Editörler : supporters.
09 Eylül 2008 19:19

Çocuklar Öldürülmesin Şeker De Yiyebilsinler!!

http://benideoku.blogspot.com/2008/08/ocuklar-lmesin-eker-de-yiyebilsinler.html


Celine_Dior
Daire Başkanı
30 Eylül 2008 15:33

SAVAŞ ÇOCUKLARI

Zaman kavrami kalmadi anlayis yok

Savas her beyinde pozitif olasilik

Dikkat et merhamet el verdi siddete

Zimmetimde kaldi Rap,Ceza sinirdaki sosyete

Hergün aci kader gömülü tarlalar yakti can aldi

Can tatli ama kan akti

Yandi kaç yürek Gömdü kaç kürek körpe can

Özgürlük bitti mayinlarla

Kimi dogdu bagdat ortasinda,kimi babylonda

Kiminin saçi afro kimide hollywood'lu

Orada mutlu ama sans ters gitti kimine

Dogdu gözünü savasa açti

Yasitlarindan farki yanlis zamanda

Yanlis yerde buldu kendini

Ailesini ölümcül ideoloji kurbanlarini bekler

Tüfekler oyuncak mermiler misket mi

Dondurma hayalde bombalar gerçek mi?

Savas çocuklari suçlular gibi

Hergün öldüler isiklarini yitirdiler

Ayaklarini kaybettiler

'Hürriyet protez olmaz' bunu ögrendiler...


özlemsin
Müsteşar
30 Eylül 2008 18:49

EVET NE YAZIK Kİ HAYATIN EN ACI YÖNLERİNDEN BİRİDE BU...DÜNYADA ÖZELLİKLE MÜSLÜMANLARA KARŞI BİR SALDIRI VAR...

DÜNYA SADECE SEYRETMEKLE YETİNİYOR...


Celine_Dior
Daire Başkanı
01 Ekim 2008 22:34

KIZ ÇOCUĞU

Kapıları çalan benim

kapıları birer birer.

Gözünüze görünemem

göze görünmez ölüler.

Hiroşima'da öleli

oluyor bir on yıl kadar.

Yedi yaşında bir kızım,

büyümez ölü çocuklar.

Saçlarım tutuştu önce,

gözlerim yandı kavruldu.

Bir avuç kül oluverdim,

külüm havaya savruldu.

Benim sizden kendim için

hiçbir şey istediğim yok.

Şeker bile yiyemez ki

kâat gibi yanan çocuk.

Çalıyorum kapınızı,

teyze, amca, bir imza ver.

Çocuklar öldürülmesin,

şeker de yiyebilsinler.

NAZIM HİKMET


*özgem*
Müsteşar Yardımcısı
01 Ekim 2008 22:35

çocuklar ölmesin

kimse ölmesin

hiç bir cana kıyılmasın


Celine_Dior
Daire Başkanı
22 Ekim 2008 14:13

gncl


Celine_Dior
Daire Başkanı
13 Kasım 2008 15:40

benim bile bilemediğim kadar çocuk;

ıslak bir kuş görsem ağaç dalında,

meleklere yağmuru şikayet ederdim...

yağmura küserdim.

çünkü siyah değildi

maviydi düşlerim

çünkü ben çocuktum...

şimşek çakınca gözlerimi yumar;

sonra;

minicik dedikleri parmaklarımın arasından

şimşeğin geçtiğini görürdüm,

sevgimin yanında ellerim küçücüktü

yinede siyah değildi

maviydi düşlerim

çünkü ben çocuktum...

kin tutmazdım...

gururu benimle kim tanıştırdı bugünde bilmiyorum,

bir şeker;

ıslak kirpiklerimin kurumasına yeterdi

veya bir söz...güldürürdü beni,

herşeye gülerdim ama korkardımda,

en çokta sert sözden ve sert yüzden

yanımda bir büyük ağlasa bende ağlardım...

ve oyuncağımı verirdim gülsün diye...

evet siyah değildi

maviydi düşlerim

çünkü ben çocuktum...

göz yaşını bana mahsus sanardım,

çiçeklerin güldüğüne inanırdım çünkü,

yıldızların gülerek göz kırptığına,

güneşin her sabah gülücükler dağıttığına inanırdım...

yağmur yağınca insanlar gülmüyor diye...

gök yüzünün ağladığını sanırdım.

çünkü siyah değildi

maviydi düşlerim

çünkü ben çocuktum...

her çocuğun bir annesi olduğunu bilirdim...

onu seven,koklayan, koruyan,

akşamları yolunu gözlediği bir babası olduğunu...

rüyalarımda öksüz çocuk görmedim,

yetim çocuk uğramadı dünyama...

çünkü siyah değildi

maviydi düşlerim

çünkü ben çocuktum...


Celine_Dior
Daire Başkanı
19 Ocak 2009 17:11

FİLİSTİN"DE ÇOCUK OLMAK

Filistin"de çocuk olmak

Çocuk olmamaktır

Makinelere karşı yüreğiyle çarpışıp

Korkular içinde korkusuz olmaktır

Filistin"de çocuk olmak

Genç ölebilmektir kahramanca

Filistin"de çocuk olmak

Çabuk büyümektir kısaca

Yürümeden koşabilmek

Çığlık atarak susmaktır

Filistin"de çocuk olmak

Kavgalara kefil olmaktır

Acılara abone olup

Cehennemi dünyada yaşamaktır

Filistin"de çocuk olmak

Doğuştan sevdalı olmaktır yurduna

Oyuncakları tanımadan daha

Öğretmen olmaktır yaşıtlarına

Filistin"de çocuk olmak

Destan olmaktır yarınlara

Filistin"de çocuk olmak

Güneş olmaktır karanlıklara?

Vedat Akdeniz


ayhilalde
Müsteşar Yardımcısı
19 Ocak 2009 17:50

keşke


Celine_Dior
Daire Başkanı
18 Aralık 2009 12:25

namideger heval teskilata saygilar .

Devletin bir bakanı, yaklaşık 20 bin çocuğun sokakta çalıştığını açıklıyor. Diyarbakır?da, Adana?da tutuklanan çocuklar, insan hakları kuruluşlarına gönderdikleri bir mektupla, ?İşkence gördük? diyor. Adana?da polisin vurduğu 14 yaşındaki bir çocuk, hayatının bundan sonraki bölümünü yatağa bağlı olarak geçirecek. Küçük bir çocuğuna aylarca cinsel istismarda bulunmakla suçlanan Vakit Gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez, birkaç ay süren tutukluğun ardından serbest bırakılırken, küçük çocuğun yaşadığı travmayı nasıl atlatacağı sorusuna yanıt veren ise yok? Bugün 20 Kasım Dünya Çocuk Günü? Çocuklara gününüz kutlu olsun demeye yüzümüz tutmuyor... Yüzü tutan var mı?

Bugün Dünya Çocuk Günü? Gerçekte ise çocukluklarını yitiren çocuklar günü?

Başbakan Erdoğan, aklına geldikçe, fetva verir gibi, ?en az üç çocuk yapın? diyor? Ne de olsa, ?çocuğu veren Allah, rızkını da verir?? Ama bu sözde artık bir gariplik var? Zira Kadından Sorumlu Bakan Nimet Çubukçu, ?18 bin 448 çocuk sokakta çalışıyor? diyor. Devletin resmi rakamlarının, gerçeği ne kadar yansıttığı malumunuz? O yüzden, bu rakamı, en az üç ile çarpın deriz size? Ortaya ise korkunç bir tablo çıkar bu durumda? Yani, bu ülkenin çocukları, çocuk olmak yerine, sokakta çalışmak zorunda bırakılıyor?

NE BÜYÜK MEZİYET, BİN 623 ÇOCUK OKULA GÖNDERİLMİŞ!

CHP?li bir milletvekilinin soru önergesine yanıt veren Bakan, kaç tane çocuğu eğitime kazandırdıklarını, kaç tanesini sokaktan kurtardıklarını anlatıyor. Hiç okula gitmeyen bin 623 çocuk, okula gönderilmiş? Çocukların yaşamı kurtarıldığı diye sevinelim mi bu rakam karşısında? Hayır? Bunun yerine şunları soralım: Sayın Bakan, ilkokula gönderdiğiniz bu çocuklara, ücretsiz lise ve üniversite eğitimi de sunacak mı hükümetiniz? Peki, mezun olduktan sonra iş olanağı da sunacak mısınız? Ya da Sayın Bakan, eğitime kazandırdığınız bu bin 623 çocuğun yerini dolduran diğer binlerce çocuk için ne yapacaksınız? Ya da her gün binlerce çocuğun, sokağın, atölyelerin, tarlaların, kısacası acımasız hayat çarklarının arasında öğütülmemesinin temel şartı olan yoksulluk ve işsizliğin ortadan kalkması için, hükümetinizin kömür ve makarna dağıtmak dışında başka bir çalışması var mı? Yoksa 5 yıldır bunu yapamayan hükümetiniz, bunu ne zaman yapacak?

İŞTE DEVLETİN ADALETİ

Bu ülkede, çocuk olmak hiç de kolay değil. Bunun en somut örneğini, daha birkaç hafta önce Diyarbakır?da, Adana?da gördük. Başbakan Erdoğan?ı protesto ettikleri gerekçesiyle gözaltına alınarak tutuklanan çocuklara, 23 yıla varan hapis cezaları isteniyor? Mc Donalds?ı bombaladığı her türlü biçimde ispatlanan ve ardından da bir suikastı azmettirmekle suçlanan Yasil Hayal, bombalı saldırıdan 3 yıl cezayla adeta ödüllendirilirken, çocuklar hakkında çeyrek asırlık ceza isteniyor?

ÇOCUKLARA ÖMÜR BOYU HAPİS

Bu toprakların bazı bölgelerinde gençlerin yaşamının çok kısa olduğu düşünüldüğünde, bu çocuklara adeta ömür boyu hapis cezası reva görülüyor? Ardından basın yazıyor, bilmem kim çocukları kullanıyor? Kimse sormuyor, bu çocuklar, neden sokaklara dökülüyor? Bu çocuklar, neden bu kadar erken büyüyor? Hiç kimse, kameranın önünde kendisine şeker veren polisin, ?Peki sen bana ne hediye edeceksin? sorusuna, ?taş? yanıtını veren çocuğun aklına bu yanıtı düşüren, siyasal nedenleri tartışmıyor?

Hakkâri?de bir kız çocuğu, elindeki mermi kovanlarıyla, ?Bizim oyuncaklarımız bunlar, artık bunlar oyuncaklarımız olmasın? dediğinde, o kız çocuğunun sözünün değere ancak bir günlük haber oluyor? Oysa silahların gölgesinde erken büyümek zorunda bırakılan o kız çocuğu, en az 30 yıllık bir geçmişin ve aynı zamanda bugün devam eden bir geçmişin özetini anlatıyordu dili yettiğince?

Adana Valisi, gözaltına alınan ve tutuklanan çocuklar için diyor ki, ?Çocuklarımızın burnu bile kanamamıştır.? Vali?nin açıklamalarını hayretler içerisinde kalarak okuyoruz? Ortada basının çektiği görüntüler var, çocukların, ailelerinin, avukatlarının anlatımları, tanıklıkları var? Türkiye?nin en köklü insan hakları örgütü olan İnsan Hakları Derneği?nin raporları var? Cezaevinden İHD?ye mektup gönderen çocukların anlatımları var? Bütün bunların hepsi iddia ediyor ki: ?Bu çocuklar, gerek gözaltına alınırken, gerek gözaltında tutuldukları karakollarda işkence gördü.?

SORUN ÇOCUKLARIN EYLEMLERE KATILMASI MI?

Adana Valisi, çocukların cezalandırılmasıyla yetinmek istemiyor, ?ailelerini de cezalandıralım? diyor. Yoksul bırakılan bir halkın, bu yoksulluğunu adeta yine halka karşı kullanmak istiyor. Halka, ?Madem çocuklarınızı eylemlere gönderiyorsunuz, o zaman bende sizin yeşil kartınızı alırım, size kömür vermem? diyor? Sanki kendi cebinden veriyor bunları? Sonra da size ?bilmem ne kadar para cezası keserim? diyor. Sanki kral? Sanki bu önlemlerle, çocukların eylemlere katılmasının önüne geçilecek. Sanki bu eylemler, sadece çocukların katılımıyla yapılıyor ve çocuklar katılmazsa eylemler de, sorun da ortadan kalkacak?

AHMET YILDIRIM ARTIK YÜRÜYEMEYECEK

Adana?da bir çocuk var? Çocukluk, artık sadece düşlerinde olacak? Çünkü artık yatağa, tekerlekli sandalyeye, ya da başka birinin yardımına muhtaç? Onu bu hale getiren ise, polis kurşunu? Polisin, ?hırsız? olduğu gerekçesiyle arkadan açtığı ateş? Adı Ahmet Yıldırım? Henüz 14 yaşında? İki polis, ?dur ihtarında bulunduk, havaya ateş açtık? dedi, savcılıktan serbest bırakıldı? Vali, ?adı bahsedilen kişi, hırsız değilmiş? dedi? Konu onlar için kapandı? Ama 14 yaşında bir çocuk, ölümden döndü ve yatağa bağlandı?

Bu ülkede çocuklar erken büyüyor. 14 yaşındaki bir kız çocuğuna, ?artık koca bir kadın? denilerek, babası, hatta dedesi yaşındaki adamla evlendirilebiliyor. Ya da, Vakit Gazetesi Yazarı Hüseyin Üzmez olayında olduğu gibi, küçük bir kız çocuğuna cinsel istismarda bulunan sanıklar, birkaç aylık tutukluluğun ardından şu ya da bu gerekçeyle serbest bırakılabiliyor. Adli tıp, yargı, polis gibi devletin bütün kurumları, hırpalanmış küçücük bedenin karşısında el birliği ediyor.

Çocuklara karşı bu büyük suçu işleyenlerin, şu anki mevcut yasalarla korunması yetmezmiş gibi, bir de, ?evlenme yaşını, 15?den 14?e indirelim, çocuğu tecavüzcüsüyle evlendirelim. Bu iş böylece kapansın? diyorlar. Üstelik bu yasal düzenlemeleri, ?çocukları korumak için? önerdiklerini söyledikçe kanımız donuyor.

ÇOCUKLAR TABUTLARDA TAŞINDI

Bu ülkenin çocukları tabutlarda taşındı, hala da taşınıyor. 12 yaşındaki bir bedene, Uğur Kaymaz?ın bedenine yaşından çok kurşun sıkıldı. Yanına da bir silah koyuldu ve ?terörist? denildi? Yerde yakan çocuğun cansız bedeni, çıplak ayaklarının görüntüsü hafızamıza kazındı?

Bu ülkenin çocukları, yatağa bağlı yaşatılmak zorunda bırakıldı? Ahmet Yıldırım, Ferhat Gerçek ve adını unuttuklarımız? Onlar için hayat artık çok daha zor?

Bu ülkenin çocuklarının fotoğrafları, gazetelere, gözlerine çekilmiş siyah bantlarla haber oldu? Küçücük bedenler, yüzlerini kapatmak zorunda bırakıldı. Utandırıldı? Hayata, gülmeye, sevince küstürüldü?

Bugün, 20 Kasım Dünya Çocuk Günü? Gününüz kutlu olsun demek çok zor? O yüzden, çocukların, çocuk olabildiği güneşli günlere ulaşmak dileğiyle!

Toplam 9 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi