Editörler : Lanet

turkca
Müsteşar Yardımcısı
22 Aralık 2022 21:22

Kor Düşseydi

Kor düşseydi keşke yüreğime,

Bu yine anlaşılır olurdu.

İçimde suyu kesilmiş bir fıskiye,

Birdenbire buruşup soldu.

Hoşçakal diyebildim güçlükle,

Sesimi iğneden geçirerek.

Dönüp arkamı yürüdüm,

Adım adım gittikçe küçülerek.

Sen bana bir gurbet sundun,

Buğulu çocuk gözlerinle.

Öpüp başıma koydum,

Sevginin solgun güzelliğiyle.

Metin Altıok


turkca
Müsteşar Yardımcısı
23 Aralık 2022 21:39

Uyandım Kuşların İnce Sesine

Uyandım kuşların ince sesine

Seherle birlikte iniler durur

Ses verdim sesine bilircesine

Aşıkın derdini yeniler durur.

Baharda çağlayan bulanık sular

Durmadan kendini taşlara çalar

Eşinden ayrılmış bir geyik meler

Dağlar sadâ verir iniler durur

Veysel'de yaralı geyik gibidir

Kapalı dertlere höyük gibidir

Ne sarhoştur ne de ayık gibidir

Sinesi kös gümüler durur.

Aşık Veysel Şatıroğlu


narodnick
Kapalı
24 Aralık 2022 00:01

.....

balık attım

olta tuttum

savurdum günlerimi

buluntu bir altun gibi

masal oldu çocukluğum

gençliğim bahar seli

ve bir akşam birdenbire

bir bulvar otelinde

ipincecik bir dal değdi alnıma

koptu sazımın teli

....

Hasan Hüseyin Korkmazgil


turkca
Müsteşar Yardımcısı
24 Aralık 2022 21:46

Dinle Sana Bir Nasihat Edeyim

Dinle sana bir nasihat edeyim

Hatırdan gönülden geçici olma

Yiğidin başına bir iş gelince

Anı yâd illere açıcı olma

Mecliste ârif ol kelâmı dinle

El iki söylerse sen birin söyle

Elinden geldikçe sen iy'lik eyle

Hatıra dokunup yıkıcı olma

Dokunur hatıra kendisin bilmez

Asılzâdelerden hiç kemlik gelmez

Sen iy'lîk et de o zâyi olmaz

Darılıp da başa kakıcı olma

İl âriftir yoklar senin bendini

Dağıtırlar duzağını fendini

Alçaklarda otur gözet kendini

Katı yükseklerden uçucu olma

Murâdım nasihat bunda söylemek

Size lâyık olan onu dinlemek

Sev seni seveni zây'etme emek

Sevenin sözünden geçici olma

Karac'oğlan söyler sözün başarır

Aşkın deryasını boydan aşırır

Seni bir mecliste hacil düşürür

Kötülerle konup göçücü olma.

Karacaoğlan( 17. yy. )


narodnick
Kapalı
25 Aralık 2022 00:14

Söz

Yazılsam ayrılığın menziline

söz nereye uçar

yalnızlık nereye, sensiz

nereye acılar

Nereye uçar gökyüzü

ses nereye uçar

öyle sevmişim ki seni

ölüm nereye bensiz.

Refik Durbaş


narodnick
Kapalı
25 Aralık 2022 04:17

Uğurlama

Bu kente yalnızlık çöktüğü zaman

Uykusunda bir kuş ölür ecelsiz

Alıpta başını gitmek istersin

Karanlık sokaklar kör sağır dilsiz

Ey sevda kuşanıp yollara düşen

Bilesin bu yollar dağlar dolanır

Yare ulaşmadan düşersen eğer

Yarine sesinin yankısı kalır

Gecenin ucunda gün aralanır

Yar sevdası ile yürek bilenir

Sızılı bir ırmak uğurlar seni

Su olup akarsın kır çiçeklenir

İbrahim Karaca


turkca
Müsteşar Yardımcısı
25 Aralık 2022 15:09

MÖ 900 lü yıllarda bir tapınağın duvarındaki yazı ve ibadet amacıyla gelenler çocukları ile birlikte bu yazıyı okurlarmış?

"Gürültü patırtının ortasında sükûnetle dolaş; sessizliğin içinde bulunduğunu unutma.

Başka türlü davranmak açıkça gerekmedikçe herkesle dost olmaya çalış.

Sana bir kötülük yapıldığında verebileceğin en iyi karşılık unutmak olsun.

Bağışla ve unut. Ama kimseye Teslim olma.

İçten ol; telaşsız, kısa ve açık seçik konuş.

Başkalarına da kulak ver. Aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle onları; çünkü dünyada herkesin bir öyküsü vardır.

Yalnız planlarının değil, başarılarının da tadını çıkarmaya çalış. İşinle, -ne kadar küçük olursa olsun-ilgilen.Hayattaki dayanağın odur.

Seveceğin bir iş seçersen yaşamında bir an bile çalışmış ve yorulmuş olmazsın.

İşini öyle seveceksin ki, başarıların bedenini ve yüreğini güçlendirirken verdiklerinle de yepyeni hayatlar başlatmış olacaksın.

Olduğun gibi görün ve göründüğün gibi ol.

Sevmediğin zaman sever gibi yapma.

Çevrene önerilerde bulun ama hükmetme.

İnsanları yargılarsan onları sevmeye zamanın kalmaz.

Ve unutma ki insanlığın yüzyıllardır öğrendikleri, sonsuz uzunlukta bir kumsaldaki tek bir kum taneciğinden daha fazla değildir.

Aşka burun kıvırma sakın; onu küçümsersen, sen de besinsiz kalır, küçülürsün.O yoğun sevgi, çöl ortasındaki yemyeşil bir bahçe gibidir. O bahçeye layık bir bahçıvan olmak için her bitkinin sürekli bakıma ihtiyacı olduğunu unutma.

Kaybetmeyi ahlaksız bir kazanca tercih et.

İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer.

Bazı idealler o kadar değerlidir ki, o yolda mağlup olman bile zafer sayılır.

Bu dünyada bırakacağın en büyük miras onur ve dürüstlüktür.

Yılların rüzgâr gibi geçmesine öfkelenme; gençliğe yakışan tutkuları gülümseyerek teslim et geçmişe.

Yapamayacağın etkinliklerin yapabileceklerini engellemesine izin verme.

Rüzgârın yönünü değiştiremediğin zaman,yelkenlerini rüzgâra göre ayarla; insanlara göre değil.

Çünkü dünya, senin karşılaştığın fırtınalarla değil, gemiyi limana getirip getiremediğinle ilgilenir.

Ara sıra isyana yönelecek olsan da hatırla ki,evreni yargılamak imkânsızdır. Onun için, kavgalarını sürdürürken bile kendinle barış içinde ol.

Hatırlar mısın doğduğun zamanları; Sen ağlarken herkes sevinçle gülüşüyordu.

Öyle bir ömür yaşa ki, öldüğün zaman herkes ağlasın, sen mutlulukla gülümse.

Sabırlı ol, sevecen ol, erdemli ol.

Önünde sonunda bütün servetin kendinsin, sensin.

Kendiliğinle ve öz benliğinle görmeye çalış ki, tüm pisliğine ve kalleşliğine rağmen

dünya yine de insanoğlunun biricik güzel mekânıdır."

XSENTUS M.Ö 9. yy


turkca
Müsteşar Yardımcısı
30 Aralık 2022 14:37

Anadolu

...

Öyle yıkma kendini

Öyle mahzun, öyle garip...

Nerede olursan ol,

İçerde, dışarda, derste, sırada,

Yürü üstüne üstüne,

Tükür yüzüne celladın,

Fırsatçının, fesatçının, hayının...

Dayan kitap ile

Dayan iş ile

Tırnak ile, diş ile,

Umut ile, sevda ile, düş ile

Dayan rüsva etme beni...

...

Ahmet Arıf


narodnick
Kapalı
31 Aralık 2022 00:52

Gezgin

......

dün geldim, anca geldim

usumda vızıldayan bin arı ölüsü

heybemde onarımı gereken bin iğne

önce kendi etime

dün geldim

hoş mu geldim

hoş olmayan şeylerden geldim

bir kentten geçtim ki canım titredi

sıtma kabusuyla sallanıyordu uzaktan

girişte insanlar gördüm, hiç görmediğim

ama sanki bir yerlerden tanıdığım,

yemin edebilirim

Arkadaş Zekai Özger


turkca
Müsteşar Yardımcısı
01 Ocak 2023 11:35

Dileklerimiz...

Bugüne kadar pekçoğu olamadı...

Dilekler, 2023 yılı için de olsun ...

Ben isterim ki; insanlar, hayvanlar, ağaçlar özgür ve sağlıklı yaşasınlar...

Ben isterim ki; bulutlar ağlasın,ama cocuklar ağlamasın,hicbiri öksüzlük,yetimlik nedir bilmesin/duymasın.

Ben isterim ki; konuşsun her çiçek kendi dilince. Ama silahların kesilsin sesi.

Ben isterim ki; kapansın bütün kapılar karanlığa. Ama gözler kapanmasın, sözler kapanmasın.

Ben isterim ki; yangınlar sönsün, ama umutlar sönmesin. Erişsin her meyve kendi dalında, yüreklere acı bir söz değmesin,

Ben isterim ki; gözyaşı gibi aksın pınarlar, toprağın üzerinde duru berrak. Ama pınarlar gibi akmasın gözyaşı, yeryüzünün hiçbir yerinde.

Ben isterim ki; bir yıldızlar kalsın uykusuz gökyüzünün derinliklerinde. Ama insanlar yatıp dinlensinler, taze bir güçle başlamak icin güzel sabahlara, aydınlık sabahlara.

Ben isterim ki; her şey her şey ama her şey eğilsin insanın önünde, ama insan, insana tutsak olmasın.

Ben isterim ki; sevinc bol olsun, mutluluk bol olsun, ülkeden ülkeye giden aydınlık yol olsun.

[Resul Riza / ceviren: Ataol Behramoğlu)]


turkca
Müsteşar Yardımcısı
03 Ocak 2023 19:20

Sitem.

Önde zeytin ağaçları arkasında yar

Sene 1946

Mevsim

Sonbahar

Önde zeytin ağaçları neyleyim neyleyim

Dalları neyleyim.

Yar yollarına dökülmedik dilleri neyleyim.

Yar yar!.Seni kara saplı bir bıçak gibi sineme sapladılar

Değirmen misali döner başım

Sevda değil bu bir hışım

Gel gör beni darmadağın

Tel tel çözülüp kalmışım.

Yar yar

Canımın çekirdeğinde diken

Gözümün bebeğinde sitem var.

Bedri Rahmi Eyüboğlu (D.1911 / Ö.1975)


turkca
Müsteşar Yardımcısı
04 Ocak 2023 15:27

Ben Hayatta En Çok Babamı Sevdim

Hayatta ben en çok babamı sevdim

Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk

Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-

Nasıl koşarsa ardından bir devin

O çapkın babamı ben öyle sevdim

* * * *

Bilmezdi ki oturduğumuz semti

Geldi mi de gidici-hep, hep acele işi!-

Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi

Atlastan bakardım nereye gitti

Öyle öyle ezberledim gurbeti

* * *

Sevinçten uçardım hasta oldum mu

40'ı geçerse ateş, çağrırlar İstanbul'a

Bir helalleşmek ister elbet, diğ'mi, oğluyla!

Tifoyken başardım bu aşk oyununu

Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu

* * *

En son teftişine çıkana değin

Koştururken ardından o uçmaktaki devin

Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için

Açıldı nefesim, fikrim, canevim

Hayatta ben en çok babamı sevdim.

Can Yücel


turkca
Müsteşar Yardımcısı
04 Ocak 2023 23:29

Ruhumu yedi kez aşağıladım:

ilki, onu yükseklere ulaşmaktan kaçındığını gördüğüm zamandı;

ikincisi onu topalın önünde topallarken gördüğüm zamandı;

üçüncüsü kolayla zor arasında seçim yapması gerekip de, kolayı seçtiği zamandı;

dördüncüsü bir yanlış yaptığı ve kendini başkalarının yanlışlarıyla avuttuğu zamandı;

beşincisi güçsüzlüğe sabrettiği ve sabrını güce yorduğu zamandı;

altıncısı bir yüzün çirkinliğini horgördüğü ve onun aslında kendi maskelerinden biri olduğunu anlamadığı zamandı;

ve yedincisi bir övgü şarkısı söyleyip de bunun bir erdem olduğunu sandığı zamandı.

Halil Cibran


turkca
Müsteşar Yardımcısı
05 Ocak 2023 20:16

Sevgilerde

Sevgileri yarınlara bıraktınız

Çekingen, tutuk, saygılı.

Bütün yakınlarınız

Sizi yanlış tanıdı.

* * *

Bitmeyen işler yüzünden

(Siz böyle olsun istemezdiniz.)

Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi

Kalbinizi dolduran duygular

Kalbinizde kaldı.

* * *

Siz geniş zamanlar umuyordunuz,

Çirkindi dar zamanlarda bir sevgiyi söylemek.

Yılların telaşlarda bu kadar çabuk

Geçeceği aklınıza gelmezdi

* * *.

Gizli bahçenizde

Açan çiçekler vardı,

Gecelerde ve yalnız.

Vermeye az buldunuz

Yahut vakit olmadı.

Behçet Necatigil


narodnick
Kapalı
07 Ocak 2023 00:21

Ne zaman yüzüne baksam

yalnızlığın o mutlu gerilimi

O öksüz göl hızla derinleşir

biliyorum, acılarım hiç bitmeyecek,bu öyle bir

yeşil

Ne zaman gözlerinin içine baksam, biliyorum

ikimizi de aşar, o kapının ardındaki masal

bense yüreğimin bu hallerinden korkar, kalırım

bir hız trenine bindirilmiş küçük bir çocuk gibi

geçip giden yüzlerine bakar kalırım

Ömrün kısalığı çarpar camlara

ateş hızla yayılır içerilere

Akşam olur, evler dolar boşalır

acıyla erir, yüzüne aşık çocuk

Ne zaman gözlerinin içine baksam,

biliyorum

İkimizi de aşar, o kapının ardındaki masal

Cezmi Ersöz


narodnick
Kapalı
13 Ocak 2023 23:26

Her Şey Sende Gizli

*

Yerin seni çektiği kadar ağırsın,

Kanatların çırpındığı kadar hafif..

Kalbinin attığı kadar canlısın,

Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...

Sevdiklerin kadar iyisin,

Nefret ettiklerin kadar kötü..

Ne renk olursa olsun kaşın gözün,

Karşındakinin gördüğüdür rengin..

Yaşadıklarını kâr sayma:

Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; ne kadar yaşarsan yaşa,

Sevdiğin kadardır ömrün..

Can Yücel


narodnick
Kapalı
31 Ocak 2023 06:54

İki kalp arasında en kısa yol:

Birbirine uzanmış ve zaman zaman

Ancak parmak uçlarıyla değebilen

İki kol.

Merdivenlerin oraya koşuyorum,

Beklemek gövde gösterisi zamanın;

Çok erken gelmişim seni bulamıyorum,

Bir şeyin provası yapılıyor sanki.

Kuşlar toplanmış göçüyorlar

Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

Cemal Süreyya...


narodnick
Kapalı
04 Şubat 2023 02:38

Eşdeğeriyle yan yana yürürken

Cehennem sokağında birey olmak,

Ve en inceldikten sonra

İlkel sözcüklerle konuşmak seninle.

Saat beş nalburları pencerelerden

Madeni paralar gösteriyorlar,

Yalnızlığı soruyorlar, yalnızlık,

Bir ovanın düz oluşu gibi bir şey.

Hiçbir şeyim yok akıp giden sokaktan başka

Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

Cemal Süreya


turkca
Müsteşar Yardımcısı
12 Şubat 2023 11:29

Ev de,o ev değil artık...

"...İşte depreme o evde yakalandım. Yıkıntılar, acılar, umutlar, korkular televizyon ekranıyla beni orada ele geçirdi.

Önceleri,bir süre sonra aygıtı kapatmak istedim. Sonra, o çaresiz insanları izlerken acılarını paylaşıyormuş, görüntüleri engellersem onlara ihanet ediyormuş gibi bir duyguya kapılarak izlemeyi sürdürdüm.

İzlerken,onların soğuktan titrerken, benim iliklerime kadar ısınmışlığımdan utandım.Tıpkı Yılmaz'ın ölmesi üzerine, benim yaşamayı sürdürmemden utandığım gibi...

Evet bir süredir,başka boyutlar içinde evde yaşıyorum. ama ev artık o eski ev değil bir "başka yer".

Depremin kaçıncı gününü yaşıyoruz? Buna yedinci demek, doğru dürüst cevap vermek oluyor mu? Kahramanmaraş'ta göçük altında, eksi bilmem kaç derecede bir insan sesi bekleyen kişiy le onun başına gelenleri sıcak odasından izleyen biri için bu yedi gün aynı şeyi ifade edebilir mi hiç?

***

Göçük altında can verenler için artık ne soğuk kaldı ne karanlık ne yalnızlık.Her şey bitti. Artık onlara hiçbir şey zarar veremez bir daha. Artık onlar özgürdürler.

Peki acaba yok olmak, esaretten kurtulmak ve özgürlük olabilir mi? Yok olana özgür denilebilir mi? Neyse...

Bir de evinin altında göçükte günlerini insan sesi duymak, kurtarılmak ümidiyle bekleyen ve eve dönüşü özleyenlere ne demeli? Onlar göçükte beklerken eve dönüşü özleyebilirler mi?

Onlar için eve dönüş ne demek, zaten evde değiller mi? Ama ev, o ev mi? Ev, mezar olmuşsa eve nasıl dönecek?

Bu travmayı yaşayan insan artık eve dönme özlemi nasıl yaşayabilir, nasıl eve dönebilir?Onun yaşayabileceği, olsa olsa hiçbir yere dönememe durumu olmaz mı?

Belki de hayatta en büyük sorun, eve dönememek değil, evi yitirmektir.

Şairin dediği gibi,

"Eve dönememek değil hayatın en zor işi,Müşkül o ki, daha dönemeden önce evi yitirir kişi."

Ali Sirmen/ 12 Şubat 2023 Pazar


narodnick
Kapalı
14 Şubat 2023 02:18

Hoş geldin,iyi ki geldin...

99 Depremini bire bir yaşayan bir arkadaşımdan duymuştum benzer anlatımları...

Ailesinden kimse ölmedi...

Ailesindekileri bilmiyorum ama...

O hiç bir zaman iyi olamadı...

Hâlâ da iyi değil...

Çok ağır...

İlk dört gün hiç uyumadım,uyuyamadım...

Şimdilerde

Özel hayatımdaki en ağır travmalar karşısında aldığım tutuğum alıyorum...

Sızana kadar içiyorum...

Dostlarım arkadaşlarım vardı....

Onları araraken,watsap vb den yazarken bile kendimden utanıyorum...

turkca, 1 yıl önce

Ev de,o ev değil artık...

"...İşte depreme o evde yakalandım. Yıkıntılar, acılar, umutlar, korkular televizyon ekranıyla beni orada ele geçirdi.

Önceleri,bir süre sonra aygıtı kapatmak istedim. Sonra, o çaresiz insanları izlerken acılarını paylaşıyormuş, görüntüleri engellersem onlara ihanet ediyormuş gibi bir duyguya kapılarak izlemeyi sürdürdüm.

İzlerken,onların soğuktan titrerken, benim iliklerime kadar ısınmışlığımdan utandım.Tıpkı Yılmaz'ın ölmesi üzerine, benim yaşamayı sürdürmemden utandığım gibi...

Evet bir süredir,başka boyutlar içinde evde yaşıyorum. ama ev artık o eski ev değil bir "başka yer".

Depremin kaçıncı gününü yaşıyoruz? Buna yedinci demek, doğru dürüst cevap vermek oluyor mu? Kahramanmaraş'ta göçük altında, eksi bilmem kaç derecede bir insan sesi bekleyen kişiy le onun başına gelenleri sıcak odasından izleyen biri için bu yedi gün aynı şeyi ifade edebilir mi hiç?

***

Göçük altında can verenler için artık ne soğuk kaldı ne karanlık ne yalnızlık.Her şey bitti. Artık onlara hiçbir şey zarar veremez bir daha. Artık onlar özgürdürler.

Peki acaba yok olmak, esaretten kurtulmak ve özgürlük olabilir mi? Yok olana özgür denilebilir mi? Neyse...

Bir de evinin altında göçükte günlerini insan sesi duymak, kurtarılmak ümidiyle bekleyen ve eve dönüşü özleyenlere ne demeli? Onlar göçükte beklerken eve dönüşü özleyebilirler mi?

Onlar için eve dönüş ne demek, zaten evde değiller mi? Ama ev, o ev mi? Ev, mezar olmuşsa eve nasıl dönecek?

Bu travmayı yaşayan insan artık eve dönme özlemi nasıl yaşayabilir, nasıl eve dönebilir?Onun yaşayabileceği, olsa olsa hiçbir yere dönememe durumu olmaz mı?

Belki de hayatta en büyük sorun, eve dönememek değil, evi yitirmektir.

Şairin dediği gibi,

"Eve dönememek değil hayatın en zor işi,Müşkül o ki, daha dönemeden önce evi yitirir kişi."

Ali Sirmen/ 12 Şubat 2023 Pazar

Toplam 181 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi