Hocam gerçekten sizler gibi insanları anlamkta çok zorlanıyorum. dünya'dan bu kadar uzak, yazılanları anlamakta bu kadar aciz olmak için özle çaba sarf etmeniz gerek. Dünya'nın en iyi üniversitelrinde bulundum, hiçbirinde mesai yoktu, tek birinde bile.
sayın hocam, isteyen tuvaltte isteyen ede makale yazn diyen bendim. ve bu tamamen ironidir, sanırım ironiden çok haberiniz yok ya da gerçekten üst düzery makale nasıl yazılır pek kafanızda oturmuyor (uyduruk dergilerde yazılan makaleleri kaale almıyorum bile), bu tür makaleleri yazmak için çooook çalışmak gerekir. Burada ironiyi anlayamamışsınız sanırım, yoksa tuvalete makale yazılmayacağını herkes bilir. Nature dergisinde her sene bir makale yayınlayıp okula gelmeyen hocanın değeri hergün okula gelip hiç bir halte yaramayan hocadan bin kat fazladır.
kimse kusur bakmasın ama ülkemiz akademinin ne olduğundan habersiz insanlar ile dolu, hala sabah 8 akşam 5 mesaiden bahsetmek, hem de akademi için çok komik. Tekrar ediyorum dünyanın bir tane bile gelişmi üniversitesinde mesai yokken, bu mesaiyi mantıklı bulan akademisyenlerin makul gerekçesi nedir? dünyanın en iyi üniversitelerinin gözden kaçırdıkları neyi görmektedirler? sizler gibi dünyanın geldiği noktayı ve akademinin gelişmesinin özünü göremeyen meslektaşlarımızın olması çok üzücü.
sorumu tekrar ediyorum ve cevap vermenizi bekliyorum: DÜNYANIN EN İYİ ÜNİVERSİTELERİNİN GÖREMEDİĞİ NEYİ GÖRÜYORSUNUZ MESAİDE, LÜTFEN BUNA CEVAP VERİN..verin ki sizin gibi değerki akademisyenlerimizi harvardda gönderelim oraya bilim üretecek mesai saatlerini getirin.
Hocam gerçekten sizler gibi insanları anlamkta çok zorlanıyorum. dünya'dan bu kadar uzak, yazılanları anlamakta bu kadar aciz olmak için özle çaba sarf etmeniz gerek. Dünya'nın en iyi üniversitelrinde bulundum, hiçbirinde mesai yoktu, tek birinde bile.
sayın hocam, isteyen tuvaltte isteyen ede makale yazn diyen bendim. ve bu tamamen ironidir, sanırım ironiden çok haberiniz yok ya da gerçekten üst düzery makale nasıl yazılır pek kafanızda oturmuyor (uyduruk dergilerde yazılan makaleleri kaale almıyorum bile), bu tür makaleleri yazmak için çooook çalışmak gerekir. Burada ironiyi anlayamamışsınız sanırım, yoksa tuvalete makale yazılmayacağını herkes bilir. Nature dergisinde her sene bir makale yayınlayıp okula gelmeyen hocanın değeri hergün okula gelip hiç bir halte yaramayan hocadan bin kat fazladır.
kimse kusur bakmasın ama ülkemiz akademinin ne olduğundan habersiz insanlar ile dolu, hala sabah 8 akşam 5 mesaiden bahsetmek, hem de akademi için çok komik. Tekrar ediyorum dünyanın bir tane bile gelişmi üniversitesinde mesai yokken, bu mesaiyi mantıklı bulan akademisyenlerin makul gerekçesi nedir? dünyanın en iyi üniversitelerinin gözden kaçırdıkları neyi görmektedirler? sizler gibi dünyanın geldiği noktayı ve akademinin gelişmesinin özünü göremeyen meslektaşlarımızın olması çok üzücü.
sorumu tekrar ediyorum ve cevap vermenizi bekliyorum: DÜNYANIN EN İYİ ÜNİVERSİTELERİNİN GÖREMEDİĞİ NEYİ GÖRÜYORSUNUZ MESAİDE, LÜTFEN BUNA CEVAP VERİN..verin ki sizin gibi değerki akademisyenlerimizi harvardda gönderelim oraya bilim üretecek mesai saatlerini getirin.
Stefan Hirsch , 5 yıl önce
Sırf şu başlığa cevap yazmak için üye oldum.
Her şeyden önce yazayım; akademisyenim, 8-5 okuldayım, 5'ten sonra bir iş olursa gece, sabah demem gece demem ona da bakarım. Hafta sonunda çalışmışlığım sayısız, kağıt okumaktır, sınav hazırlamaktır süre sınırı tanımadım. Babalık iznimin yarısını okula geçirdim. Yıllardır 10 gün üst üste tatil yapamadım. Devlet üniversitesinde çalışıyorum.
Her şeyden önce yazayım; kesinlikle, unvan-derece-kadro farketmeksizin tüm devlet memurlarının çalışıp da karşılığını aldıkları süre zarfında görev yerlerinde bizzat bulunmaları taraftarıyım. Umarım başlıkta bahsi geçen yazı en kısa zamanda okullara ulaşır.
*
Gelelim söylemek istediklerime, "free takılan" akademisyenler aldıkları ücreti hakettiklerini düşünüyorlar mı? Öğrenci görüşme saatleri uygulaması bir saçmalıktır, üniversitede öğrenci bir konuda -ki bu ders ile alakalı olabilir de olmayabilir de- kendinden tecrübeli ve bilgili bir kişiye danışmak istediğinde kilitli kapılarla karşılaşmak zorunda mıdır?
*
Bir hocamız yazmış, sabah gelirim, akşama kadar YouTube, devlet size evinizde makale yazın, kitap yazın diye mi ücret ödüyor? Akademik gelişiminizi sağlamak tamamen sizin öz görevinizdir. Eğer bu gelişimi sağlayamazsanız işinize son verilir. Yani şunu anlayın, size üniversitede hocalık yapın diye ücret ödenir, sizin kendinizi geliştirmeniz tamamen sizin sorumluluğunuzdur. Ne güzel bir düşünce, evimde oturayım, makalemi yazayım, haftada 10-15 saat dersime gideyim. Ondan hariç beni çağırırlarsa YouTube izlerim. Helal olsun.
*
Bir hocamız yazmış, hangi gelişmiş üniversitede mesai var? Makalesini yazıyorsa isterse tuvalette çalışır. Akademisyenliği makale yazmak gibi dar bir pencereye sıkıştırmaya çalışan bu anlayışa ne desek boş. Üstelik mesai yapmamayı, üniversitelerin gelişmişliği konusunda bir kriter olarak görmek de oldukça komik. Türk üniversitelerinin durumu ortadayken, evinde ya da tuvalette atomu parçalayan bu hocalarımız, söz konusu mesai kavramına gelince birden agresif bir tutum takınıyor.
Şimdi bu hocalarımıza desek, madem ki akademisyenlik makale yazmaktır, ders vermektir, sadece bu yaptıklarınızın ücretini yaptığınız kadar verelim. Büyük çoğunluğu isyan eder.
*
Maaş, belirli bir süre belirli bir yerde belirli bir faaliyet neticesinde size ödenen paranın adıdır. Mesaiye hayır diyorsunuz; ancak, teknik olarak onun karşılığına hayır demiyorsunuz. Performansa dayalı ücret desek, ilk siz karşı çıkarsınız.
*
Sonuç olarak;
1- Ya tüm devlet görevlileri, akademisyen-memur vs. farketmeksizin 8-5 mesai yapmalıdır.
2- Ya da akademisyenler "free" takılmalı, buna karşılık sadece yaptıkları işin karşılığını almalılar,bunun dışında bir maaş/ücret almamalıdırlar.
*
Bunların ikisi de evinde/tuvalette/ağaç altında yatıp asistanını gece-gündüz kullanan kimsenin işine gelmez.
Bunların ikisi de akademisyenliği sadece makale yazmakla eşdeğer görenlerin işine gelmez.
*
Saygılarımla.