Editörler : supporters.
23 Nisan 2009 14:51

Neden insan kaybedince anlar bazı şeylerin kıymetini?

klasik her zaman söylediğimiz bir söz, ama içim gerçekten çok acıyo bir saatir ağlıyorum..kendimi dünyadaki en aptal insan gibi hissediyorum..:((


şayan
Aday Memur
23 Nisan 2009 14:53

kendimi hiç affetmiyorum...çok kötüyüm..birdaha asla dönmez geri...hatalıyım...çok pişmanım :(((


şayan
Aday Memur
23 Nisan 2009 15:03

hiç bişey eskisi gibi olmayacak...:((


bağnuçiçek
Kapalı
23 Nisan 2009 17:41

bir klasik söz daha size,

zaman herşeyin ilacıdır...


eyşan_85
Kapalı
23 Temmuz 2009 19:10

neden insan elindekinin kıymetini kaybedince anlar?..çünkü nankörüz,çünkü kıymet bilmiyoruz,çünkü hiç kaybetmeyecekmişiz gibi davranıyoruz vs vs vs


Sin_opS
Daire Başkanı
23 Temmuz 2009 19:20

ben aklımın kıymetini anladım misal,


cengizh_56
Kapalı
23 Temmuz 2009 20:04

ya ney kaybettin ALLAH aşkına ne kaybettin gözünümü kaybettin elinii kaybettin veya sağlığınımı kaybettin kaybedersen bi kız kaybettn o da piyaaada istemediğin kadar vardır


ezberbozan20
Yasaklı
20 Eylül 2010 06:52

yokluğu hissedilmeyen bişeyin varlığı hissedilmiyo çünkü


mai_beyaz
Kapalı
20 Eylül 2010 13:43

ben bi anlam veremiyorum bu cevaba.bende defalrca yapıyorum bunu.illaki kaybedecem ki anlayacam.insanlık hali işte.işimize nasıl geliyorsa oyleeeeeee


sokaktaki o kedi
Yasaklı
14 Haziran 2018 22:10

Kıymetli bulduğum her ne varsa kolay kolay kaybetmedim. Kişiyse eğer, kaybetmemek için çok sabrettim. Ancak bu beni çok yordu, yormaya da devam ediyor.

Zamanın birinde sevdiğim bir insan şöyle bir söz etmişti:

"Sen varlığınla öyle her yeri dolduruyorsun ki, karşı tarafın eksikliği bile anlaşılmıyor. Hatta karşı taraf kendi eksikliğini bile farkedemiyor. Ne zaman sen kaybediliyorsun, işte karşı taraf için cehennem azabı misali acı o zaman başlıyor. Sen gerçekten nadir bir kişiliğe sahipsin." demişti.

Haklı mıydı bilmiyorum ama kimden gittiysem arkamdan çokça ağıt yaktığını gördüm, kimden uzaklaşıp ayrıldıysam beni aradıklarını, unutamadıklarını duydum ve kimi sildiysem ağır bir ıstırap yaşadıklarını bizzat sosyal paylaşım sitelerinde okudum. Hem de adım zikredilmiş bir şekilde...

Nimeti kendinden sayanlar hep kaybetti.

Yıl 2012. Yer Ankara Büyükşehir Belediyesi Sanat Kurs Merkezi. Kaligrafi Kursu esnasında hekim bir hanımla tanışmıştım. Herkes bilir, tıp okuyanlara sanki ego dersi verilmiş gibi hareket ettiklerini. Her neyse. Kurs hocası tarafından ben sekreter olarak görevlendirilmiştim. Doğal olarak kursiyerlerin kimlik bilgileri ile adres ve iletişim numaralarını tutmam gerekiyordu. Bu hanımefendi kendisine sırnaştığımı düşünerek vermemişti. O gün ne gülmüştüm. Sen tıp oku ama buralarda takıl kal. Dünyayı kendinden ibaret sanmak bu işte. Neyse kurs devam etti. Ders saati değişikliklerini mesaj olarak arkadaşlara bildiriyordum. Bu hekim hanım maalesef haberi olmadığı için standart gün ve saatte geliyor kursa, kimseyi bulamıyormuş. Bir iki üç derken en sonunda hocanın telefon numarasını belediye sorumlularının birinden bulup ulaşmış. Tabi hoca da bana sorunca bu konuyu hanımefendi doktor olduğu için kendisine sırnaştığımı sandı hocam dediğimde hocayı da bir gülme tutmuştu. Zaten meslektaş bir büyüğümdü, gülme sebebi benimle aynıydı. :)

Her neyse, kurs devam etti. Bu kadın bana kurs için adres ve iletişim numarasını verdi. Baktı aramıyorum, bir gün bana o mesaj attı. Mesajda "Unicial ve Fraktur çalışmam gerekiyor, ne tavsiye edersiniz" diye. Ben de çift kurşun kalem çalışması yapmasının daha faydalı olacağını söyledim, arkasından bana kendisiyle bir kahve içip içmeyeceğini sordu. Hay hay dedim. Bu sohbetimizden 2 ay sonra artık her akşam şahsım aranılıp tarih ve sosyoloji konusunda sohbet etmeye başladık ki...

Ben çok kinci ve kolay affetmeyen biri olarak o iki ayın sonunu ilk gün ki şımarıklığına ikame ederek bozup bırakmıştım.

Diyeceğim o ki?

Her erkek peşinizde geziyor diye kalkan yerlerinizi inanın yerle bir eden birileri var.

Bilmediğiniz kıymeti, kaybedince zırıl zırıl sizi ağlatan kişiler var.

Ve kaybedince ben peşinden koşayım, onu ikna edebilirim düşünceniz de var ama ikna da edemediğiniz benim gibi bazı insanlar var.

Sözün özü;

Kıymet bilirim.

Kaybetmemek için çok çabalarım.

Ama bittiyse, yavaş yavaş yok olurum hayatlarından, farkettirmeden. Bazen de apansız giderim.

Dikkat edin, sonunda ağlayacağınız kişileri saçmalamalarınızla kaybetmeyin.

;)


sokaktaki o kedi
Yasaklı
23 Temmuz 2018 09:08

Cumartesi günü valide hanım ile geçen bir sohbetin özeti de olmuştu bu yorumum. :)

Allah dediyse kuluna nankör diye, benim ne sözüm olur ne seslenişim. :)

sokaktaki o kedi, 6 yıl önce

Kıymetli bulduğum her ne varsa kolay kolay kaybetmedim. Kişiyse eğer, kaybetmemek için çok sabrettim. Ancak bu beni çok yordu, yormaya da devam ediyor.

Zamanın birinde sevdiğim bir insan şöyle bir söz etmişti:

"Sen varlığınla öyle her yeri dolduruyorsun ki, karşı tarafın eksikliği bile anlaşılmıyor. Hatta karşı taraf kendi eksikliğini bile farkedemiyor. Ne zaman sen kaybediliyorsun, işte karşı taraf için cehennem azabı misali acı o zaman başlıyor. Sen gerçekten nadir bir kişiliğe sahipsin." demişti.

Haklı mıydı bilmiyorum ama kimden gittiysem arkamdan çokça ağıt yaktığını gördüm, kimden uzaklaşıp ayrıldıysam beni aradıklarını, unutamadıklarını duydum ve kimi sildiysem ağır bir ıstırap yaşadıklarını bizzat sosyal paylaşım sitelerinde okudum. Hem de adım zikredilmiş bir şekilde...

Nimeti kendinden sayanlar hep kaybetti.

Yıl 2012. Yer Ankara Büyükşehir Belediyesi Sanat Kurs Merkezi. Kaligrafi Kursu esnasında hekim bir hanımla tanışmıştım. Herkes bilir, tıp okuyanlara sanki ego dersi verilmiş gibi hareket ettiklerini. Her neyse. Kurs hocası tarafından ben sekreter olarak görevlendirilmiştim. Doğal olarak kursiyerlerin kimlik bilgileri ile adres ve iletişim numaralarını tutmam gerekiyordu. Bu hanımefendi kendisine sırnaştığımı düşünerek vermemişti. O gün ne gülmüştüm. Sen tıp oku ama buralarda takıl kal. Dünyayı kendinden ibaret sanmak bu işte. Neyse kurs devam etti. Ders saati değişikliklerini mesaj olarak arkadaşlara bildiriyordum. Bu hekim hanım maalesef haberi olmadığı için standart gün ve saatte geliyor kursa, kimseyi bulamıyormuş. Bir iki üç derken en sonunda hocanın telefon numarasını belediye sorumlularının birinden bulup ulaşmış. Tabi hoca da bana sorunca bu konuyu hanımefendi doktor olduğu için kendisine sırnaştığımı sandı hocam dediğimde hocayı da bir gülme tutmuştu. Zaten meslektaş bir büyüğümdü, gülme sebebi benimle aynıydı. :)

Her neyse, kurs devam etti. Bu kadın bana kurs için adres ve iletişim numarasını verdi. Baktı aramıyorum, bir gün bana o mesaj attı. Mesajda "Unicial ve Fraktur çalışmam gerekiyor, ne tavsiye edersiniz" diye. Ben de çift kurşun kalem çalışması yapmasının daha faydalı olacağını söyledim, arkasından bana kendisiyle bir kahve içip içmeyeceğini sordu. Hay hay dedim. Bu sohbetimizden 2 ay sonra artık her akşam şahsım aranılıp tarih ve sosyoloji konusunda sohbet etmeye başladık ki...

Ben çok kinci ve kolay affetmeyen biri olarak o iki ayın sonunu ilk gün ki şımarıklığına ikame ederek bozup bırakmıştım.

Diyeceğim o ki?

Her erkek peşinizde geziyor diye kalkan yerlerinizi inanın yerle bir eden birileri var.

Bilmediğiniz kıymeti, kaybedince zırıl zırıl sizi ağlatan kişiler var.

Ve kaybedince ben peşinden koşayım, onu ikna edebilirim düşünceniz de var ama ikna da edemediğiniz benim gibi bazı insanlar var.

Sözün özü;

Kıymet bilirim.

Kaybetmemek için çok çabalarım.

Ama bittiyse, yavaş yavaş yok olurum hayatlarından, farkettirmeden. Bazen de apansız giderim.

Dikkat edin, sonunda ağlayacağınız kişileri saçmalamalarınızla kaybetmeyin.

;)

Toplam 10 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi