bak kardeş senle aramızda ciddi anlamda iletişim
bozukluğu var galiba ben kendimi ifade edemiyorum. bu sefer daha
detaylı anlatmaya çalışacağım
yanlız
şunu belirteyim benim atesitlerle hiç bir derdim yok onlara bir şey anlatama
derdinde değilim benim derdim müslüman kardeşlerimle ama nacizane uyardığım
müslüman bir kardeşimdende bana "güzel şeyler yazmışsın onu mu göstermeye
çalışıyorsun" gibi bir tepki alınca şaşırdım açıkçası biraz uslubum
sertleşti. eğer kırdıysam özür dilerim.
şimdi
sana meramımı daha açık bir uslupla anlatmaya çalışayım aslında bunu verdiğim
linkte uzun uzun yazmıştım. tekrar yazma zahmetine girmek istemediğim için link
paylaşmıştım.
öncelikle
benim evrim teorisine karşı çıkmamın sebebi klasik yaratılışçı tepksiyle her
şeyi Allah birkerede yarattı o yüzden evrim diye bir şey yoktur olduğundan
değil. ben evrime şu yüzden karşı çıkıyorum. evrim dediğimiz şey özünde şudur.
bir canlı populasyonunda bir takım etkenler sonucu ki bunlar sıcaklık kimyasal
maddeler güneş ışınları olabilir RASGELE mutasyonlar meydana geliyor ve canlı
bu mutasyonlardan kendisine yarar sağlayan bir başka ifadeyle yaşama şansını
artıran özelliklerle yoluna devam ediyor bu şekilde canlıdaki süreç içerisindeki
değişikliklere evrim deniliyor. şimdi bilimle uğraşan biri olarak benim derdim
canlıların değişmediğini iddaa etmek değil. ben klasik bir yaratılışçı gibi
evrenin durağan olduğunu değişmediği her şeyin bir kerede yaratıldığını
savunmuyorum. kuranında islamın da böyle bir iddası yok. ama evrim teorisi
sadece canlıların değişmesini savunmuyorki aynı zamanda bu değişimin rasgele
mutasyonlarla gerçekleştiğini savunuyor. yani evrimi savunan biri sadece
canlıların değiştiğini savunmakla kalmıyor aynı zamanda bütün yaşamaın ve
çeşitliliğin kendiliğinden oluştuğunda savunuyor(tabi abiyogenez farklı bir
konu ama birbiriyle bağlantılı) şimdi söylermisiniz bana bu caner taslaman
beyfendi acaba evrim islamla çelişmez derken bu rageliliği islamın neresine
koyuyor.veya evrim islamla çelişmez diyen beyfendiler Talak 3 teki "Allah
her şeye bir ölçü koymuştur" ayetini nasıl anlıyorlar.
o
yüzden caner hocada diğerleride bence ne söylediklerinin farkında değiller.
ben
evrimi kabul ederim ama rastgeleliği kabul etmem diyorsanız o zaman buna niye
evrim diyorsunuz benim tepkim bu kavrama.
Rastgelelik yani Tesadüflük Allahın varlığına
tersdir. Einstain ın
söylediği
gibi "Tanrı(Allah) zar atmaz". Bu yüzden bir müslüman öyle
yada
böyle evrim teorisini kabul ederse Allah muhafaza dinden çıkabilir.. bu
konuda
bilinçli olmak gerekir. Ama şunu söylemek farklı bir şeydir :Canlılar
zamanla
değişmişitir(gelişmiştir) denebilir buna evrim demek zorunda değiliz
çünkü
bu değişim bilinçli bir şekilde gerçekleşen bir olaydır. Evrim bilinçli
bir
değişimi kabul etmez. Bir süreç, bir
tekamul Allahın
sünnetinde var. Bakın rabbimiz Yunus süresinde gökleri ve yeri
6
günde veya evrede yarattım diyor. Neden bir kerede yaratmıyorda 6 günde veya
evrede
yaratıyor haşa gücümü yetmiyor. Çünkü sünnetullah ta bir tekamül var bir
süreç
var. evrenin yaşı yaklaşık 14 milyarken insanların varlığı birkaç milyonu
geçmiyor.
Bunlar hepsi herşeyin bir sürece bağlı olduğunu gösteriyor. Arapçaya
hakim
olanlar bilir; "-kun fe yekun- "ol dedi oldu" anlamına geldiği gibi bir
anlamıda
"-ol dedi olmaya başladı, oluşma sürecine girdi" demektir. Evet islamın
kendine
has bir tekamül anlayışı vardır. Kuranı kerimde de bu tekamül anlayışı
farklı
anlatımlarla dile getirlmiştir. Zaten bu konudaki ayetler ziyadesiyle bu
forumlarda paylaşılmıştır tekrar paylaşmak istemiyoru sende bu ayetleri
biliyorsundur.
Müslümanlar
bir değişimi, bir gelişmeyi, veya bir olgunlaşmayı
yüzyıllardır
islamın kendi anlayışı içinde savunmuşlardır bunu kabul
etmişlerdir.
Kısacası islamın zaten kendi anlayışı içinde ilk zamanlardan beri
olan
bir tekamül anlayışı vardır bunu bilmediğimiz içinsanki evrimi yeni
keşfediyormuşuz gibi davranılıyor.
... Özellikle son
yıllarda Evrimsel
sürecin
bir Yaratıcıyı reddetme anlamına geldiği yönünde yoğun bir propaganda
ile
karşı karşıyayız. Belirli bazı odakların çıkartmış olduğu yayınlar, inançlı
insanları
Evrim ile Yaratıcı arasında bir seçim yapmaya zorlamakta ve Evrimin
bilimsel
bir teori olduğunu kabul edenleri Kutsal metinleri reddetmekle
etiketlemektedir.
Halbuki,
İslam Medeniyetinde, Abbasilere kadar olan dönemde, Allahın yoktan
var
ettiğinin değil, Ahmed bin Muhammad Ali Miskeveyh (11. yy), İbnul-Heysem,
Nasiraddin
Tusi (13. yy), Al Biruni (10. yy), Al Cahiz (8. yy) ve Al Nazzam,
İhvanuSSaffa,
ibni Nefis (13. yy), İbn Tufeyl (12. yy), Cabir bin Hayyan (9.
yy)
Muhammed Zekerriyya el-Kazvini, İbn Haldun, Kınalızade Ali Efendi gibi
müslüman
bilim insanlarının eserlerinde moda tabiriyle evrim düşüncesinin ki
aslı
tekamüldür izlerini görüyoruz. Bu dönemin sonuna kadar yaratılış inancı
evrim
düşüncesi(tekamül) ile tamamen paralel gitmesine ve doğal
karşılanmasına
rağmen bundan sonraki dönemlerde bu inanıştan ayrılmalar baş
gösteriyor.
Dini açıdan Abbasilere kadar olan dönemde yaratılış ile
evrim(tekamül)
paralel düşünce sistemleri olarak giderken, ortaçağda bilimin
Katolik
Kilisesi ile ters düşmesi (Evrenin merkezine insanı koyması, İsanın
Allahın
oğlu olması (haşa) hasebiyle insanların da maymun benzeri varlıklardan
gelemeyeceği
düşüncesi)sonrasında İslam dünyasının da bundan nasiplenmiş
olması,
evrimci düşünce sisteminin de popülerliğini yitirmeye başlamasına neden
olmuştur.
Fakat gene de İslam medeniyetinde İbn-i Sinanın eserlerinde ve 12.
yüzyılda
İbn-i Tufeylde hayatın bazı madde ve gazların kimyasal bileşimi ile
oluştuğunu
belirtmesi, evrim düşücesinin gene de varlığını devam ettirdiğinin
bir
göstergesidir.
Miskeveyh,
El-Fevzül-Asgar eserinde evrimleşmeyi(doğrusu tekamülü),
Darwinden
tam 850 yıl önce incelemiş ve şöyle yazmıştır: yüksek alemden inen
nefs
(ruh) çeşitli dünya varlıklarında kendini göstere göstere tekamül etmiş,
nihayet
insanlık mertebesine gelmiştir.
