Editörler : supporters.
«42434445464748495051525354

Metallurgist
Başbakan Müsteşarı
01 Ocak 2021 01:52

memurumben.34, 3 yıl önce

Cemal Safi (Tek Hece Aşk)

Var mı beni içinizde tanıyan

Yaşanmadan çözülmeyen sır benim

Kalmasa da şöhretimi duymayan

Kimliğimi tarif etmek zor benim

Bülbül benim lisanımla ötüştü

Bir gül için can evinden tutuştu

Yüreğine Toroslar? dan çığ düştü

Yangınımı söndürmedi kar benim

Niceler sultandı, kraldı, şahtı

Benimle değişti talihi, bahtı

Yerle bir eyledim taç ile tahtı

Akıl almaz hünerlerim var benim

Kamil iken cahil ettim alimi

Vahşi iken yahşi ettim zalimi

Yavuz iken zebun ettim Selimi

Her oyunu bozan gizli zor benim

Yeryüzünde ben ürettim veremi

Lokman Hekim bulamadı çaremi

Aslı için kül eyledim Keremi

İbrahim?in atıldığı kor benim

Sebep bazı Leyla bazı Şirin'di

Hatırım için yüce dağlar delindi

Bilek gücüm Ferhat ile bilindi

Kuvvet benim, kudret benim, fer benim

İlahimle Mevlana?yı döndürdüm

Yunusumla öfkeleri dindirdim

Günahımla çok ocaklar söndürdüm

Mevladanım hayır benim, şer benim

Benim için yaratıldı Muhammed

Benim için yağdırıldı o rahmet

Evliyanın sözündeki muhabbet

Enbiyanın yüzündeki nur benim

Kimsesizim hısmım da yok hasmım da

Görünmezim cismimde yok resmim de

Dil üzmezim tek hece var ismimde

Barınağım gönül denen yer benim

Benim adım aşk!


Metallurgist
Başbakan Müsteşarı
01 Ocak 2021 01:56

21.10.2020

Sensiz Kalan Bu Şehri (Nurullah Genç)

sensiz kalan bu şehri yakmayı çok istedim

mavi bir aleve dönüştürdüm kalbimi bir anda

tutuşturmak istedim beni böyle umarsız

bırakıp gittiğin bu zalim şehri

yakamadım gözlerin dikildi karşıma bir caddenin tam ortasında

inanılmaz güzel bakıyordu gözlerime hafif ıslak

en özel en bilinmeyen türleri açmıştı papatyaların

hatıralarınla titriyordu içim kuşlar kanatıyordu gönlümü

gri bulutlar geçiyordu göğümden

anlamak üzreydim neron'un roma'yı neden yaktığını

karanlık bir koridor açıldı önümde anlayamadım

yenik düşmüş bir napolyon kadar mutsuzdum aslında

intihara kalkışan hitler kadar çaresiz

yakmak üzreydim ki bu şehri hatıraların

içli bir yağmur gibi boşandı üzerime

kediler geçti birden kavşaklarından şehrin

acı acı miyavladılar gözlerime baktılar kızgındılar kırgındılar

onlar da tutulmuşlar anladım sana bendeki kadar

onlar da terk ettiğin bu şehri çaresiz

yakmak istiyorlar yakamıyorlar

saçların dikildi karşıma bir sokak köşesinde

her telinde parmaklarımın izleri parlıyordu

benzersiz kokunu alıyordu kıvrımlarından rüzgar

gözleri doluyordu saçlarına bakan kedilerin

her biri bir kenarda darmadağın

çömelip kalıyordu yutkunuyordu

rengi kaçıyordu pencerelerde perdelerin

nereye yürüdüysem bakışın, duruşun, sesin

anladım söndürmeliyim tutuşan yüreğimi

kendimi yakmış olurum yakarsam bu şehri

çünkü sen her şeyinle bendesin


memurumben.34
Kapalı
01 Ocak 2021 01:56

Çok güzel bir şiir


memurumben.34
Kapalı
01 Ocak 2021 01:58

Çol hızlısın bi fıraat ver yazmaya benim şiir için dedim çok güzel diye :))


Metallurgist
Başbakan Müsteşarı
01 Ocak 2021 01:59

orasını anladım merak etme :))

13.12.2018 tarihinde paylaşmışım zaten :Pp

memurumben.34, 3 yıl önce

Çol hızlısın bi fıraat ver yazmaya benim şiir için dedim çok güzel diye :))


memurumben.34
Kapalı
01 Ocak 2021 02:01

Telefondan giriyorum karışık gösteriyor :) tam çözemedimde ama şiir paylaşmak istedim bende :)


Metallurgist
Başbakan Müsteşarı
01 Ocak 2021 02:02

paylaş tabiki herkese açık :)

memurumben.34, 3 yıl önce

Telefondan giriyorum karışık gösteriyor :) tam çözemedimde ama şiir paylaşmak istedim bende :)


Metallurgist
Başbakan Müsteşarı
01 Ocak 2021 02:05

22.10.2020

Öpülürdü Alnımız (Nurullah Genç)

Korkmazdık geceden, silah sesinden,

Sular kirlenmezdi avucumuzda

Uçardık göklerin penceresinden

Yıldız ülkesine, mavi sonsuzda

Gönlümüze henüz gelmemişti güz,

Sevgi sürülürdü ekmeğimize,

Neşeyle evcilik oynardık gündüz

Bereket dolardı evlerimize

Ölümü bilmezdik öldürmeyi de

Yaprak dökmemişti umutlarımız

Gözünü kırpardı gece, aydede

Mehtabı süslerdi bulutlarımız

Toprağın gözleri millenmemişti

Babamız oyuncak derdi mermiler...

Denizler tutuşup küllenmemişti

Balıklara arkadaştı gemiler...

Kurşunlanmaz öpülürdü alnımız

Çiçekler sevginin işaretiydi,

Geçip gitti o mutluluk çağımız,

Ruhumuz kederden elbise giydi...


Metallurgist
Başbakan Müsteşarı
01 Ocak 2021 02:28

23.10.2020

Kalk Düğüne Gidelim (İsmet Özel)

Sarardın üzüntüden, üç gün ağladın

baktım gözlerine şıçramış halkın gözleri

incesin

bardakta bir karanfile benzemiyor inceliğin

serçeler sekmiyor hayır, dudaklarında

ham demirden bir çanakta dövülmüş otlar olur

ısınmış taşlar olur yazları geceleyin

sazlar

kanımda Çiçek Dağı'nı vurur

doldurur öylece göz yerlerimi inceliğin

Tenimde iz bırakmış kar kokusu

terli, muğlak adamların hevesleriyle

harman edilmiş tenim

sevinçler artırmışım çiçekli

ve çiçeksiz bütün dağlardan.

Sarhoşken bağrıma akıtılan yıldızlar

özümü çekip ayırmış avuntulardan.

Şimdi sana bakıyorum, kalabalık gözlerin

ağlamasan bizi utandıracak sanki dünya

Valentina Tereşkova

ve çekik gözlü kadın komandolar

çünkü üç gün beslendiler senin gözyaşlarınla.

Sen ağlarken azığımız çoğaldı

elledik halkın ağrılarını cesurca

ağlamasan

kök inatla kavramıyor toprağı

boş umutlar içinde pervasız büyüyor kir

ağlıyorsun ihanete karşı şavkıyor pıçak

bir pıçak ki sevgilim, Sürmene işidir.

Bir şehrin uzak semtleri gibi gözlerin

üzgün, kara, ayaklanmaya hazır

ben yaralar kuşanıp katılırım onlara

onlara katılırım yedek mermi ve şarkılar alarak

seni alırım sonra her bir yanım çağıldar

bir oyuna kalkarız sıkılmış yumruklarla

yazarız duvarlara fırtınalı yazılar.

Bir gün burda, bu kalktığımız yerde

kendini yaşamakla taşıran bir güneş kabarcığı

zonklayan bir atardamar olduğu anlaşılır

el tutuşmuş çocuklar ki o zaman

senin gözyaşlarını heyecanla kapışır.


Metallurgist
Başbakan Müsteşarı
01 Ocak 2021 02:33

24.10.2020

Esenlik Bildirisi (İsmet Özel)

Bir şehrin urgan satılan çarşıları kenevir

kandil geceleri bir şehrin buhur kokmuyorsa

yağmurdan sonra sokaklar ortadan kalkmıyorsa

o şehirden öcalmanın vakti gelmiş demektir

Duygular paketlenmiş, tecime elverişli

gövdede gökyüzünü kışkırtan şiir sahtedir

gazeteler tutuklamış dünya kelimesini

o dünyadan, o şiirden öcalmalı demektir

Ölüm gelir, ölüm duygusuna karşı saygısız

ve zekâ babacan tavrıyla tiksinti verir

söz yavan, kardeşlik şarkıları gayetle tıkız

öcalınmazsa çocuklar bile birden büyüyebilir

Yargı kesin: Acı duymak ruhun fiyakasıdır

kin, susturur insanı; adına çıdam denir

susulunca tutulan çetele simsiyahtır

o siyah öcalmakcasına gür ve bereketlidir

Vandal yürek! Görün ki alkışlanasın

ez bütün çiçekleri kendine canavar dedir

haksızlık et, haksız olduğun anlaşılsın

yaşamak bir sanrı değilse öcalınmak gerektir.


Metallurgist
Başbakan Müsteşarı
01 Ocak 2021 02:41

25.10.2020

Çözülmüş Bir Sırrın Üzüntüsü (İsmet Özel)

Yaşamaktan öte özür bulamayınca aşka

sonuçları bir bir gözden geçiriyorum

pulluklarla devrilen toprağın ıslaklığındaki can

madenlerin buharından elde edilen büyü

bazı yasak kitapların verdiği dinç duygular

nelerse ki yaşamak sözünü asi kılan

nelerse ki lekesiz, umutlu ve budala.

Denedim. Soğuk sular dökünüp fırladım sokaklara

sorular sordum nice kara sıfatları üstüme alaraktan

ipte boynum, ağzım şehvet yalaklarında

çapraştım, and içip ayna kırdım

doğadan bir vahiy bekledimse boşuna

baktım akşam herkesin kabul ettiği kadar akşamdı

hiç bir meşru yanı kalmamıştı hayatımın.

Sözlerimin anlamı beni ürkütüyor

böylesine hazırlıklı değilim daha.

Bilmek. Bu da ürkütüyor. Gene de biliyorum:

Kapanmaz yağmurun açtığı yaralar çocuklarda.


Metallurgist
Başbakan Müsteşarı
01 Ocak 2021 02:45

26.10.2020

Kısa Pantolon Paslı Çakı Dizde Kabuk Bağlamış Yara Kısa Çakı Paslı Pantolon Gözde Yarası Kalmış Kabuk (İsmet Özel)

Nazlan

Sitem et

Kırıl bana

Beni geç vakit

Tek başıma suya yolla

bahçede yüzünü öteye çevir

Güle hayret ediyormuş gibi yap

Gülümseyerek konuş da başkalarıyla

Somurt avluda sadece ikimiz kalınca

Kızıp en sevecen adımlarla üst kata çık

En sevdiğim çiçeğin saksısı kaysın elinden

Derinleşsin ben içerledikçe ruhumdaki sakarlık

***

Yamru bastım iş değildi hake çakılmak bayırdan

Dağ sıra dağdı hangi haşin belden yol veresi

Gece hep süzüldü yukarıdan lakayt kehkeşan

Altımda beni hep yutmaya çağladı nehir

Yetişir heceleme(n) sök beni bir kere

En zoruma gideni yap hegame getir

Çel beni tökezlet tuttur çitlere

Ahla istida edecek ahval değil

Kim bana kıymazsan bilebilir

Dünya dedikleri samut küp

Acılar tıkandıkça bende

Hep seni seslendirir


Metallurgist
Başbakan Müsteşarı
01 Ocak 2021 02:53

27.10.2020

Yıldızların Uzaklığına Övgü (İsmet Özel)

Kargaşa. Anılacak günlerim olmadı mı benim?

Ayaklarımın korkusuzca çiçeklendiği, silahıma yapışıp sabahın serinliğini beklediğim,

kuzey gemileriyle sağır olduğum günler, sepet örmeyi unuttuğum günler olmadı mi?

Ey geceyi ve kahverengi bir düzeni taşıyan ellerim!

Yüzümün uğultusuyla şaşırtın beni.

o karanlık ormanı yangına vurun.

Çünkü ben de kaçarken ardımda kalanları yakıyorum. Ama iyi biliyorum yıldızları, ama

yıldızların tanrıların da üstünde parladıklarını anılacak günlerimin gitgide yok olduğunu biliyorum.

Kargaşa. Ve kolayca yıkılan inançlarım benim,

benim en sağlam ve dağınık ellerim.

Sabahı nasıl tetikte bekliyorum. Şafakla damar damara seviştiğini görmek için bilgeliğin.

Ve onarıyorum nasıl hızla kendi gücümü. Nasıl bir soylu boşluğa çılgınca kanıyorum.

Ey yangınlar artığı!

Her yangından arta kalan bir şey, her yangından arta kalan gerçek şey

çoğalt beni.


Metallurgist
Başbakan Müsteşarı
02 Ocak 2021 02:04

28.10.2020

Gececil Kuşların Ürkmediği Aydınlık (İsmet Özel)

Günlerimize

o ilkel sesleri karışır ya

gemileri annelerinden çok seven çocukların

bir adam gelir ya

devinen bir sancıdır artık

gelir eski günlerden

ve uzar sanki uzar

ırzına geçilmiş bir kahramanlık.

Sinsi gülüşlerimizdir şimdi pis bir suda yıkanan

korkulardır katar katar inenler gökyüzünden.

Ay sürekli yükselirse içimizde

çirkin ama güçlü bir tanrıya taptığımızdandır

ondan ki sıkıcıyız bu eski ayaklarla

ondan ki ulu bir tiksintiye hazırlanmışız,

Kemerlerimizdeki en güzel geyik ölüm.

Ama kim? Ben miyim burda bir esrime mi

nedir bu kuşların uçuşunda gördüğüm?

Aptalca beklerim o hiç sökmeyecek şafağı.

Oysa yüreğimden akan o derin suda

kırmızılar öylesine yırtılır ki

siner kan,

huysuz kemanlar dolar şahdamarıma,

yansır kin savaşçıları, gürül gürül ordular

utancın köpürttüğü yanaklarımdan.

Köz komamış ateşinden bize o adam

şimdi gülüşlerimiz yırtıcı, gülüşlerimiz korkunç

ağır, kara bir zırh taşıdığımızdan.


Metallurgist
Başbakan Müsteşarı
02 Ocak 2021 02:08

29.10.2020

Biraz Da Kitaplar Seni Okusun (Abdurrahim Karakoç)

Canlı bir kitapsın, yazarı Mevla

Açık dur, kitaplar seni okusun

Yüzünde şavklansın nazarı Mevla

Eğilsin mehtaplar seni okusun

Kasırga ol, döne döne zikir et

Her nefese on bin misli şükür et

Şüphe burgacında Hakk'ı fikir et

Uyansın girdaplar seni okusun

Erisin geceler gündüze gel ki

Kalmasın tek engel bir düze gel ki

Secdede Rabbin'le yüzyüze gel ki

Minberler, mihraplar seni okusun

Ezelin, ebedin şifresi sende

Menfinin, müsbetin şifresi sende

Çözülsen de olur, çözülmesen de

Sorular, cevaplar seni okusun

Aşktan, estetikten, ahenkten yana

Şiir, resim, müzik imrensin sana

Camiler, sebiler gelsin lisana

Hayırlar, sevaplar seni okusun

Bedenin coğrafya, tarihtir dünün

Ayrı ayrı sayfa saatin, günün

Dört kapısı açık dursun gönlünün

Alimler, erbaplar seni okusun

Nefret boşta kalsın, aşk ile dol da

Işık, kılavuz ol gittiğin yolda

Kur'an'dan feyz alana bir mektup ol da

Yazdığın kitaplar seni okusun


Metallurgist
Başbakan Müsteşarı
02 Ocak 2021 02:10

30.10.2020

Fotoğraf (Abdurrahim Karakoç)

Resmine baktığım güzel kız, genç kız

Unuttum, Unuttum, Unuttum seni

Eski bir albümde durursun yalnız

Unuttum, Unuttum, Unuttum seni

İki harf, bir imza, bir tarih; garip

Besbelli üçü de mutsuz muzdarip

Aklımı zorlama karşımda durup

Unuttum, Unuttum, Unuttum seni

Bilemem aradan geçti kaç sene

Memleketin nere, kimsin adın ne?

"Hatırla" diyerek bakma yüzüme

Unuttum, Unuttum, Unuttum seni.


Metallurgist
Başbakan Müsteşarı
06 Ocak 2021 01:02

31.10.2020

Akşam Türküsü (Sennur Sezer)

Kimse öldüremez bu boşunalık duygusunu

Soğan doğra kıyma koy ateşi kıs

Ateşi kıs pirinçler diri kalsın

Salçalı pilavlar votkalar kahkahalar

Ödemez arkadaşsızlığımı

Zor günler yaşadım

Utanmam anmaktan

Çirkindim yoksuldum arkadaşsızdım

Kocaman sözler iri göğüsler hantallıktı simgem

Utanmam

Ama akşamları

Bu boşunalık duygusu kapıyı çalmadan

Usulca ilişiverir yanıma

Çocuğu giydir parklara çık

İşten dönenleri gözle

Köfte güzel olmuş saçın yakışmış

Orhan ağbi ölmüş... Artık yazmıyor musun?

Kirazlar aldandı

Ben aldanmadım

Ayşeyi büyüttüm

Büyüttüm öfkemi... arkadaşsızlığı

Çirkinliği

Hadi saçlarını kes ninniler söyle:

Kızımın da adı Ayşe

Yiğit atılır ateşe

Bu ışık böyle büyüsün

İş düşmez bir gün güneşe

Hadi çamaşırları yıka ölülere ağla

Ninni söyle:

Kızımın da adı Bengi

Dünyaya saldığım türkü

Sular aktıkça durulur

Bozuk yapılar yıkılır

Çürür sarı yaprak gibi

Hadi kendini yen hadi kendini


Metallurgist
Başbakan Müsteşarı
06 Ocak 2021 01:04

01.11.2020

Kirlenmiş Kağıtlar (Sennur Sezer)

Bilir misin bekleme salonlarını küçük istasyonların?

Akşam saatleri, uzak İstanbul'a, Ankara'ya,

Dünya'ya birden iner karanlık. Ve üstüne sinmiş is

kokusuyla, hep geç kalırsın artık.

Uykusunu alamamış beden, acımış yağ ve

tanımadığın bir koku ortalıkta. Belli ki çoktan gelip

gitmiş posta. Ve ışık ışık geçen hızlı tren durmaz

bu aralıkta. Geç geldin.

Bir söylentiyle büyütülür herkes: "Gündönümü

şenliklerin ateşleri sönmeden geri döner

zemheri. Tipiye karışır erkenci çağla, çiğdem...

Savrulur erik çiçekleri. "Boy atamayan ahlat

yineler: "Geri döner zemheri..."

Ve tadını kalın kabuklar ardına saklar...

Kadınlar, ki yoklukları farkedilir olsa olsa. Kadınlar,

bir yazma, bir renk, bir devinim... Karıncalar kadar

olağan... Payları karıncalar kadar hayatta.

Göçerler, trenleri tanımadan. Selvisiz ve söğütsüz

bir ıssızda, katar katar gece taşları.

Bekleme salonları. Ucuz tütün, mektup torbası ve

bir öykü: cılız ışığıyla. Susuz ve ışıksız köylerin

kapısı. Dünyayı bir durak sayanlara, örnek:

"Budur payına düşen. Bekle..."

Ve gökte gecikmiş bir turna katarı.

Bilir misin bekleme salonlarını?

II

Gül desem gocunur musun, her gördüğüm çiçeğe.

Her dikeni gül saysam... Böyle kıraçlar varmış,

dinledim: Gül diye adlandırırmış her rengi,

Ve gül kokarmış ortalık. Sonra sevdanın

ulaşmadığı kuytularda, karasevda olmuş her

tanışıklık.

Ah, dilini anlamadığım kalabalık...

Suçludur erken açan ve erken geçen çiçek

Rüzgâra sinen koku. Yaban diye adlanır

utangaçlık. Hırsızlık yasak ama yağma helâl.

Kirletilmiş düşler, parçalanmış yürek...

Gülün morardığında menekşe sayıldığı...

Gülün tanınmadığı gerçek...

Ah, sesime sağır yalnızlık...

Güzle ballanacak dikenleri tanı. Dil buran

meyvelerden sakın... Ağuludur terle, kanla

sulanmayan ürün. Eldeğmemiş bahçe,

görülmemiş düş hayretmez.

Ey adım uydurduğum koşu... Yorulmaz aşk...

Yetinmez aşkınlık.


Metallurgist
Başbakan Müsteşarı
06 Ocak 2021 01:05

02.11.2020

Sesimi Arıyorum (Sennur Sezer)

Bir ses arıyorum

Yeni bir şiire başlamak için

Bir doğum çığlığı gibi kaçınılmaz

Çocuğun ilk ağlayışınca güzel

Bir ses.

Çünkü yüreklerimiz

Acılarla şişe şişe nasırlaştı

Kızgın demirlere değen ellerimiz

Su toplayıp kabarır, nasırlaşır

Ateşe ve demire dayanır

Yüreklerimiz acıyla dövüle dövüle

Çelikleşti.

Yalnız orda, ta dipte küçük bir çekirdek

Gözyaşı gibi titriyor mavisiyle havanın.

Kız çocuklarının perçemleriyle oğlanların afacanlığı

Kaynatıveriyor o damlayı.

Bir ses arıyorum

Yeni bir şarkı için

Çocukların ilk sözcüğü gibi umutla,

Sevinçle duyulacak bir ses,

Çünkü umutsuzluk yasaktır

Don vuran ağaç sürgün verecek,

Kaya çatlayacak, tohum yeşerecektir.

Ama susmaktan sesimi yitirdim

Nasırlaştı dilim.

Elim ateşten korkmuyor,

Ülkemin bütün kadınları gibi tırnaklarım küt

Ateşten sıcak bir tencereyi yanmadan alabilirim

Köz basarım yüreğime.

Yüreğim nasırlarıyla umudu koruyor,

Bir küçük ışıltıyla baharı bekleyen

Çekirdek ateşten korkmuyor.


Metallurgist
Başbakan Müsteşarı
06 Ocak 2021 01:07

03.11.2020

Kestim Kara Saçlarımı (Gülten Akın)

Uzaktı dön yakındı dön çevreyi dön

Yasaktı yasaydı töreydi dön

İçinde dışında yanında değilim

İçim ayıp dışım geçim sol yanım sevgi

Bu nasıl yaşamaydı dön.

Onlarsız olmazdı taşımam gerekti kullanmam gerekti

Tutsak ve kibirli -ne gülünç öfke be-

Gözleri gittikçe iri gittikçe çekilmez

İçimde gittikçe bunaltı gittikçe bunaltı

Gittim geldim kara saçlarımı öyle buldum.

Kestim kara saçlarımı -n'olacak şimdi-

Bir şeycik olmadı deneyin lütfen

Aydınlığım deliyim rüzgarlıyım

Günaydın kaysıyı sallayan yele

Kurtulan dirilen kişiye günaydın

Şimdi şaşıyorum bir toplu iğneyi

Bir yaşantı ile karşılayanlara

Gittim geldim kara saçlarımdan kurtuldum.

Toplam 1076 mesaj
«42434445464748495051525354

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi