Editörler : Lanet
23 Şubat 2009 23:47

Unutulmaz Filmlerden Unutulmaz Sahne ve Replikler

SON SAYFAYA ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Hani bazı filmler vardır ya, yıllar önce izlemişizdir aradan neredeyse yıllar belkide onyıllar geçmiştir. Ama o film hala zihnimizdedir ve etkisizi hala taptazedir. Bizde derin izler ve önemli etkiler bırakmıştır.

Kimi zaman o filmdeki aşka-sevdaya öykünmüşüzdür, ?keşke ben de böyle birini sevseydim? demişizdir. Kimi zamanda o filmin kahramanlarının yerine koymuşuzdur kendimizi, onların yerine düşünüp karar vermişsiz. Öyle ki, orada anlatılan öyküyü sanki biz yaşamışcasına etkilenmişizdir filmden.

Böylesine etkilendiğiniz filmler var mıdır sizinde ?

Sizi bilmem ama benim buna benzer unutamadığım birkaç tane film var.

Hala hafızamda taptaze ve hala o filmde anlatılanlar beni etkilemektedir.

Özellikle bazı filmlerde, öyle sahne ve replikler-diyaloglar vardır ki, hiç unutulmamıştır.

Sahne ve o sahnede geçen diyaloglar, hala gözümüzde ve kulağımızda canlanır.


Özgür Deniz
Başbakan Müsteşarı
23 Şubat 2009 23:52

Örneğin: Sinema tarihimizin bana göre en güzel filmlerinden biri olan ?SELVİ BOYLUM AL YAZMALIM? filminde, hayati bir seçim yapmak üzere olan ASYA?nın kendisine sorduğu SEVGİ NEDİR? Sorusu ve o anlarda aklından geçenler, unutulamayacak güzelliktedir.

Bir o kadar da İNSANA YAŞAMIN ANLAMINI sorgulamaya yönelten fevkalede bir soruydu bu.

Birçok insanın hayatının çeşitli döneminde bu soruyu kendisine sorduğuna şüphe yoktur.

İNSAN İÇİN YAŞAMIN ANLAMI NEYDİ, YA SEVGİ BUNUN NERESİNDEYDİ?

Bizlere böylesine önemli bir sorgulamayı yapmamızı sağlayan bu unutulmaz filmi ve o diyalogu bir hatırlayalım.

Türk Sinema Tarihinin En İyi Aşk Filmi: Selvi Boylum Al Yazmalım

Kamyonuna aşık şoför İlyas, namı diğer İstanbullu; al yazmalı Asyası'na ilk görüşte aşık olur ama bu pervasız gencin sevdası, günün birinde Asyası'nı ve oğlu Samet'i terk etmesiyle yürek kabartan bir son bulur. Yollarda belki döner diye beklediği İlyas'a kavuşmayı dilerken, ona sahip çıkan ve oğluna babalık yapan Cemşit'in varlığıyla huzur bulur. Aşkına inancıyla yıllar sonra çıkagelen büyük aşkı İlyas ile kendisine kıymet, çocuğuna emek veren Cemşit arasında kararsız kalan Asya,

Kendi kendine sorar;

SEVGİ NEDİR ?...


ben ve biz
Kapalı
23 Şubat 2009 23:55

sevgi neydi:( sevgi emekti:(

tarihi replikler


devamsıZ''
Müsteşar Yardımcısı
23 Şubat 2009 23:59

Yönetmenliğini ve başrol oyunculuğunu Roberto Benignin yaptığı ;

''HAYAT GÜZELDİR'' adlı filim izlediğimde üzerimde çok etki yapmıştı özellikle bir babanın savaşın ortasında kalan küçük çocuğuna herşeyi bir oyun gibi anlatmaya çalışması ve bunu izleyen bir takım olayların gelişmesi...

çok kötü şartlarda olsakta çocugu için bir babanın yaptıkları çok güzeldi...

Hayatımda izlediğim en iyi film ve ders alınması gereken filmelerden. eğitimci biri olarak öğrencilerime, arkadaşlarıma izlemelerini tavsiye ettiğim bir filmdir.. insan zor anlarda bile mutlu olmayı ve mutlu etmeyi ancak böyle başarabilir


Özgür Deniz
Başbakan Müsteşarı
24 Şubat 2009 00:03

UNUTULMAZ FİLMLERDEN, UNUTULMAZ REPLİKLERE ÖRNEKLER

BİZİM AİLE:

1975 Yapımı

OYUNCULAR: Münir ÖZKUL, Adile NAŞİT, Tarık AKAN, Aysen GRUDA, Itır ESEN, Halit AKÇATEPE, Sener ŞEN

Başta birbirlerine alışamayan ve çekişen insanların, ortak sıkıntı ve zorluklar karşısında birbirlerine nasıl kenetlenerek dayanışma içerisinde sorunlarla baş edebildiklerini anlatan. Aslında anlayana çok şey anlatan bir film...

FİLMDEN O UNUTULMAZ REPLİK:

Yaşar Usta : - Saim beyi görecektim.

Sekreter: - Randevunuz var mı?

Yaşar Usta: - Yok. Ama Yaşar Usta derseniz beni kabul eder.

Çok önemli.

Sekreter: - Hiç sanmıyorum ama bir sorayım.

(telefonda) Saim bey, Yaşar Usta diye biri

sizinle görüşmek istiyor.

Peki efendim.

(Yaşar Usta?ya) sizi bekliyorlar, buyurun.

(içeri girer)

Saim Bey: - Söyle ne istiyorsun?

Yaşar Usta: - Bak beyim, sana iki çift lafım var.

Koskoca adamsın.

Paran var, pulun var, her şeyin var.

Binlerce kişi çalışıyor emrinde.

Yakışır mı sana, ekmekle oynamak.

Yakışır mı bunca günahsızı,

çoluğu çocuğu karda kışta sokağa atmak,aç bırakmak.

Ama nasıl yakışmaz.

Sen değil misin öz kızına bile acımayan,

bir damlacık saadeti çok gören.

Anlamıyor musun beyim, bu çocuklar birbirini seviyor.

Ama ben boşuna konuşuyorum.

Sevgiyi tanımayan adama sevgiyi anlatmaya çalışıyorum.

Hıh!..

Sen büyük patron, milyarder, para babası,

fabrikalar sahibi Saim bey.

Sen mi büyüksün.

Hayır ben büyüğüm, ben, Yaşar Usta.

Sen benim yanımda bir hiçsin, anlıyor musun, bir hiç!

Gözümde pul kadar bile değerin yok.

Ama şunu iyi bil, ne oğluma ne de gelinime

hiç bir şey yapamayacaksın.

Yıkamayacaksın, dağıtamayacaksın, mağlup edemeyeceksin bizi.

Çünkü biz birbirimize parayla pulla değil,

sevgiyle bağlıyız.

Bizler birbirimizi seviyoruz.

Biz bir aileyiz.

Biz güzel bir aileyiz.

Bunu yıkmaya senin gücün yeter mi sanıyorsun.

Dokunma artık aileme.

Dokunma çocuklarıma.

Dokunma oğluma!

Dokunma gelinime!

Eğer onların kılına zarar gelirse ben,

ömründe bir karıncayı bile incitmemiş olan ben,

Yaşar Usta,

hiç düşünmeden çeker vururum seni.

Anlıyor musun?

Vururum ve dönüp arkama bakmam bile...

(çıkar gider)?


Özgür Deniz
Başbakan Müsteşarı
24 Şubat 2009 00:53

TATAR RAMAZAN SÜRGÜNDE

OYUNCULAR:

Kadir İnanır - Tatar Ramazan

Hayati Hamzaoğlu - Abdurrahman Çavuş

Esin Moralıoğlu - Zeynep

Yıldırım Gencer - Kirmastılı Dayı

Kazım Kartal - Akseli Ali

Turgut Bağır - Bıçkın Cafer

KAMERA ARKASI

Yönetmen: Melih Gülgen

Yapımcı: Melih Gülgen

Senaryo yazarı: Kerim Korcan eser Safa Önal

Film müzikleri: Ahmet Kaya

KONUSU:

Tatar Ramazan Sürgünde, serinin ikinci ve son filmi. 1992 yapımı olan film, ilk film Tatar Ramazan`ın devamı niteliğindedir. Olaylar gene II. Dünya Savaşı`nın sürdüğü 1942 yılında geçmektedir ve gene Cumhuriyet gazetesinin manşetleriyle açılır. "700 kasaba, 70 vilayet ve 7 düvelde namı söylendi" yazısıyla biter.

Tatar Ramazan sürgüne gelmeden ünü gelmiştir. Bütün hapishanede Tatar Ramazan`ın adaleti koruyup kollayan, güçsüzü ezdirmeyen, mert biri olduğu konuşulmaktadır. Bütün cezaevi Tatar Ramazan`ın gelişini merakla beklemektedir. Sonunda Ramazan gelir ve "Merhaba yarenler, merhaba felaket arkadaşlarım" diyerek hapishane ahalisiyle selamlaşır.

Elbette ki gene koğuş ağası Abdurrahman Çavuş ve yardımcısı Akseli Ali bu durumdan rahatsız olur. En başta Tatar ile iyi geçinmeye çalışırlar, diğer mahpusların üzerine gittikleri gibi gidemezler. Fakat Tatar Ramazan durumu Kirmastılı ile konuşarak anlar, fakat gene de kendini tutmaya çalışır. Bu arada sevgilisi Zeynep de Tatar`ı görmek için hapishaneye gelir fakat Tatar o sırada

"Benim adım Tatar Ramazan, ben bu oyunu bozarım!" diyerek müdürle takıştığından kapalıya atılmıştır. Zeynep de Tatar`ı göremeyince deliye döner en sonunda hapishaneye girerek bağırmaya başlar. En sonunda Tatar da onu duyar ve tam konuşmaya başladıklarında üzerine gelen gardiyanlardan korkan Zeynep kendini yukarı kattan atar ve ölür.

Zeynep`in ölümüyle artık Tatar`ı durduracak bir şey kalmamıştır. Abdurrahman Çavuş`da hapishane bahçesinde Tatar`a meydan okumaktadır. Sonunda Tatar Ramazan, "Gel dedin geldim, Abdurrahman Çavuş" diyerek üstüne yürür Çavuş`un. Bıçaklar çekilir ve sahne başlar. Tatar Ramazan bir hamleyle Abdrruhman Çavuş`u bıçaklar. Çavuş kanlar içinde yere düşer. O anda Tatar Ramazan etrafına dönerek yapılanların aslında mahpuslar için olduğunu söyler,

Herkes Ramazan`a sahip çıkıp "Ben vurdum, biz vurduk" diyerek üstüne kapanır. Yönetim yukardan tehdit edip teslim olmasını ister. O arada elinde bıçağıyla Tatar Ramazan aradan çıkar

ve şöyle der:

UNUTULMAZ REPLİK:

Tatar Ramazan:

-Burada vurulacak birisi vardı, onu da ben vurdum! Benim adım TATAR RAMAZAN gücün varsa gelip alsana!

Unutulmaz Replikler

İnsan bunca zulüm, bunca haksızlık görür de rahat yatabilir mi, o zaman ben de ortaya fırlarım ve adama dur derim. Bu dünyanın hesabı ahirete kalmamalı. ~ Tatar Ramazan'ın hapishane müdürüyle konuştuğu ilk sahne.

Kadın kısmısı adamın bağrına basar gibi topuk vurmalı yere. ~ Abdurrahman Çavuş

Devlet adil olduğu sürece güçlüdür. ~ Tatar Ramazan'ın hapishane müdürüyle konuştuğu ilk sahne.

Koridorları sevdim, ceza istediği kadar uzun olsun, yeter ki koridorlar kısa olmasın, insan bir kere yürümeye durdu muydu her şeyi unutur, nedendir bu? Çünkü volta cezanın törpüsüdür. ~ Ramazan`ın hapishaneye ilk defa girdiği sahne.

Merhaba yarenler, merhaba felaket arkadaşlarım! ~ Tatar Ramazan'ın hapishane ahalisiyle selamlaştığı sahne.

Ben köpeği bile aşağılamam, Allah yaratmış, ama insanların köpekleşmesi beni çıldırtıyor. ~ Abdurrahman Çavuş ve Akseli ile volta atarken.

Kanun vardır kırbaç gibi, kanun vardır sütlaç gibi. Adamına göre. ~ Abdurrahman Çavuş.

Ben hasmımı hiçbir zaman küçümsemem. ~ Ramazan, Kirmastılı ile konuşurken.

Senden esaslı bir bıçak istiyorum, hasmıma sallayınca dönmeyen cinsten olmalı. Çünkü ben, adama bıçağı iki kere sallamam! ~ Tatar Ramazan, Kirmastılı'ya söylüyor.

Siz beni resimlerdeki mahkumlarla karıştırıyorsunuz müdür bey, benim adım Tatar Ramazan, ben bu oyunu bozarım! ~ Tatar Ramazan'ın hapishane müdürüyle konuştuğu sahne.

Osmanoğlu kazan kaynatmış, Ali koca padişah askere yemek ulaştırmış, işin aslı lokmadır lokma. ~ Abdurrahman Çavuş.

Burada vurulacak birisi vardı, onu da ben vurdum! Benim adım TATAR RAMAZAN gücün varsa gelip alsana!

~ Son sahne.

Adamı yüzüne karşı methetmezler.

~ Tatar Ramazan'ın koğuşa girdiği sahne.

Bir ekmeği beraber bölüşerek yemektir hüner. ~ Tatar Ramazan koğuş ahalisine yemek yerken söylüyor.


Özgür Deniz
Başbakan Müsteşarı
24 Şubat 2009 01:10

ESARETİN BEDELİ:

"KORKTUKÇA TUTSAKSIN, CESARET ETTİKÇE ÖZGÜR"

OYUNCULAR:Tim Robbins , Morgan Freeman , Bob Gunton , William Sadler , Clancy Brown , Gil Bellows , Mark Rolston , James Whitmore

Genç ve başarılı bir banker olan Andy Dufresne, karısını ve onun sevgilisini öldürmek suçundan ömür boyu hapse mahkum edilir ve Shawshank hapishanesine gönderilir. İşkence, tecavüz, dayak dahil her türlü kötü koşulun hüküm sürdüğü hapishane koşullarında, Andy'nin hayata bağlı ve her daim iyi bir şeyler bulma çabası içindeki hali, çevresindeki herkesi çok etkileyecektir. Bir süre sonra parmaklıkların arkasında bile özgür bir yaşam olabileceğine bütün mahkumları inandırır. Bu mahkumlardan biri olan Red ve Andy, unutulmaz bir dostluk kurarak hapishaneyi bambaşka bir yer haline getirirler.

Andy'nin haksız mahkumiyetindeki bu sabırlı tutumu özgürlüğüne ulaşma ve kaderini değiştirme yolunda en önemli anahtarı olacaktır. Yıllarca sabırla kazdığı tünelden, sonunda kaçıp özgürlüğüne kavuşur.

Bazı filmler karmaşanın dışında, insanı kavramaya çalışarak unutulan ya da farketmemizi zorlaştıran değerleri öne çıkartıyor. Bu filmlerden "Esaretin Bedeli" umuda yüklediği anlam açısından üzerinde durulmayı gerektiriyor.

Frank Darabont'un yönettiği "Esaretin Bedeli" umut, inanç, kararlılık gibi kavramların bir açılımı olarak dikkat çekici bir özellik taşıyor.

Filmde birkaç sahnede çok önemli diyaloglar geçiyor.

Dufresne, Ellis'e "buradan kaçmayı hiç düşündün mü?" diye soruyor. Ellis de "hayır" yanıtını veriyor ve bunun imkânsız olduğunu vurguluyor.

Dufresne, "neden olmasın" diyor ve ekliyor: "umut iyi bir şeydir. İnsanı yaşatır."

Filmin anlatımındaki temel söylem, katı realitenin imkânsız gibi görünen yüzünün bütünüyle gerçeği yansıtmadığını ortaya koymak olarak beliriyor. İlgilerini, yeteneklerini ve bütün gücünü imkânsız gibi görünen bir amaca adıyor. Sonuçta Dufresne herkesi şaşırtacak bir şekilde küçük bir keski ile kazdığı tünelden kaçıyor. Bazı filmlerin izleyiciyi her zaman çeken gizil bir yönü vardır. Bu filmlerin kimi sekansları varoluşsal bir tema üzerinden hayatı kavrayan ve insanı kendisi ile buluşturan bir yapıya sahiptir. "Esaretin Bedeli" filminde umudun ekmek su kadar önemli olduğu vurgusunu görüyoruz.

Umut etmek insan varoluşunun dokusunu oluşturan çok önemli bir unsur. Bir rüyayı gerçek kılma ihtimalinin tutkusu hayatı yaşanılır bir hale getiriyor. Her şeyi fizik gerçeklikten ibaret sayan ve hayatı tek bir gerçek ve boyutla kavrayan aklın yolu umudu gerçek anlamda kavramaktan çok uzak. İmkânsız denilen pek çok şeyin aklımızın çizdiği basit sınırlar olduğunu göremiyoruz. İnanmak bunun için büyük bir hazine olarak karşımıza çıkıyor. Kendini aşmak düşüncesi inanmakla ilgili bir kavram. Kendini aşmak eğilimi umudu daha anlamlı bir yere taşıyor. Belki de en çok umuda ve düşlere ihtiyacımız var. Bir düşten daha gerçek ne olabilir ki...


mobiuss
Memur
24 Şubat 2009 12:35

şeytanın avukatı, son sahne , şeytanın son cümlesi :

''kibir; en sevdiğim günah''


Özgür Deniz
Başbakan Müsteşarı
24 Şubat 2009 23:27

CESUR YÜREK

(Braveheart)

Yönetmen: Mel Gibson

Senaryo yazarı: Randall Wallace

Oyuncular :Mel Gibson (William Wallace), James Robinson (Genç William), Sean Lawlor (Malcolm Wallace)

Cesur Yürek; Mel Gibson'in yönettiği ve başrolünü oynadığı bu epik yapım, William Wallace 'ın hayatını anlatır.Film Türkiye sinemalarında yıllarca gösterilerek bir rekora imza atmıştır. 1996 yılında 10 dalda Oscar'a aday olan yapım, yönetim, görüntü yönetimi, efekt, makyaj ve en iyi film dallarında ödüle layık görülmüştü.

Cesur Yürek filminin o unutulmaz final sahnesini hatırlayan var mı?

Hani tutuklanmasına rağmen William Wallace 'ın ÖZGÜRLÜK diye haykırdığı sahne.

Wallace Londra?da krala ihanet etmek suçundan mahkemeye çıkar. Bunu reddeden Wallace, Uzunbacaklı?ya hiçbir zaman bağlılık yemini etmediğini söyler. Bunun üzerine mahkeme, onun ?acıyla arındırılmasına? karar verir. Londra meydanında halkın önünde işkenceye maruz kalan Wallace, son gücüyle ?Özgürlük!? diye haykırır. Kafası kesilmeden önce, kalabalığa döner ve Murron?ı ona gülümserken görür.


npym
Kapalı
26 Şubat 2009 03:08

ALYAZMALIM..


npym
Kapalı
26 Şubat 2009 03:10

HER izlediğimde gözyaşlarımı tutamam..

duygular bu kadarmı yansıtılır ..


gelbenimle
Şef
26 Şubat 2009 10:24

tüm filmlerde unutulmayan sahneler var ama

al yazmalımdaki sevgi nedir diye başlayan bir başka

birde en beğendiğim sınav filminde

benim gençliğimi çalandan bende gider soruları çalarım çümlesi ama çalınmaz tabiki çalınmamalıda.... yanlış anlaşılamayayım


zynpçtn204
Aday Memur
26 Şubat 2009 11:14

kesinlike söylediğiniz tüm filimler izlenmeye değer.boş filmler değil.tabiki alyazmalımın değeri büyük çok sevdiğim bi repliği paylaşmak istiyorum

:gel desem gelirmisin(ilyas)

:seninim işte ne duruyorsun ,alıp götürsene(asya)

tabi bunlar sadece gözlerle anlaşıyolar,hatırladınız inşallah:)


gelbenimle
Şef
06 Mart 2009 10:00

çemberimde gül oya dizisinde

yurdanuru mehmet ve ailesi istemeye gelir.

yurdanurun babası kizı vermez misafirler gider

kızıyla kavga ederler

baba kızına derki "bu kapıdan dışarı çıkarsan bir daha giremezsin"

yurdanur

"gittiğimde geri dönemeyeceksen, zaten burası benim evim değildir" der.


historianlady.
Kapalı
11 Mart 2009 15:52

*Hayatta yaptıklarımız, sonsuzlukta yankılanır. (Maximus, Gladyatör)


'zarpandit'
Aday Memur
12 Mart 2009 22:30

'21 gram...

Kaç hayat yaşıyoruz?

Kaç kez ölüyoruz?

Ölüm anında 21 gram kaybettiğimiz söyleniyor?

21 grama ne sığar?

Ne kadarı kaybolur?

21 gram ne zaman kaybolur?

Ne kadarı onunla gider?

Geriye ne kadarı kalır?

21 gram... Beş madeni paranın ağırlığı, bir kuşun, bir çikolata parçasının?

21 gram ne kadar çeker?

Ne kadar?

...


domatiss
Kapalı
14 Mart 2009 17:12

kemal sunalın bekçiler kralı filminden..

komşu kızını zapt eyle

yaylalar yaylalar

bizim oğlan aşıktır

dilo dilo yaylalar..

enişte sen burda harcanıyosun be


domatiss
Kapalı
14 Mart 2009 17:14

film:uçurtmayı vurmasınlar.

barış:o silahlarla ne yapıyorsunuz

asker:kaçanları vuruyoruz

barış:ama benim annem kaçmaz ki


Hatice******
Kapalı
14 Mart 2009 22:34

Cesur Yürek filminin idam sahnesinde Mel Gibson'un 'Özgürlük' diye bağırmasını unutamadım yıllarca. Bunun üzerine beni en çok etkileyen bir Türk filmi oldu: 'UMUT' Sinemaya giderken hiç de umutlu değildim filmin izlenebilirliliğinden ancak çıktıktan sonra ağlamama engel olamadım. Özellikle de mezar taşında yazan yazıyı aklımda tutmaya çalıştım, sizinle paylaşmak isterdim ama eminim filmi izleyenler beni anlamıştır...


The Snow White :)
Aday Memur
15 Mart 2009 16:22

filmin adını tam hatırlayamıyorum ama Murat SOYDAN ve Türkan ŞORAY başrolde :)Türkan ŞORAY sahilde ağlamaklı bi şekilde yürüyor...onu uzaktan gören Murat SOYDAN yaklaşıp ona diyor ki 'güzel laf etmesini bilmem.kadın milletine de öfkeliyim şu aralar ama haliniz pek dokundu bana bi de küçük hanım çok güzelsiniz' :)


Özgür Deniz
Başbakan Müsteşarı
17 Haziran 2009 19:27

KAYIP NİŞANLI

Beni en çok etkileyen filmlerden, sevdaya ve sevgisi uğruna mücadele etmeye dair bir filmdir. Kendimden birşeyler bulmuştum bu filmde. Bu yüzden benim için daha anlamlıdır.

Konusu ise şöyleydi:

1. Dünya Savaşı(emperyalist paylaşım savaşı) sona ermekteyken, Mathilde isimli genç bir Fransız kadının en büyük savaşı başlamak üzeredir.

Mathilde, nişanlısı Manech?in savaş mahkemesinde hüküm giyerek Fransa-Almanya ordularının arasında kalan tarafsız bölgeye gönderilen beş adamdan biri olduğunu ve bunun neredeyse ölüm demek olduğunu duymuştur.

Manech?ini sonsuza dek kaybettiğini kabullenmek istemeyen Mathilde, sevgilisinin yazgısını öğrenmek için olağanüstü bir yolculuğa koyulur. Her dönemeçte Manech?in bu son günleri, bu son anları nasıl geçirdiğine dair farklı yorumlar duyar. Yine de asla yılmaz...

İnatla sürdürdüğü neşeli tavırları ve umudunun güçlendirdiği şaşmaz inançla, soruşturmasını sonuna kadar götürürken kendisine yardım edenleri ikna, etmeyenleri de gözardı eder. Beş talihsiz asker ve aldıkları vahşet dolu ceza hakkındaki gerçeğe yaklaşırken, savaşın dehşetine ve hayatlarını etkilediği insanlarda bıraktığı izlere de yakından tanık olur...

Toplam 418 mesaj
12345678910111213»

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi