Editörler : Lanet
«107108109110111112113114115116117118119

Topolojikk
Kapalı
18 Eylül 2016 02:07

Andırırsın beni bana, bana beni,

Dediklerinde, duyduklarında,

Yazdıklarımda seni bana, bana seni,

Söylemesem bile, saklamadıklarımda.

Ah hep aklımda, hep aklımda;

Andırırsın seni sana, sana seni,

Gözlerinde, kulaklarında, dudaklarında

Özdemir Asaf


candela
Yasaklı
18 Eylül 2016 20:44

Çevir gözlerini içimden yana

Sırrını saklayan mahzeninim ben

Uzat umutlarını düşlerime dek

Hiç birşey değil hep seninim ben

Bu yazgı bizlerin ortak ülkesi

Hüznün sevincin ve güveninim ben

Toprağım güneşim mevsimim sensin

Suyunum havanım ekmeğinim ben

Birlikte uyandık aynı uykudan

Öncen, sonran, eskin ve yeninim ben

Seninle ilgimiz bir heves değil

İyi bil neyimsin benim, nenim ben

Mehmet Akif İnan / Mahzen

23 Eylül 2016 14:16

Ağlasam sesimi duyar mısınız,

Mısralarımda;

Dokunabilir misiniz,

Göz yaşlarıma, ellerinizle?

Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,

Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu

Bu derde düşmeden önce.

Bir yer var, biliyorum;

Her şeyi söylemek mümkün;

Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;

Anlatamıyorum.

Orhan Veli Kanık

27 Eylül 2016 12:54

Ben büyük şarkıları severim; büyük olsun.

Deniz gibi, gökyüzü gibi herşey ve mahzun.

Seviyorsam seni aşk ölümsüzdür gönlümce,

Aşıksam kadınım değil tanrıçasın, ece.

Denizler yolculuğa çağırır durur da beni

Gitmem düşünerek geri döneceğim günü.

Ben büyük rüzgarları severim; büyük olsun

Aşkım da, özlemim de hepsi, herşey ve mahzun.

İnsan bir yanınca Kerem misali yanmalı.

Uykudan bile mahşer gününde uyanmalı.

Ahmet Muhip Dranas

28 Eylül 2016 10:41

Allah birdir Peygamber Hak

Rabbül âlemindir mutlak

Senlik benlik nedir bırak

Söyleyim geldi sırası

Kürt?ü Türk?ü ne Çerkez?i

Hep Ademin oğlu kızı

Beraberce şehit gazi

Yanlış var mı ve neresi

Kuran?a bak İncil?e bak

Dört kitabın dördü de hak

Hakir görüp ırk ayırmak

Hakikatte yüz karası

Binbir ismin birinden tut

Senlik benlik nedir sil at

Tuttuğun yola doğru git

Yoldan çıkıp olma asi

Yezit nedir, ne kızılbaş

Değil miyiz hep bir kardaş

Bizi yakar bizim ataş

Söndürmektir tek çaresi

Kişi ne çeker dilinden

Hem belinden, hem elinden

Hayır ve şer emelinden

Hakikat bunun burası

Şu âlemi yaratan bir

Odur külli şeye kâdir

Alevi Sünnilik nedir

Menfaattir varvarası

Cümle canlı hep topraktan

Var olmuştur emir Haktan

Rahmet dile sen Allah?tan

Tükenmez rahmet deryası

Veysel sapma sağa sola

Sen Allah?tan birlik dile

İkilikten gelir bela

Dava insanlık davası?

Aşık Veysel

28 Eylül 2016 14:29

Koyup zarfın içine, üstünü acıyla pulladım

Sana bir sevinçlik menevişli kuş yolladım

Son kuşlarımdı bunlar, dedim telef olmasın

Geçti artık göğsümde kuş barınmaz anladım

Esti rüzgâr bozuk bozuk, örselendi yüreğim

Eksik gedik nem varsa ezberden tamamladım

Bende sönen şavkıması sürsün diye yaşamın

Bu kuşları senin için gözlerimde sakladım

Kim sürmüş Altıok Metin dünyanın sefasını

Kirletilmiş bir zamanı yürürken adım adım

Metin ALTIOK

29 Eylül 2016 10:35

Bütün taşlar gibi vekarlı,

hapiste söylenen bütün türküler gibi kederli,

bütün yük hayvanları gibi battal, ağır

ve aç çocukların dargın yüzlerine benzeyen elleriniz.

Arılar gibi hünerli, hafif,

sütlü memeler gibi yüklü,

tabiat gibi cesur

ve dost yumuşaklıklarını haşin derilerinin

altında gizleyen elleriniz.

Bu dünya öküzün boynuzunda değil,

bu dünya ellerinizin üstünde duruyor.

Ve insanlar, ah, benim insanlarım,

yalanla besliyorlar sizi,

halbuki açsınız,

etle, ekmekle beslenmeye muhtaçsınız.

Ve beyaz bir sofrada bir kere bile yemek

yemeden doyasıya,

göçüp gidersiniz bu her dalı yemiş dolu dünyadan.

Nazım Hikmet


Kıpçak Ateşi
Kapalı
29 Eylül 2016 13:38

Ağlamasın kalemin diyeceğim ama

Şu güzel dünyayı kapkara edenler varken

ya kalemin ağlar, ya mürekkep öfkeden renk değiştirir

maviden kırmızıya döner...

Dersem haksızlık edecekmişim gibi kalıyor.

Keşke diyebilsem hayat bi gündür o da bugündür

An dan ibaret yaşam dediğimiz

Diyemiyoruz tabiki,

Birde herşey zıttıyla anlam ifade ediyor.

30 Eylül 2016 09:39

Sülfür inceldi ve en yorgun yerinden kırıldı ayna

Tenhaydı düşlerim, geceydi, çıkıp geldim işte

Su ve ateş bir de gülünç yalnızlığım var sana

Getirebildiğim, kokularını yitirmişti çünkü güller

Suyu dinle ateşi yak özledim demek bu

Parasız yatılı hüzünlerden ne kalır geriye

Biraz Tamil biraz Türküz ayıptır söylemesi

İntiharsa günahtır külliyen yasak bilirsin

Pısırık bir ihtilal gibi getirdim sana bunları

Bir de belleğim, başıma bela hazin ve komik üstelik

Hatırla eskiyen meydan saatini, çocukluğundur

Tayyare pulları getirdim sana evden kaçışlarımı

İstersen yok say bunları tespih de yapabilirsin

Beni vur saatin altında seni seviyorumdur bu

Şiir yazan bir adamın fotoğrafı var yanımda

Kendini ölümlü sanıyor onu getirdim ganimettir

Büyüdü büyülenerek, taşlayarak kovdu kabilesi onu

Suyun öte yakasında yaşadı, Sisyphos dediler adına

Sülfür inceldi ve en yorgun yerinden kırıldı ayna

Ayna pusluydu bunca yıl nice sır taşımaktan

Kırılmanın sesini duydum ve onu getirdim sana

Unutulmaya geldim işte onarılmaya değil

Kov beni kabilenden ama bekliyorum demek bu

Ahmet TELLİ

30 Eylül 2016 13:02

Dalar gider pencereler önünde şimdi

Ilık yaz akşamlarını hatırlar

Vapurlar geçer bomboş güverteleri

Bomboş uzanan denizin üstünde

Aç bir karabatak dalar çıkar

Bilirim yalnızlık üşütür insanı

Kalp daima sevecek birini arar

Hatırlar bakışlarda kalan aşklarını

Avuçları hafif terli, yanakları al al

Ağaçlıklı yollarda akşam dolaşmalarını

İlk yıldızlar karanlık basmadan doğar

Hafif çiçek kokuları gibi uçar içiniz

Yavaşlar eve dönerken adımlarınız

Esen rüzgara, durur, kulak verirsiniz

Bakışlarınız bütün kadınlarla karşılaşır

Daha önünüzde uzun bir yaz vardır

Bütün gün şurada burada gecikir oyalanır

Döner durur yatağında bütün gece

Ay ışığı, sıcak hava, tutuşturur kanını

Uykularını kaçırır en ufak bir düşünce

Şimdi rüzgarlar soğuk eser yüzünüze

Hüzün verir yağmur sularından geçen bulutlar

Bayırlarda yol alan posta arabaları

Şimdi birbirinden ayrı yaşar kurtlar, kuşlar

Sular çakıllardan ayrı akar

Dalar gider, gözleri büyür büyür de

Ilık yaz akşamlarını hatırlar

Avuçları hafif terli yanakları al al

Bomboş uzanan denizin üstünde

Aç bir karabatak dalar çıkar

Necati CUMALI

04 Ekim 2016 16:47

Bütün tarihini sırtına vurup

Denizi üç günde geçen serçenin

Bir seher vaktinde soluk soluğa

Tünediği dalda şenlik gibisin.

Ülkü Tamer

07 Ekim 2016 13:37

Özlediğin, gidip göremediğindir

Ama, gidip görmek istediğin

Özlem, gidip görememendir

Ama gidip görmek istemen.

Özlediğin, gidip görmek istediğin

Ama gidip göremediğin.

Özlem, gidip görmek istemen

Ama, gidememen, görememen;

Gene de, istemen.

Oruç Aruoba

07 Ekim 2016 14:00

Uçurumun kenarındayım Hızır

Ulu dilber kalesinin burcunda

Muhteşem belaya nazır

Topuklarım boşluğun avcunda

Derin yar adımı çağırır

Dikildim parmaklarımın ucunda

Bir gamzelik rüzgâr yetecek

Ha itti beni, ha itecek

Uçurumun kenarındayım Hızır

Civan hazır

Divan hazır

Ferman hazır

Kurban hazır

...........................................

Ömer Lütfi Mete


Yazar Bey 28
Kapalı
10 Ekim 2016 09:29

Daha önce kimse söylememişti..

Hayatın asla dört etmeyen

iki tane ikiden ibaret olduğunu

Ve yine kimse söylememişti bana,

İçimde ki Ben'i kovalamanın

Yazık ki " yaşamak" olduğunu

12 Ekim 2016 09:59

dağlar sonra oynadı yerinden

ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca

sen say ki

yerin dibine geçti

geçmeyesi sevdam

ve ben seni sevdiğim zaman

bu şehre yağmurlar yağdı

yani ben seni sevdiğim zaman

ayrılık kurşun kadar ağır

gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın

yine de bir adın kalmalı geriye

bütün kırılmış şeylerin nihayetinde

aynaların ardında sır

yalnızlığın peşinde kuvvet

evet nihayet

bir adın kalmalı geriye

bir de o kahreden gurbet

beni affet

Kaybetmek için erken, sevmek için çok geç

AHMET HAMDİ TANPINAR

12 Ekim 2016 10:07

Sen yokken gittim

Korkularımın üstüne

Hiç ardıma bakmadım

Gümüş şiirler yazdım sen yokken

Çok yangın çıktı yüreğimde

Küllerini bile savurmadım

Irak denizlerin fırtınasıydım

Uzak iklimlerin sert rüzgarları

Kulaçlarken denizinde gurbeti

Kanlı savaşlarım,

Belalı sevdalarım olmadı hiç

Ama hep sustum,

Hep ağladım, hep yandım sen yokken.

Bekliyorum dönüşünü yeniden,

Bir gelsen,

Hayatın önünden alsan beni

Bir gelsen,

Sellerin önünden alsan beni

Bir gelsen,

Ölümlü düşlerimden alsan beni.

Çok durdum güneşe karşı bir başıma

Savrulurdum rüzgarlarında sensizlik denizinin

Sen yokken,

Az dolaşmadım gönlümün kuytularında

Üşüyen karanfilim şimdi buruşuk parmaklarda

Bir kırağı ayazıydım gecenin kollarında

Zifirlerinde sadece ben üşürdüm.

Hiç aldırmadım esen rüzgara

Hiç dinlenmiş bir yürekle çıkmadım ortaya

Yinede hiç yıkılmadım giden trenlerin ardından

Ama bütün yangınlar beni yaktı önce

Hep ortasında kaldım vurgunların

Vurgun nedir ki? deme

Bir babanın serzenişi nasılsa öyle

Bayrakları indirilmiş,

Bozguna uğramış bir hisardım sen yokken

Hep sustum,

Hep yandım, hep ağladım sen yokken.

Bir gelsen,

Yangınlardan alsan beni,

Bir gelsen,

Dünyalarımdan alsan beni,

Bir gelsen,

Şafaksız gecelerden alsan beni,

Ama ne zaman gelsen,

Akşam kızılı gözlerimle bulacaksın beni.

CAHİT KÜLEBİ

12 Ekim 2016 14:42

Bir gemici tanırım

Kalbini bir limanda bırakmış

Ya kaybolursa?

Ağlar çocukluğundaki gibi

Kalbini almaya gidecek hâlâ

Bir oğlan tanırım

Derin yeşil gözlü

Gönlü güney denizlerinin dibi

Kalbi ise yerinde

Birine vermeye gidecek

Bir gemi arar durur

Bulutlardan.

Bir şair tanırım

Onunki içler acısı

Kalbini asla vermemiş

Çalmışlar

Kalbi eski bir efsanede saklı.

Ece Ayhan

12 Ekim 2016 15:01

Kırdığın kadehte kalan ömrümden,

Ağlarsın içtiğin yılları bilsen.

Hicrinle sararıp solan ömrümden,

Ağlarsın biçtiğin dalları bilsen.

Sefiller gücünü bende sınadı,

Kimi kaçık dedi, kimi bunadı;

Berdûş eleştirdi, sarhoş kınadı,

Ağlarsın düştüğüm dilleri bilsen.

Ar ettim sakladım uğraşlarımı,

Haberdâr etmedim sırdaşlarımı.

Gizlemek isterken gözyaşlarımı,

Ağlarsın seçtiğim yolları bilsen.

Felsefe böyledir dîvânelerde,

Teselli aranır bahanelerde,

Bir kadeh mey için meyhânelerde,

Ağlarsın döktüğüm dilleri bilsen.

Ateşe su dedim göz göre göre,

Aklım zavallıydı duyguma göre,

Bahtına şükretti Mecnûn bin kere,

Ağlarsın düştüğüm çölleri bilsen.

Cemal Safi

13 Ekim 2016 12:02

seni sarmak isterdim sonsuzlukla

delicesine sevmek

bir sarhoş gibi adını sayıklamak

ve bağırarak kollarında ölmek isterdim

gülüm...

AHMET KUTSİ TECER

Toplam 2378 mesaj
«107108109110111112113114115116117118119

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi