Editörler : Lanet
«85868788899091929394959697
25 Ekim 2020 22:22

"After life" izleyelim.

26 Ekim 2020 15:14

Kendi haline bırakmak gerek.

26 Ekim 2020 22:47

Nerede acaba?

27 Ekim 2020 14:46

Sus ihtarıyla koptu tufanı kalemin...ki yine bir bahar sabahıyla kesmişti bileklerini de hükmü kalmamıştı şiirlerinin...Şimdi gözlerimde iki yüz dinarlık hürriyet, dudaklarımda köy kavruğu bin bir kelam...ayaklarımsa yolundan emin mi emin...Bilmediğimi biliyorum nihayetini aşkın...ama kesin olan şu ki ortak paydası sadece acı...sonrası mı? Tırnakları zehirli hüzün hançeri ve o zehrin ayırdığı güller...bir yanda kırmızı, sarı, pembe...Diğer yanda maviler...ve her hâlükârda dikeninden mustarip ama yine de minnettar...

Rabbe merdiven sayısız zikirlerle, kaleme peleseng ,akla zarar, akla intihar...ve her daim İkbalin zapt u raptına esas duruş...akla ne mi oldu? Ne olursa olsun önemi yok...Deliye akıl ne gerek...ki deli olduğunu inkarsa en arsız mahareti; gerisi laf u güzaf...belgesiz ,bilgisiz ve şuursuz girmek bir kavgaya ve de tüm matematik, fizik, geometri formüllerini hiçe sayarak...ne tatlıdır acısı kahramanlığın...ne keskin bir kurtuluş ve ne kutlu bir mahvoluş. Ve mavi güller....Sükût olsa gerek ahde vedası gülün dikenine...skolastik bir bahçenin kapı aralığından içeri girmek için bekleyen demokrasiye kaçamak bir bakış;hasretle,kiskanclikla ve korkarak...: Niye mi? Ahşap taburelerin üstüne basarak çıkılan koltuğa alışmışlık ve bu alişmışlığın beyindeki hücresel tahakkümü...en vazgeçilmezi de tahakkümüne razı oluş...Ya Gönül...gönlümüz ne durumda...Kimi koltuk sever Ceylan derisinden kimi ahşap tabureleri...zira kırılır ama eğilmez....İşte ben bu dünyanın verniklenmis, oymalı ve çürüme ihtimali olamayan ahşap taburelerini sevdim en çok...Bayrak asmak için, en önde sergilenen oyunları izlemek için ve en yükseğe yerleştirilenleri geri indirmek için üstüne basılan tabureleri....Şimdi dünya o taburelerin üstüne çıktı ve bekliyor....Ya Nasip Ya Kısmet....

ELİFMİKTARI(Şehbal)

27 Ekim 2020 22:04

Soru çözmekten gına geldi


şehbaal
Aday Memur
28 Ekim 2020 10:43

ve şair usulca çıkardı kalemini cebinden...geceye karalanmış bir yığın şiir vardı mırıltılarla ama hiç biri sayfaya inmeyi başaramadı....her defasında "yine olmadı...yine gelmedi yağmur" diyerek ..yine bileklerini kırıp attı bir köşeye....ne kadar da çok mehtap karaltısı vardı sayfada...ne kadar çok yarım kalmışlık....ve damar içlerinde ne çok kelime saklıydı duvar diplerinde bekleyen...ama hiç bir harf olması gerektiği kadar keskin değildi ve hiç bir hecenin soluğu mim sükutuna yetemedi...alalacele geri koydu kalemini cebine...ardında kalan darma duman sayfayı katlayıp, kat izlerini tırnaklarıyla derinleştirirken, dişlerinin arasında ezilen kelimeyi bir çırpıda bıraktı kendi toprağına...öyle bitkin, öyle yaralı, öyle güçlü...."memleket"....tek kelimelik bir aşk....üç hecelik sitem...sekiz harflik hasret....


şehbaal
Aday Memur
30 Ekim 2020 10:23

İki şehir arasında maviye boyandı umutlar..ki ben sözcüklerin oyununa gelmeden evvel, griye boyanmış bir oyuncaktım...Her yağmur sarasında çocukların kırıp attığı ve sonra yeniden onarıp kucakladığı bir oyuncak...Yerim tam olarak burası hakikatte...herhangi bir otobüsün herhangi bir cam kenarı koltuğu...Hayalde neresi dersen? Mavinin yeşile teslim olduğu yer...İki şehir arasında maviye boyandı umutlar...Yollar da Yapraklar da...


tarihçi22
Şef
09 Kasım 2020 01:01

"Adını bilmediğim bir ağlamak var içimde, kim bilir hangi hikayenin ağırlığı çökmüş üstüme. Beni hiç bir şey öldürmezse bu olur olmaz kederlenmek öldürecek."

09 Kasım 2020 21:10

Kim bilir kiminlesin diye düşündüğüm zamanlarım vardı ne acı ki artık biliyorum kiminle neredesin. Bazen üzülüyorum ama eskisi kadar. Bazenlerde yerin artık her günümde değil.
13 Kasım 2020 23:51

Sabah uyandığımda bir mucize olsun istiyorum ...

şehbaal
Aday Memur
16 Kasım 2020 10:17

ya içinden gelenleri inkar edip kapatacaktı kendini kader deyip

ya da keşke dememek için tek başına savaşacaktı tek hücreli cephesinde...

ki o cephe değil midir göğe maviyi üfleyen...

17 Kasım 2020 00:45

Biten bir güne hiç bu kadar sevinmemiştim:)

21 Kasım 2020 15:57

Hem çok komik hem de çok üzücü.

22 Kasım 2020 15:18

Söyledikleri ve yaptıkları birbirni tutmayan insanlar

22 Kasım 2020 22:46

Aynı fikirdeyiz demek ki...

24 Kasım 2020 00:36

Elbet birgün farkına varacak o da ama çok üzülecek


öslem
Müsteşar Yardımcısı
07 Ocak 2021 00:26

İçim bu günlerde hiç bana benzemiyor hep mi sıkkınyılgın ve ağlamaklı.Nelerden,ne işlerden geçtin diyorum kendi kendime.Yılma bu ne ?Hiç senlik değil heyyyy!Diyesim geliyor sonra yine yeniden kocaman bir sönmüşlük hali.Yaş almalar mı böyle yapıyor adamı yoksa ben mi böyleyim bir süredir...Bazen sadece susmak istiyorum hiç bir şey yapmadan susmak.


a. suskun adam
Aday Memur
13 Mart 2021 23:11

Bazı akşamlar dolaptan tatlı çıkarıp yerim. Bu akşam da onlardan biriydi. Fırında sütlaç bile getiremedi tadımı. Gönülde olmayan tadı ağzımda aradım nedense. Orada dahi bulamadım.

Acının da tatlının da anlamı dilde değil içerideymiş. "İçerimden gelen" tek tat budur!

16 Nisan 2021 01:25

Aya bakıyorum, nasıl güzel...

"Ben kaybolup gidenleri sevmem" dediği geliyor aklıma Hz. İbrahim'in.

Geçip giden ne çok şeye sımsıkı bağlıyız oysaki..

17 Nisan 2021 12:02

delirdim hasretinle
Toplam 1936 mesaj
«85868788899091929394959697

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi