yürümeden

Geleceğim diyorum, geleceğim sana

Ne olur kesin bir takvim sorma bana

-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

Beklesen de olur, beklemesen de

Ben bir gök kuruşum sırmalı kesende

Gecesi uzun süren karlar-buzlar ülkesinde

Hangi ses yürekten çağırır beni sana

Geleceğim diyorum, takvim sorma bana

-Ihlamur çiçek açtığı zaman.

Bu şiir böyle doğarken dost elin elimdeydi

Sen bir zümrüd-ü ankaydın, elim tüylerine deydi

Sevda duvarını aştım, sendeki bu tılsım neydi?

Başka bir gezegende de olsan dönüşüm hep sana

Kesin bir gün belirtemem, n`olur takvim sorma bana

-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

Eski dikişler sökülür de kanama başlarsa yeniden

Yaralarıma en acı tütünleri basacağım ben

Yeter ki bir çağır beni çiçeklendiğin yerden

Gemileri yaksalar da geleceğim sana

On iki ayın birisinde, kesin takvim sorma bana

-Ihlamur çiçek açtığı zaman.

Bak işte, notalar karıştı, ezgiler muhalif

Hava kurşun gibi ağır, yağmursa arsız

Ey benim alfabemdeki kadîm Elif

Ne güzellik, ne de tat var baharsız

Güzellikleri yaşamak için geleceğim sana

Geleceğim diyorum, biraz mühlet tanı bana

-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

Ihlamurlar çiçek açtığı zaman

Ben güneş gibi gireceğim her dar kapıdan

Kimseye uğramam ben sana uğramadan

Kavlime sâdıkım, sâdıkım sana

Takvim sorup hudut çizdirme bana

Ben sana çiçeklerle geleceğim

-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

Bahaeddin KARAKOÇ

(Uzaklara Türkü)


*vatanım*
Daire Başkanı
24 Haziran 2007 23:25

BÖYLE BİL

gel desen, engeller kesse yolumu,

aşar da gelirim bunu böyle bil.

dostluk duygusuyla iki kolumu,

açar da gelirim bunu böyle bil.

***************************

her zaman tercihim dostun değeri,

gönlümde başkadır dostluğun yeri,

koysalar önüme mücevherleri,

saçar da gelirim, bunu böyle bil

****************************

sevgiyle varolur en güzel hayat

yücelir duygular sevgiyle kat kat

bir kuş kanadıyla tek bir meyil at

uçar da gelirim bunu böyle bil

*****************************

her türlü cefaya razıyım senden

esirgeme yeter dostluğu benden

geç desen vallâhi bu tatlı candan

geçerde gelirim bunu böyle bil.


yasamdan
Kapalı
25 Haziran 2007 11:47

gün gelir insan anlayıverir

tek başına yaşlanan bir ağaç olduğunu

o yüzden kederi yazmak isteyebilir

rüzgârın gövdesinde açtığı yaralara

sonbaharda şaşarak öğrenirsin

yaprakların rengine inanmamayı

ve zamanın o müthiş yalanını

o müthiş yalanını tutkunun, ihtirasın

anların, anıların,

çılgın bir nehir gibi kör koşularda

yaşadıklarının ve yaşayamadıklarının

dağlarda, odalarda, avunmalarda

çoğaldın sandığın azalmalarda

ışığını yitirmiş o ölü yıldızlarda

düşen bir yaprağın son gülüşünde açan

yankısız çığlıklarda

şaşarak öğrenirsin

zamanın ve hayatın büyük sırrını

gök sadece yağmura anlatır sonsuzluğu

oysa unutur damla toprağa değer değmez

yağmurun da kederli bir ülke olduğunu

unutmaktan başka güz yokmuş gibi

ve hayattan daha gerçek bir yalan

toprağa ne söyler yağmurun sesi

bir şarkı mı, bir şiir mi, bir güz hikayesi mi

yaşlı bir ağaç olsan, çırılçıplak bir ağaç

ne söylerdin, kalbinde esip duran rüzgâra?

"beni terk et

içimde sonbahardan başka bahar kalmadı"

belki de gitmektir aşk, sadece gitmek

avare bir kederi sarıp yaralarına

rüzgârın devirdiği bir ağaç gibi

köklerini sessizce bırakarak toprağa

Ayten Mutlu


dcle
Kapalı
25 Haziran 2007 14:58

Sn.Şahin şiirin büyük harfle yazılması dalgınlığıma gelmiş.

uyarı için teşekkür ederim


burcu_soy
Aday Memur
25 Haziran 2007 15:14

ANLAYAMAZLAR?.

İnsan mı?

Yoksa insanlıktan çıkmış

Aciz bir hayvan mı?

Neydi yok eden tüm güzellikleri?

Neydi bitiren o iyi yürekleri?

Kapkara sularla doldurulmadı mı denizlerimiz?

Ömür boyu zindanlara mahkum olmadı mı yüreklerimiz?

Ölesiye muhtaçken kalbimiz sevgiye;

Terk edilmedi mi ölümlere?

Daha dün açan çiçeklerimiz,

Yok yere solup gitmedi mi?

Hançerler saplanmadı mı yüreklerimize

En derininden?

İnsanlığın yarattığı her şey

Yine insanı yok etmedi mi öyleyse.

Eskiden biz değil miydik

Şu gün şu saatte ordayım dediğimizde

Hani sözümüz sözdü ya o zaman

Orda olmaz mıydık tam vaktinde.

Peki ne değişti bu zamanda?

Verilen sözler mi?

Yüreklere ekilen sevgiler mi?

Ne değişti böylesi acımasızca?

Sorgulamaktan aciz miyiz?

Yoksa sorgulamaya yetecek kadar

Temiz yüreğimiz mi yok?

Yoksa aslında var da

Etrafını kötülüklerle örtüp;

Gidivermiş mi birileri?

Yok yok,bunların hepsini

Saymak belki de boş??

İnsanca yaşamayı istemeyen

Bir yığın h???..a,

Bunu anlatmak oldukça zor?..

17.05.07


burcu_soy
Aday Memur
25 Haziran 2007 20:14

Boş Çaba?..

Güzelliği yaradan tanrıysa eğer

İyiliği isteyen oysa eğer

Neden bu öfke,neden bu kin?

Sevgiler ekmek yerine;

Nedir ki ekilen kötülük tohumları?

Bunca yıldan beri süregelen

O temiz duyguları ;

Silmek ve yok etmek

Hoşuna mı gidiyor insanların?

Yoksa gerçekten kötü mü yaratıldık?

Yaratana sözüm yok elbet

Sözüm,yaşamı zevk ve eğlenceden

İbaret sayan kullara:

Neden bu kin,bu öfke?

Neden sadece insanları kalbiyle sevemiyoruz?

Neden kalpteki iyilikleri yok ediyoruz?

Neden zaten kirli olan dünyayı iyice bulandırıyoruz?

Oysa çok mu zordur insanları sevmek?

Çok mu zordur paylaşmak?

Çok mu zordur barış ve huzurla

Dostça yaşamak?

Kim bilir belki de gerçekten

Zordur bütün bunları yapmak

Belki de boştur bunları saymak

İnsanlığın giderek yok olan

İyi niyet duygularını,

Onlara anlatmak boştur elbet.

Çünkü ancak insan olan anlar

Anlatılmak isteneni?..

Evet bom boş sözlerdir

Söylenenler,

Kaleme sarılmak yersiz olsa gerek

Önemli olan yüreklere yazmaktır sevgileri

Umudu,özlemi,sevinci?.

Yüreklere yazmaktır sevgileri,

Önemli olan?

Ama eğer orda bir yürek hala

Varsa..(?)

18.05.07


yasamdan
Kapalı
26 Haziran 2007 13:01

kelebekleri bilirsin sen..

incecik kanatları benekli..

pervane olurlar ışık başlarında,

çiçek yapraklarında...

ben

en mavisini severim ama,

beyazına da tutkunum; sana benzediği için..

kara benekleri kara gözlerin gibidir;

aşk taşır uzaklara...

benden alır sana getirir,

senden alır bana getirir,

zamanı sorma!

zaman bahar değilse değil.

oysa ben,

hep hazana takılan aklımın

şaşkınlığını yaşarım bahara dokunuşlarımda..

sana dokunuşlarımda sevgili! ..

?neden şimdi? ? desem, yanıt bulamam ki! ..

bulsam da fark etmez nasılsa,

çünkü sana öyle alıştım ki,

çünkü sana öyle vurgunum ki! ....

ne baharı hesaplayacak zaman,

ne de,

hazanı solduracak güneş gelir aklıma; unuturum! ..

bir seni unutmam!

yüreğime usulca girişindeki süzülüşü,

dudağıma astığın gülüşü,

umuda açtırdığın çiçeği unutmam...

arkası yarınları eskiden de severdim ben,

şimdi daha iyi anladım, hala seviyormuşum...

çünkü umut taşıyan bir yanı vardı bunun.

benim sana kavuşmam umudu gibi!

'yarın 'deyip gülsem de şimdi,

ağzıma küfrünü iliştirdim sensizliğin:

vaz geçemediğim sevgili!

yalandı bu işte!

ben hiç sensiz değildim ki..

hep benimle oldun sen! ..

hep bendeydin, kimseye benzemeden..

hep ?hiç kimseydin? bende ki! :

korkularımda yüreğim,

acılarımda afyonum,

hüzünlerimde gözyaşım,

sevinçlerimde müjdem,

yıkılışlarımda direğim,

uzaklarımda yolum,

özlemlerimde elim,

sevdalarımda koynum oldun ısındığım..

teşekkür ederim sevgili! ...

şimdi gece!

ve ben karanlığı bile sever oldum seninle..

çünkü;

korkularımı unutuyorum,

çünkü;

bitiyor yalnızlığım,

çünkü;

yıldızları topluyorum,

çünkü;

seni severken çoğalıyorum...

sokakta yürüyoruz işte: el ele...

sofrada yan yanayız,

yatakta göz göze....

ister bir çöle serilmiş olsun yatağımız,

ister bir denize...fark etmez ki! ..

her seferinde,

tutamadığım bir pırıltı sıyırıp gider bedenimi..

serap olur,

yakamoz olur uzak denizlerde...

ah! ..bir binebilsem gemilere...

FORA! ...diye bağırsam,

susuverse martılar...

balıklar değse ellerime;

senden kalkıp bana yalpalanan yüzüşlerinde...

kayıp gitseler diplere doğru...

birde,

utanmasam cümle alemden!

yıkansam, yıkansam, yıkansam...

seninle! ...

T. Atay


*vatanım*
Daire Başkanı
26 Haziran 2007 14:07

BÖYLE BİL

gel desen, engeller kesse yolumu,

aşar da gelirim bunu böyle bil.

dostluk duygusuyla iki kolumu,

açar da gelirim bunu böyle bil.

*************************

her zaman tercihim dostun değeri,

gönlümde başkadır dostluğun yeri,

koysalar önüme mücevherleri,

saçar da gelirim, bunu böyle bil

**************************

sevgiyle varolur en güzel hayat

yücelir duygular sevgiyle kat kat

bir kuş kanadıyla tek bir meyil at

uçar da gelirim bunu böyle bil

**************************

her türlü cefaya razıyım senden

esirgeme yeter dostluğu benden

geç desen vallâhi bu tatlı candan

geçerde gelirim bunu böyle bil.


kamarothasan
Memur
26 Haziran 2007 15:44

onu düşünmeden geçmezmiş günler

onun için ağlamadan sabah olmazmış

bir korku düşermiş içine

en korkusuzunun bile

onu bulmak için gelmiş gibi dünyaya

onsuz hayat yaşanmazmış

hiç kimseye)))))


hanımeli
Genel Müdür
26 Haziran 2007 23:05

En güzeli

Özlemler var, buram buram,

seni özlemek en güzeli.

Sevgiler var, tutam tutam,

seni sevmek en güzeli?

Gözler var, muhabbet saçar,

gözlerin; gözlerin en güzeli.

Gülüşler var, gül gibi açar,

senin bakışların sevgi seli?

Aşklar var, bir roman gibi,

aşkımız, aşkların en güzeli.

Sevgimiz bir masal gibi,

masalların da en güzeli...

Ahmet Terli


yasamdan
Kapalı
27 Haziran 2007 09:47

Sesleniyorum, sesime ses ver?

Biz gerçek hayatlardık. Hayatın ne anlama geldiğini bilerek yaşamaya çalışan insanlar. Eksik yanlarımızı tamamlıyorduk. Gerçek olacak hayallere bir süreliğine son vermiştik. Zaman sadece yaşananları anlatmamıza yetiyordu. Geri kalan zamanlarımızda hep susuyorduk.

Susayarak susuyorduk?

Farklı açılardan aynı yolun sonunu gözetliyorduk. Beklentilerimiz tüm eksikliklere rağmen olması gerekenlerdi. Yüzlerimiz ne zaman aynı düzlemde buluşsa o zaman sorgulamaya başlıyorduk. Soru sormaktaki niyetimiz mükemmeliyetçilikten geliyordu. Biliyor olsak bile; takdir edilmek, kabul görmek gibi gereksinimlerimiz vardı.

Birbirimizi takdir ediyor, kabulleniyorduk?

Kimi zamanlar farkındaydık farklılığımızın. Melankolilik, paylaşılmazlık, yorgunluk, derin korkular, iç çekmeler ve en sonunda karşı koyamadığımız arzularımız.

Dilimiz bizi ele veriyordu ?

?? CEHENNEMDEN GELİYORUM. CEZALANDIRILMIŞ AŞK ACISIYIM, CENNETİNDE HUZUR BULABİLİR MİYİM? ??

Kaygılar içinde kıvranarak el uzatıyorduk en uzağımızda ki yakınımıza. En büyük aşklarımız olan yalnızlığımızdan vazgeçmek cesaretini göstererek. İlk defa yüreğimizi çıkarıp yerinden avucuna bırakabileceğimiz bir faniyi karşımızda bulmuştuk.

Yollar tercihlerimizin kesişim noktasındaydı?

Neden tercihlerimiz birbirimizde kesişmişti? Bunu anlatabilmek, hayatımızı yeniden bir film şeridi gibi izlemek ve aktarmamızı gerektirecekti. Fakat yine zaman kısıtlıydı. Yeterince geç kaldığımızı iliklerimizde hissediyorduk.

Damarlarımızdaki kanların akışkanlığı hızlanıyordu?

Yaşanılmamışlıkları kelimelere dökmek zordu. Anladığımız, anlaşıldığımız, meydan okuduğumuz, amansız sustuğumuz kadar yaşıyorduk. Kimsenin uğramadığı eski bir durakta yenilikle çarpışmıştık. Çılgınlıktı belki de açlık. Lakin bir dizde huzur bularak uyumaya susamıştık. Bir elin saçlarımızda dolaşmasını, içimizin kıpır kıpır olmasını, göğüs kafesimizde biriken kanların can çekişmesini dilimizde bir dua gibi ezber yapmıştık.

Ezberimizi özlüyorduk?

Kendimizden bir parçayı başka tenlerde bulmayı arzuluyorduk. Aşka, sevgiye, karşılıksız paylaşmaya olan inancımızı yitirmeye başlamışken. Bir neden gelip aramıza girdi.

Geç kalınmış olsa da gözlerimiz yanmaya başladı gözlerimizde. Acıdan, acıtmaktan korkmadan sol yanlarımıza sarıldık. Göz yaşlarımızın tadı mutluluk, kokusu umuttu. Ve birleşen eller çığlık çığlığa ?? CENNETİME HOŞ GELDİN ?? diyordu.

Hoş geldin ? Lütfen bu hayattan bir de sen gitme.

Çünkü; NEFESİMİN NEFESİNE İHTİYACI VAR.

Aydın Gürz


mat-23
Kapalı
27 Haziran 2007 13:54

Al Geri Getir

Yazdır

Katar katar sevda meçhule gider

Rayından çıkmadan al geri getir

Yükselen bacada hasretle tüter

Dünyadan kopmadan al geri getir

Gittikçe küçülür dağ gibi aşkın

Gözünde yol büyür dağları aşkın

Bilinmez büyüdür sözleri aşkın

Dillerden düşmeden al geri getir

Kaybolur ufukta hayali kalır

Geride elimde bir gülü kalır

Boşaldı kolumda hasreti kalır

Düşümden gitmeden al geri getir

Gölgeler gizlemiş göremem yüzün

İçimi kaplamış çekemem hüzün

Sevdamız yorulmuş çıkamam düzün

Dağlardan aşmadan al geri getir

Yetmez mi Allah?ım çekilen çile

Bittimi hasretim verdiğin süre

Naim?im yorgunum vurduğun güle

Narından solmadan al geri getir


dcle
Kapalı
27 Haziran 2007 18:54

Zülf-ü kâküllerin amber misali

Buy-u erguvan dan güzelsin güzel

Kızarmış gonca gül gibi yüzlerin

Şah-ı gülistan dan güzelsin güzel

Yüzünde yeşil ben aşikar olmuş

Çekilmiş kaşların zülfikâr olmuş

Gözlerin aleme hükümdar olmuş

Mihr-i süleyman dan güzelsin güzel

Kurulmuş göğsünde bahçe-i vahdet

Hatmolmuş kadrinle tûbayı hikmet

Cemalin seyreden istemez cennet

Sen huri gılman dan güzelsin güzel

Gözlerin velfecri benzer imrân 'e

Seni seven âşık olur divane

Yanakların şûle, vermiş cihana

Yüz mahı taban dan güzelsin güzel

Çiğ düşmüş çayıra benzer yüzlerin

Âşıkın öldürür şirin sözlerin

Mısrın hazinesi değer gözlerin

Zühre-i rahşan dan güzelsin güzel

Sıdkı der suretim hattın secdegâh

Cümle güzellere oldum pişegâh

Güzeller tacısın yüzün padişah

Yusuf-u kenan'dan güzelsin güzel

SIDKÎ

Toplam 2378 mesaj
«121314151617181920212223»

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi