Editörler : E.Kayı Han
12 Şubat 2009 19:39

İnşaAllah, Maşallah ne demektir işte faziletleri:

İnşaAllah: Allah dilerse

Maşallah : Allah diledi oldu

inşaAllah ayeti neden indi? İnşaAllah demezsek ne olur? Maşallah ayeti ve maşallah dememenin hükmü? bu iki kelimede kehf suresinde geçiyor bunun anlamı nedir? bunları ve daha fazlasını bu sayfada paylaşalım:

(23-24) Allah'ın dilemesine bağlamadıkça (inşâallah demedikçe) hiçbir şey için «Bunu yarın yapacağım» deme. Bunu unuttuğun takdirde Allah'ı an ve: «Umarım Rabbim beni, doğruya bundan daha yakın olan bir yola iletir» de.


zynp01
Genel Müdür
12 Şubat 2009 19:41

İnşaallah Dememek Ayet-i Kerimenin İnmesine Sebeb Oldu(Bir derstir İnşallah)

--------------------------------------------------------------------------------

Kureyş müşrikleri Nadr b. Haris ile Ukbe b. Ebi Muaytı Medine Yahudilerinin bilginlerine gönderdil*er ve:

"Onlara, Muhammed'in sıfatlarını ve sözlerini anlatınız, kendisini onlardan sorunuz! Çünkü, Yahudiler kendilerine ilk Kitab inen millettir. Peygamberlere ait bilgilerden, bizde bulunmayan bilgi, onlar*da bulunur" dediler.

Bunun üzerine, Nadr b. Haris ile Ukbe b. Ebi Muayt, Mekke'den yola çıkıp Medine'ye vardılar.

Medine Yahudilerinin bilginlerine, Peygamberimiz (a.s.)ın işini anlattılar ve bazı sözlerini naklettiler ve:

"Sizler bu sahibimizin dinî durumunu bize haber veresiniz diye size geldik!" diyerek, Peygamberimiz (a.s.)ı onlara sordular.

Yahudi bilginleri:

"Size emredeceğimiz üç şeyi ona sorunuz! Eğer onları size haber verirse, kendisi Allah tarafından gönderilmiş bir peygamberdir. Eğer bunu yapamaz (sorularınızı cevaplayamaz) ise, yalan uydurucu bir adam demektir. Artık, kendisi hakkında istediğinizi yapınız.

1- İlk zamanlarda gelmiş geçmiş bulunan gençlerin maceralarının ne olduğunu ona sorunuz. Çünkü,

onların çok şaşılacak hadiseleri vardır.

2- Yeryüzünü, doğularına ve batılarına varıncaya kadar gezip dolaşan adamın haberinin de ne

olduğunu sorunuz ona.

3- Bir de, kendisine, ruhtan, 'Nedir o?' diye sorunuz bakalım.

Size bunları haber verdiği zaman kendisine uyunuz; çünkü o bir peygamberdir!

Eğer yapamaz (sorularınızı cevaplayamaz) ise, o yalan uydurucu bir adam demektir. Kendisine, istediğinizi yapınız!" dediler.

Nadr b. Haris ile Ukbe b. Ebi Muayt, dönüp Mekke'ye, Kureyşlilerin yanına geldiler ve:

"Ey Kureyş cemaatı!" dediler, "sizin aranızla Muhammed'in arasını kesip aralayacak şeyi bulup getirdik size. Yahudi bilginleri; ona sormamızı emrettikleri şeyleri bize haber verdiler 'Eğer size onu haber verebilirse, kendisi bir peygamberdir. Eğer yapamaz (sorularınızı cevaplayamaz) ise, kendisi yalan uydurucu, lafçı bir adamdır. Kendisine, istediğinizi yapınız!1 dediler." Bunun üzerine, Kureyş müşrikleri Peygamberimiz (a.s.)ın yanına gelip:

"Ey Muhammed!

1- İlk zamanlarda gelip geçmiş ve şaşılacak kıssaları bulunan gençlerden,

2- Yeryüzünü, doğularına ve batılarına varıncaya kadar dolaşan adamdan, bize haber ver bakalım.

Birde:

3- Ruhtan haber ver ki, nedir o?" dediler.

Peygamberimiz (a.s.), onlara:

"Sorduğunuz şeyleri yarın size haber vereyim" buyurup, bir istisnada bulunmamış, yani "İnşâal-lah=Allah dilerse" dememişti.

Vahyin gelmesi gecikince, müşrikler;

"Muhammed Yarın haber vereyim' diye bize söz verdiği halde, kendisine sorduğumuz şeylerden hiçbiri hakkında bize bir haber vermiyor!" diyerek yaygaraya başlamışlardı.

Peygamberimiz (a.s.)ın vahyin gecikmesine ve müşriklerin yaygaralarına üzülüp durduğu sırada, Cebrail (a.s.), Yüce Allah tarafından Kehf sûresini getirdi.[144]

Bu sûrede, Peygamberimiz (a.s.)a, hiçbir şey hakkında, "İnşâallah=Allah dilerse" demek*sizin "Ben bunu her halde yarın yapıcıyım!" dememesi tavsiye buyuruldu.[145]

Kureyş müşriklerinin Yahudi bilginlerinden öğrenip Peygamberimiz (a.s.)a sordukları üç sorudan ikisi, Yüce Allah tarafından indirilen Kehf süresindeki Ashab-ı Kehf ve Zülkarneyn kıssalarıyla;[146]

Ruh hakkındaki üçüncü sorulan ise, "Sana Ruh hakkında soruyorlar. De ki: Ruh, Rabbimin emrindendir. (Zaten, onun hakkında) size az bir ilimden başka (birşey) de verilmemiştir" mealli âyetle cevaplanmıştır.[147

[144] İbnİshak,İbnHişam, Sîre, c. 1, s. 321-322, Taben, Tefeîr, c. 15, s. 191, 192, Fahru'r-Râzî, Tefefr, c. 21, s. 82, Kurtubi, Tefar, c. 10, s. 346-347, İbn Se^id, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 108-109, Etau'l-Fidâ, Tefar, c. 3, s. 71-72, Suyuti Dürm'l-mensûr, c.4, s. 210.

[145] Kehf 23-24.

[146] Kehf 1-26, 83-98.

[147] İsrâ: 85.


zynp01
Genel Müdür
12 Şubat 2009 19:44

Hadis-i şerifte, (İnsanlar için, inşâallah demekten daha faziletli itaat edicilik yoktur) buyuruldu.

Bir kimse ile bir şey kararlaştırırken inşâallah denirse, sonradan o iş yerine getirilmezse, yalancı olunmaz. (Miftah-ül cenne)

Kesin işlerde de inşâallah denir. Mescid-i harama girileceğini Allahü teâlâ bildirdiği halde, inşâallah denmesini öğretmek için, (Mescid-i harama inşâallah gireceksiniz) buyurdu. (Feth 27)

İsmail aleyhisselamın, (Babacığım, sana emredilen ne ise, onu yap! İnşâallah beni sabredicilerden bulursun) dediği de Kur'an-ı kerimde bildirilmektedir. (Saffat 102)

Peygamber efendimiz de, mezarlığa uğrayınca, ölüm muhakkak olduğu halde, ilâhi terbiye gereği olarak, (İnşâallah biz de size kavuşacağız) buyurdu. (Müslim)

Peygamber efendimiz, duasının kabul olacağını âyet-i kerimeye istinaden kesin olarak bildiği halde şöyle buyurdu:

(Her Peygamberin duası kabul olur. Her Peygamber, ümmeti için dünyada dua etti. Ben ise, Kıyamette ümmetime şefaat izni verilmesi için dua ediyorum. Duam inşâallah kabul olacak. Müşrik olmayanların hepsine şefaat edeceğim.) [Müslim]


hkncan
Daire Başkanı
12 Şubat 2009 19:47

Yanlış bilmiyorsam eğer:

Peygamber efendimize bir soru sorulmuş.Efendimizde sorunun cevabını yarın vereceğini söylemiş.Bunu söylerken de Allahu Tealanın cevabı kendisine vahyedeceğini düşünüyormuş.Fakat Allahu Teala peygamber efendimize cevabı vahyetmemiş.Peygamber efendimizde yarın olmuş soruyu soranlara cevap verememiş.Aradan günler geçmiş ama yine cevap verememiş en son Kehf 23.ve 24. ayetler iniyor.


zynp01
Genel Müdür
12 Şubat 2009 19:49

Fahreddin-i Razi hazretleri buyuruyor ki:

Süleyman aleyhisselam, bir gecede, zevcelerinin hepsini dolaşacağını, onlardan herbirinden birer erkek çocuk dünyaya geleceğini, Allah yolunda muharebe edeceklerini söyledi. Fakat, inşâallah demeyi unuttu. Sakat bir çocuk dünyaya geldi. Bunu götürüp, babasının tahtına bırakıverdiler. Hadis-i şerifte, (Yemin ederim ki, Süleyman aleyhisselam inşâallah deseydi, dediği gibi olurdu) buyuruldu. (Buhari)

(buhari efendimizden nakletti bu hadisi)


zynp01
Genel Müdür
12 Şubat 2009 19:52

hkncan katkın için teşekkürler efendimizin(s.a.v.) cevap verememesinin nedeni inşaallah dememesidir yukarıda detaylı bir anlatım var

12 Şubat 2009 19:53

Konuya da bir Maşallah.


zynp01
Genel Müdür
12 Şubat 2009 19:54

MAŞALLAH DEMEDİ HELAL OLDU:

39,40. ?Bağına girdiğinde ?MAŞAALLAH! Kuvvet yalnız Allah?ındır? deseydin ya!.. Eğer benim malımı ve çocuklarımı kendininkilerden daha az görüyorsan, belki Rabbim bana, senin bağından daha iyisini verir. Seninkinin üzerine de gökten bir afet indirir de bağ kupkuru ve yalçın bir toprak haline geliverir.?

41. ?Ya da suyu çekiliverir de (bırak bir daha bulmayı) artık onu arayamazsın bile.?

42. Derken bütün serveti helak edildi. (Yıkılmış) çardakları üzerine çökmüş haldeki bağına yaptığı harcamalar karşısında ellerini oğuşturuyor ve şöyle diyordu: ?Keşke Rabbime hiçbir kimseyi ortak koşmasaydım...?


zynp01
Genel Müdür
12 Şubat 2009 19:57

Evet gökyüzü Allah diledi oldu maşallah


zynp01
Genel Müdür
12 Şubat 2009 20:00

43. Onun, Allah?tan başka kendisine yardım edebilecek kimseleri yoktu. Kendi kendini kurtaracak güçte de değildi.

44. İşte bu durumda velayet (himaye ve koruyuculuk) yalnızca hak olan Allah?a mahsustur. Onun mükâfatı da daha hayırlıdır, vereceği sonuç da daha hayırlıdır.

----------------------------------------------------

ayetin devamında Onun Allah tan başka kendisine yardım edebilecek kimseleri yoktu derken maşaAllah dersek Allah bizi korur anlamını çıkara bilir miyiz ayrıca nazarda aynı şey geçerli maşallah nazarı engeller yani ayetteki KORUMAK....

her zaman Allah ın himaye ve koruyuculuğunda olmak hem mükafatı kazanmak hem en hayırlısına ulaşmak Allah ım ne büyüksün ne hikmetler bunlar...


zynp01
Genel Müdür
12 Şubat 2009 20:11

İnşallah, maşallah demek karın doyurmaz. Maşallahla inşallahla iş olmaz veya namaz kılmak karın doyurmaz demek. Bunları söylemekle dinimizin emri beğenilmemiş ve alay edilmiş oluyor. İnşallah, Allah?ın izni ile demektir. Allah?ın izni olmadan hiçbir şey olmaz. Onun için, hayır ve şer Allah?tandır diye iman etmek gerekir. Hayır gibi şerrin de Allah?tan olduğuna inanmamak küfür olur. İsteyen kul ama yaratan Allahü teâlâdır


zynp01
Genel Müdür
12 Şubat 2009 20:17

İnsana, hayvana ve hatta cansıza da nazar değer. Nazar hastalık yapar, hatta öldürür. Kadınlara ve çocuklara daha çok tesir eder.

Peygamber efendimizin zamanında Esed oğullarından nazarı değen bir kimse var idi. Üç gün bir şey yemez, sonra çadırın bir tarafını kaldırıp oradan geçen bir deveye bakıp, (Bunun gibi bir deve hiç görmedim) der demez, deve yere düşer hastalanırdı.

Müşrikler, bu adamı bulup Peygamber efendimizi nazarla öldürmesini istediler. Cenab-i Hak da Resulullahı bunun nazarından korumuştur.

Bu hususta Kalem suresinin (Nerede ise, kâfirler seni gözleri ile yıkacaklardı.) mealindeki 51. ayet inmiştir.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Nazar insanı mezara, deveyi kazana sokar.) [İ. Adiy]

(İnsanların yarısı nazardan ölür.) [Taberânî]

(Nazar haktır.) [Müslim]

Kendisine nazar değmiş veya nazar değme ihtimali olan kimse, aşağıda bildirilen duaların birini veya tamamını okumalıdır.

1- Fatiha, Ayet-el kürsi ve dört kul [Kâfirun, İhlas, Felak, Nas sureleri] 7şer defa okunup hastaya üflenirse, sihir, nazar ve her dert için iyi gelir.

Tuza okunup, suda eritilerek içmek de olur. (Fevâid-i Osmaniyye)

2- Sadece Fatiha ile ayet-el kürsiyi okumak da nazarı önler.

Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:

(Fatiha ile Ayet-el kürsiyi okuyana, o gün nazar değmez.) [Deylemî]

3- Hz. Enes?in duası olarak bilinen duayı besmele ile okumalıdır. Bu dua hakkında hadis-i şerifte buyuruluyor ki:

(Sabah akşam, 3 defa ?Bismillâhillezî lâ yedurru ma'asmihi şey'ün fil Erdi ve lâ fissemâ' ve hüvessemî'ul alîm.? okuyan, büyü ve nazardan korunur.) [İbni Mace]

4- Nazar değen kimseye şifa için Ayet-el-kürsi, Fatiha, Muavvizeteyni [iki kul euzüyü] ve Kalem suresinin sonunu okumak çok iyi gelmektedir. (Medaric)

5- Hava kararıp şiddetli rüzgar esince Peygamber efendimiz, Kul euzüleri okuyup buyurdu ki: (Bu iki sure ile [belâlardan, nazardan] korunun! Hiçbir kimse, bu iki sure ile korunduğu gibi, başka şeyle korunamaz.) [Ebu Dâvud]


zynp01
Genel Müdür
12 Şubat 2009 20:21

6- Göz değene, Peygamber efendimizin bildirdiği (Euzü bi-kelimatillahittammati min şerri külli şeytanin ve hammatin ve min şerri külli aynin lammetin.) tavizini okumalıdır.

Bu taviz her sabah ve aksam üç defa okunup kendi üzerine veya hastanın üzerine üflenirse, göz değmesinden, cin, şeytan ve hayvanların zararından korur. (Mevahib)

7- Peygamber efendimiz, bir şeye nazar değmesinden korktuğunda, Allahümme barik fihi ve la tedarruhu diye duâ ederlerdi. (İbni Sünni)

8- Nazarı değen kimse veya herkes, beğendiği bir şeyi görünce (Mâşâallah) demeli, ondan sonra o şeyi söylemelidir. Önce Mâşâallah deyince, nazar değmez.

Hadis-i şerifte buyuruluyor ki: (Hoşa giden bir şeyi görünce, "Maşaallah la kuvvete illa billah" denirse o şeye nazar değemez.) [Beyhekî]

9- Nazardan korunmak için ayat-i hırzı okumak ve üzerinde taşımak da çok faydalıdır. Ayat-i hırzı yanında taşıyan kimse, nazar değmesinden korunduğu gibi, sihirden, büyüden, cin ile ilgili hastalıklardan da korunur. Her ne muradı varsa hasıl olur.


zynp01
Genel Müdür
12 Şubat 2009 20:24

Hadis-i şerifte buyuruluyor ki: (Hoşa giden bir şeyi görünce, "Maşaallah la kuvvete illa billah" denirse o şeye nazar değemez.) [Beyhekî]


zynp01
Genel Müdür
12 Şubat 2009 20:27

İnsanı tesir altına alan, hasta eden bazı vak?alar vardır ki, tıp ilmi bunlar için kesin teşhise varamamıştır. Gerçek sebebi hakkında da açık bir bilgi verememektedir. İşte bunlardan birisi de ?nazar etme,? ?göz değme?dir.

Nazarın gerçek olduğu, nazar edilen kimsenin hastalanmasına, hattâ ölümüne sebep olduğu da bilinen ve kabul edilen bir hakikattir.Nazarın gerçek olduğunu ve insanın kaderiyle yakından alâkasının bulunduğunu ifade eden Peygamber Efendimiz şöyle buyurmaktadır:?Nazar haktır, kader ile yarışan birşey olsaydı, nazar değme işi yarışıp onu geçerdi (kaderi değiştirirdi).?


zynp01
Genel Müdür
12 Şubat 2009 20:29

Böylece, nazara uğrayan deve nasıl ki ölüp, eti tencereye konuyorsa, aynı şekilde nazar edilen kişi dehayatından olup mezara girebilmektedir. Hadis-i şeriften nazarın tesirinin yalnız insana bağlı kalmadığı, bütün canlılara, hattâ insanı dikkatini çeken hertürlü şeye de zarar verebildiği anlaşılmaktadır.Asr-ı Saadette geçen, nazarla ilgili bir hadiseden, mü?minin beğendiği birşey karşısında nasıl davranması, neler söylemesi gerektiği, nazar etmenin din kardeşini öldürme sayılacağı, nazara uğrayan ve nazar eden kimsenin neler yapması gerektiği hususunda geniş bilgiler çıkarmak mümkündür.Sahabîlerden Amr bin Rebia, Sehl bin Huneyf?i yıkanırken görür,nazar eder. Sehl çarpılmış gibi yere yıkılır. Alıp Peygamberimizin bulunduğu yere götürürler. Durumu öğrenen Peygamberimiz ?Kimden şüphe ediyorsunuz?? diye sorar. Sahabîler, Amr bin Rebia?nın ismini verirler. Bunun üzerine Peygamberimiz Amr?ı azarlayarak, ?Sizden biriniz neden din kardeşini öldürüyor? Biriniz kardeşinde beğendiği, hoşuna gittiği birşey gördüğü zaman ona mübarek olması için dua etsin (Mâşallah, Bârekallah gibi sözler söylesin)? buyurur.Daha sonra Peygamberimiz bir miktar su ister ve nazar eden Amr?ın abdest almasını emreder


zynp01
Genel Müdür
12 Şubat 2009 20:34

Başka bir hadiste ?Nazardan Allah?a sığınınız?

6 buyurularak, şifayı Allah?tan istememiz tavsiye edilmektedir.Peygamberimizin göz değmesi karşısında ondan korunmak için hangi duaları okuduğunu ve neler yaptığını Ebû Said el-Hudrî (r.a.) şöyle anlatmaktadır:?Resulullah (a.s.m.) (Cinlerin ve insanların nazarından Allah?a sığınırım, gibi dualarla) cinlerin nazarından, sonra da insanların nazarından Allah?a iltica ederdi. Sonra Muavvizetân (Felâk ve Nâs Sûreleri) inince bu sûrelere devam etti. Diğer duaları terk etti.?

7 Şu halde, nazar eden ve zarar verenleryalnız insanlar değildir. Aynı zamanda cinler de nazar edip, insana zarar vermektedir. ?Cinlerin nazarı oktan daha sür?atli geçer? diyen bazı âlimler göz değmesini, cinlerin çarpması ve nazar etmesi mânâsında da anlamaktadırlar.Peygamberimizin tatbik ve tavsiye ettiği mânevî ilaçlardan başka yollara başvurup şifa aramak mü?mine yakışmaz. Cahiliye devrinde Araplar bazı hastalıklardan dolayı boyunlarına ve kollarına çeşitli âlet ve boncuklar takarlardı. Deva ve şifayı da o taktıkları şeylerden beklerlerdi. Şirk kokan, inancına uymayan bu nevi işleri şiddetle yasaklayan Peygamberimiz, ?Kim birşey takarsa bütün işleri o taktığı şeye teslim edilir?

8 buyurmuştur. Böylece takılan o şeyin bir fayda vermeyeceği, ayrıca kişinin bütün ümidini bizzat ona bağlamasıyla da inancına zarar geleceği anlaşılmış oluyor.Nazardan korunmak için mânâsı bilinmeyen bazı muskalar yazıp kullanmak veya ?nazar boncukları? takmak İslâm inancına uymayan bâtıl âdetlerdir. Bu gibi şeyleri insanın takınması caiz olmadığı gibi, bir hayvana veya bir eşya üzerine takmak da aynı şekilde meşru değildir. Peygamberimizin haram saydığı bazı şeyler arasında nazarlık takınmak da sayılmaktadır.9Bu işlere benzeyen ve halk arasında mum eritmek, kurşun dökmek veya ot yakıp hastanın başının üzerinde gezdirmek gibi hiçbir mânâsı olmayan tatbikatlara tevessül etmemek lâzımdır. Çünkü Cenab-ı Hak her türlü derdi verirken meşru olarak dermanını da yaratmıştır. Mü?min ölçü olarak sünneti almalı, o çizgiden çıkmamaya çalışmalıdır. İstikamet ancak bu yolla mümkündür.

1. Müslim, Selâm: 42; İbni Mâce, Tıb: 3.2. Keşfü?l-Hafâ, 2: 76 (Ebû Naim?dennaklen).3. İbni Mâce, Tıb: 32, Müsned, 3: 447.4. Neyevi, Şerh-u Sahih-i Müslim, 14 % 172-173.5. İbni Mâce, Tıb: 34.6. A.g.e., Tıb: 32.7. A.g.e., Tıb: 34.8. Tirmizi, Tıb: 24.9. Neseî, Zînet: 17.Mehmed Paksu Helal ? HaramCevap 2:


zynp01
Genel Müdür
12 Şubat 2009 20:37

nazar boncuğu, muska, nal kurşun dökmek ŞİRKTİR!!!

Nazardan korunmak için mânâsı bilinmeyen bazı muskalar yazıp kullanmak veya ?nazar boncukları? takmak İslâm inancına uymayan bâtıl âdetlerdir. Bu gibi şeyleri insanın takınması caiz olmadığı gibi, bir hayvana veya bir eşya üzerine takmak da aynı şekilde meşru değildir. Peygamberimizin haram saydığı bazı şeyler arasında nazarlık takınmak da sayılmaktadır.9Bu işlere benzeyen ve halk arasında mum eritmek, kurşun dökmek veya ot yakıp hastanın başının üzerinde gezdirmek gibi hiçbir mânâsı olmayan tatbikatlara tevessül etmemek lâzımdır. Çünkü Cenab-ı Hak her türlü derdi verirken meşru olarak dermanını da yaratmıştır. Mü?min ölçü olarak sünneti almalı, o çizgiden çıkmamaya çalışmalıdır. İstikamet ancak bu yolla mümkündür.


zynp01
Genel Müdür
12 Şubat 2009 20:41

Nazar değmesinden korunma yollarından biri de, korktuğu ve şüphelendiği kişilerin yanında güzelliklerini teşhir etmemelidir.Hafız el-Bağavî "Şerhü's-Sünne" eserinde anlattığına göre, Hz. Osman b. Affan (r.a.) çok güzel bir çocuk görmüştü.Bunun üzerine, onu nazardan korumak için çocuğun velisine şöyle dedi: "Bu çocuğun çenesine siyah boya sürerek onun güzelliğini kamufle ediniz."


zynp01
Genel Müdür
12 Şubat 2009 20:46

Gözdeğmesi (nazar) bazan insanlardan olur. Bazan da cinlerden olur.Mü'minlerin annesi Ümmü Seleme (r.a.)' dan rivayete göre, Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz, evinde bir kız görmüştü. Kızın yüzünde bir değişme farketti ve şöyle buyurdu: "Ona rukye yapınız (okuyup üfleyiniz). Çünkü onda gözdeğmesi (nazar) vardır." (Buharî ve Müslim, Ümmü Seleme (r.a.)'dan rivayet etmişlerdir.) Hafız el-Bağavî diyor ki: "Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz nazar değmesine işaret ederken cinlerden nazar değmiş olacağını kasdetmiştir."Deniliyor ki: "Cinlerin nazar etmesi, mızrak ucundan daha tesirlidir." Şüphe yok ki, insan kirli elbiselerini değişmek için çıkardığı vakit, Yahut tuvalet ihtiyacını gidermek için, Ya da bir başka sebeple avret yerini açtığı vakit cinlerin nazarından korunmak için dua etmelidir. Bu da Cenab-ı Hakk'ın ismini zikretmekle olur.Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Onlardan (insanlardan) biri helaya girdiği zaman, başka bir rivayette, elbisesini çıkarıp bir yere koyduğu zaman bismillah demesi, cinlerin gözleri ile Ademoğlunun avret mahallinin arasında bir perdedir." (Tirmizî. Sünen'inde ve Ahmed b. Hanbel de Müsned'inde rivayet etmişlerdir.)2)


zynp01
Genel Müdür
12 Şubat 2009 20:49

Cenab-ı Hakk'ın ihsan ettiği sağlığı, Güzelliği, Nâli olduğu nimetler ve sair sebeplerle gözdeğmesine hazır olan kimse, daima tedbirli olmalı ve kendisini teşhir etmemelidir.Özellikle kadınlar kendi güzelliklerini ve bilhassa kız çocuklarının güzelliklerini aşırı derecede teşhir etmemelidirler. Çünkü bunun sonucunda birçok üzücü olaylara şahit olunmaktadır.Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz Esma binti Umeys (r.a.)'a hitaben şöyle buyurmuştur:"Bana ne oluyor ki, kardeşoğullarının cisimlerini zayıf görüyorum! Yardıma muhtaç duruma gelmişler." (Müslim, Câbir b. Abdullah (r.a.)'dan rivayet etmiştir.) Bunlar Hz. Cafer b. Ebu Tâlib'in çocukları idiler. Esma dedi ki: "Onların bir hastalıkları yok. Fakat onlara nazar değdi."Bunun üzerine Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurdu: "(O halde) sen onlara rukye yap. (okuyup üfle.)" (Ahmed b. Hanbel. Müsned, 3/333.)3)

Toplam 30 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi