Bir işte eşit çalışma fırsatından sonra eşit haktan bahsedilebilir...Hadi siyasileri anladık.Siyasilerin bu güne kadar oy davasına yemeyecekleri hak çiğnemeyecekleri hukuk yok ta,böyle bir ihlâle teşne insanlara ne demeli...
Belediyeden bir tanıdık ayarlayıp sözleşmeliliği kapmış.Müftülükten bir adam ayarlamış,fahriliği kapmış.ve benzeri..Kaldı ki herkes fahrilik fırsatına da sahip değil.Ama isteyen herkes yeterlilik alır.İsteyen herkes KPSS 'ye girer.(Sakın kimse tutup ta "adam ayarlamadan fahri çalışan var.Ya da belediyeye kimseyi araya sokmadan yerleşen var ." demesin.Elbette vardır...Ama bunlar istisnadır.İstisna üzerine de genel kural inşa edilemez.)
Şimdi bunlara hoooop kadro verilsin.Sonra atanma şartlarını yerine getirenler de azıcık kalmış kadrolara yerleşeyim diye uğraşıp dursun.
Unutmayalım arkadaşlar.Kamu kaynakları hepimizin malı.Bu kaynakları dağıtmakla vazifeli olanlar sadece adil sistemi getirip uygulamakla mükellef.Ama bizim bürokrasimizde maalesef hak edilen bir şeyle ilgili olarak bile illâ ki birilerine nâdim olmak zorundasınız.İlla araya birilerini sokmak zorundasınız.Kimse kadroyu sadece hak edene vermek istemiyor.İlla bu arada egosunu tatmin edecek.İlla bir "mülakat" getiriyor ki egosu okşansın.Bizim bürokrasimizin hastalığı maalesef.Sözgelimi milli eğitimde de müdür atamasında mülakat hortlatılmaya çalışılıyor."Ben ideal müdürü 10 dakikada gözünden tanırım." mantığıyla torpilin kapısı açılmak isteniyor.Kimse bir süreç normal işlesin hakeden hakettiği yere kuralına uygun olarak gelsin demiyor.Ya hu kardeşim senin "mülakata alacam" dediğin müdür adayı zaten öğretmen.Çocuklarımız zaten bu adama emanet.Bu adamın 15 dakikada farkına varacağın bir olumsuzluğu varsa bile zaten bu adam sınıfta.Daha neyin mülakatı?Ülkemizde Mülakatı savunmak torpili açıkça savunacak kadar yüzsüz olamayanların niyetlerini perdeledikleri bir kelime olmuştur.
Bizde bürokrat ya da siyasi gururu okşamaya teşne vatandaşlar oldukça bu işler çözülmeyecek galiba..
Bir işte eşit çalışma fırsatından sonra eşit haktan bahsedilebilir...Hadi siyasileri anladık.Siyasilerin bu güne kadar oy davasına yemeyecekleri hak çiğnemeyecekleri hukuk yok ta,böyle bir ihlâle teşne insanlara ne demeli...
Belediyeden bir tanıdık ayarlayıp sözleşmeliliği kapmış.Müftülükten bir adam ayarlamış,fahriliği kapmış.ve benzeri..Kaldı ki herkes fahrilik fırsatına da sahip değil.Ama isteyen herkes yeterlilik alır.İsteyen herkes KPSS 'ye girer.(Sakın kimse tutup ta "adam ayarlamadan fahri çalışan var.Ya da belediyeye kimseyi araya sokmadan yerleşen var ." demesin.Elbette vardır...Ama bunlar istisnadır.İstisna üzerine de genel kural inşa edilemez.)
Şimdi bunlara hoooop kadro verilsin.Sonra atanma şartlarını yerine getirenler de azıcık kalmış kadrolara yerleşeyim diye uğraşıp dursun.
Unutmayalım arkadaşlar.Kamu kaynakları hepimizin malı.Bu kaynakları dağıtmakla vazifeli olanlar sadece adil sistemi getirip uygulamakla mükellef.Ama bizim bürokrasimizde maalesef hak edilen bir şeyle ilgili olarak bile illâ ki birilerine nâdim olmak zorundasınız.İlla araya birilerini sokmak zorundasınız.Kimse kadroyu sadece hak edene vermek istemiyor.İlla bu arada egosunu tatmin edecek.İlla bir "mülakat" getiriyor ki egosu okşansın.Bizim bürokrasimizin hastalığı maalesef.Sözgelimi milli eğitimde de müdür atamasında mülakat hortlatılmaya çalışılıyor."Ben ideal müdürü 10 dakikada gözünden tanırım." mantığıyla torpilin kapısı açılmak isteniyor.Kimse bir süreç normal işlesin hakeden hakettiği yere kuralına uygun olarak gelsin demiyor.Ya hu kardeşim senin "mülakata alacam" dediğin müdür adayı zaten öğretmen.Çocuklarımız zaten bu adama emanet.Bu adamın 15 dakikada farkına varacağın bir olumsuzluğu varsa bile zaten bu adam sınıfta.Daha neyin mülakatı?Ülkemizde Mülakatı savunmak torpili açıkça savunacak kadar yüzsüz olamayanların niyetlerini perdeledikleri bir kelime olmuştur.
Bizde bürokrat ya da siyasi gururu okşamaya teşne vatandaşlar oldukça bu işler çözülmeyecek galiba..