Editörler : Lanet
«151617181920212223242526»

sonfilozof
Genel Müdür
12 Temmuz 2007 01:30

Seyrine doyulmaz bak guldeki nakis enfes

Dikkatimi celbetti birden gaipten bir ses

Tabiattir dedi musebbibi herbir husnun

Dustu dilime o an Allah bes baki heves


mrarsenic
Kapalı
12 Temmuz 2007 20:12

Bir Ben Bilirim

Biliyorsun emanet bu can tende

Taşıyorum ama bir ben bilirim

Hayret , ölmüyorum yüreğim sende

Yaşıyorum ama bir ben bilirim.

Acırım,bir kuş ayrılsa eşinden

Umutlarım tırnağımdan dişimden

Yakalamak için onun peşinden

Koşuyorum ama bir ben bilirim.

Geçemedim saadetin semtinden

Umut bulamadım umut kentinden ,

Bir sel oldum acıların bendinden

Coşuyorum ama bir ben bilirim.

Ayrı düştüm ben ela gözlü yardan

Gönlüm bir türlü kurtulmadı dardan

Ben de bilmiyorum koca dağlardan

Aşıyorum ama bir ben bilirim.


gülzuhal
Kapalı
13 Temmuz 2007 00:47

Yenilgi

Halil Cibran

Yenilgi, yenilgim, yalnızlığım ve kimsesizliğim.

Binlerce yengiden de bana değerli olan sen!

Dünyadaki tüm parlak başarılardan

sensin yüreğime yakın olanı!

Yenilgi, yenilgim, baskaldırım

ve de benim kendimle tanışmam.

Sayendedir ki, hala ben ayağı yere basan

ve solmuş defneler peşinde koşmayan

biri olduğumun bilincindeyim;

ve sende, yalnızlığımı buldum

ve de herkesten uzak,

ve de gururlu olmayı.

Yenilgi, yenilgim, benim parlak kılıcım

ve de kalkanım.

Gözlerinde okudum tahtı arayanın

kendi kendisinin kuluna dönüştüğünü.

Ve, bir kimsenin derinliklerindeki

esasını anlayabilmemiz için

onun gücünü söndürmemiz gerektiğini.

Ve ancak böylesine olgunlaştıktan sonradır ki,

bir meyvenin tadına varılabildiğini.

Yenilgi, yenilgim,

benim sözünü sakınmaz yol arkadaşım

şarkımı, bağrışmalarımı, sessizliklerimi hep duyacaksın.

Ve senden baska hiçkimse bana söz etmeyecek

kanat çırpınmalarından ve deniz kabarmalarından

ve de geceleri yanan dağlardan.

Ve sen, tek başına

ruhumun sarp ve kayalık

yollarından tırmanacaksın.

Yenilgi, yenilgim, benim ölmez cesaretim

sen ve ben fırtınada birlikte güleceğiz;

ve biz ikimiz, derin mezarlar kazacağız

içimizde ölmekte olanlara;

ve tutunacağız, tüm gücümüzle,

güneşin karşısında;

ve de tehlikeli olacağız.

Deli - 1918


nursengorsen7410
Aday Memur
13 Temmuz 2007 07:14

Free Image Hosting

Free Image Hosting

Free Image Hosting

Free Image Hosting

Free Image Hosting

http://picasaweb.google.com/sanatsalpaylasim/GorselSiirlerim


mrarsenic
Kapalı
13 Temmuz 2007 19:21

Boğaz Gezintisi

Ne günlermiş, ne günlermiş

Yıldızlar, mehtap, çamlar altında

Yıldızlar, mehtap, çamlar altında

Ne günlermiş, ne günlermiş

Gelip geçmiş!

Vapurlar değil, Boğaz'dan geçen;

Boğaz'dan yalılar geçiyor,

Toplamış bulardan eteklerini...

Dairesine çekilen bir saraylı gibi

Yalılar gelmiyen alemlerine gidiyor

Bırakıp bu sessiz gecelerini.

Çekip almış kuşların kanatlarından rüzgarını

Asırlık rüyalarında yalılar

Uykuların mahmurluğu saçaklarını sarmış.

Saz sesleri gelmiyor kıyılardan.

Ne geçen yazlardan bir haber var,

Ne gelecek baharlardan.

Kim bilir kaç deniz geçmis uykularından.

Başbaşa kalmış iki hisar

Beklemekte sönük sahilleri.

Artık eski harpleri anlatır taş duvarlar

Kıyılarından geçen balıklara.

O balıklar ki dedeleri

Şarkılarla beslenmişti geceleri.

Şimdi sulara düşen çürümüş tahtalar

Dalgalarda son oltanın yemleri.

Bir zamanlar şen yaşamış yalılar

Işıklı bir ziyafet sofrasında.

Renklerini deniz almış götürmüş,

Küllerini alev alıp savurmuş.

Deniz kenarında denizsiz kalmış yalılar.

Ortaklığı ayrılmış kıt'aların

Anadolu günden güne Rumeli'ye küsmüş

Bugün biz değiliz bakan yalılara;

Yalılar boynu eğik bize bakıyor

Biz değiliz sarkan hatıralara...

Göğüs gererek dalgalara

Yalılar bir hayal için denize sarkıyor

Yalılar bize bakıyor, denize bakıyor.

Ne günlermiş, ne günlermiş

Yıldızlar, mehtap, çamlar altında

Ne günlermiş, ne günlermiş

Gelip geçmiş!


nursengorsen7410
Aday Memur
14 Temmuz 2007 11:40

Boğaz gezintisinde, virane yalılar neler neler düşündürmüş size..Yaşantılara tanık yalıları sizin gözünüzle, anlatımınızla daha bir anlamlı buldum. Paylaşım için teşekkürler mrarsenic hocam.


mrarsenic
Kapalı
14 Temmuz 2007 13:53

Duygular

Duygular, duyarlı insanların sahip olduğu şeylerdir.

İşte oradalar!

Ve

Depresyondalar!

?umutsuzluk,

acı ve çaresizlik,

Yorgunluk ve pişmanlık!

Korku, hastalık,

Nefret, dalgınlık,

Ve / ya hayal kırıklığı

Ve sinir hatında?lar!?

Onlar,

Öyle?ler de..!

Biz?

Temiz duygular,

Sade bir tirende miyiz?

Her kompartımanımızda

Sevgi,

Saygı

Yolculuk etmekte..?

Yoksa

Ana kabinin bacasına,

Verdiği kap kara

Dumanlar gibi biz,

Yüzümüz kapkara,

Kalbimiz zorda

Hançerlenmiş duygularımızda

Derin yara!

Haydin söyleyin, hangisi?


geçerakça
Genel Müdür
14 Temmuz 2007 17:04

Bilmek İstiyorum

Gömülmek kolaydır karanlıklara,

Sen yine de gizleme gözlerini,

Benden kaçırma;

Sözlerini bilmek istiyorum,

Dolaştığın denizi

Hangi nehir daha çok sevdi

Seni bilmek istiyorum.

En büyük ihanet dalganınkidir;

Nasıl da tırmanır kayalara,

Kaçar denizin gerçeğinden...

Hangi yalan kıyıya çekti seni,

Bilmek istiyorum.

Kolaydır gömülmek karanlıklara,

Ben gözlerini görmek istiyorum

/geçerakçe/


Ş@h-in
Müsteşar
15 Temmuz 2007 12:05

Kendime:

Gerçekte ne isem,

Sanalda da o olmalıyım...

***

Ya olduğun gibi görün

Ya göründüğün gibi ol

(Ya da gözüme görünme)


Kül kedisi
Kapalı
15 Temmuz 2007 12:38

Sana seni yazmak istiyorum yine

Hiç bir şekilde süslemeden üzerini

İçimden geldiği gibi,katıksız

Sana Yusuf diyorum da yine kimseler duymuyor

Ve yine kimseler bilmiyor sana seni yazdığımı

Ve yine kimseler bilmiyor sessizce sana çoğaldığımı

Seslenişimi duymuyor kimse

Bekliyorum...

Yüreğim coşkun akan bir nehrin taş tutmaz yatağı sanki

Ey yar!sen bilmesende ben geliyorum

Biliyorum Ey yar!

Beni biliyorsun...

Seni biliyorum...

Duadasın şimdi,sessizce yağıyorsun

Damlaların önce seni ıslatıyor,bilki ardından beni...

Bozma sessizliğini

Ben seni beklerim...

Sonuna dek..

Sabrımın en keskin taraflarıyla

Bu yüreği duayla bilerim...!

Ben yine ...

Yine seni beklerim...!

Ey yar!


mrarsenic
Kapalı
15 Temmuz 2007 21:21

ZÜLFÜ KİRLİ GÜL!

Zülfü kirli bir gülün bakışında hüzünüm

Gözyaşlarım ayrılık mihrâbında can verir...

Çiçeklerin gelinlik giyindiği düğünüm

Seherlerin neşesi elemime son verir.

Sarmal sarmal ihtiras, özümde hüküm süren...

Kılavuzu kaybettim, bulmam zor çıkış yolu!

Ağlatır gözlerimi, yüreğimi güldüren...

Gözyaşlarım bulamaz rehbersiz akış yolu!

Karamsarlık hikaye yazar, duygularımla...

Sonsuzluğun muhteşem esrarına, bıkmadan!

Yağmur olur beklentim çiseler damla damla...

Yangınsız tutuşurum, kül olurum akmadan!

Başkaldırım kendime, belirsiz itaatim...

Alnımda her lekeden kara dolu, çıkmayan!

Elem, hüzün elinde oyuncaktır sıhhatim...

Dikenlere hükümlü gül, her yerim, kokmayan!

Dinginliğin öyküsü fırtına deryalarda...

Zerrelerim savrulur gökyüzüne yok olur!

Bir serüven yaşarım karmaşık rüyalarda...

İrâdem ki, gördüğü manzaradan şok olur!

Zor dönemeç kalbimin sonsuzluktan isteği...

Benliğimi kuşatan cazibeli özel kim!

Kimse vermez, vermezsem vîrâneme desteği...

Ânlarla boğuşurken düşünmem hiç, güzel kim?

Bir bâdire içinde bin bâdire çelişkim...

Hayâlim, nerelerde gezinir ne bileyim ?

Zelzeleli bir bakış gözlerimle ilişkim...

Çilelerle sarılmış, baştan sona çileyim.

26 ? 06 ? 2001

Kadir Karaman


mrarsenic
Kapalı
16 Temmuz 2007 17:51

DÜNYAYI VERELİM ÇOCUKLARA

Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne

allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar

oynasınlar türküler söyliyerek yıldızların arasında

dünyayı çocuklara verelim

kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi

hiç değilse bir günlüğüne doysunlar

bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı

çocuklar dünyayı alacak elimizden

ölümsüz ağaçlar dikecekler

Nâzım HİKMET


handan güçlüer
Aday Memur
16 Temmuz 2007 17:53

ya sizin hç işiniz gücünüz yokmu ne olcak şiir okuyunca :)))


medineli
Şef
17 Temmuz 2007 11:00

Hiç söylenmemiş sözler söylemeli

El değmemiş duru sözler sevdiğim için

Sevdiğim !

Şehir giysileri kıskanır ve bu yüzden bürünür geceye

Güneş gözlerinden beslenir ve saçlarını kollar görmek için

Sensizken; şehrin boş meydanlarında yürüdüm

Kalın puntolarla iri laflar ettim

Öfkemi saldım iri dişli postallar üzerine

Sevdiğim! VERA!

Hangi çocuğu okşadın

Ellerinde gülden kokular,dilinde aşk nameleri

Söylesene VERA! hangi çocuğun adını andın

Sahi VERA!

En son ne zaman görmüştük Senayı?

Hatırlasana ;deli kız sana emanet etmişti o bombaları

Sevdiğim ! Bak umut kan pıhtısı rengine döndü

Sen VERA! Filistin?den geçerken sakın eteklerini toplama

Biraz kan bulaşmış şekilde çık karşıma

Ve sakın UNUTMA!!!

O ilk çocuğumuzdur.

Asırlardır dillerde olan Leyla?dır

Meryem?in suskunluğunda can bulan gözleri vardır Züleyha?nın

Daha düşmeden kirli kelimeler diyarına

Bilir misin VERA!

Kaçıncı çocuk,? bu kaçıncı kertik yüreğe atılan

Artık eskisi gibi değil; daha da sancılı, artık daha da sancılı

Asırlardan uzat ellerini VERA

Ellerini bulur ellerim bir girozni kuşatmasında

Dağları görüyor musun VERA

Her bir dağa bir çocuğumuzun adını koymuşlar

Muratım! Metinim !Beratım!

Hani omuz omuza vermiştik ya bir namaz kıyamında

Hani beraber açmıştık orucumuzu

Kimi Marmara?da kimi yıldızda

Koş VERA koş! ülkemin sürgün yerlerine koş

Ağlama deli kız ben ağlarım

Seni böyle görmemeli her okul kapısında türkümüzü söyleyen kızlarımız

Ve Annelerede söyle; sakın ağlamasınlar ve onlara sakın ölüler demesinler

Söylesene VERA!

Çocuklara sıkılan hangi kurşun kahpece değildir?

Öfkemiz taş doğursun VERA

Taş doğursun ,yüreklerimizi söksün yerinden

Bak her tarafta ellerinde sapanlı Ebabiller

Ebrehe?nin tanklarına kan kusturur

Şimdi kızıl denizi boğan,şimdi Firavunu boğan kızıl denizi

Ağlama duvarının önünde görürüm

Ki Asa değil Musa?nın elindeki, çağın sökülmüş kalbidir

Bir şubat gecesi kaybettik esrarımızı VERA

Kendimizi odalarımızda bulduk

Postallı korkularımızla

Söylesene SEVDİĞİM!

Hangi rengini çaldılar gökyüzünden

Bak zulüm Çin seddini aştı

Ahh SEVDİĞİM

İçimizdeki Musalardan ne haber vardır?

İbrahimlerden Yusuflardan

Yoksa Musa?yı kızıl denizde yalnız mı bıraktık?

Kendi ellerimizle mi verdik İbrahim?i Nemrutlara?

Şimdi hangi kuyudan gelmede Yusuf?un sesi

Unutma VERA !

Filistin de her doğan yeni çocuk ilkin annelerinin göğsüne

Sonrada yerdeki taşlara uzanırlar

Neredesin ?

Ey İsmail in boğazındaki merhamet

Üzerimizde ki bu acıyı kaldır

Ya ebabilleri gönder ya bizi de oraya aldır

Her taraftan bana yönelir seni arayan sesim

VERA BENİM !VERA BENİM!


hasansaygili
Aday Memur
17 Temmuz 2007 19:42

Yıldız avlarım göğün mavisinde

Her dem bakışlarına,gözlerinin deryasında

Pusu kuran ellerimi sana tuzaklarım

Her tetik düşürdüğünde gözlerim

Ölüme az kalırım

Yalnız gördü ya gelir bende kalır yalnızlık,uzar geceler

Toprağıma yağmur yağar

Yağmur kokularını alırım koynuma

Yine yalnızlık yine hasret düşer payıma

Birde

Yüzünün giderken ki ıslaklıklığı......


yilmaz_baykal
Aday Memur
17 Temmuz 2007 19:49

UNUTULDUĞUMDA ÖĞRENDİM.

Sırf bu yüzden; unutulmuş aşkları sevmenin

unutmaktan daha kolay olduğunu zaten

yaşarken unutulduğumda öğrendim...


MersinA
Daire Başkanı
18 Temmuz 2007 01:26

Arkadaş Dökümü

Evvela dişlerimiz döküldü,

Sonra saçlarımız.

Arkasından birer birer arkadaşlarımız

Şu canım dünyanın orta yerinde

Yalnız başına yapayalnız

Kırılmış kolumuz, kanadımız

Tatlı canımızdan usanmışız

Bir şüphedir sarmış yüreğimizi

Ya kendini aldatıyor demişiz ya bizi

Bir şüphedir demir atmış ciğerimize

Pamuk ipliği ile bağlamışlar bizi

Düğüm üstüne düğüm şöyle dursun

Bir çalım bir kurum hepimizde

Nereden inceyse oradan kopsun

Bu canım dünyanın orta yerinde

Hayvanlar kadar bağlanamamışız birbirimize

Yalan mı? Gözünü sevdiğim karıncalar

İşte: Hamsiler sürü sürü

Arılar bölük bölük geçer

Leylekler tabur tabur

Ya bizler? Eşref-i mahlukat! ...

Boğazımıza kadar kendi murdar karanlığımıza gömülmüşüz

Bizler bölük bölük, bizler tabur tabur

Bizler sürü sepet

Yalnız birbirimizi öldürmüşüz

Bedri Rahmi EYÜBOGLU


Kül kedisi
Kapalı
18 Temmuz 2007 19:26

yağmur kaçağı

elimden tut yoksa düşeceğim

yoksa bir bir yıldızlar düşecek

eğer şairsem beni tanırsan

yağmurdan korktuğumu bilirsen

gözlerim aklına gelirse

elimden tut yoksa düşeceğim

yağmur beni götürecek yoksa beni...

geceleri bir çırpıntı duyarsan

telaş telaş yağmurdan kaçıyorum

sarayburnundan geçiyorum

akşamsa eylülse ıslanmışsam

beni görsen belki tanıyamazsın

içlenir gizli gizli ağlarsın

eğer ben yanlızsam yanılmışsam

elimden tut yoksa düşeceğim

yağmur beni götürecek yoksa beni...

attila ilhan


günışığı_
Aday Memur
19 Temmuz 2007 15:44

Köprülerimizi şiirlerden oluştursak neleri uğurlardınız üzerinden?

(üzerinden karşıya uğurladığım AŞK!)

Seviyorum Seni

Seviyorum seni

ekmeği tuza banıp yer gibi

Geceleyin ateşler içinde uyanarak

ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi

Ağır posta paketini

neyin nesi belirsiz

telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi

Seviyorum seni

denizi ilk defa uçakla geçer gibi

İstanbul'da yumuşacık kararırken ortalık

içimde kımıldayan birşeyler gibi

Seviyorum seni

Yaşıyoruz çok şükür der gibi.

Nazım Hikmet Ran


marje
Kapalı
19 Temmuz 2007 17:57

ANLADIN MI..?

Hicran destanını kendinden oku,

Mecnun'dan duyup da rivayet etme.

Aşkın Leyla'sını gördünse söyle.

Söz temsili bulup hikayet etme.

Yüz bin Leyla doğar alemde her gün,

Senin aradığın zevk, sefa düğün.

Tutacağın işi önceden düşün;

Daha ilk adımda nedamet etme.

Sevdanın oduna pek güvenilmez,

Tutuşurşan eğer kolay sönülmez.

Bu yolun hükmüdür geri dönülmez,

Canına kıymazsan seyahat etme.

İyi bak kabına, olmasın delik,

Boşuna taşırsın ,gider gündelik.

Anında olmalı, ettiğin iyilik,

Alem duysun diye, inayet etme.

Kabe'den maksadın varmaktır yara,

Kör gibi tapınma, kara duvara,

Hızır'ı ararsan kendinde ara,

Bulamadım gibi rezalet etme.

Muhabbet herkesin aklını çelmez,

Gönül viranesi kolay düzelmez.

Alemden çekinme bir zarar gelmez,

Sen kendi kendine hıyanet etme.

Şen şatır gönlüne hicran dolmasın,

Gençliğin gülşeni gamla solmasın.

Neyzen gibi aklın yarda olmasın,

Özründen çok büyük kabahat etme.

Toplam 2378 mesaj
«151617181920212223242526»

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi