11/9:"Eğer insana tarafımızdan bir rahmet (nimet) tattırır da, sonra bunu ondan çekip alırsak, şüphesiz o ümitsiz ve nankör oluverir."
11/10:"Ama kendisine dokunan bir sıkıntıdan sonra, ona bir nimet tattırırsak mutlaka, ?Kötülükler benden gitti? diyecektir. Çünkü o, şımarık ve böbürlenen biridir."
41/49:"İnsan, hayır (mal, mülk, genişlik) istemekten usanmaz. Fakat başına bir kötülük gelince umutsuzluğa düşer, yıkılır."
41/50:"Başına gelen sıkıntıdan sonra, kendisine katımızdan bir rahmet tattırsak: "Bu benim hakkımdır; kıyametin kopacağını sanmıyorum. Rabbime döndürülürsem, O'nun katında and olsun ki, benim için daha güzel şeyler vardır" der. İnkar edenlere, işlediklerini, and olsun ki bildireceğiz. Onlara and olsun ki çetin bir azap tattıracağız."
42/48:"Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki, Biz seni onlara bekçi göndermedik; sana düşen sadece tebliğdir. Doğrusu Biz insana katımızdan bir rahmet tattırırsak ona sevinir; ama elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir kötülük gelirse işte o zaman görürsün ki insan gerçekten pek nankördür."
*******
burda hemen hemen tüm haller sıralanmıştır.
iyilik yapılır sonra o iyilik kesilirse yeise düşer nankör olur.
arabası olup aynı yöne giden diğer kişiyi her gün arabasına alıp istediği yerde indirse bu iyidir
ama bir gün unutsa veya yapmaza veya başka işi çıksa onu bırakmazsa hemen nankörlüğe sapar
acaba beni niye almadı bırakmadı.
mecbur değil ki.seni karşılıksız o kadar bırakmış ona yaptıkları o kadar iyilik için teşekkür edeceğine bir kez bırakmadı diye şikayet eder nankörlük edersen işte tamda bu psikoloji oluşur.
diğer hal: zorluktan sonra nimet tatırmak sonrası hemen şımarır sanki kendi yapmış gibi davranır.
ramazanda fakirin halini anlar ona yardım eder.
ama ramazan biter her şeyi unutur.o gariban adama bu sefer bakmaz bile.
veya amansız hastalığa yakalanır.Allatan şifa ister iyileşir. iyileşinceye kadar içten dualar samimi yalvarmalar. iyileşir her şeyi unutur.sanki hiç hasta olmamış gibi.
diğer hal ise iyilik ister çok iyilik görür bunun farkında değildir.
ama başına bir kötülük gelir başlar sızlanmaya nankörlüğe ve umutsuzluğa düşmeye.
anlatırlar: bir kişi ayakkabısı olmadığı için üzülür çıplak ayakla yürür.sonra ayakları kesilmiş sürünen birini görür haline şükr eder.
sürekli hava açıktır güneş vardır.bunu görmez. bir kez hava kapansa yağmur yağsa şikayete başlar
her gün güzel yemekler hazırlayan sıcak yemekler hazılayan biri bir kez yemek yapamamış olsa şikayete başlar.
diğer durum kendi elli ile kendi başına felakette bile suçu başkasına atması nankör davranması.
yağmur rahmettir.ekine bitkiye hayvana insana hayat verir.ama sen evini dere kenarına yapıp sele kaptırırsan bu senin kendi hatandır yağmuru yağdıranda değildir.
bir yandan ekinler kurumasın diye yağmura sevinirsin diğer yandan senin yüzünden evin sele kapıldı diye yağmura kızman gereksizdir.
11/9:"Eğer insana tarafımızdan bir rahmet (nimet) tattırır da, sonra bunu ondan çekip alırsak, şüphesiz o ümitsiz ve nankör oluverir."
11/10:"Ama kendisine dokunan bir sıkıntıdan sonra, ona bir nimet tattırırsak mutlaka, ?Kötülükler benden gitti? diyecektir. Çünkü o, şımarık ve böbürlenen biridir."
41/49:"İnsan, hayır (mal, mülk, genişlik) istemekten usanmaz. Fakat başına bir kötülük gelince umutsuzluğa düşer, yıkılır."
41/50:"Başına gelen sıkıntıdan sonra, kendisine katımızdan bir rahmet tattırsak: "Bu benim hakkımdır; kıyametin kopacağını sanmıyorum. Rabbime döndürülürsem, O'nun katında and olsun ki, benim için daha güzel şeyler vardır" der. İnkar edenlere, işlediklerini, and olsun ki bildireceğiz. Onlara and olsun ki çetin bir azap tattıracağız."
42/48:"Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki, Biz seni onlara bekçi göndermedik; sana düşen sadece tebliğdir. Doğrusu Biz insana katımızdan bir rahmet tattırırsak ona sevinir; ama elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir kötülük gelirse işte o zaman görürsün ki insan gerçekten pek nankördür."
*******
burda hemen hemen tüm haller sıralanmıştır.
iyilik yapılır sonra o iyilik kesilirse yeise düşer nankör olur.
arabası olup aynı yöne giden diğer kişiyi her gün arabasına alıp istediği yerde indirse bu iyidir
ama bir gün unutsa veya yapmaza veya başka işi çıksa onu bırakmazsa hemen nankörlüğe sapar
acaba beni niye almadı bırakmadı.
mecbur değil ki.seni karşılıksız o kadar bırakmış ona yaptıkları o kadar iyilik için teşekkür edeceğine bir kez bırakmadı diye şikayet eder nankörlük edersen işte tamda bu psikoloji oluşur.
diğer hal: zorluktan sonra nimet tatırmak sonrası hemen şımarır sanki kendi yapmış gibi davranır.
ramazanda fakirin halini anlar ona yardım eder.
ama ramazan biter her şeyi unutur.o gariban adama bu sefer bakmaz bile.
veya amansız hastalığa yakalanır.Allatan şifa ister iyileşir. iyileşinceye kadar içten dualar samimi yalvarmalar. iyileşir her şeyi unutur.sanki hiç hasta olmamış gibi.
diğer hal ise iyilik ister çok iyilik görür bunun farkında değildir.
ama başına bir kötülük gelir başlar sızlanmaya nankörlüğe ve umutsuzluğa düşmeye.
anlatırlar: bir kişi ayakkabısı olmadığı için üzülür çıplak ayakla yürür.sonra ayakları kesilmiş sürünen birini görür haline şükr eder.
sürekli hava açıktır güneş vardır.bunu görmez. bir kez hava kapansa yağmur yağsa şikayete başlar
her gün güzel yemekler hazırlayan sıcak yemekler hazılayan biri bir kez yemek yapamamış olsa şikayete başlar.
diğer durum kendi elli ile kendi başına felakette bile suçu başkasına atması nankör davranması.
yağmur rahmettir.ekine bitkiye hayvana insana hayat verir.ama sen evini dere kenarına yapıp sele kaptırırsan bu senin kendi hatandır yağmuru yağdıranda değildir.
bir yandan ekinler kurumasın diye yağmura sevinirsin diğer yandan senin yüzünden evin sele kapıldı diye yağmura kızman gereksizdir.