Editörler : supporters.
07 Aralık 2010 09:15

meslektaşlarım konuya yardımcı olursanız sevinirim.

acil bir konu yardımcı olursanız sevinirim. müvekkil bir dağıtım şirketiyle akaryakıt istasyonu bayilik sözleşmesi imzalıyor. ve bu sözleşmede her yıl belli miktarın altında akaryakıt satılırsa cezai şart uygulanacağı kararlaştırılıyor. sözleşme 2004 tarihinde akdediliyor ve 2010 yılında cezai şart talep ediliyor, dava açılıyor. davanın reddini nasıl sağlayabilirim?


avcigdem
Kapalı
07 Aralık 2010 10:16

genel hatlarıyla anlattığınız için sağlıklı bir cevap vermek zor. zamanaşımından red olmaz, çünkü sözleşmesel zamanaşımı var. tacirler arasında cezai şart sözkonusu, burdan da yapılabilecek pek bi şey yok. sözleşmenin ayrıntılarında bi şey vardır umarım. dosyayı bilmeden yardımcı olmak çok zor sayın meslektaşım.


bila kayd ü şart
Aday Memur
07 Aralık 2010 10:46

çiğdem hanım teşekkür ederim. acaba tacirler arasında ki cezai şarta BK 158/2 yi uygulayabilirmiyiz ? bi yargıtay kararı buldum; 'ihtirazi kayıt ileri sürülmeden kabul edilen ifa cezai şarttan vazgeçme anlamına gelir' diyor.

T.C. YARGITAY

11.Hukuk Dairesi

Esas: 2009/3451

Karar: 2009/6549

Karar Tarihi: 28.05.2009

ÖZET: Taraflar arasındaki sözleşmeye göre davaya konu cezai şartın ifaya ekli cezai şart olduğu açıktır. Sözleşme uyarınca taşıma üç parti halinde Şubat, Mayıs ve Ekim 2002 tarihinden yapılacaktır. Parça parça taşıma yapılacağına dair anlaşma yapılmış ve ilk parti taşıma sonucu taşınan malların teslimi sırasında ihtirazı kayıt ileri sürülmemiş olması nedeniyle bu kısmı karşılayan cezai şart hakkı düşeceğinden mahkemenin aksi yöndeki, taşımanın bir bütün olup henüz tüm ifanın tamamlanmadığı dolayısı ile cezai şart isteme hakkının düşmediği gerekçesi yerinde olmadığından, bu yöndeki asıl dava yönünden temyiz itirazlarının reddine dair Dairemizin kararına yönelik davacı-karşı davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile, asıl dava bakımından hükmün açıklanan bu nedenle bozulması gerekmiştir.

(818 S. K. m. 158) (1086 S. K. m. 440, 442)

Dava: Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi?nce verilen gün ve sayılı kararı onayan/bozan Daire?nin 04.11.2008 gün ve 2007/3912 - 2008/12304 sayılı kararı aleyhinde davacı-karşı davalı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Davacı birleşen dava davalısı vekili, müvekkilinin ihale sonucu imzalanan sözleşmeyle 25.000 M/ton petrol kokunun 3 parti halinde Çin?den Türkiye?ye taşıma işini üstlendiğini, ilk parti taşımanın yapılıp yükün davalıya teslim edildiğini ve navlun faturası düzenlendiğini ancak davalının taşımanın gecikilerek yapıldığını ileri sürerek navlun bedelinden cezai şart kestiğini, kırkambar olarak yapılan taşıma nedeniyle son yüklenen yükün ilk tahliye edilmesini ve denizcilik taşımalarının ilkelerinden haberdar olan davalının geminin tahliyesine kadar herhangi bir zararı olduğundan ve cezai şart kesintisi yapacağından bahsetmediğini, taşıma sözleşmesinde taşıma süresinin yanlışlıkla 67 gün yerine 27 gün yazıldığından hakimin sözleşmeye müdahalelerinin gerektiği, taşıma teklifi altındaki imzaların müvekkil şirketin temsilcilerine ait olduğundan bu teklifte belirtilen taşıma süresinin davacıyı bağlamayacağını, kaldı ki BK. 158/II. maddesi uyarınca hiçbir ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin ifayı kabul eden davalının cezai şart isteyemeyeceğini ileri sürerek, bakiye navlun alacağı 121.400 ABD dolarının davalıdan tahsiline, hakimin sözleşmeye müdahale ederek taşıma süresinin 67 günden az olamayacağının ve taşıma teklifinin davacıyı bağlamayacağının tespitine, taşıma akdinin feshine karar verilmesini istemiş, birleşen davaya cevabında ise taraflar arasındaki sözleşmenin 16. Maddesi uyarınca Eti Alüminyum A.Ş.?nin davayı tek başına açamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı vekili, taşıma sözleşmesinin tarafının Eti Alüminyum A.Ş. olup Eti Holding A.Ş.?ye husumet yöneltilemeyeceğini, taşımanın 38 günlük gecikmeyle yapıldığından sözleşmenin 13. maddesi uyarınca cezai şart kesintisi yapılmasında bir usulsüzlük bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Birleşen davada Eti Alüminyum A.Ş. vekili sözleşmenin 12. maddesi uyarınca boşaltma limanıyla ilgili dispeç alacağı doğduğunu, ikinci parti taşımanın gecikmesi nedeniyle akreditif teyit komisyonu ve temdit masrafları, ardiye ücreti ödediğini ileri sürerek 44.787.253.789 TL ardiye ücreti, 5.955.476.549 TL diğer bedeli, 8.329.005.760 TL akreditif teyit komisyonu, 1.954.863.135 TL akreditif temdit masraflarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemenin, asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüyle 44.787,25 YTL ardiye masrafı, 8.329 YTL akreditif teyit komisyonu, 1.954,86 YTL akreditif temdit masrafı olmak üzere toplam 55.071,11 YTL?nin birleşen dava davalısı şirketten tahsiline dair verdiği kararının Dairemizce davacı birleşen dava davalısı yararına bozulması üzerine davacı birleşen dava davalısı Dabkomar A.Ş. vekili bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

1-) Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre davacı-karşı davalı vekilinin HUMK?nun 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen sair karar düzeltme itirazlarının reddi gerekmiştir.

2-) Asıl dava, navlun sözleşmesinden kaynaklanan cezai şart nedeniyle navlun bedelinden mahsup edilen tutarın tahsili istemine ilişkindir.

Mahkemece kararlaştırılan ve uygulanan cezai şart bakımından taşıma ediminin üç parti halinde yapılmasının kararlaştırılıp, ilk parti taşıma ile ilgili uygulanan cezai şart bakımından henüz taahhüt edilen tüm taşımanın tamamlanmaması nedeniyle BK?nun 158/II. maddesi hükmünün uygulanamayacağı gerekçesiyle, asıl davanın reddine karar verilmiştir.

BK?nun 158/2. maddesine göre cezai şart isteme hakkı saklı tutulmaksızın ifanın kabulü cezai şart isteminden vazgeçilme anlamına gelmektedir.

Taraflar arasındaki sözleşmenin 13. maddesine göre davaya konu cezai şartın BK?nun 158/II. maddesinde düzenlenen ifaya ekli cezai şart olduğu açıktır. Yine sözleşmenin 1. maddesi uyarınca taşıma 3 parti halinde Şubat, Mayıs ve Ekim 2002 tarihinden yapılacaktır. Parça parça taşıma yapılacağına dair anlaşma yapılmış ve ilk parti taşıma sonucu taşınan malların teslimi sırasında ihtirazı kayıt ileri sürülmemiş olması nedeniyle bu kısmı karşılayan cezai şart hakkı düşeceğinden (Bkz. Dr. Kenan Tunçomağ, Türk Hukukunda Cezai Şart İstanbul 1963, Sh.118) mahkemenin yukarıda açıklanan aksi yöndeki, taşımanın bir bütün olup henüz tüm ifanın tamamlanmadığı dolayısı ile BK?nun 158/II. maddesine göre cezai şart isteme hakkının düşmediği gerekçesi yerinde olmadığından, bu yöndeki asıl dava yönünden temyiz itirazlarının reddine dair Dairemizin kararına yönelik davacı-karşı davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile, asıl dava bakımından hükmün açıklanan bu nedenle bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalı vekilinin sair karar düzeltme itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenle davacı-karşı davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile asıl dava yönünden de hükmün BOZULMASINA, ödediği karar düzeltme peşin harcın isteği halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 28.05.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


avcigdem
Kapalı
07 Aralık 2010 11:16

evet bu karar ifaya eklenen cezai şartın ifa ihtirazi kayıt olmaksızın kabul edildiğinde düşeceğini gösteriyor. sizin olayınızda eksik ifa söz konusu olabilir mi? sözleşme ile belli bir miktar malın satımı kararlaştırılmış. Ancak bayi miktarı tutturamamış. Bence bu durumda eksik kalan kısım kadar karşı tarafın talep hakkı olabilir. Ancak ihtirazi kayıt sunmadan her yıl yeniden sipariş veriliyor ise, bu talep hakkından feragat ettiği sonucu çıkarılabilir.


bila kayd ü şart
Aday Memur
07 Aralık 2010 11:29

ewet çiğdem hanım her yıl yeniden sipariş veriliyor. sadece 2005 ve 2009 yıllarında miktar tutturulamamış.diğer yıllarda taahhüdün üstünde satış yapılmış. şimdi 2005 ve 2009 yıllarına ait cezai şartlar talep ediliyor. sözleşmede süre konusunda 15 yıl olarak anlaşılmış. ancak 2002/2 sayılı dikey anlaşmalara ilişkin grup muafiyeti tebliğinin 5. maddesi ile 18/09/2010 tarihinde sona ermiş. 2010 yılına ilişkin cezai şart talebini yine BK 158/2 ile bertaraf edebilirmiyim? yoksa bu tebliğe mi dayansak?


avcigdem
Kapalı
07 Aralık 2010 11:32

tebliğin ne anlatmak istediğini bilmiyorum, en doğru kararı siz verirsiniz


bila kayd ü şart
Aday Memur
07 Aralık 2010 11:46

tekrar teşekkür ederim ilginize.


alameti farika
Yasaklı
08 Aralık 2010 06:37

bk 158/2ye gore alacakli ifayi cekincesiz kabul ettiyse dava reddedilir.


demoralize
Müsteşar Yardımcısı
08 Aralık 2010 23:57

TTK'da konuyla ilgili özel düzenleme var mı, ona da bakmak lazım


alameti farika
Yasaklı
09 Aralık 2010 00:12

Yalniz secimlik cezai sart bu,simdi calisirken farkettim.Ifa arti cezai sart


bila kayd ü şart
Aday Memur
09 Aralık 2010 08:20

ifaya ekli cezai şart.ttk da anonim şirketlerle ilgili bölümde cezai şart düzenlenmiş ama tacirler arasında sözleşmelerle ilgili cezai sarta ilişkin bir düzenleme yok.


alameti farika
Yasaklı
09 Aralık 2010 16:02

ifaya eklide gecikme ya da baska yerde ifa olmasi lazim,secimlik bu ancak


alameti farika
Yasaklı
09 Aralık 2010 16:04

sozlesmenin niteligine gore ifa arti cezai sart istenebilir(bu olayda da oyle)


alameti farika
Yasaklı
09 Aralık 2010 22:02

Temerrüt ya da kararlaştırılan yerde ifa durumu olmadığı için ifaya eklenen cezai şart değil seçimlik cezai şart söz konusu.Seçimlik cezai şartta ya ifa ya da cezai şartı isteyebiliyor alacaklı ancak sözleşmenin niteliğinden her ikisinin de istenebileceği(akaryakıt alımı satım ya da da bayilik sözleşmesinin devamı ve cezai şart talebi)anlaşılıyorsa alacaklı ifayı da cezai şartı da isteyebilir.Burda çekincesiz ifayı kabul durumunda bir boşluk söz konusu(seçimlik cezai şartta hem ifanın hem de cezai şartın istenebilmesi durumunda) ve kanımca ifaya eklenen cezai şarttaki hükmü bu duruma kıyasen uygulayarak çekince ileri sürmeden ifayı kabul durumunda cezai şarttan vazgeçilmiş sayılacağı sonucuna varabiliriz.Benim düşüncelerim böyle.Umarım hakim de öyle düşünür.Sen savunmanı yine ifaya eklenen cezai şarttan yap ancak karşı taraf seçimlik cezai şart olduğunu ileri sürerse ya da hakim seçimlik cezai şart olduğu kanaatine varırsa ifaya eklenen cezai şarttaki çekince hükmünün seçimlik cezai şartta da kıyasen uygulanması gerektiğini ileri sür.(Hukuki sebeplerdeki değişiklik davayı değiştirme ya da genişletme kapsamına girmiyor)


bila kayd ü şart
Aday Memur
10 Aralık 2010 08:23

Teşekkür ederm alameti. haklısınız seçimlik cezai şart var burda. Peki şöyle bir savunma sizce nasıl bir sonuç doğurur; 2005 ve 2009 yıllarında taahhüdün altında kalınmış olmasına rağmen dağıtım şirketi tarafından her hangi bir cezai işlem uygulanmamıştır. bu durum sözleşmenin ilgili maddesinin tadil edilerek ortadan kalktığını göstermektedir.


bila kayd ü şart
Aday Memur
10 Aralık 2010 09:37

BU YARGITAY KARARININ TARİHİNİ, ESAS VE KARAR NUMARALARINI VEREBİLİRMİSİNİZ


e-hakim
Aday Memur
10 Aralık 2010 09:45

T.C.

YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

Esas No.

2003/2979

Karar No.

2003/6061

Tarihi

17.12.2003

İLGİLİ MEVZUAT

818-BORÇLAR KANUNU/158/355

KAVRAMLAR

TESPİT DAVASI

SEÇİMLİK CEZAİ ŞART

YENİLİK DOĞURUCU HAK

SEÇİMLİK HAKKIN KULLANILMASI

MADDİ HATA

ÖZET

SÖZLEŞMENİN İFA EDİLMEMESİ VEYA EKSİK İFA EDİLMESİ HALİNDE ÖDENMEK ÜZERE KARARLAŞTIRILMIŞ CEZAİ ŞARTLARDA, AKSİNE BİR HÜKÜM YOKSA, ALACAKLI SÖZLEŞMENİN İFASINI VEYA CEZAİ ŞARTIN ÖDENMESİNİ İSTEMEK YETKİSİNE SAHİPTİR.SEÇİMLİK CEZAİ ŞARTLARDA ALACAKLI İFA VEYA CEZAİ ŞARTTAN BİRİSİNİ SEÇMEK ZORUNDADIR. ALACAKLIYA TANINMIŞ BULUNAN BU SEÇİM HAKKI YENİLİK DOĞURAN BİR HAK MAHİYETİNDEDİR. ALACAKLI BU HAKKINI BORÇLUYA YÖNELTİLMESİ GEREKLİ BİR TARAFLI BİR BEYAN İLE KULLANMAK ZORUNDADIR. BİRLEŞTİRİLEN DAVA DOSYASINDA DAVACI ARSA SAHİBİ SÖZLEŞMEYİ FESHETMEMİŞ AKSİNE GECİKME NEDENİYLE RAYİÇ KİRA İSTEYEREK SEÇİMİNİ AKDİN İFASI DOĞRULTUSUNDA KULLANMIŞTIR. AÇIKLANAN OLGULAR GÖZETİLDİĞİNDE ARSA SAHİBİ DAVACI YÖNÜNDEN HÜKÜM ALTINA ALINAN CEZA İLE İLGİLİ YASAL KOŞULLARIN OLUŞMADIĞINDAN BU KALEMLE İLGİLİ İSTEMİN REDDİNE KARAR VERİLMESİ GEREKİR

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde taraf vekilleri yapılan tebligata rağmen gelmediklerinden incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre tarafların sair temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddi gerekmiştir.

2-Dava sözleşme uyarınca blok seçimini yapmayan arsa sahibi Cemalettin'in gerekli seçimi yapması için ihtar edilmesi, ihtara rağmen tercih hakkını kullanıp seçimini yapmadığı takdirde davalı yana düşecek blokun mahkemece tespiti, birleştirilen dosyada ise fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla toplam 20.000.000.000 TL kira ve giderimin hüküm altına alınması istemine ilişkindir.

Yanlar arasında K Noterliğinde 12.10.1995 tarih 3561 sayılı düzenleme şeklinde daire karşılığı satış vaadi ve inşaat sözleşmesi düzenlenmiştir. Yüklenici S.S.K Konut Yapı Kooperatifi arsa sahibi Cemalettin'e ait K ilçesi Karamızrak Mevkiinde yer alan 513 parsel sayılı taşınmazda kat karşılığı inşaat yapmayı üstlenmiştir.

Arsa malikine 20 daireli bir apartman blokunun tamamı ile kura sonucu isabet edecek, 7 daire olmak üzere toplam 27 konut verilmesi kararlaştırılmıştır. İnşaat süresi sözleşme tarihinden itibaren 6 yıl olarak belirlenmiştir. Ancak edim bu dönem içerisinde yerine getirilememiştir. Sözleşmeye göre arsa sahibi beğendiği bloku seçim hakkına sahiptir. Bu hak kullanılacak, kooperatifte bu bloku öncelikle teslim edecektir. 18.3.2002 günlü ihtarla hakkın kullanılması istenildiği halde kullanılmadığından yüklenici kooperatif sözleşmedeki edimini yerine getirmek üzere bu tercihin mahkemece yerine getirilmesini isteyebilir ve davada hukuki yararı vardır. Bu talebini keşfen sözleşme çerçevesinde ve tarafların yararları dengelenerek incelenip hükme bağlanması gerekir. Belirtilen hususlar gözönünde bulundurulmadan hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.

3-Sözleşmenin 17.nci maddesinde hükme bağlanan ceza B.K.nun 158/1.maddesinde sözü edilen seçimlik cezadır. Buna göre sözleşmenin ifa edilmemesi veya eksik ifa edilmesi halinde ödenmek üzere kararlaştırılmış cezai şartlarda, aksine bir hüküm yoksa, alacaklı sözleşmenin ifasını veya cezai şartın ödenmesini istemek yetkisine sahiptir. Seçimlik cezai şartlarda alacaklı ifa veya cezai şarttan birisini seçmek zorundadır. Alacaklıya tanınmış bulunan bu seçim hakkı yenilik doğuran bir hak mahiyetindedir. Alacaklı bu hakkını borçluya yöneltilmesi gerekli bir taraflı bir beyan ile kullanmak zorundadır. Birleştirilen dava dosyasında davacı arsa sahibi sözleşmeyi feshetmemiş aksine gecikme nedeniyle rayiç kira isteyerek seçimini akdin ifası doğrultusunda kullanmıştır. Açıklanan olgular gözetildiğinde arsa sahibi davacı yönünden hüküm altına alınan ceza ile ilgili yasal koşulların oluşmadığı bu kalemle ilgili istemin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru görülmemiştir.

4-Birleştirilen dava dosyasında arsa maliki davacı yararına 2002 yılı itibariyle 5 ay 6 günlük süre için aylığı bir daire 35.000.000 TL hesabıyla 27 dairenin kira bedeli 3.780.000.000 TL.ye hükmedilmiştir. Oysa bu miktar 4.914.000.000 TL olmaktadır. Hesapta maddi hata yapılarak eksik bedele hükmedilmesi usul yasaya ve yönteme uygun bulunmamış davacı yararına bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle tarafların diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. ve 3.bentte açıklanan nedenlerle davacı k.davalı yüklenici kooperatif lehine 4.bentte açıklanan nedenlerle davalı ve karşı davacı arsa maliki yararına BOZULMASINA, duruşmada vekille temsil olunmayan taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcının istekleri halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine, 17.12.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.


bila kayd ü şart
Aday Memur
10 Aralık 2010 09:47

teşekkürler


e-hakim
Aday Memur
10 Aralık 2010 09:47

YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

Esas No.

1989/4187

Karar No.

1990/1594

Tarihi

05.04.1990

İLGİLİ MEVZUAT

818-BORÇLAR KANUNU/158

KAVRAMLAR

DELİLLER

PAY VE CAYMA AKÇELERİ

CEZAİ ŞART

SEÇİMLİK CEZA

ÖZET

DAVACI TARAF DAVASINDA, DAVALININ SÖZLEŞMEYE UYGUN ŞEKİLDE İŞİ İFA ETMEMESİ NEDENİYLE NAMINA YAPTIRDIĞI İŞ BEDELİNİN GECİKME CEZASI İLE BİRLİKTE TAHSİLİNİ İSTEMİŞTİR. SÖZLEŞMEDE ÖNGÖRÜLEN CEZA, BK.NUN 158. MADDESİNİN 1. FIKRASINDA SÖZÜ EDİLEN SEÇİMLİK CEZA OLUP; AYNI FIKRA HÜKMÜ GEREĞİNCE MAHKEMECE DAVALI TAŞARON ALEYHİNE CEZAYA HÜKMEDİLMEMESİ GEREKİR.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın, ( Ankara Asliye Üçüncü Ticaret Mahkemesi )nce görülerek mahkeme ilamında belirtilen gerekçelere binaen verilen 24.2.1989 tarih ve 686-84 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : 1 ) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı taşaron vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları reddedilmelidir.

2 ) Davacı taraf davasında, davalının sözleşmeye uygun şekilde işi ifa etmemesi nedeniyle namına yaptırdığı iş bedelinin gecikme cezası ile birlikte tahsilini istemiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 7. maddesinde öngörülen ceza BK.nun 158. maddesinin 1. fıkrasında sözü edilen seçimlik ceza olup, aynı fıkra hükmü gereğince akdin icrasını isteyen yüklenici cezanın tediyesini isteyemeyeceğine göre, mahkemece davalı taşaron aleyhine cezaya hükmedilmemesi gerekmektedir. Mahkemece bu hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde seçimlik cezanın da tahsiline karar verilmesi asal ve yasaya aykırı bulunmuştur.

SONUÇ : Yukarıda birinci bendde yazılı nedenlerle davalı taşaron vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde yazılı sebeplerle temyiz itirazı yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün ( BOZULMASINA ), istek halinde ödediği temyiz peşin harcının temyiz eden davalıya geri verilmesine, 5.4.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.


e-hakim
Aday Memur
10 Aralık 2010 09:52

Sözleşme metninde ifa ile birlikte cezai şart istenmişse bu kararlar işinize yaramayabilir. Alameti farika'nın dediklerini de ekleyin mutlaka.

Rica ederim, kolay gelsin.


bila kayd ü şart
Aday Memur
10 Aralık 2010 09:56

sözleşmede ikisinin de isteneceğine dair bir hüküm yok (çok şükür:)

Toplam 23 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi