kürtlerde kadın, türklerde kadın, başlıklarını görünce çerkeslerin neyi eksik dedik..eksiği yok epey fazlası var aslında..
"Kadının özgürlüğünü sınırlayan doğu kültürleri ile Adıge kültürünü bir tutanlar maalesef hala mevcut. Elbette ki bu kanaat büyük bir yanılgı olduğu gibi bu tür düşünenleri haklı çıkartacak hiç bir örnekte gösterilemez.
Hanceriy bir başka yazısında Adıgelerin kadına bakışlarının Asya?daki diğer Müslüman halklar gibi olmadığına örnek olarak Met Çunatıko Yusuf İzzet Paşa?dan naklen şöyle söyler: "Doğu toplumlarında olduğu şekilde Adıgelerde kadın ağır işlerde çalıştırılmaz. Onlarda adet olduğu şekilde bizde erkekler bir kenara çekilip kadını sert yamaçlarda ziraat işlerinde tarım işlerinde bahçe işlerinde çalıştırmazlar?"
Adıgelerde erkeğin kadına el kaldırdığı, küfrettiği veya aşağılayıcı sözler söylediği duyulmuş görülmüş değildir.
Ve bu tür hareketler çok büyük bir ayıp olarak karşılanır toplum tarafından.
Dolayısıyla da Adıgelerin kadına bakışlarını Müslüman doğu toplumlarının bakış açısı ile değerlendirdiğini söylemek doğru değildir.
Adıgeler kadına en çok değer veren halklardan biri olagelmişlerdir her zaman. Gerek toplumu ilgilendiren genel işlerde, gerek kendi cemiyeti ve dar çevresi, gerekse aile çevresi içerisinde her zaman kadının çok önemli bir yeri ve değeri olagelmiştir.
Bütün bunların ötesinde sadece Adıge töresini incelememiz bile kadının yeri ve önemi konusunda yeterince bilgi sahibi olmamız için yeterlidir.
Hanceriy bir yazısında kadına gösterilen saygının Adıge töresinde en önemli geleneklerin başında yer aldığını belirterek şöyle söyler: Öldürülen birinin intikamını almak için kılıç elde yola çıkan bir grup, araya bir kadın ricacı girdiğinde yollarından döner ve silahlarını bırakırlar.
Bu ve bunun benzeri örnekler pek çoktur eski Adıge söylencelerinde.
Eskilerde tüm toplumu ilgilendiren önemli konularda kadınlara danışıldığı zamanlar ve bu tür olayları anlatan pek çok örnek vardır. Fakat zaman içerisinde Adıgelerde de kadın toplum işlerinden çekilmiştir, fakat yinede aile ve toplumdaki saygınlığı aynı şekilde günümüzde de devam etmektedir.
Adıge töresinde kadına saygı sadece namus kavramı ile açıklanamaz. Erkek için öngörülmeyen pek çok hak kadına verilmiş ve saygı bu ilişkilerin temeline olmazsa olmaz koşul olarak konulmuştur.
Bir kadının hatırını kırmak, onu incitmek ve ona karşı saygısızca davranmak en ayıp işlerden biri olarak görülür.
Adıgelerde kadına verilen değer yaşamın her alanında belirgin bir biçimde gözlemlenebilir.
1829 yılında Kafkasya?da bulunan bilim adamı Jan Şarl De Bess şöyle anlatır kitabında : "Bir atlı yolda bir kadın ile karşılaştığında, atından iner ve atını kadın'a verir binmesi için; eğer kadın bunu kabul etmezse adam atının gemini tutarak kadına gideceği yere kadar yaya olarak eşlik eder."
Bir atlı yolda bir erkekle karşılaştığında eğerinin üzerinde hafifçe doğrulup onu selamlaması yeterli idi, fakat eğer bir kadınla karşılaşmışsa atından inip onu selamlamak ve ona bir süre eşlik ettikten sonra yoluna devam etmek gerekirdi.
Bir gurup erkeğin oturduğu bir odaya kadın davet edildiğinde veya öyle bir ortama kadın geldiğinde kadın en iyi yere oturtulur ve erkekler ayağa kalkarak ona güzel sözler söylerler gönlünü alırlardı. Sofrada olanın iyisi kadına ikram edilirdi, odada bir kadın olduğu sürece sert bir ifade ile konuşulmaz. Kötü söz ve küfür benzeri kelimeler kullanılmaz, bu tür konuşmalar kadına duyurulmazdı.
Kadının gözü önünde hayvanlar kamçılanmaz, onlara vurulmaz, bir yolculuğa çıkılacaksa, kadınlar sürücünün at'ı(veya öküzü) kamçıladığını görmeyecek şekilde oturtulurlardı.
Çeşmelerde veya derelerde kadın suyunu doldurup işini bitirmedikçe atlılar oraya atlarını sulamak için girmezlerdi.
Dörtnala giden atlı eğer kadınların olduğu bir yerden geçiyorsa yavaşlardı, silahını göstererek tutmaz, kadının olduğu yerde silah çıkmazdı.
Eğer erkek bir kapı önünden geçerken bir kadının odun kırdığını veya benzer ağır bir iş yaptığını görürse yanına gider o işi kadının elinden alıp kendisi yapar ve sonra yoluna giderdi.
Yolculukta kadının rahat etmesi için azami özen gösterilir, eğer dağda, ormanda veya yolda yemek yenecekse kadına yemek yaptırılmaz bu iş erkekler tarafından yapılırdı.
Görüldüğü gibi Adıge toplumu töresinin gereği olarak kadını en üst mertebede tutmakta ve ona hak ettiği değeri vermektedir.
Bunun yanı sıra büyük sıkıntılar çekip baskılara uğrayan, pek çok hakkı gasp edilen kadınlar da olmuştur toplumumuzun içerisinde. Fakat bunun asıl sorumlusu Adıge toplumu ve töresi olmayıp sonradan pek çok geleneğimizin deforme olmasına yol açan din kaynaklı davranış biçimleri ve bunu kendi çıkarları için en iyi şekilde kullanan feodalitedir.
Bu tür istisnalar hiç bir zaman Adıge toplumunu ve töresini tümüyle sorumlu kılmaz ve kapsamaz fakat yinede günümüzde bile o dönemlerden kalmış ve Adıge kültürüne uygun olmayan pek çok hatalı davranış biçimi hala muhafaza edilmektedir maalesef."
kürtlerde kadın, türklerde kadın, başlıklarını görünce çerkeslerin neyi eksik dedik..eksiği yok epey fazlası var aslında..
"Kadının özgürlüğünü sınırlayan doğu kültürleri ile Adıge kültürünü bir tutanlar maalesef hala mevcut. Elbette ki bu kanaat büyük bir yanılgı olduğu gibi bu tür düşünenleri haklı çıkartacak hiç bir örnekte gösterilemez.
Hanceriy bir başka yazısında Adıgelerin kadına bakışlarının Asya?daki diğer Müslüman halklar gibi olmadığına örnek olarak Met Çunatıko Yusuf İzzet Paşa?dan naklen şöyle söyler: "Doğu toplumlarında olduğu şekilde Adıgelerde kadın ağır işlerde çalıştırılmaz. Onlarda adet olduğu şekilde bizde erkekler bir kenara çekilip kadını sert yamaçlarda ziraat işlerinde tarım işlerinde bahçe işlerinde çalıştırmazlar?"
Adıgelerde erkeğin kadına el kaldırdığı, küfrettiği veya aşağılayıcı sözler söylediği duyulmuş görülmüş değildir.
Ve bu tür hareketler çok büyük bir ayıp olarak karşılanır toplum tarafından.
Dolayısıyla da Adıgelerin kadına bakışlarını Müslüman doğu toplumlarının bakış açısı ile değerlendirdiğini söylemek doğru değildir.
Adıgeler kadına en çok değer veren halklardan biri olagelmişlerdir her zaman. Gerek toplumu ilgilendiren genel işlerde, gerek kendi cemiyeti ve dar çevresi, gerekse aile çevresi içerisinde her zaman kadının çok önemli bir yeri ve değeri olagelmiştir.
Bütün bunların ötesinde sadece Adıge töresini incelememiz bile kadının yeri ve önemi konusunda yeterince bilgi sahibi olmamız için yeterlidir.
Hanceriy bir yazısında kadına gösterilen saygının Adıge töresinde en önemli geleneklerin başında yer aldığını belirterek şöyle söyler: Öldürülen birinin intikamını almak için kılıç elde yola çıkan bir grup, araya bir kadın ricacı girdiğinde yollarından döner ve silahlarını bırakırlar.
Bu ve bunun benzeri örnekler pek çoktur eski Adıge söylencelerinde.
Eskilerde tüm toplumu ilgilendiren önemli konularda kadınlara danışıldığı zamanlar ve bu tür olayları anlatan pek çok örnek vardır. Fakat zaman içerisinde Adıgelerde de kadın toplum işlerinden çekilmiştir, fakat yinede aile ve toplumdaki saygınlığı aynı şekilde günümüzde de devam etmektedir.
Adıge töresinde kadına saygı sadece namus kavramı ile açıklanamaz. Erkek için öngörülmeyen pek çok hak kadına verilmiş ve saygı bu ilişkilerin temeline olmazsa olmaz koşul olarak konulmuştur.
Bir kadının hatırını kırmak, onu incitmek ve ona karşı saygısızca davranmak en ayıp işlerden biri olarak görülür.
Adıgelerde kadına verilen değer yaşamın her alanında belirgin bir biçimde gözlemlenebilir.
1829 yılında Kafkasya?da bulunan bilim adamı Jan Şarl De Bess şöyle anlatır kitabında : "Bir atlı yolda bir kadın ile karşılaştığında, atından iner ve atını kadın'a verir binmesi için; eğer kadın bunu kabul etmezse adam atının gemini tutarak kadına gideceği yere kadar yaya olarak eşlik eder."
Bir atlı yolda bir erkekle karşılaştığında eğerinin üzerinde hafifçe doğrulup onu selamlaması yeterli idi, fakat eğer bir kadınla karşılaşmışsa atından inip onu selamlamak ve ona bir süre eşlik ettikten sonra yoluna devam etmek gerekirdi.
Bir gurup erkeğin oturduğu bir odaya kadın davet edildiğinde veya öyle bir ortama kadın geldiğinde kadın en iyi yere oturtulur ve erkekler ayağa kalkarak ona güzel sözler söylerler gönlünü alırlardı. Sofrada olanın iyisi kadına ikram edilirdi, odada bir kadın olduğu sürece sert bir ifade ile konuşulmaz. Kötü söz ve küfür benzeri kelimeler kullanılmaz, bu tür konuşmalar kadına duyurulmazdı.
Kadının gözü önünde hayvanlar kamçılanmaz, onlara vurulmaz, bir yolculuğa çıkılacaksa, kadınlar sürücünün at'ı(veya öküzü) kamçıladığını görmeyecek şekilde oturtulurlardı.
Çeşmelerde veya derelerde kadın suyunu doldurup işini bitirmedikçe atlılar oraya atlarını sulamak için girmezlerdi.
Dörtnala giden atlı eğer kadınların olduğu bir yerden geçiyorsa yavaşlardı, silahını göstererek tutmaz, kadının olduğu yerde silah çıkmazdı.
Eğer erkek bir kapı önünden geçerken bir kadının odun kırdığını veya benzer ağır bir iş yaptığını görürse yanına gider o işi kadının elinden alıp kendisi yapar ve sonra yoluna giderdi.
Yolculukta kadının rahat etmesi için azami özen gösterilir, eğer dağda, ormanda veya yolda yemek yenecekse kadına yemek yaptırılmaz bu iş erkekler tarafından yapılırdı.
Görüldüğü gibi Adıge toplumu töresinin gereği olarak kadını en üst mertebede tutmakta ve ona hak ettiği değeri vermektedir.
Bunun yanı sıra büyük sıkıntılar çekip baskılara uğrayan, pek çok hakkı gasp edilen kadınlar da olmuştur toplumumuzun içerisinde. Fakat bunun asıl sorumlusu Adıge toplumu ve töresi olmayıp sonradan pek çok geleneğimizin deforme olmasına yol açan din kaynaklı davranış biçimleri ve bunu kendi çıkarları için en iyi şekilde kullanan feodalitedir.
Bu tür istisnalar hiç bir zaman Adıge toplumunu ve töresini tümüyle sorumlu kılmaz ve kapsamaz fakat yinede günümüzde bile o dönemlerden kalmış ve Adıge kültürüne uygun olmayan pek çok hatalı davranış biçimi hala muhafaza edilmektedir maalesef."