İdarenin ben yaparım, olur tavrının karşısında durabilecek en etkili güç olan yargı hukuka aykırıysa olmaz dediği anda, idarenin uysalca boyun eğip peki, yargı hukuka aykırı bulduysa haklıdır, ben de gereğini yaparım tutumunu göstermesi arzulandığı kadar kolay olmayabilmektedir. İdarenin yargı kararını, bir anlamda kendine rağmen, uygulaması her şeyden önce hukuka saygı kavramını içine sindirmiş olmasını yani hukuk devleti anlayışını gerçekten benimsemesini gerektirir. Çünkü yargı kararının uygulanmaması, sadece o kararın tarafı olan bireyi değil tüm toplumu, hukuk sistemini zedeleyen bir etki doğurur. Yargı kararını uygulamamak, bir kağıdın üstüne yazılmış tumturaklı sözleri yok saymaktan çok daha ötededir. Bu tip bir davranış, gitgide tutum halini alabilir ve böyle bir tutum da kanunu, anayasayı, hukuku yok saymaya kadar uzanan bir yaklaşımı sergiler. Yargı kararlarının uygulanıp uygulanmaması meselesi ulusal egemenlik ve modern demokrasi kavramlarının benimsenmesiyle de ilişkilidir.
İdarenin ya da idare görevlilerinin, yargı kararlarını irdeleyerek, gerekliliğine, uygunluğuna veya doğruluğuna ikna olup sonra uygulamak gibi bir lüksü söz konusu bile olamaz. İdarenin, yargının verdiği kararı yerine getirip getirmeme hususunda takdir yetkisi yoktur.
Yasalar da ve yargı kararları da yanlış olabilirler ve bilimsel katta her zaman eleştirilebilirler, eleştirilmelidirler de. Ancak bunları uygulamak durumda bulunan yargıçlar ve görevliler, yasaları ya da yargı kararlarını ?yanlış? özrüne dayanarak öznel ve kişisel yorum ve gerekçelerle uygulamaktan alıkoyamazlar. Onlara düşen, ne ve nasıl olursa olsunlar, yasaları ve yargı kararlarını uygulamaktır. Zira yasalara doğru oldukları için değil, yasa oldukları için, yargı kararlarına da haklı oldukları için değil, yargı kararı oldukları için uyulur.
Devlet Memurları Kanunu 13.maddeye göre , Kişiler kamu hukukuna tabi görevlerle ilgili olarak uğradıkları zararlardan dolayı bu görevleri yerine getiren personel aleyhine değil, ilgili kurum aleyhine dava açarlar?.Kurumun genel hükümlere göre sorumlu personele rücu hakkı saklıdır.
Anayasasının 129.madde 5.fıkrası şöyle demektedir Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabilir.
YARGI KARARI İLE ATAMA İŞLEMİ İPTAL EDİLEN FAKAT İDARECE UYGULANMAYAN ACABA KAÇ MAĞDUR ARKADAŞ HAKKINI ARAYIP!!! İDARE ALEYHİNE MADDİ MANEVİ TAZMİNAT DAVASI AÇTI..
İdarenin ben yaparım, olur tavrının karşısında durabilecek en etkili güç olan yargı hukuka aykırıysa olmaz dediği anda, idarenin uysalca boyun eğip peki, yargı hukuka aykırı bulduysa haklıdır, ben de gereğini yaparım tutumunu göstermesi arzulandığı kadar kolay olmayabilmektedir. İdarenin yargı kararını, bir anlamda kendine rağmen, uygulaması her şeyden önce hukuka saygı kavramını içine sindirmiş olmasını yani hukuk devleti anlayışını gerçekten benimsemesini gerektirir. Çünkü yargı kararının uygulanmaması, sadece o kararın tarafı olan bireyi değil tüm toplumu, hukuk sistemini zedeleyen bir etki doğurur. Yargı kararını uygulamamak, bir kağıdın üstüne yazılmış tumturaklı sözleri yok saymaktan çok daha ötededir. Bu tip bir davranış, gitgide tutum halini alabilir ve böyle bir tutum da kanunu, anayasayı, hukuku yok saymaya kadar uzanan bir yaklaşımı sergiler. Yargı kararlarının uygulanıp uygulanmaması meselesi ulusal egemenlik ve modern demokrasi kavramlarının benimsenmesiyle de ilişkilidir.
İdarenin ya da idare görevlilerinin, yargı kararlarını irdeleyerek, gerekliliğine, uygunluğuna veya doğruluğuna ikna olup sonra uygulamak gibi bir lüksü söz konusu bile olamaz. İdarenin, yargının verdiği kararı yerine getirip getirmeme hususunda takdir yetkisi yoktur.
Yasalar da ve yargı kararları da yanlış olabilirler ve bilimsel katta her zaman eleştirilebilirler, eleştirilmelidirler de. Ancak bunları uygulamak durumda bulunan yargıçlar ve görevliler, yasaları ya da yargı kararlarını ?yanlış? özrüne dayanarak öznel ve kişisel yorum ve gerekçelerle uygulamaktan alıkoyamazlar. Onlara düşen, ne ve nasıl olursa olsunlar, yasaları ve yargı kararlarını uygulamaktır. Zira yasalara doğru oldukları için değil, yasa oldukları için, yargı kararlarına da haklı oldukları için değil, yargı kararı oldukları için uyulur.
Devlet Memurları Kanunu 13.maddeye göre , Kişiler kamu hukukuna tabi görevlerle ilgili olarak uğradıkları zararlardan dolayı bu görevleri yerine getiren personel aleyhine değil, ilgili kurum aleyhine dava açarlar?.Kurumun genel hükümlere göre sorumlu personele rücu hakkı saklıdır.
Anayasasının 129.madde 5.fıkrası şöyle demektedir Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabilir.
YARGI KARARI İLE ATAMA İŞLEMİ İPTAL EDİLEN FAKAT İDARECE UYGULANMAYAN ACABA KAÇ MAĞDUR ARKADAŞ HAKKINI ARAYIP!!! İDARE ALEYHİNE MADDİ MANEVİ TAZMİNAT DAVASI AÇTI..