Editörler : Lanet
24 Ekim 2011 21:53

George Carlin - Zaman Paradoksu

Tarih içinde zamanımızın paradoksunu şöyle sıralayabiliriz :

Daha yüksek binalarımız, ama daha kısa sabrımız var; daha geniş oto yollarımız, ama daha dar bakış açılarımız var.

Daha çok harcıyoruz, ama daha az şeye sahibiz; daha fazla satın alıyoruz, ama daha az hoşnut kalıyoruz.

Daha büyük evlerimiz, ama daha küçük ailelerimiz; daha çok ev gereçleri, ama daha az zamanımız var.

Daha çok eğitimimiz, ama daha az sağduyumuz; daha fazla bilgimiz, ama daha az bilgeliğimiz var. Daha çok uzmanımız, ama yine de daha çok sorunumuz; daha çok ilacımız, ama daha az sağlığımız var.

Çok fazla alkol ve sigara tüketiyoruz, çok savurganca para harcıyoruz, çok az gülüyoruz, çok hızlı araba kullanıyor, çok çabuk kızıyoruz, çok geç saatlere kadar oturuyor, çok yorgun kalkıyoruz, çok az okuyor çok fazla TV izliyoruz ve çok ender şükrediyoruz.

Mal varlıklarımızı çoğalttık, ama değerlerimizi azalttık. Çok konuşuyoruz, çok az seviyoruz ve çok sık nefret ediyoruz.

Geçimimizi sağlamayı öğrendik, ama yaşam kurmayı öğrenemedik.

Yaşamımıza yıllar kattık, ama yıllara yaşam katamadık. Aya gidip gelmeyi öğrendik, ama yeni komşumuzla karşılaşmak için caddenin karşısına geçmekte sorunumuz var. Dış Uzayı fethettik, ama iç dünyamızı edemedik. Daha büyük işler yaptık, ama daha iyi işler yapamadık.

Havayı temizledik, ama ruhumuzu kirlettik. Atoma hükmettik, ama önyargılarımıza edemedik. Daha çok yazıyoruz, ama daha az öğreniyoruz.

Daha çok plan yapıyoruz, daha az sonuca varıyoruz. Koşuşmayı öğrendik, ama beklemeyi öğrenemedik. Daha fazla bilgiyi depolamak, her zamankinden daha çok kopya çıkarmak için daha çok bilgisayarlar yapıyoruz, ama git gide daha az iletişim kuruyoruz.

24 Ekim 2011 21:54

Zaman artık, hızlı hazırlanan ve yavaş sindirilen yiyeceklerin; büyük adamlar ve küçük karakterlerin; yüksek kârlar ve sığ ilişkilerin zamanıdır.

Günümüz artık, iki maaşın girdiği ama boşanmaların daha çok olduğu, daha süslü evler, ama dağılmış yuvaların olduğu günlerdir. Bu günler, hızlı seyahatler, kullanılıp atılan çocuk bezleri, yok edilen ahlakî değerler, bir gecelik ilişkiler, obez bedenler ve neşelendirmekten sakinleştirmeye hatta öldürmeye kadar her şeyi yapabilen hapların olduğu günlerdir

Vitrinlerde her şeyin sergilendiği, ama depolarda hiçbir şeyin olmadığı bir zamandayız.

24 Ekim 2011 21:56

Öyle bir zaman ki teknoloji bu mektubu size getirebilir, siz bu içselliği ya paylaşmayı, ya da sil tuşuna basmayı seçebilirsiniz.

Yaşam, aldığımız nefes sayısıyla değil, nefesimizi kesen anların sayısıyla ölçülür. Paylaşmak özel ve güzeldir, yaşamı paylaşmak, özel gün ve anları paylaşmak, değer verip değerinizi bilen birileri olduğunu bilmek, onunla paylaşmak ne kadar lüks artık. Onu bulmak ve kaybetmemek, dostluğu, sevgiyi, hüznü paylaşmak, ne güzeldir tüm bunların tarihe karıştığı bir dönemde elde etmek ve yaşamak.

24 Ekim 2011 22:03

Konunun içeriğine ve düşünsel dünyama uygun bir iki aklımda kalan film repliği paylaşmak istiyorum :

* * *

Nefret ettiğimiz işlerde çalışıp gereksiz şeyler alıyoruz.

Bizler tarihin ortanca çocuklarıyız. Bir amacımız ya da yerimiz yok, ne büyük savaşı yaşadık ne de büyük buhranı..

Bizim savaşımız ruhani bir savaş..

En büyük buhranımız hayatlarımız !! (Fight Clup)

24 Ekim 2011 22:04

Demek ki gözlerin,gönüllerin,ruhların doygunlugu bir olgunlaşma yetinme olmuyormuş , ulaşılamayana ulaşabilmek,zor görüneni kolay elde etmek değerleri yok ediyormuş.

Yetenden fazlasının ne olduğunu bilmezsen neyin yeterli olduğunu asla bilemezsin.

William Blake

24 Ekim 2011 22:15

yetmek fiili biz insanlar için tarihin bütün dönemlerinde kullanılmamıştır ki .

ben bunu artık doyum noktasında olmamıza, ve sadece gözlerimizi doyurmamıza bağlıyorum.

artık her şeyden doyduk !.

Teknoloji mi ?.. Fıtratımıza aykırı şekilde gelişti, Sosyal varlık olan bizleri nasıl can evinde vurduğunu görmüyor muyuz ?..

bizler birer köleyiz.

İstemediğimiz yerlerde yaşıyoruz, Sıkıntılarımızı ört bas etmek için anlamsız gereçleri evlerimize dolduruyoruz.

Biz neyiz ?.

evet evet biz Neyiz ?.

aklımızla övünen bizler Vahşiliğin son noktasında bir Homosapiens olmak dışında,bizler birer neyiz ?.

bir Aslanın sadece karnını doyuracak kadar avlanması göz önündeyken, bizler mi Evcil Yaratıklarız ?

24 Ekim 2011 22:49

Lansel:Biliyormusun bir belgeselde izlemiştim bu aslanların karınlarını doyurmalarını ve oradan ayrılışlarını sonra biz insanları düşündüm:))

Bir insan olsaydı o arslanın yerinde doyduktan sonra ceplerine yakasına paçasınada yarınki yiyecegini doldururdu:)

Ve emin ol bu insanlar düşünebilen hayvanlar sözü külliyen yalan,insanlar EN vahşi, En düşüncesiz,EN çıkarcı yaratıklardır belkide bu yüzden hayvanlar bana daha masum görünüyorlar.

24 Ekim 2011 23:00

neslihan,

yalnız bir eleştri yapacağım sana, bu aralar bir soyutlama örneği görünce hemen tepki veriyorum..

geçen gün annem sitemle '' insanlar niye böyle'' dedi.

dedim ''sen hayvan mısın ki kendini soyutluyorsun, emin ol senin gibi onlarda kendini soyutladığı için insanlık bu halde''..

aynı diyalog ta özne annemi çıkarıp özne olarak seni koyarsam, sağlamayı sağlamış olurum :)). mesajım yerine ulaşmış olur.

24 Ekim 2011 23:07

İkilik Kinini İçimden Atıp

Özde Ben Bir İnsan Olmaya Geldim

Meğerse Aşk İmiş Canın Mayası,

Ona Mihrab imiş Kaşın Arası

Yüzde Ben Bir İnsan Olmaya Geldim

(Nimri Dede)

14 Aralık 2011 20:15

İnsan...

namı diğer Homosapiens...

iyilik ve kötülüğün neresinde ???

iyiliği, kötülüğünü kapatmak için kullanan bizler, tabiatın en riyakar varlıklarıyız..


matematikçi8907
Aday Memur
15 Aralık 2011 19:43

..sadece hep boşluktayız..

18 Aralık 2011 00:11

Yanlış tesbit enter bir sorun yok soyutlama/soyutlanma yok namı hesabıma oldukça iyiyim ama iyi olmaya hatta tutunmaya çalışan arkadaşlarım var reelde onlarlayım bu aralar.

18 Aralık 2011 13:33

ben tutunmak istemiyorum :)).

iyilik te istemiyorum..

sadece bana doğamı inkar edemeyeceğim ortam sağlasınlar istiyorum..


Lancel Mayıs
Yasaklı
06 Eylül 2012 16:11

Neden yaşamak için azimliyiz ?

kuytu arka loş sokaklarda yaşarken..


Lancel Mayıs
Yasaklı
16 Eylül 2012 16:00

bir zaman paradoksu daha..

1 gün 24 saat ise..

salı günü saat 15:00, çarşamba günü saat 15:00 saatleri arasındaki 24 saat(1 gün) adı ne ?.. salı+çarşamba mı ?.


asya-29
Müsteşar
20 Eylül 2012 09:50

illa ki bu adı olmalı mı 'gün' çerçevesine kalıba alındırılmaya çallışılarak..

...........................

''Öylesine büyüktü ki yaşama sabırsızlığımız''

(T.Tzara..)

Çoğumuz Kafka'nın Samsa'sı gibiyiz..yitik,yabancılaşmış,anlamsız...onca anlamsızlığa rağmen farkındasızlık..

Toplam 15 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi