Editörler : Lanet
12345678910111213»

mrarsenic
Kapalı
24 Mayıs 2007 22:35

Sensiz

Her günüm sensiz çaresiz

Kelimelerle anlatamıyorum seni

Senin sevdan kalbimde çınlayan bir ney gibi

Güzel ama ulaşılmaz

Ben seni beklentisiz sevdim

Bir annenin yavrusunu sevişi gibi

Bir balığın susuz yaşayamadığı gibi

Umut dolu ama imkansız

Her gece daha bi vuruyor sevdan

Daha bi acıyor merhemsiz yaram

Sensizliğe susan gönlümde hicran

Ne olur uyandır beni bu kabuslardan


rojbas62
Yasaklı
24 Mayıs 2007 22:42

Kırılmış Bir Şehirde

Sınırda Gece Döven

Kırık Bir Dal

Yitirilmiş Bir Yüz

Kuşatılmış Bir Tarih

Ağzımı Sana Mühürledim

Kırk Gün Bir Gece

Müştekiyim Sende

Bir Kuşluk Vakti Çıkıp Gelsen

Sadece Esmerliğinde Gülümsesen

Kanamalarda Biter Yüreğimde

Tunceli, 13.05.2007


mrarsenic
Kapalı
24 Mayıs 2007 23:01

Sizden Sakli

.

gelmediniz, ben hep sizi bekledim

eksilen yanlarimla

sizden sakli eskidim

her seyden önce ask verilmis bir sözdü benim için

gün, ay, saat, hafta; takvimisi zaman yani

Aldikça dönemeçleri degismedi hiçbir sey

yalnizca ufuklar yeniledim

Kaç asktan olusmus bir seydi ask

her sevgiliyle biraz daha

biraz daha sizden sakli eskidim

.

Murathan Mungan


Ş@h-in
Müsteşar
25 Mayıs 2007 08:34

Ne Ağlarsın Benim Zülfü Siyahim,

Bu Da Gelir Bu Da Geçer Ağlama.

Göklere Erişti Figânım Ahım,

Bu Da Gelir Bu Da Geçer Ağlama.

-Aşık Daimi -


mrarsenic
Kapalı
25 Mayıs 2007 12:51

Rahat

Su kavga bir bitse dersin,

Acıkmasam dersin,

Yorulmasam dersin;

Cisim gelmese dersin,

Uykum gelmese dersin;

Ölsem desene!

Orhan Veli Kanık


mrarsenic
Kapalı
25 Mayıs 2007 12:52

Gece Gezintileri

.

agzimda mavi bir islik

omuz basimda yildizlar

sirtimda kursun yaniklari

gültepe sokaklarini adimliyorum

derelerden caddeye uzanan

yoksul isçi sokaklarini

gözü yasli analarin ellerini öperim

sabah çaylarini demlerim isçilerin

genç kizlar sevda siirleri ister

gerçi sokaklar suskun sokaklar kelepçeli

ama gece tepeleme yildizla dolu

mavilerim çocuklarin düslerini

bir ev var köse basinda boyasiz

iki cani eksik iki dali kirik

her gece özenle iki yatak serilir

bahar serinligi anamin elinde yumusacik

nöbetlese yatar bizimkiler

gece boyu sefkat beklenir

parayla alinmazlari satarim

yoksul sokaklarin çerçisiyim ben

heybem kavga nakisli umut dolu

bütün yasaklarin üstünü çizerim

kosarak gelir çocuklar

tamamlanir yarim kalmis yazilar

biter elbet bu firari gezintiler

kirik kapili evinde gültepe`nin

bir bebek aglar babasi yitik

agzimda islik dönerim metris damina

aglama bebegim

türkülü sabah birakirim kapina

.

Nevzat Çelik


mrarsenic
Kapalı
25 Mayıs 2007 12:56

Yerçekimli Karanfil

.

Biliyor musun az az yasiyorsun içimde

Oysaki seninle güzel olmak var

Örnegin raki içiyoruz, içimize bir karanfil düsüyor gibi

Bir agaç isliyor tikir tikir yanimizda

Midemdi aklimdi su kadarcik kaliyor.

Sen o karanfile egilimlisin, alip sana veriyorum iste

Sen de bir baskasina veriyorsun daha güzel

O baskasi yok mu bir yanindakine veriyor

Derken karanfil elden ele.

Görüyorsun ya bir sevdayi büyütüyoruz seninle

Sana deginiyorum, sana isiniyorum, bu o degil

Bak nasil, beyaza keser gibisine yedi renk

Birlesiyoruz sessizce.

Yerçekimli Karanfil,1957

.

Edip Cansever


mrarsenic
Kapalı
25 Mayıs 2007 14:15

Sen Başkasın

Sen başkasın

Gülerken başka

Küserken başka

Susarken başka

Sen başkasın

Konuşurken başka

Öpüşürken başka

Sevişirken başka

Hem de herkesten başka

Ama benim aşkım

Bambaşka!

Ahmet Selçuk İlkan


sanemm
Kapalı
25 Mayıs 2007 14:18

Su Kasidesi

Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su

Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su

(Ey göz! Gönlümdeki (içimdeki) ateşlere göz yaşımdan

su saçma ki, bu kadar (çok) tutuşan ateşlere su fayda

vermez.)

Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem

Yâ muhît olmış gözümden günbed-i devvâra su

(Şu dönen gök kubbenin rengi su rengi midir; yoksa

gözümden akan sular, göz yaşları mı şu dönen gök

kubbeyi kaplamıştır, bilemem..)

Zevk-ı tîğundan aceb yoh olsa gönlüm çâk çâk

Kim mürûr ilen bırağur rahneler dîvâra su

(Senin kılıca benzeyen keskin bakışlarının zevkinden

benim gönlüm parça parça olsa buna şaşılmaz. Nitekim

akarsu da zamanla duvarda, yarlarda yarıklar meydana

getirir.)

Vehm ilen söyler dil-i mecrûh peykânun sözin

İhtiyât ilen içer her kimde olsa yara su

(Yarası olanın suyu ihtiyatla içmesi gibi, benim

yaralı gönlüm de senin ok temrenine, ok ucuna benzeyen

kirpiklerinin sözünü korka korka söyler.)

Suya virsün bâğ-bân gül-zârı zahmet çekmesün

Bir gül açılmaz yüzün tek virse min gül-zâra su

(Bahçıvan gül bahçesini sele versin (su ile

mahvetsin), boşuna yorulmasın; çünkü bin gül bahçesine

su verse de senin yüzün gibi bir gül açılmaz.)

Ohşadabilmez gubârını muharrir hattuna

Hâme tek bahmahdan inse gözlerine kara su

(Hattatın beyaz kâğıda bakmaktan, kalem gibi,

gözlerine kara su inse (kör olsa, kör oluncaya kadar

uğraşsa yine de) gubârî (yazı)sını, senin yüzündeki

tüylere benzetemez. )

Ârızun yâdıyla nem-nâk olsa müjgânum n'ola

Zayi olmaz gül temennâsıyla virmek hâra su

(Senin yanağının anılması sebebiyle kirpiklerim

ıslansa ne olur, buna şaşılır mı? Zira gül elde etmek

dileği ile dikene verilen su boşa gitmez.)

Gam güni itme dil-i bîmârdan tîgun dirîğ

Hayrdur virmek karanu gicede bîmâra su

(Gamlı günümde hasta gönlümden kılıç gibi keskin olan

bakışını esirgeme; zira karanlık gecede hastaya su

vermek hayırlı bir iştir.)

İste peykânın gönül hecrinde şevkum sâkin it

Susuzam bir kez bu sahrâda menüm-çün ara su

(Gönül! Onun ok temrenine benzeyen kirpiklerini iste

ve onun ayrılığında duyduğum hararetimi yatıştır,

söndür. Susuzum bu defa da benim için su ara.)

Men lebün müştâkıyam zühhâd kevser tâlibi

Nitekim meste mey içmek hoş gelür hûş-yâra su

(Nasıl sarhoşa şarap içmek, aklı başında olana da su

içmek hoş geliyorsa, ben senin dudağını özlüyorum,

sofular da kevser istiyorlar.)

Ravza-i kûyuna her dem durmayup eyler güzâr

Âşık olmış galibâ ol serv-i hoş-reftâra su

(Su, her zaman senin Cennet misâli mahallenin

bahçesine doğru akar. Galiba o hoş yürüyüşlü, hoş

salınışlı; serviyi andıran sevgiliye aşık olmuş.)

Su yolın ol kûydan toprağ olup dutsam gerek

Çün rakîbümdür dahı ol kûya koyman vara su

(Topraktan bir set olup su yolunu o mahalleden

kesmeliyim, çünkü su benim rakibimdir, onu o yere

bırakamam.)

Dest-bûsı ârzûsıyla ger ölsem dostlar

Kûze eylen toprağum sunun anunla yâra su

(Dostlarım! Şayet onun elini öpme arzusuyla ölürsem,

öldükten sonra toprağımı testi yapın ve onunla

sevgiliye su sunun.)

Serv ser-keşlük kılur kumrî niyâzından meger

Dâmenin duta ayağına düşe yalvara su

(Servi kumrunun yalvarmasından dolayı dikbaşlılık

ediyor. Onu ancak suyun eteğini tutup ayağına düşmesi

(yalvarıp aracı olması bu dikbaşlılığından)

kurtarabilir.)

İçmek ister bülbülün kanın meger bir reng ile

Gül budağınun mizâcına gire kurtara su

(Gül fidanı bir hile ile (meşhur gül ve bülbül

efsanesindeki gibi yine) bülbülün kanını içmek

istiyor; bunu engelleyebilmek için suyun gül

dallarının damarlarına girerek gül ağacının mizacını

değiştirmesi gerekir.)

Tıynet-i pâkini rûşen kılmış ehl-i âleme

İktidâ kılmış târîk-i Ahmed-i Muhtâr'a su

(Su Hz. Muhammed'in (s.a.v) yoluna uymuş (ve bu hâli

ile) dünya halkına temiz yaratılışını açıkça

göstermiştir.)

Seyyid-i nev-i beşer deryâ-ı dürr-i ıstıfâ

Kim sepüpdür mucizâtı âteş-i eşrâra su

(İnsanların efendisi, seçme inci denizi (olan Hz.

Muhammed'in s.a.v) mucizeleri kötülerin ateşine su

serpmiştir.)

Kılmağ içün tâze gül-zârı nübüvvet revnakın

Mu'cizinden eylemiş izhâr seng-i hâra su

(Katı taş, Peygamberlik gül bahçesinin parlaklığını

tazelemek için (ve onun) mucizesinden dolayı su

meydana çıkarmıştır.)

Mu'cizi bir bahr-ı bî-pâyân imiş âlemde kim

Yetmiş andan min min âteş-hâne-i küffara su

(Hz. Peygamberimiz'in mûcizeleri dünyada uçsuz

bucaksız bir deniz gibi imiş ki, ondan (o

mucizelerden), ateşe tapan kâfirlerin binlerce

mâbedine su ulaşmış ve onları söndürmüştür.)

Hayret ilen barmağın dişler kim itse istimâ

Barmağından virdügin şiddet günü Ensâr'a su

(Mihnet günü Ensâr'a parmağından su verdiğini (bir

mucize olarak parmağından su akıttığını) kim işitse

hayret ile (şaşa kalarak) parmağını ısırır.)

Dostı ger zehr-i mâr içse olur âb-ı hayât

Hasmı su içse döner elbette zehr-i mâra su

(Dostu yılan zehri içse (bu zehir onun dostu için) âb-

ı hayat olur. Aksine düşmanı da su içse (o su,

düşmanına) elbette yılan zehrine döner.)

Eylemiş her katreden min bahr-ı rahmet mevc-hîz

El sunup urgaç vuzû içün gül-i ruhsâra su

(Abdest (almak) için el uzatıp gül (gibi olan)

yanaklarına su vurunca (sıçrayan) her bir su

damlasından binlerce rahmet denizi dalgalanmıştır.)

Hâk-i pâyine yetem dir ömrlerdür muttasıl

Başını daşdan daşa urup gezer âvâre su

(Su ayağının toprağına ulaşayım diye başını taştan

taşa vurarak ömürler boyu, durmaksızın başıboş gezer.)

Zerre zerre hâk-i dergâhına ister sala nûr

Dönmez ol dergâhdan ger olsa pâre pâre su

(Su, onun eşiğinin toprağına zerrecikler halinde ışık

salmak (orayı aydınlatmak) ister. Eğer parça parça da

olsa o eşikten dönmez.)

Zikr-i na'tün virdini dermân bilür ehl-i hatâ

Eyle kim def-i humâr içün içer mey-hâra su

(Sarhoşlar içkiden sonra gelen bat adrysını gidermek

için nasıl su içerlerse, günahkârlar da senin na'tının

zikrini dillerinde tekrarlamayı (dertlerine)

derman bilirler.)

Yâ Habîballah yâ Hayre'l beşer müştakunam

Eyle kim leb-teşneler yanup diler hemvâra su

(Ey Allah'ın sevgilisi! Ey insanların en hayırlısı!

Susamışların (susuzluktan dudağı kurumuşların) yanıp

dâimâ su diledikleri gibi (ben de) seni özlüyorum.)

Sensen ol bahr-ı kerâmet kim şeb-i Mi'râc'da

Şebnem-i feyzün yetürmiş sâbit ü seyyâra su

(Sen o kerâmet denizisin ki mi'râc gecesinde feyzinin

çiyleri sabit yıldızlara ve gezegenlere su

ulaştırmış.)

Çeşme-i hurşîdden her dem zülâl-i feyz iner

Hâcet olsa merkadün tecdîd iden mimâra su

(Kabrini yenileyen (tamir eden) mimara su lazım olsa,

güneş çeşmesinden her an bol bol saf, tatlı ve güzel

su iner.)

Bîm-i dûzah nâr-ı gam salmış dil-i sûzânuma

Var ümîdüm ebr-i ihsânun sepe ol nâra su

(Cehennem korkusu, yanık gönlüme gam ateşi salmış,

(ama) o ateşe, senin ihsan bulutunun su serpeceğinden

ümitliyim.)

Yümn-i na'tünden güher olmış Fuzûlî sözleri

Ebr-i nîsândan dönen tek lü'lü şeh-vâra su

(Seni övmenin bereketinden dolayı Fuzûlî'nin (alelâde)

sözleri, nisan bulutundan düşüp iri inciye dönen su

(damlası) gibi birer inci olmuştur.)

Hâb-ı gafletden olan bîdâr olanda rûz-ı haşr

Eşk-i hasretden tökende dîde-i bîdâra su

(Kıyamet günü olduğu zaman, gaflet uykusundan uyanan

düşkün (yahut aşık) göz, (sana duyduğu) hasretten su

(gözyaşı) döktüğü zaman,)

Umduğum oldur ki rûz-ı haşr mahrûm olmayam

Çeşm-i vaslun vire men teşne-i dîdâra su

(O mahşer günü, güzel yüzüne susamış olan bana vuslat

çeşmenin su vereceğini, beni mahrum bırakmayacağını

ummaktayım.)

Fuzuli


cirhinik
Şef
25 Mayıs 2007 14:39

Güzel

Dün seni görende sinem sızladı,

Damarım çekildi dilim lal oldu,

Kara kaşın başkaldırıp bakanda,

Aklım koydu gitti fikrim kül oldu.

Salınır da dağlar taşlar salınır,

Deli çaylar gibi gönlüm bulanır,

Seni görmeyinc ebeynim dolanır,

Bir gün derler bu garip de del oldu.

Kurbanın olayım kurtaran yok mu,

İki kelam etmek garibe çok mu,

Bakışın kılıç mı gülüşün ok mu,

Söküldü ciğerim her yan al oldu.

Güzel seni bir kenara koymayım,

Hayalini syrettikçe doymayım,

Yüzünü görüyüm sesin duymayım,

Kim ne bilsin SEFAİ'e hal oldu.

Aşık Sefai


wishbone
Kapalı
25 Mayıs 2007 14:47

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da

hattâ sevda yüzünden

ölmek de ayıp değil,

bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte

yani yürekte.

.

Meselâ bir barikatta dövüşerek

meselâ kuzey

kutbunu keşfe giderken

meselâ denerken damarlarında bir serumu

ölmek ayıp olur mu?

.

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da

hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

.

Seversin dünyayı doludizgin

ama o bunun farkında değildir

ayrılmak istemezsin dünyadan

ama o senden ayrılacak

yani sen elmayı seviyorsun diye

elmanın da seni sevmesi şart mı?

Yani Tahir'i Zühre sevmeseydi artık

yahut hiç sevmeseydi

Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?

.

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da

hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

.

N.H. RAN


cennaz
Aday Memur
25 Mayıs 2007 16:46

wishbone teşekür ederim. tahir ile zühre şiirin çok seviyorum.hangi kitabında olduğunu yazarsan sevirim.


Ş@h-in
Müsteşar
25 Mayıs 2007 19:06

Hüdaiyim Daldım Gama

Saldı Beni Demden Deme

Asın Kesin Yüzün Amma

Dilinen Öldürmen Beni

-Aşık Hüdai -


mrarsenic
Kapalı
25 Mayıs 2007 19:55

Anlat

Nasıl aydınlıktı gece

Yağmurun ıslak sessizliğinde

Yapraklarla örtünmüş kuşlar

Aklımızda edepsiz düşüncelerimizle.

Ambalajından çıkmamış umutlar,

Çürüyüverdiler sabaha

Sen bana yine karanlığı anlat...

Yelken açtı bir tekne

Batan güneşe doğru

Yazılmış tüm tarihim

Silindi belleğimden.

Bakışlarında unuttum kendimi,

Bu şiiri kim yazdı bilemiyorum

Sen bana yine korkuları anlat...

Çok uzaktı gözyaşı

Çıplak benliğimize

Işığa boğuldu ufuklar

Patlarken yüreğim gözbebeklerinde

Sabır, oynak bir dansözdü

Karşılıklı kıvırttık

Sen bana yine beklemeyi anlat...

Geride kaldı akşam

Yüzünü gösterdi zaman

Gölgeler kaybolurken

İki uzak ülke olduk.

Bir gün hatırlarsam eğer,

İçimde sakladığım seni

Sen bana hiçliği anlat

Stepne Şair


mrarsenic
Kapalı
25 Mayıs 2007 21:35

İSTEK

Yanıyor beynimin kanı,

Bilmem nerelere gitsem?

İçime sığmayan canı

Hangi rüzgara es etsem?

Akşam sular karardı mı?

Bir dağa versem ardımı,

İçimi yakan derdimi

Sağır göklere anlatsam

İçiliversem dem gibi,

Kırılıversem cam gibi,

Şamdanda yanan mum gibi,

Sabahı görmeden bitsem

Bir yüce ormana dalıp

Ya bir dağ başına gelip,

Beni yaradanı bulup

Malını başına atsam

Görünmez kollar boynumda.

Yarın hayali koynumda,

Sıcak bir kurşun beynimde,

Bir ağaç dibinde yatsam.

Sabahattin Ali


mrarsenic
Kapalı
25 Mayıs 2007 21:39

Sen Nerdesin?

Caddeden sokaklara doğru sesler elendi,

Pencereler kapandı,apılar sürmelendi.

Bir kömür dumanıyle tütsülendi akşamlar,

Gurbete düşmüşlerin başına çöktü damlar...

Son yolcunun gömüldü yolda son adımları,

Bekçi sert bir vuruşla kırdı kaldırımları.

Mezarda ölü gibi yalnız kaldım odamda:

Yanan alnım duvarda,sönen gözlerim camda,

Yuvamı çiçekledim,sen bir meleksin diye,

Yollarını bekledim görüneceksin diye.

Senin için kandiller tutuştu kendisinden,

Resmine sürme çektim kandillerin isinden.

Saksıda incilendi yapraklar senin için,

Söylendi gelmez diye uzaklar senin için...

Saatler saatleri vurdu çelik sesiyle,

Saatler son gecemin geçti cenazesiyle,

Nihayet ben ağlarken toprağın yüzü güldü,

Sokaklardan caddeye doğru sesler döküldü...

Faruk Nafiz Çamlıbel


Ş@h-in
Müsteşar
25 Mayıs 2007 22:27

Bana namaz kılmaz diyen

Ben kılarım namazımı

Kılarısam kılmazısam

Ol Hak bilir niyazımı

- Yunus Emre -


rojbas62
Yasaklı
26 Mayıs 2007 07:34

Barış ve Umut

Meydanlarda dolu dolu iken güz vakti kuşlar,

Uçuşuverdiler gayrı dünden eser mi kaldı;

Gün oldu unutuldu, gün oldu anıldı barış,

Karışıverdiler toprağa toprakla bir oldular.

Barış için didindiler şimdi hatırda mı onlar,

Gökyüzü şahit olanlar gerçeğin ta kendisi;

Huzurla ve umutla bakmalı yarınlara tüm sevgiler,

Güvercinlerin barış çığlıkları ve nerede o yitik ümitler.


Zambak563
Kapalı
26 Mayıs 2007 11:20

gözünaydın bozyazılı...hoşgeldin başlık sahibi...sevdiklerinize kavuştunuz:)


mrarsenic
Kapalı
26 Mayıs 2007 12:13

HAYALINLE.....

Yaşadığım hayat koca bir yalan

Yalan boşa geçen günlerim

Hasret acı gözyaşıyla dolu

Yok olup gitmiş umutlarım

Gerçek olan tek şey yüreğimdeki sevgin

Gerçek sadece hayallerim

Kırılmadan üzülmeden ıslanır kirpiklerim

Aşkın!!! hiç tatmadığım sevinçlerim

Gerçek olan tek şey çılgınca arzularım

Çıldırtan soluğunu yüzümde hissederken

Dudakların dudağımda tenimde gezinirken

Bedenim aşkınla kavrularak titrerken

Yaşadığım gerçek

HAYALİNLE SEVİŞİRKEN...

Gülay Atilay

Toplam 2378 mesaj
12345678910111213»

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi