Türkler, tarihleri boyunca çok güzel marşlar bestelemişlerdir. Ancak 100 yıl önce bugünlerde öyle bir marş yazıldı ki, o zamana kadar yazılmış tüm marşlar onun gölgesinde kaldı. Çünkü onun yazılışındaki ruh ve maneviyat o zamana kadar yazılmış olan marşlardan çok farklıydı. Bahsettiğimiz bu marş, 12 Mart 1921'de tarihinde kabul edilmişti. Evet İstiklal Marşı'ndan söz ediyoruz!
Birinci Dünya Savaşı sonrası yurdumuzun neredeyse tamamı işgalci devletler tarafından işgal edilmişti. Türk milleti Mustafa Kemal önderliğinde yeniden tertiplenip bağımsızlığını tekrar kazanmak için bir kurtuluş mücadelesine girişmişti yalnız bir şey eksikti..Evet halkın ve askerin maneviyatını yüceltecek bir milli marş. Yine Ankara Hükümeti yeni kurulmuş ve yabancı devletlerle olan temaslar da milli marş ihtiyacını güçlendirmekteydi. Milli Eğitim Bakanlığı 1920 yılının sonlarında Hakimiyeti Milliye gazatesinde ilan açarak 500 altın ödüllü bir milli marş yazma yarışması yapılacağını duyurdu.
Yarışmaya 724 eser başvuru yapar. Uzun değerlendirmeler sonucu eser sayısı 6'ya indirilir fakat bu altı eserde istenilen düşünceyi tam anlamıyla yansıtamaz. Mehmet Akif çok beklesen de yarışmaya katılmamıştır, aslında herkesin umudu tam olarak da ondadır zira daha önce yazdığı Çanakkale Şehitlerine isimli eserinin ne denli bir destansı anlatım olduğu ortadadır. Ancak Akif'ten beklenen katılım bir türlü gelmez, dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey, Akif'in para ödülü olduğu için katılmadığını öğrenir.
Nitekim araya Akif'in samimi arkadaşı olan milletvekili Hasan Basri Bey girer. Yarışmayı kendisinin kazanması durumunda ödülün bir hayır kurumuna bağışlanabileceğini söyleyerek Mehmet Akif'i ikna eder.
Israrlar üzerine yarışmaya katılmaya karar veren Mehmet Akif, Ankara'da ikametgâh olarak seçtiği Taceddin Dergâhına yerleşerek eserini yazmaya koyulur. Şiirini o sırada istiklal, yani bağımsızlık savaşı vermekte olan Türk ordusuna hitaben yazar ve adını da ' 'İstiklal Marşı '' koyar.
O günlerde şairin odasındaki lambanın sabahlara kadar sönmediği söylenir.
Akif'in marşı büyük ıstıraplar çekerek yazdığını hatta bir gece ansızın uyanıp,
kağıt bulamadığında duvara,
'' Ben ezelden beridir hür yaşadım,hür yaşarım '' mısrasını kazıdığını yine oğlu anılarından aktarmıştır.
Mehmet Akif'in yazmış olduğu bu şiir diğer altı şiirle birlikte 1 Mart 1921 günü Mustafa Kemal'in başkanlığını yaptığı Meclis oturumunda değerlendirilmeye başlanır. Günler süren ayrıntılı değerlendirmelerden sonra 12 Mart 1921 günü yapılan meclis oturumunda sonuç açıklanır. Yarışmayı kazanan eser Mehmet Akif Bey'in yazdığı İstiklal Marşı'dır. Eser ilk olarak Meclis kürsüsünde Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi tarafından okunur. Milletvekilleri tarafından dakikalarca ayakta alkışlanan ve birkaç kez daha okunan eser, artık Türk Milletinin bağımsızlığının sembolü ve milli marşı olarak kabul edilmiştir.
Aruz veznini Türkçeye büyük bir ustalıkla uyarlayanlardan biri olan Akif,
Marşımızı Fe'ilâtün (Fâilâtün), Fei'lâtün, Fe'ilâtün, Feilün (Fa'lün) kalıbı ile yazmıştır.
Fâilâtün kalıbı, Çatma,Kurban, Kahraman, Sana olmaz, Hakkıdır,
Fa'lün ise,tiklal kısımlarında geçerlidir.
Son olarak,derler ki;
'' Akif ne vakit ezanı duysa hürmeten ayağa kalkar da dinlerdi,
Allah da O'na herkesin ayakta okuyup ,dinlediği bir Marş yazmak nasip etti.''
Türkler, tarihleri boyunca çok güzel marşlar bestelemişlerdir. Ancak 100 yıl önce bugünlerde öyle bir marş yazıldı ki, o zamana kadar yazılmış tüm marşlar onun gölgesinde kaldı. Çünkü onun yazılışındaki ruh ve maneviyat o zamana kadar yazılmış olan marşlardan çok farklıydı. Bahsettiğimiz bu marş, 12 Mart 1921'de tarihinde kabul edilmişti. Evet İstiklal Marşı'ndan söz ediyoruz!
Birinci Dünya Savaşı sonrası yurdumuzun neredeyse tamamı işgalci devletler tarafından işgal edilmişti. Türk milleti Mustafa Kemal önderliğinde yeniden tertiplenip bağımsızlığını tekrar kazanmak için bir kurtuluş mücadelesine girişmişti yalnız bir şey eksikti..Evet halkın ve askerin maneviyatını yüceltecek bir milli marş. Yine Ankara Hükümeti yeni kurulmuş ve yabancı devletlerle olan temaslar da milli marş ihtiyacını güçlendirmekteydi. Milli Eğitim Bakanlığı 1920 yılının sonlarında Hakimiyeti Milliye gazatesinde ilan açarak 500 altın ödüllü bir milli marş yazma yarışması yapılacağını duyurdu.
Yarışmaya 724 eser başvuru yapar. Uzun değerlendirmeler sonucu eser sayısı 6'ya indirilir fakat bu altı eserde istenilen düşünceyi tam anlamıyla yansıtamaz. Mehmet Akif çok beklesen de yarışmaya katılmamıştır, aslında herkesin umudu tam olarak da ondadır zira daha önce yazdığı Çanakkale Şehitlerine isimli eserinin ne denli bir destansı anlatım olduğu ortadadır. Ancak Akif'ten beklenen katılım bir türlü gelmez, dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey, Akif'in para ödülü olduğu için katılmadığını öğrenir.
Nitekim araya Akif'in samimi arkadaşı olan milletvekili Hasan Basri Bey girer. Yarışmayı kendisinin kazanması durumunda ödülün bir hayır kurumuna bağışlanabileceğini söyleyerek Mehmet Akif'i ikna eder.
Israrlar üzerine yarışmaya katılmaya karar veren Mehmet Akif, Ankara'da ikametgâh olarak seçtiği Taceddin Dergâhına yerleşerek eserini yazmaya koyulur. Şiirini o sırada istiklal, yani bağımsızlık savaşı vermekte olan Türk ordusuna hitaben yazar ve adını da ' 'İstiklal Marşı '' koyar.
O günlerde şairin odasındaki lambanın sabahlara kadar sönmediği söylenir.
Akif'in marşı büyük ıstıraplar çekerek yazdığını hatta bir gece ansızın uyanıp,
kağıt bulamadığında duvara,
'' Ben ezelden beridir hür yaşadım,hür yaşarım '' mısrasını kazıdığını yine oğlu anılarından aktarmıştır.
Mehmet Akif'in yazmış olduğu bu şiir diğer altı şiirle birlikte 1 Mart 1921 günü Mustafa Kemal'in başkanlığını yaptığı Meclis oturumunda değerlendirilmeye başlanır. Günler süren ayrıntılı değerlendirmelerden sonra 12 Mart 1921 günü yapılan meclis oturumunda sonuç açıklanır. Yarışmayı kazanan eser Mehmet Akif Bey'in yazdığı İstiklal Marşı'dır. Eser ilk olarak Meclis kürsüsünde Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi tarafından okunur. Milletvekilleri tarafından dakikalarca ayakta alkışlanan ve birkaç kez daha okunan eser, artık Türk Milletinin bağımsızlığının sembolü ve milli marşı olarak kabul edilmiştir.
Aruz veznini Türkçeye büyük bir ustalıkla uyarlayanlardan biri olan Akif,
Marşımızı Fe'ilâtün (Fâilâtün), Fei'lâtün, Fe'ilâtün, Feilün (Fa'lün) kalıbı ile yazmıştır.
Fâilâtün kalıbı, Çatma,Kurban, Kahraman, Sana olmaz, Hakkıdır,
Fa'lün ise,tiklal kısımlarında geçerlidir.
Son olarak,derler ki;
'' Akif ne vakit ezanı duysa hürmeten ayağa kalkar da dinlerdi,
Allah da O'na herkesin ayakta okuyup ,dinlediği bir Marş yazmak nasip etti.''
Lanet
