İmsak girdikten sonra sabah namazı kılınabilir. Ezan okunmasını beklemek şart değildir. Ezanın geç okunmasının sebebi sabah namazını faziletli vaktinde kılmak içindir.
Sabah namazının vakti imsak ile girer, güneşin doğması ile biter. Ancak hanifilere göre hafif ışıyıncaya kadar bırakmak, şafilere göre ise erken karanlık iken kılmak faziletlidir.
Tam namaz kılarken ve namaz bitmeden güneş doğarsa hanifilere göre namaz bozulur. Kerahet vakti çıktıktan sonra yeniden kılmak gerekir.
Zamanında sabah namazını kılamayan bir kişi güneş doğduktan ve kerahet vakti çıktıktan sonra öğlen namazı girmeden kılarsa hem sünnetini hemde farzını beraber kaza eder.
Namaz vakitlerini takvimde belirtilen zamana göre kılınmalıdır. Takvimde belirtilen zamanın içerisinde kılınan namaz geçerlidir.
--------------
Resûlullah (A.S.) Efendimizden bu konuda şu hadis rivayet edilmiş ve sahih kabul edilmiştir :
«Sabah namazını ortalık ağarıncaya kadar geciktirin! çünkü bunun sevabı daha büyüktür. (Ebû Dâvud - Tirmizî - îbn Mace, Nesâi : Rafi' b, Hudayc'den.)
İmsak girdikten sonra sabah namazı kılınabilir. Ezan okunmasını beklemek şart değildir. Ezanın geç okunmasının sebebi sabah namazını faziletli vaktinde kılmak içindir.
Sabah namazının vakti imsak ile girer, güneşin doğması ile biter. Ancak hanifilere göre hafif ışıyıncaya kadar bırakmak, şafilere göre ise erken karanlık iken kılmak faziletlidir.
Tam namaz kılarken ve namaz bitmeden güneş doğarsa hanifilere göre namaz bozulur. Kerahet vakti çıktıktan sonra yeniden kılmak gerekir.
Zamanında sabah namazını kılamayan bir kişi güneş doğduktan ve kerahet vakti çıktıktan sonra öğlen namazı girmeden kılarsa hem sünnetini hemde farzını beraber kaza eder.
Namaz vakitlerini takvimde belirtilen zamana göre kılınmalıdır. Takvimde belirtilen zamanın içerisinde kılınan namaz geçerlidir.
--------------
Resûlullah (A.S.) Efendimizden bu konuda şu hadis rivayet edilmiş ve sahih kabul edilmiştir :
«Sabah namazını ortalık ağarıncaya kadar geciktirin! çünkü bunun sevabı daha büyüktür. (Ebû Dâvud - Tirmizî - îbn Mace, Nesâi : Rafi' b, Hudayc'den.)