1- Türkiye'de felsefeye neden önem verilmiyor?
2- Türkiye'de neye önem veriliyor?
3- Türkiye'de neye önem verildiği için felsefeye önem verilmiyor?
4- Türkiye'de felsefenin muadili mi vardır, ya da felsefenin muadili var mıdır?
Gelebilecek olası cevaplardan;
1- Çünkü otorite düşünen bireyler yerine, yerine düşünülen bireyler arzular...
2- Türkiye'de dine önem veriliyor.
3- Türkiye'de dine önem verildiği için felsefeye önem verilmiyor.
4- Türkiye'de felsefenin muadili dindir, dünyada ise böyle bir şey söz konusu bile değildir. Biz zaten bu yüzden geri kaldık.
...
İlk maddeye, mazeretleriyle birlikte tartışmalı olarak katılmanın haricinde, şayet böyle cevaplar gelseydi tamamen dolgu malzemesi ve geçmişten bu güne döngüsel cevaplar olurdu ki bu cevaplar keyif verici olmakla birlikte parti sloganlarından öteye gitmez ve ilgilisine tatminsiz kalırdı.
Evet, egemen güç açısından bakarsak, ortak paydadaki kitleyi yönetmek farklı fikirleri idare etmekten çok daha kolaydır. Bunun yolu da aynı paydada birleşen bireylerden oluşan bir toplum oluşturup, "biz aynı yolun yolcusuyuz" kutsal ülküsünde birleştirmektir. Böyle olursa geminin uzun süre su almayacağı aşikâr, fakat doğru limana gidip gitmeyeceği şüpheli...
Türkiye'de herhangi bir şeye gereği gibi önem verildiğini düşünmüyorum, çoğu dünya ülkesinde olduğu gibi. Türkiye'de biraz önem verilen şey, grup psikolojisinde insan yetiştirmek. Ben cemaat demiyorum, çünkü amaç din eksinli bir şey yapmak değil, amaç grup psikolojisinde insanlar üzerinde hâkimiyet kurmak. Ve biz küçük adamlar, büyük adamların üzerimizde oynadıkları çirkin oyunları görmeden; "her şey senin için" deyip kendimizi unutuyoruz. Oysa klasik söylemle onlar bizimle var. Bir paylaşımcının dediği gibi "tanrılar insanlarla var."
Felsefe bir şeyin zıddı değildir. Felsefe bir şeyin içinde de değildir. Ve bir şey felsefenin içinde de değildir. Tıpkı karşısında olmadığı gibi. Yine egemen güç felsefe ile dini düşman ilan ederek arada denge politikasını koruma görevini üzerine almıştır. Öyle ki bizi şuna yürekten inandırmıştır; "ben olmasam siz daha da uyumsuz olursunuz."
Bunlara cevap olarak; "Sen olmasan acıyı bal eyle(r)dik" diyor Hasan Hüseyin Korkmazgil...
1- Türkiye'de felsefeye neden önem verilmiyor?
2- Türkiye'de neye önem veriliyor?
3- Türkiye'de neye önem verildiği için felsefeye önem verilmiyor?
4- Türkiye'de felsefenin muadili mi vardır, ya da felsefenin muadili var mıdır?
Gelebilecek olası cevaplardan;
1- Çünkü otorite düşünen bireyler yerine, yerine düşünülen bireyler arzular...
2- Türkiye'de dine önem veriliyor.
3- Türkiye'de dine önem verildiği için felsefeye önem verilmiyor.
4- Türkiye'de felsefenin muadili dindir, dünyada ise böyle bir şey söz konusu bile değildir. Biz zaten bu yüzden geri kaldık.
...
İlk maddeye, mazeretleriyle birlikte tartışmalı olarak katılmanın haricinde, şayet böyle cevaplar gelseydi tamamen dolgu malzemesi ve geçmişten bu güne döngüsel cevaplar olurdu ki bu cevaplar keyif verici olmakla birlikte parti sloganlarından öteye gitmez ve ilgilisine tatminsiz kalırdı.
Evet, egemen güç açısından bakarsak, ortak paydadaki kitleyi yönetmek farklı fikirleri idare etmekten çok daha kolaydır. Bunun yolu da aynı paydada birleşen bireylerden oluşan bir toplum oluşturup, "biz aynı yolun yolcusuyuz" kutsal ülküsünde birleştirmektir. Böyle olursa geminin uzun süre su almayacağı aşikâr, fakat doğru limana gidip gitmeyeceği şüpheli...
Türkiye'de herhangi bir şeye gereği gibi önem verildiğini düşünmüyorum, çoğu dünya ülkesinde olduğu gibi. Türkiye'de biraz önem verilen şey, grup psikolojisinde insan yetiştirmek. Ben cemaat demiyorum, çünkü amaç din eksinli bir şey yapmak değil, amaç grup psikolojisinde insanlar üzerinde hâkimiyet kurmak. Ve biz küçük adamlar, büyük adamların üzerimizde oynadıkları çirkin oyunları görmeden; "her şey senin için" deyip kendimizi unutuyoruz. Oysa klasik söylemle onlar bizimle var. Bir paylaşımcının dediği gibi "tanrılar insanlarla var."
Felsefe bir şeyin zıddı değildir. Felsefe bir şeyin içinde de değildir. Ve bir şey felsefenin içinde de değildir. Tıpkı karşısında olmadığı gibi. Yine egemen güç felsefe ile dini düşman ilan ederek arada denge politikasını koruma görevini üzerine almıştır. Öyle ki bizi şuna yürekten inandırmıştır; "ben olmasam siz daha da uyumsuz olursunuz."
Bunlara cevap olarak; "Sen olmasan acıyı bal eyle(r)dik" diyor Hasan Hüseyin Korkmazgil...