Bununla
birlikte dînî açıdan yorumlara bakacak olursak Osmanlı
bilgini
Erzurumlu İbrahim Hakkı?nın (18. yy) Marifetname sinde geçen Bu
şerefli
vücudun yükseliş başlangıcı madenler olmuştur ki, onların başlangıcı
kaygan
çamurdur. Sonra ondan taşlar mertebesine yükselmiştir. Ta iş ve surette
insana
benzeyen nesnas (büyük bir maymun türü) ve maymun mertebesini bulmuştur.
O
mertebeden dahi yükselip insan suretine gelmiştir? (Cilt I, s.71) satırları
da
son dönemlerde bile hayatın kökenlerinin evrim(tekamül) temelli olarak
açıklanabileceğini
net bir şekilde gösteriyor.
Mevlana(aslı
celalettini Rumi) nın eserlerinden de bu konuya işaret edebileceğini
düşündüğümüz
alıntılar yapalım.
Fihi
Mafih (Ne Varsa İçindedir) adlı eserinden:
Mesela
önce toprak ve cemaddın (cansızdın), seni bitki alemine
getirdi;
bitki aleminden alaka (kan) ve mudğa (et) alemine sefer ettin. İşte
keramet
budur Bunu inkar etme ve sana bundan haber verirlerse kabul et.
Divan
adlı eserinden:
İlkin,
maden idin, sonra bitki, Bilahare hayvan oldun: Bu
gözlerinden
nasıl gizli kalacaktır Bundan sonra, bilgi, akıl ve imanla
donatılmış
insan oldun.
Ünlü
Mesnevisinde de birkaç yerde benzer sözler yer alıyor:
Ben
de cansız varlıktan oldum, biten, boy atıp gelişen nebat
(bitki)
oldum; artık ölüp azalmaktan, noksana düşmekten ne diye korkacakmışım
Hiçbir
şeyden haberi olmayan cansızlardan, gelişip boy atan
bitkiye,
bitkiden yaşayış, dertlere uğrayış varlığına. Sonra güzelim
akıl-fikir,
ayırt ediş varlığına geldin; ondan sonra da beş duyguyla altı yönün
dışına
varacaksın.
İnsanoğlu
önce cematlarda (cansızlarda) zuhur etti, sonra
cematlardan
nebatlara geçti. Yıllarca o fidanlardan bir fidan gibi yaşadı, çok
farklı
olan cemat halinden habersiz. Nebati halden hayvani hale geçince, nebat
halinden
hiç bir şey hatırlamadı, nebatlar alemine duyduğu meyilden başka.
Bilhassa
ilkbahar ve çiçekler açtığı zamanda. Yine biliyorsunuz ki Ulu Yaratıcı
insanoğlunu
hayvan durumundan insan haline çıkardı. Böylece insan iklimden
iklime
geçti, şimdiki gibi akıl irfan ve kudret sahibi oluncaya kadar. Evvelki
akıllarından
hiç bir hatırası yoktur, şu anki akıl durumu da değişecektir.
Görüldüğü
gibi bu konuda yani sözde evrim özde tekamül konusunda
müktesabatımızda
ciltler dolusu bilgi varken ne yazıkki bizim bu kendini son
derece
bilimsel ve akılcı sanan halbu ki bilimsellikten ve akılcılıktan zerre
nasibi
almamış turan dursunların sitelerinden kopyala yapıştır yapan aynı
konuları
temcit pilavı gibi ısıstıp ısıtıp önümüze serenlerin İddaları tek
kelimeyle
CEHALETTİR. Şimdi bizim yüzlerce yıl önce kabul ettiğimiz,
söylediğimiz
hatta bu konuda müstakil eserler bıraktığımız. bir konuyu. aslında
islamda
evrimi savunuyormuş deyip sanki müslümanların yeni fark ettiğini ima
etmek
Kuran a da müslümanlara da islama da iftira değilmidir söylermisin bana. Hatta
bunu ben kendime de
hakaret
sayarım. Bundan henüz 100-200 yıl önce ortaya atılmış bütün evrendeki düzenin
tesadüfi
olarak kurulduğunu ve genişlediğini idda eden komik bir teoriye
islamda
temel arayanlar hem cahildir hem gafildir. Benim dinim senin 100-200
yıl
önce bulduğunu sandığın şeyin aslını 1400 yıldır söylüyor.
Evet
canlılar değişmiştir gelişmiştirde. Canlılarda bir dönüşüm
vardır
bunun detaylarını bilemeyiz bunu bulmak nasıl olduğunu anlamk bilimin
işi.
Ama sanıldığının aksine islam bu tekamülü red etmez. belkide gerçekten bir
tür
başka bir türe dönüşmüştür bu konuda bir takım bilimsel eksiklikler var eksiklikten
öte çıkmazlar var bilimin bu çıkmazları çözmesi lazım ama bilimin işi
islamda
buna açıkça karşı olan bir ayet yoktur böyle bir şey olabilirde
olmayabilirde
bunu en iyi Allah bilir fakat bizim emin olduğumuz tek bir şey var hiç bir şey
tesadüfi değildir. bu yüzden burdan darwine ekmek çıkmaz çünkü canlıyı
dönüştüren de
geliştirende
Allahtır. Bütün canlılar bilinçli bir şekilde değişir ve gelişir.
o
yüzden aslında yürütülen kavga aslında tanrıyı by pass etme kavgasıdır. bu
oyuna gelmeyelim.
şimdi soruyorum sana evrimi inkar etmek
bilmediğinin peşine mi düşmektir?
bak kardeş senle aramızda ciddi anlamda iletişim
bozukluğu var galiba ben kendimi ifade edemiyorum. bu sefer daha
detaylı anlatmaya çalışacağım
yanlız
şunu belirteyim benim atesitlerle hiç bir derdim yok onlara bir şey anlatama
derdinde değilim benim derdim müslüman kardeşlerimle ama nacizane uyardığım
müslüman bir kardeşimdende bana "güzel şeyler yazmışsın onu mu göstermeye
çalışıyorsun" gibi bir tepki alınca şaşırdım açıkçası biraz uslubum
sertleşti. eğer kırdıysam özür dilerim.
şimdi
sana meramımı daha açık bir uslupla anlatmaya çalışayım aslında bunu verdiğim
linkte uzun uzun yazmıştım. tekrar yazma zahmetine girmek istemediğim için link
paylaşmıştım.
öncelikle
benim evrim teorisine karşı çıkmamın sebebi klasik yaratılışçı tepksiyle her
şeyi Allah birkerede yarattı o yüzden evrim diye bir şey yoktur olduğundan
değil. ben evrime şu yüzden karşı çıkıyorum. evrim dediğimiz şey özünde şudur.
bir canlı populasyonunda bir takım etkenler sonucu ki bunlar sıcaklık kimyasal
maddeler güneş ışınları olabilir RASGELE mutasyonlar meydana geliyor ve canlı
bu mutasyonlardan kendisine yarar sağlayan bir başka ifadeyle yaşama şansını
artıran özelliklerle yoluna devam ediyor bu şekilde canlıdaki süreç içerisindeki
değişikliklere evrim deniliyor. şimdi bilimle uğraşan biri olarak benim derdim
canlıların değişmediğini iddaa etmek değil. ben klasik bir yaratılışçı gibi
evrenin durağan olduğunu değişmediği her şeyin bir kerede yaratıldığını
savunmuyorum. kuranında islamın da böyle bir iddası yok. ama evrim teorisi
sadece canlıların değişmesini savunmuyorki aynı zamanda bu değişimin rasgele
mutasyonlarla gerçekleştiğini savunuyor. yani evrimi savunan biri sadece
canlıların değiştiğini savunmakla kalmıyor aynı zamanda bütün yaşamaın ve
çeşitliliğin kendiliğinden oluştuğunda savunuyor(tabi abiyogenez farklı bir
konu ama birbiriyle bağlantılı) şimdi söylermisiniz bana bu caner taslaman
beyfendi acaba evrim islamla çelişmez derken bu rageliliği islamın neresine
koyuyor.veya evrim islamla çelişmez diyen beyfendiler Talak 3 teki "Allah
her şeye bir ölçü koymuştur" ayetini nasıl anlıyorlar.
o
yüzden caner hocada diğerleride bence ne söylediklerinin farkında değiller.
ben
evrimi kabul ederim ama rastgeleliği kabul etmem diyorsanız o zaman buna niye
evrim diyorsunuz benim tepkim bu kavrama.
Rastgelelik yani Tesadüflük Allahın varlığına
tersdir. Einstain ın
söylediği
gibi "Tanrı(Allah) zar atmaz". Bu yüzden bir müslüman öyle
yada
böyle evrim teorisini kabul ederse Allah muhafaza dinden çıkabilir.. bu
konuda
bilinçli olmak gerekir. Ama şunu söylemek farklı bir şeydir :Canlılar
zamanla
değişmişitir(gelişmiştir) denebilir buna evrim demek zorunda değiliz
çünkü
bu değişim bilinçli bir şekilde gerçekleşen bir olaydır. Evrim bilinçli
bir
değişimi kabul etmez. Bir süreç, bir
tekamul Allahın
sünnetinde var. Bakın rabbimiz Yunus süresinde gökleri ve yeri
6
günde veya evrede yarattım diyor. Neden bir kerede yaratmıyorda 6 günde veya
evrede
yaratıyor haşa gücümü yetmiyor. Çünkü sünnetullah ta bir tekamül var bir
süreç
var. evrenin yaşı yaklaşık 14 milyarken insanların varlığı birkaç milyonu
geçmiyor.
Bunlar hepsi herşeyin bir sürece bağlı olduğunu gösteriyor. Arapçaya
hakim
olanlar bilir; "-kun fe yekun- "ol dedi oldu" anlamına geldiği gibi bir
anlamıda
"-ol dedi olmaya başladı, oluşma sürecine girdi" demektir. Evet islamın
kendine
has bir tekamül anlayışı vardır. Kuranı kerimde de bu tekamül anlayışı
farklı
anlatımlarla dile getirlmiştir. Zaten bu konudaki ayetler ziyadesiyle bu
forumlarda paylaşılmıştır tekrar paylaşmak istemiyoru sende bu ayetleri
biliyorsundur.
Müslümanlar
bir değişimi, bir gelişmeyi, veya bir olgunlaşmayı
yüzyıllardır
islamın kendi anlayışı içinde savunmuşlardır bunu kabul
etmişlerdir.
Kısacası islamın zaten kendi anlayışı içinde ilk zamanlardan beri
olan
bir tekamül anlayışı vardır bunu bilmediğimiz içinsanki evrimi yeni
keşfediyormuşuz gibi davranılıyor.
... Özellikle son
yıllarda Evrimsel
sürecin
bir Yaratıcıyı reddetme anlamına geldiği yönünde yoğun bir propaganda
ile
karşı karşıyayız. Belirli bazı odakların çıkartmış olduğu yayınlar, inançlı
insanları
Evrim ile Yaratıcı arasında bir seçim yapmaya zorlamakta ve Evrimin
bilimsel
bir teori olduğunu kabul edenleri Kutsal metinleri reddetmekle
etiketlemektedir.
Halbuki,
İslam Medeniyetinde, Abbasilere kadar olan dönemde, Allahın yoktan
var
ettiğinin değil, Ahmed bin Muhammad Ali Miskeveyh (11. yy), İbnul-Heysem,
Nasiraddin
Tusi (13. yy), Al Biruni (10. yy), Al Cahiz (8. yy) ve Al Nazzam,
İhvanuSSaffa,
ibni Nefis (13. yy), İbn Tufeyl (12. yy), Cabir bin Hayyan (9.
yy)
Muhammed Zekerriyya el-Kazvini, İbn Haldun, Kınalızade Ali Efendi gibi
müslüman
bilim insanlarının eserlerinde moda tabiriyle evrim düşüncesinin ki
aslı
tekamüldür izlerini görüyoruz. Bu dönemin sonuna kadar yaratılış inancı
evrim
düşüncesi(tekamül) ile tamamen paralel gitmesine ve doğal
karşılanmasına
rağmen bundan sonraki dönemlerde bu inanıştan ayrılmalar baş
gösteriyor.
Dini açıdan Abbasilere kadar olan dönemde yaratılış ile
evrim(tekamül)
paralel düşünce sistemleri olarak giderken, ortaçağda bilimin
Katolik
Kilisesi ile ters düşmesi (Evrenin merkezine insanı koyması, İsanın
Allahın
oğlu olması (haşa) hasebiyle insanların da maymun benzeri varlıklardan
gelemeyeceği
düşüncesi)sonrasında İslam dünyasının da bundan nasiplenmiş
olması,
evrimci düşünce sisteminin de popülerliğini yitirmeye başlamasına neden
olmuştur.
Fakat gene de İslam medeniyetinde İbn-i Sinanın eserlerinde ve 12.
yüzyılda
İbn-i Tufeylde hayatın bazı madde ve gazların kimyasal bileşimi ile
oluştuğunu
belirtmesi, evrim düşücesinin gene de varlığını devam ettirdiğinin
bir
göstergesidir.
Miskeveyh,
El-Fevzül-Asgar eserinde evrimleşmeyi(doğrusu tekamülü),
Darwinden
tam 850 yıl önce incelemiş ve şöyle yazmıştır: yüksek alemden inen
nefs
(ruh) çeşitli dünya varlıklarında kendini göstere göstere tekamül etmiş,
nihayet
insanlık mertebesine gelmiştir.
Bununla
birlikte dînî açıdan yorumlara bakacak olursak Osmanlı
bilgini
Erzurumlu İbrahim Hakkı?nın (18. yy) Marifetname sinde geçen Bu
şerefli
vücudun yükseliş başlangıcı madenler olmuştur ki, onların başlangıcı
kaygan
çamurdur. Sonra ondan taşlar mertebesine yükselmiştir. Ta iş ve surette
insana
benzeyen nesnas (büyük bir maymun türü) ve maymun mertebesini bulmuştur.
O
mertebeden dahi yükselip insan suretine gelmiştir? (Cilt I, s.71) satırları
da
son dönemlerde bile hayatın kökenlerinin evrim(tekamül) temelli olarak
açıklanabileceğini
net bir şekilde gösteriyor.
Mevlana(aslı
celalettini Rumi) nın eserlerinden de bu konuya işaret edebileceğini
düşündüğümüz
alıntılar yapalım.
Fihi
Mafih (Ne Varsa İçindedir) adlı eserinden:
Mesela
önce toprak ve cemaddın (cansızdın), seni bitki alemine
getirdi;
bitki aleminden alaka (kan) ve mudğa (et) alemine sefer ettin. İşte
keramet
budur Bunu inkar etme ve sana bundan haber verirlerse kabul et.
Divan
adlı eserinden:
İlkin,
maden idin, sonra bitki, Bilahare hayvan oldun: Bu
gözlerinden
nasıl gizli kalacaktır Bundan sonra, bilgi, akıl ve imanla
donatılmış
insan oldun.
Ünlü
Mesnevisinde de birkaç yerde benzer sözler yer alıyor:
Ben
de cansız varlıktan oldum, biten, boy atıp gelişen nebat
(bitki)
oldum; artık ölüp azalmaktan, noksana düşmekten ne diye korkacakmışım
Hiçbir
şeyden haberi olmayan cansızlardan, gelişip boy atan
bitkiye,
bitkiden yaşayış, dertlere uğrayış varlığına. Sonra güzelim
akıl-fikir,
ayırt ediş varlığına geldin; ondan sonra da beş duyguyla altı yönün
dışına
varacaksın.
İnsanoğlu
önce cematlarda (cansızlarda) zuhur etti, sonra
cematlardan
nebatlara geçti. Yıllarca o fidanlardan bir fidan gibi yaşadı, çok
farklı
olan cemat halinden habersiz. Nebati halden hayvani hale geçince, nebat
halinden
hiç bir şey hatırlamadı, nebatlar alemine duyduğu meyilden başka.
Bilhassa
ilkbahar ve çiçekler açtığı zamanda. Yine biliyorsunuz ki Ulu Yaratıcı
insanoğlunu
hayvan durumundan insan haline çıkardı. Böylece insan iklimden
iklime
geçti, şimdiki gibi akıl irfan ve kudret sahibi oluncaya kadar. Evvelki
akıllarından
hiç bir hatırası yoktur, şu anki akıl durumu da değişecektir.
Görüldüğü
gibi bu konuda yani sözde evrim özde tekamül konusunda
müktesabatımızda
ciltler dolusu bilgi varken ne yazıkki bizim bu kendini son
derece
bilimsel ve akılcı sanan halbu ki bilimsellikten ve akılcılıktan zerre
nasibi
almamış turan dursunların sitelerinden kopyala yapıştır yapan aynı
konuları
temcit pilavı gibi ısıstıp ısıtıp önümüze serenlerin İddaları tek
kelimeyle
CEHALETTİR. Şimdi bizim yüzlerce yıl önce kabul ettiğimiz,
söylediğimiz
hatta bu konuda müstakil eserler bıraktığımız. bir konuyu. aslında
islamda
evrimi savunuyormuş deyip sanki müslümanların yeni fark ettiğini ima
etmek
Kuran a da müslümanlara da islama da iftira değilmidir söylermisin bana. Hatta
bunu ben kendime de
hakaret
sayarım. Bundan henüz 100-200 yıl önce ortaya atılmış bütün evrendeki düzenin
tesadüfi
olarak kurulduğunu ve genişlediğini idda eden komik bir teoriye
islamda
temel arayanlar hem cahildir hem gafildir. Benim dinim senin 100-200
yıl
önce bulduğunu sandığın şeyin aslını 1400 yıldır söylüyor.
Evet
canlılar değişmiştir gelişmiştirde. Canlılarda bir dönüşüm
vardır
bunun detaylarını bilemeyiz bunu bulmak nasıl olduğunu anlamk bilimin
işi.
Ama sanıldığının aksine islam bu tekamülü red etmez. belkide gerçekten bir
tür
başka bir türe dönüşmüştür bu konuda bir takım bilimsel eksiklikler var eksiklikten
öte çıkmazlar var bilimin bu çıkmazları çözmesi lazım ama bilimin işi
islamda
buna açıkça karşı olan bir ayet yoktur böyle bir şey olabilirde
olmayabilirde
bunu en iyi Allah bilir fakat bizim emin olduğumuz tek bir şey var hiç bir şey
tesadüfi değildir. bu yüzden burdan darwine ekmek çıkmaz çünkü canlıyı
dönüştüren de
geliştirende
Allahtır. Bütün canlılar bilinçli bir şekilde değişir ve gelişir.
o
yüzden aslında yürütülen kavga aslında tanrıyı by pass etme kavgasıdır. bu
oyuna gelmeyelim.
şimdi soruyorum sana evrimi inkar etmek
bilmediğinin peşine mi düşmektir?
hakan karagöz 01 , 9 yıl önce
Evrim teorisini çürütmeye o kadar odaklanmışsın ki sevdiğin insanları bile bu yüzden kırıyorsun.Caner Taslaman'ı seviyorum diyorsun.O kötü bir söz mü söylemiş?
Evrim teorisini çürütme çabasına ne gerek var?Bunu söylüyorum sen yanlış anlıyorsun.
Ateistlerin oyununa geliyorsunuz.
Ateistlere evrim teorisini kanıtlarsanız neyi kanıtlamış olacaksınız diye bir soru sorunca Adem'in yaratılışı ile ilgili ayetleri karalayanlar oluyor.Bu ayetlerle dalga geçiyorlar.
Karşımızdaki insanlar düzgün insanlar olsa oturup tartışırız.Düzgün bir insan da evrim teorisini kanıtlayıp Allah'ın yokluğunu kantılamaya çalışmaz.
Bilmiyorum der.
Biz bilim adamı mıyız?Bilimsel araştırmalar mı yapıyoruz?Gözlem ve deneyler mi yapıyoruz.
Başkalarından öğrendiğimiz bilgileri konuşarak bilim yapmış olmayız.