Editörler : supporters.
13 Haziran 2020 14:05

Kadrolu Öğretmenlik mi, Devlette Öğretim Görevliliği mi?

Arkadaşlar merhaba herkese. Meb'te kadrolu öğretmenim.Ancak Tömer birimlerinde öğretim görevlisi olmak istiyorum. Benim gibi planları olan ya da halihazırda Tömer biriminde çalışmaya başlamış olan öğretmen arkadaşlarım varsa iki durumu da her yönden değerlendirmeleri benim için çok kıymetli olacaktır. Şimdiden teşekkürler.


şanzelize45
Aday Memur
13 Haziran 2020 23:34

konuyla ilgili deneyimi ya da fikri olan yok galiba?


aaabbbxx
Şef
13 Haziran 2020 23:44

Hocam öğretmenlik branşınıza göre değişir. Sınıf veya okul öncesi öğretmeniyseniz akademi daha rahat olacaktır. Ancak şunu da unutmamak gerek öğretim görevlisi olduğunuzda sözleşmeli personel olacaksınızMEB de ise garanti kadronuz var. Tömer birimini bilmiyorum ama ben bir araştırma görevlisi olarak sizin yerinizde olsam mebi bırakmazdım. Ayrıca akademi de çok fazla mobbing ve hiyerarşi var.MEB de böyle sıkıntılar daha az. Meb?den akademiye geçen arkadaşlarımın çoğu pişman


şanzelize45
Aday Memur
13 Haziran 2020 23:59

Hocam mobbing MEB'te de fazlasıyla mevcut. Her müdür müdür yard. değişiminde "inşallah halden anlayan biri gelir" diye duanın binini bir ediyoruz. Akademide bu daha yoğun yaşanıyor olabilir doğrudur , ki benim birtakım gözlemlerim de öyle. Ancak öğretim görevlisi kadrosu olduğu için yükselme kadro alımı v.s. gibi çekiimelerden uzak olacağımı dğşünüyorum. Mutlaka birim içerisinde hesap vermek durumunda olduğum müdürlerim olacaktır ancak her üniversite de aynı biçimde zorluk çıkarmayacaktır diye de düşünüyorum. Galiba ilanlar yayınlandığında derinlemesine değerlendirmek gerekecek.
aaabbbxx, 4 yıl önce

Hocam öğretmenlik branşınıza göre değişir. Sınıf veya okul öncesi öğretmeniyseniz akademi daha rahat olacaktır. Ancak şunu da unutmamak gerek öğretim görevlisi olduğunuzda sözleşmeli personel olacaksınızMEB de ise garanti kadronuz var. Tömer birimini bilmiyorum ama ben bir araştırma görevlisi olarak sizin yerinizde olsam mebi bırakmazdım. Ayrıca akademi de çok fazla mobbing ve hiyerarşi var.MEB de böyle sıkıntılar daha az. Meb?den akademiye geçen arkadaşlarımın çoğu pişman


akademisyen 64
Müsteşar Yardımcısı
14 Haziran 2020 10:36

Akademik kadrolar sözleşmelidir fakat, kamudaki sözleşmeli personel ya da sözleşmeli öğretmen gibi değil kadro karşılığı sözleşmelidir yani kadrolu öğretmen gibidir. Sözleşmeler 2 3 yıllık periyotlarda kendiliğinden uzar. Herhangi bir ağır disiplin suçu olmadığı takdirde işinize kolay kolay son verilemez. Öğretim görevlileri aynı kadroda emekliliğe kadar çalışır. Mobing ya da çıkar çatışmaları yaşanabilir özellikle çalışmak istediğiniz tömer gibi birimlerde ek ders ve kurs gibi kazanç getirici faaliyetler olduğu için.


şanzelize45
Aday Memur
14 Haziran 2020 15:42

Anlıyorum hocam. O tür çekişmelerden uzak kalabilirim diye düşünüyorum. Hayırlısı artık.

akademisyen 64, 4 yıl önce

Akademik kadrolar sözleşmelidir fakat, kamudaki sözleşmeli personel ya da sözleşmeli öğretmen gibi değil kadro karşılığı sözleşmelidir yani kadrolu öğretmen gibidir. Sözleşmeler 2 3 yıllık periyotlarda kendiliğinden uzar. Herhangi bir ağır disiplin suçu olmadığı takdirde işinize kolay kolay son verilemez. Öğretim görevlileri aynı kadroda emekliliğe kadar çalışır. Mobing ya da çıkar çatışmaları yaşanabilir özellikle çalışmak istediğiniz tömer gibi birimlerde ek ders ve kurs gibi kazanç getirici faaliyetler olduğu için.


BnSvKn
Kapalı
14 Haziran 2020 19:59

Bu tamamen kuruma ve yöneticilere göre değişen bir durum. İyi bir okul ve iyi bir müdürle sorun yaşamazsınız. Aynı şekilde iyi bir dekan ve iyi bir fakültede de... Yani nasip işi. Ancak yıllarca öğretmenlik yapmış biri olarak öğretmenliğin ıvır zıvır işlerinin çok daha fazla olduğunu, idarecilerle daha fazla muhatap olunduğunu söyleyebilirim. Akademide, hiçbir idareciyle veya hiçbir meslektaşla görüşmeden bir dönem geçirebilirsin. Odan vardır, proje, performans gibi ıvır zıvır şeylerle meşgul edilmezsin. Sınıfa girer dersini verirsin, odana gider çalışmanı yaparsın. Özetle akademi büyük bir sorun yaşamadıkça daha rahattır. Üstelik nöbet gibi ucube bir işin de olmaz :)


şanzelize45
Aday Memur
14 Haziran 2020 21:00

işin iki yönüne de hakimsiniz hocam anladığım kadarıyla. Yorumunuz değerli benim için :) Teşekkürler :)
BnSvKn, 4 yıl önce

Bu tamamen kuruma ve yöneticilere göre değişen bir durum. İyi bir okul ve iyi bir müdürle sorun yaşamazsınız. Aynı şekilde iyi bir dekan ve iyi bir fakültede de... Yani nasip işi. Ancak yıllarca öğretmenlik yapmış biri olarak öğretmenliğin ıvır zıvır işlerinin çok daha fazla olduğunu, idarecilerle daha fazla muhatap olunduğunu söyleyebilirim. Akademide, hiçbir idareciyle veya hiçbir meslektaşla görüşmeden bir dönem geçirebilirsin. Odan vardır, proje, performans gibi ıvır zıvır şeylerle meşgul edilmezsin. Sınıfa girer dersini verirsin, odana gider çalışmanı yaparsın. Özetle akademi büyük bir sorun yaşamadıkça daha rahattır. Üstelik nöbet gibi ucube bir işin de olmaz :)


mugla0707
Aday Memur
16 Haziran 2020 02:20

21 yıllık memuriyetimin ilk 9 yılı MEB'de öğretmen olarak geçti. Doğudan batıya, sınıf öğretmenliğinden branş öğretmenliğine hepsini yaptım. Sonra da üniversiteye geçtim. İkisinin arasında çok fark var. Öğretmenlik kutsal meslek cidden, ancak çok çalışkan ve gayretli olsan da, yan gelip yatanla aynı gözle görülürsün, değerlendirilirsin genelde. Müdüre ne kadar yakınsan o kadar değerlisindir. Azimli olsan da tabiri caizse eşşek kuyruğu gibi ne uzar ne de kısalırsın, Torpilin varsa ancak okul müdürü olabilirsin. Hayatın aynı daire içinde geçer (ev-öğretmenler odası-veli-okul müdürü vs) Ancak üniversitede de dedikodu, rekabet ve hizipleşme çoktur. Canın yanabilir. bunu çaresi de diline hakim olup, dersine vaktinde girer çıkar ve işin dışında hiçbirşeye karışmazsan kimsede sana bulaşmaz. Nerdesin napıyon hiç soran olmaz ve çok rahat edersin. MEB ile en büyük farklardan biriside; ne kadar çok çalışırsan o kadar kendine direkt etkisi olur, statün ve maaşında yükselir. Ayrıca bizim millet kürke bakar, eşi dostu geç, baban bile farklı bakmaya başlar üniversiteye geçersen. Birde dışardan gelen öğretmen vs ye göre ylisans ve doktora yapman/kazanman daha da kolaylaşır meslektaş olduğun için. Yüzkızartıcı bir suç işlemediğin sürecede üniversiteden atılmazsın, çünkü 2547 yanında aynı zamanda 657'ye de tabisindir. sözleşmen otomatik yenilenir. Geçmişte üç beş vaka vardır Rektörle takışıp sözleşmesi yenilenmeyen ama onların hepsi de idari mahkemeyle geri dönmüşlerdir. Doçent oldunmu da zaten daimi kadroya geçersin, topla tüfekle bile atamazlar.


şanzelize45
Aday Memur
16 Haziran 2020 02:33

Teşekkürler hocam aktardıklarınız için. Açıkçası öğretmenliğimin 8. yılındayım ve sizin öğretmenlik sürecinize benzer deneyimlerim oldu. Bu konuda söylediklerinize de harfiyen katılıyorum. Herkesin hor gördüğü kenar mahalle okullarında akla gelmedik çalışmalar yaptık, kendimizi harcadık ama bir takdir eden dahi göremedik. Hoş, zaten aferin almak içşn de yapmadım ne ysptıysam, insanlara çocuklara ailrlerine dokunabildiysem ne mutlu bana. Ancak şunu anladım ki ben MEB bünyesinde günden güne eriyorum. Şimdi kızanlar da olacaktır "ne şikayet ediyosun, salla başını al maaşını" falan ama ben öyle biri değilim ki.. :) Yaptığım çalışmalar elle tutulur gözle görülür sonuç versin istiyorum, ve bunun da yolu akademi.. Akademisyen olabilmenin de yolları maslesef ülkemizde saymakla bitmiyor, inşallah hakkımla bir yerlere gelebilirim.. Ayrıca akademideki tatsız rekabet dedikoduyla ilgili söylediklerinizi de y.lisans sürecimde çoğu kez gözlemleyebildim.. Bu durumlardan nispeten uzak durabilmek için de araş.gör. yerine öğretim görevliliği düşünüyorum.. Böyle olunca en azından çevremdekiler yükselme isteğimden şüphelenmeyip düşmanlık beslemezler :)
mugla0707, 4 yıl önce

21 yıllık memuriyetimin ilk 9 yılı MEB'de öğretmen olarak geçti. Doğudan batıya, sınıf öğretmenliğinden branş öğretmenliğine hepsini yaptım. Sonra da üniversiteye geçtim. İkisinin arasında çok fark var. Öğretmenlik kutsal meslek cidden, ancak çok çalışkan ve gayretli olsan da, yan gelip yatanla aynı gözle görülürsün, değerlendirilirsin genelde. Müdüre ne kadar yakınsan o kadar değerlisindir. Azimli olsan da tabiri caizse eşşek kuyruğu gibi ne uzar ne de kısalırsın, Torpilin varsa ancak okul müdürü olabilirsin. Hayatın aynı daire içinde geçer (ev-öğretmenler odası-veli-okul müdürü vs) Ancak üniversitede de dedikodu, rekabet ve hizipleşme çoktur. Canın yanabilir. bunu çaresi de diline hakim olup, dersine vaktinde girer çıkar ve işin dışında hiçbirşeye karışmazsan kimsede sana bulaşmaz. Nerdesin napıyon hiç soran olmaz ve çok rahat edersin. MEB ile en büyük farklardan biriside; ne kadar çok çalışırsan o kadar kendine direkt etkisi olur, statün ve maaşında yükselir. Ayrıca bizim millet kürke bakar, eşi dostu geç, baban bile farklı bakmaya başlar üniversiteye geçersen. Birde dışardan gelen öğretmen vs ye göre ylisans ve doktora yapman/kazanman daha da kolaylaşır meslektaş olduğun için. Yüzkızartıcı bir suç işlemediğin sürecede üniversiteden atılmazsın, çünkü 2547 yanında aynı zamanda 657'ye de tabisindir. sözleşmen otomatik yenilenir. Geçmişte üç beş vaka vardır Rektörle takışıp sözleşmesi yenilenmeyen ama onların hepsi de idari mahkemeyle geri dönmüşlerdir. Doçent oldunmu da zaten daimi kadroya geçersin, topla tüfekle bile atamazlar.


BnSvKn
Kapalı
16 Haziran 2020 05:14

Hocam tam zamanı. Ben de 8 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra akademiye geçtim. Diğer hocamız da 9 yıl. Demek ki akademi meyli olanlar ancak 8-9 yıl dayanabiliyor MEB'de :) Son görev yerim alanında "bir numara" olan bir liseydi. Biz de her yönden öyle sanmıştık. Çok çalıştık, güzel işler yaptık. Sonuç mu? Müdürün angaryalarına katlanan, etliye sütlüye dokunmayan öğretmenler el üstünde tutuldu, biz de doktora öğrencisi olduğumuz halde istenmeyen adam olduk. Her iki kurumda da malesef "vefa" beklememek gerekiyor. Çok idealist bir insan için her ikisi de çok yıpratıcı. Ancak akademi özellikle kendi gelişimin ve yaptığın çalışmaların sonucunu görmen açısından çok avantajlı.


şanzelize45
Aday Memur
16 Haziran 2020 13:31

Hocam zaten ben 3 5 sene sonramı kestiremiyorum MEB'te. Doydum yani kısacası bu. Ne yapsanız karşılığı olmuyor. Akademide nispeten böyle olabilir. Ama en azından akademide kendi adınıza ürettikleriniz insanı bir düzeyde tatmin ediyordur diye düşünüyorum.

BnSvKn, 4 yıl önce

Hocam tam zamanı. Ben de 8 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra akademiye geçtim. Diğer hocamız da 9 yıl. Demek ki akademi meyli olanlar ancak 8-9 yıl dayanabiliyor MEB'de :) Son görev yerim alanında "bir numara" olan bir liseydi. Biz de her yönden öyle sanmıştık. Çok çalıştık, güzel işler yaptık. Sonuç mu? Müdürün angaryalarına katlanan, etliye sütlüye dokunmayan öğretmenler el üstünde tutuldu, biz de doktora öğrencisi olduğumuz halde istenmeyen adam olduk. Her iki kurumda da malesef "vefa" beklememek gerekiyor. Çok idealist bir insan için her ikisi de çok yıpratıcı. Ancak akademi özellikle kendi gelişimin ve yaptığın çalışmaların sonucunu görmen açısından çok avantajlı.


BnSvKn
Kapalı
16 Haziran 2020 18:44

Evet öyle. En azından makale, kitap yazıyorsunuz. Akademide olduğunuz için bunlar daha anlamlı sayılıyor. Alanınızla ilgili konuştuğunuzda daha çok itibar görüyorsunuz. Öğretmen olsanız sözleriniz pek kale alınmaz. Sonuçta öğretmen, denir. Maaş olarak neredeyse (öğretim üyesi) iki katı alıyorsunuz. Müdürün kafasına estiğinde yaptığı gibi toplantı olmuyor akademide. Ortalama her dönem kısa bir toplantı. Daha önce de belirttiğim gibi (birçok üniversitede) kendi odanız var. Bir çekyat atarsınız, uzun çalışmalarda aralarda dinlenirsiniz. Çayınızı yapar içersiniz. Kapınızı kaparsınız kendinizle baş başa kalır bilgi üretirsiniz. Ancak insani olarak çok şey beklemeyin akademiden, gerek akademisyenlerden gerekse öğrencilerden. Küçük ayak oyunları, üstün görünme çabaları, samimiyetsiz konuşmalar, dedikodular, dalkavukluklar, had bilmezlikler bolca bulunur. Sen aramadıkça kimse seni aramaz. Herkes kraldır, hep sen arayacaksın, ölsen haberleri olmaz. Bunları deneyimledikten sonra, daha önce pek kimseyle görüşmediği için garipsediğiniz hocaları anlamaya başlar ve onlardan biri olursunuz :) Kendi içinize çekilir ve lüzumsuz konuşmalardan uzak mutlu mesud yaşarsınız. Enerjinizi bu tür boş şeylere değil kafanızda çalışmalara harcarsınız. İyi olur yani :)


şanzelize45
Aday Memur
16 Haziran 2020 18:54

anladım hocam. yorumlarınız gayet yeterli oldu benim için. sağ olun. Öğretim görevliliği hakkında bir şey daha sorabilir miyim size? Lisansımı bitirdiğim okulumda y.lisansı da bitirmiş olacağım. Hocalarımın çoğunu çok eskiden tanıyorum. Kendi okulumda ilan açılırsa önceliğim orası olacak ancak size şunu sormak istiyorum. Dikkat ettiğim kadarıyla Tömer öğrt.gör. ilanları kasım ayından başlayıp şubat sonuna kadar peyderpey devam ediyor. Kendi okulum da ilana çıkar diye düşğnğyorum, bu aşamada acaba Tömer müdürü olan hocamla konuyu daha kadro açılmadan en kısa sürede görüşsem görevi istediğimi güzel bir dille anlatsam mı? Hocamla aramız iyi, hatta yakın bir xamanda makale de çıkardık. Yoksa kadere boyun eğip şansıma kadro mu beklesem? Kadro açılırsa öyle mi anlatsam durumu? Nasıl bir yol izleyeceğimi bilemedim, siz ne tavsiye edersiniz?
BnSvKn, 4 yıl önce

Evet öyle. En azından makale, kitap yazıyorsunuz. Akademide olduğunuz için bunlar daha anlamlı sayılıyor. Alanınızla ilgili konuştuğunuzda daha çok itibar görüyorsunuz. Öğretmen olsanız sözleriniz pek kale alınmaz. Sonuçta öğretmen, denir. Maaş olarak neredeyse (öğretim üyesi) iki katı alıyorsunuz. Müdürün kafasına estiğinde yaptığı gibi toplantı olmuyor akademide. Ortalama her dönem kısa bir toplantı. Daha önce de belirttiğim gibi (birçok üniversitede) kendi odanız var. Bir çekyat atarsınız, uzun çalışmalarda aralarda dinlenirsiniz. Çayınızı yapar içersiniz. Kapınızı kaparsınız kendinizle baş başa kalır bilgi üretirsiniz. Ancak insani olarak çok şey beklemeyin akademiden, gerek akademisyenlerden gerekse öğrencilerden. Küçük ayak oyunları, üstün görünme çabaları, samimiyetsiz konuşmalar, dedikodular, dalkavukluklar, had bilmezlikler bolca bulunur. Sen aramadıkça kimse seni aramaz. Herkes kraldır, hep sen arayacaksın, ölsen haberleri olmaz. Bunları deneyimledikten sonra, daha önce pek kimseyle görüşmediği için garipsediğiniz hocaları anlamaya başlar ve onlardan biri olursunuz :) Kendi içinize çekilir ve lüzumsuz konuşmalardan uzak mutlu mesud yaşarsınız. Enerjinizi bu tür boş şeylere değil kafanızda çalışmalara harcarsınız. İyi olur yani :)


BnSvKn
Kapalı
16 Haziran 2020 19:01

Yeterince gözün korktuysa gelelim hayatın gerçeğine. Bir kadroyu istiyorsan -ne yazık ki- ilgililere söylemekte fayda var. Söylemezsen şansın pek yok. En azından söylersin kadro açılır, şahsına yönelik özel şart konulmaz ve varsa başkaları onlarla yarışırsın. İyi olan da kazanır. Seçimi yapacak olanlar seninle başkası arasında kalacak olurlarsa iyi tanınman sana katkı sağlar.


şanzelize45
Aday Memur
16 Haziran 2020 19:04

Beklediğim cevap diyebilirim. :) Evet maalesef ki akafeminin gerçeği bu görebildiğim kadarıyla.. Ben konuşmaya konuşacağım zaten de. Acaba her ne kadar gerekli kişilerle tanışıyor olsak da ters teper mi diye düşünüyordum. Yoksa hocalarımla ilişkilerimiz gayet iyi..
BnSvKn, 4 yıl önce

Yeterince gözün korktuysa gelelim hayatın gerçeğine. Bir kadroyu istiyorsan -ne yazık ki- ilgililere söylemekte fayda var. Söylemezsen şansın pek yok. En azından söylersin kadro açılır, şahsına yönelik özel şart konulmaz ve varsa başkaları onlarla yarışırsın. İyi olan da kazanır. Seçimi yapacak olanlar seninle başkası arasında kalacak olurlarsa iyi tanınman sana katkı sağlar.


muhcamci
Daire Başkanı
18 Haziran 2020 04:34

Diğer meslektaşların tüm dediklerine katılıyorum, güzel özetlemişler durumu ama burada gözden kaçırılmayacak önemli bir husus var. MEB bir yönü ile neredeyse tüm kurumlardan üstün oluyor. MEB sayesinde Türkiye'nin istediğin il/ilçesi değil mahallesi ve köyüne bile gidip, çalışmana olanak sağlıyor hatta yabancı dil varsa Yurtdışına görevlendirebiliyor. Ailevi durumlardan olur, başka sebeplerden olur veya emekliliğine doğru Egede bir sahil kasabasında olmak istersen hizmet puanın da varsa gidebilirsin. Hiç gitmsende, ilerde gidebileceğini bilmek bile insana farklı bir duygu veriyor. Üniversite çakılı kadro başka bir üniversiteye geçmen oldukça zor (tanıdık yoksa imkansıza yakın). Şahsen ben bu tayin olayından dolayı başka kurumlara geçesim geliyor. Onun haricinde arkadaşların dediği gibi kimseye bulaşmazsan, kimsede sana bulaşmaz. Türkiye'deki üniversitelerden daha rahat bir yer var mıdır diye düşünmeden edemiyor insan. Memurlar dahil bilgisayarlardan half-life, PubG oynayanlar mı dersin, odaya çekyat hatta mikrodalga atan mı dersin, ziraat fak. bahçesinde sebze toplayıp yiyen mi dersin. Her tipten kesim vardır (bunları eleştiri açsısından yazmadım). Onun dışında her türlü takım oyunu faaliyeti yapabilirsin, kampüs içinde lojman, mediko ( doktor, psikolog, diyetisyen), fitness spor salonları, kafeler vs. çok imkanı da vardır.


muhcamci
Daire Başkanı
18 Haziran 2020 04:34

Diğer meslektaşların tüm dediklerine katılıyorum, güzel özetlemişler durumu ama burada gözden kaçırılmayacak önemli bir husus var. MEB bir yönü ile neredeyse tüm kurumlardan üstün oluyor. MEB sayesinde Türkiye'nin istediğin il/ilçesi değil mahallesi ve köyüne bile gidip, çalışmana olanak sağlıyor hatta yabancı dil varsa Yurtdışına görevlendirebiliyor. Ailevi durumlardan olur, başka sebeplerden olur veya emekliliğine doğru Egede bir sahil kasabasında olmak istersen hizmet puanın da varsa gidebilirsin. Hiç gitmsende, ilerde gidebileceğini bilmek bile insana farklı bir duygu veriyor. Üniversite çakılı kadro başka bir üniversiteye geçmen oldukça zor (tanıdık yoksa imkansıza yakın). Şahsen ben bu tayin olayından dolayı başka kurumlara geçesim geliyor. Onun haricinde arkadaşların dediği gibi kimseye bulaşmazsan, kimsede sana bulaşmaz. Türkiye'deki üniversitelerden daha rahat bir yer var mıdır diye düşünmeden edemiyor insan. Memurlar dahil bilgisayarlardan half-life, PubG oynayanlar mı dersin, odaya çekyat hatta mikrodalga atan mı dersin, ziraat fak. bahçesinde sebze toplayıp yiyen mi dersin. Her tipten kesim vardır (bunları eleştiri açsısından yazmadım). Onun dışında her türlü takım oyunu faaliyeti yapabilirsin, kampüs içinde lojman, mediko ( doktor, psikolog, diyetisyen), fitness spor salonları, kafeler vs. çok imkanı da vardır.


sgk152535
Aday Memur
18 Haziran 2020 14:23

Kadrolu öğretmenlik. Üniversitede kadro garantisi yok.

şanzelize45
Aday Memur
18 Haziran 2020 16:50

Yorum için teşekkürler hocam. Peki dayanağınız nedir kadro garantisi olmamasıyla ilgili?
sgk152535, 4 yıl önce
Kadrolu öğretmenlik. Üniversitede kadro garantisi yok.

akademisyen 64
Müsteşar Yardımcısı
18 Haziran 2020 18:57

Bence hiçbir dayanağı yok. Doçent olup daimi kadroya geçene kadar hiç bir sorunla karşılaşmadım. Ayrıca tanıdığım çok kişi de 30 yıldan fazladır öğretim görevlisi.

O yorumu yapan 50d li araştırma görevlisi olduğu için kadro garantisi yok. O nedenle tepki vermiştir

şanzelize45, 4 yıl önce
Yorum için teşekkürler hocam. Peki dayanağınız nedir kadro garantisi olmamasıyla ilgili?
Toplam 87 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi