Editörler : supporters.

yökhukuk
Genel Müdür
12 Ağustos 2022 09:42

Yabancı dil tazminatı ödenmesine ilişkin düzenlemeyi kıyasen akademik unvanların kazanılmasında aranan asgari yabancı dil puanı şartına uygulayamayız maalesef.

Yabancı dil yetkinliği akademik kariyerde elbette önemli, alanınızla ilgili uluslararası literatürü takip edip bilgilerinizi güncellemek için gerekli de. Ancak bunun için optimum bir dil puanı belirlemek zor. Ülkemizdeki merkezi yabancı dil sınavlarının soru tasarımı yabancı dil yetkinliğini ölçmeye ne kadar müsait tartışılır. Bu bağlamda çözüm için optimum bir puan belirlenmesi mümkün değil. Kaldı ki disiplinlere göre yetkinlik puanı farklılık arzedebilir. Örneğin bazı branşları hariç tutulduğunda yerel nitelikli hukuk alanında yabancı dil yetkinliği için aranan puan ile mühendislik/temel bilimler/tıp gibi evrensel nitelikli alanlar için aranan puan aynı olmaması gerekir. Ancak burada da hangi puan ilgili disiplin için gerekli/yeterli sorusuna objektif bir cevap vermek zor.

Yabancı dil yetkinliği bilimsel kaygılar ve akademik gereklilikten ziyade bir tahakküm ve üstünlük göstergesi olarak algılanıyor. Yani bir tür yabancı dil fetişizmi egemen akademyada. Yabancı dil yetkinliği alanınızdaki yetkinliğe karine teşkil etmez. Gerçekten kendi alanında oldukça yetkin olmakla birlikte, yabancı dil puanı düşük olan pek çok akademisyen var.

Burada sorulması gereken temel soru şu olsa gerek: Bilim disiplinleri bakımından yabancı dil yetkinliğinin o alandaki bilgi-beceri-yetkinliğe katkısı ne kadardır? Ya da bir akademisyenin alanındaki yetkinliği ile yabancı dil yetkinliği arasında korelasyon kurulması her durumda bilimsel açıdan doğru mudur?

Bu konunun bilimsel gereklilik ve objektivite bağlamında YÖK/ÜAK/Üniversite düzeyinde ele alınmadığı kanaatindeyim.

Aslında temel sorun şu: Bu ülkede akademik unvanların kazanılmasında ve akademik atama/yükseltmelerde "KÖPRÜYÜ GEÇMİŞLİK" psikolojisi egemendir. Getirilen koşulların gerekliliği ve seviyesi konusundaki görüşünüz ve bakış açınız köprünün hangi tarafında olduğunuza göre değişir. Köprüyü geçenler, geride bıraktıkları taraftakilerle empati kurmak yerine geçtikleri tarafın mütahakküm bakış açısına kendilerini kaptırıverir, diğer tarafta gerekli mi? diye sorguladıkları her koşulu köprüden geçtikten sonra zorunlu olarak görmeye başlar.

Biz çektik/yandık, siz de çekin/yanın söylemine mahkum bir süreçtir. akademik kariyer süreci. Halbuki çekmeye/yanmaya gerek var mıdır ya da daha az çekme/yanma yeterli olmaz mı sorgulaması yapılarak çözüm üretmek gerekir. Ancak bu konuda ne YÖK, ne ÜAK, ne de Üniversiteler bilimsel gereklilikler penceresinden bakar.

Akademik unvanlar yükseldikçe daha aşağıdaki unvanlar için daha zor/yüksek koşulların gerekliliği inancı kuşatıverir unvan sahibini. Onlara göre Cennete gitmek için mutlaka sırat köprüsünden geçmek gerekir. Halbuki sırattan ahirette değil, bu dünyada geçilir.

Ülkemizde çok az istisna dışında uluslararası ölçekte entellektüel/bilim adamı yetişememesinin nedeni yabancı dil yetkinliğine bağlanamaz. Sorun daha derinlerde ve bütüncül bir bakışla çözüme muhtaç. Görünen o ki günah keçisi olarak yabancı dil yetkinliği seçilmiş.

Not: Ortaöğretim ve yükseköğretimde yetersiz yabancı dil öğrenimi sonrasında bireysel çalışması sayesinde KPDS sınavından 94 dil puanı almış birisi olarak yabancı dil yetkinliğimi halen yetersiz görüyorum, ancak bu durumun akademik bilgi-beceri-yetkinliğime sirayet etmesine izin vermiyorum.


akademisyen 64
Müsteşar Yardımcısı
12 Ağustos 2022 09:45

Yabancı dil puanı başlangıçta 70ti, sonradan 65e düşürüldü şimdi de 55. Demek ki akademik personelin yabancı dil konusunda düzeyi giderek düşüyor. Sınav sistemi elbette tartışılır ölçüp ölçmediği. Ama az biraz yabancı dilde okuduğunu anlayanların yapabileceği bir sınav.

adaydoçent, 2 yıl önce
Arada 55 ile geçenlerin de yanına kar kalsın hocam. Hep sonradan gelenleri zorlayalım.Neden düşürüldü? Neden yükseltilecek? Bilim dili ingilizce (genel olarak) dolayısıyla belli bir seviyede olmayan kişiler zaten tutunamaz. Ama bunu sınavla tescillemek hele ki bir geri bir ileri yapmak insanların motivasyonunu yerle bir eder. 65 olarak belirlenen puanın düşürülmesi nasıl bir hataysa 75 e yükseltilmesi de o derecede bir hatadır

yökhukuk
Genel Müdür
12 Ağustos 2022 09:46

Yabancı dil tazminatı ödenmesine ilişkin düzenlemeyi kıyasen akademik unvanların kazanılmasında aranan asgari yabancı dil puanı şartına uygulayamayız maalesef.

Yabancı dil yetkinliği akademik kariyerde elbette önemli, alanınızla ilgili uluslararası literatürü takip edip bilgilerinizi güncellemek için gerekli de. Ancak bunun için optimum bir dil puanı belirlemek zor. Ülkemizdeki merkezi yabancı dil sınavlarının soru tasarımı yabancı dil yetkinliğini ölçmeye ne kadar müsait tartışılır. Bu bağlamda çözüm için optimum bir puan belirlenmesi mümkün değil. Kaldı ki disiplinlere göre yetkinlik puanı farklılık arzedebilir. Örneğin bazı branşları hariç tutulduğunda yerel nitelikli hukuk alanında yabancı dil yetkinliği için aranan puan ile mühendislik/temel bilimler/tıp gibi evrensel nitelikli alanlar için aranan puan aynı olmaması gerekir. Ancak burada da hangi puan ilgili disiplin için gerekli/yeterli sorusuna objektif bir cevap vermek zor.

Yabancı dil yetkinliği bilimsel kaygılar ve akademik gereklilikten ziyade bir tahakküm ve üstünlük göstergesi olarak algılanıyor. Yani bir tür yabancı dil fetişizmi egemen akademyada. Yabancı dil yetkinliği alanınızdaki yetkinliğe karine teşkil etmez. Gerçekten kendi alanında oldukça yetkin olmakla birlikte, yabancı dil puanı düşük olan pek çok akademisyen var.

Burada sorulması gereken temel soru şu olsa gerek: Bilim disiplinleri bakımından yabancı dil yetkinliğinin o alandaki bilgi-beceri-yetkinliğe katkısı ne kadardır? Ya da bir akademisyenin alanındaki yetkinliği ile yabancı dil yetkinliği arasında korelasyon kurulması her durumda bilimsel açıdan doğru mudur?

Bu konunun bilimsel gereklilik ve objektivite bağlamında YÖK/ÜAK/Üniversite düzeyinde ele alınmadığı kanaatindeyim.

Aslında temel sorun şu: Bu ülkede akademik unvanların kazanılmasında ve akademik atama/yükseltmelerde "KÖPRÜYÜ GEÇMİŞLİK" psikolojisi egemendir. Getirilen koşulların gerekliliği ve seviyesi konusundaki görüşünüz ve bakış açınız köprünün hangi tarafında olduğunuza göre değişir. Köprüyü geçenler, geride bıraktıkları taraftakilerle empati kurmak yerine geçtikleri tarafın mütahakküm bakış açısına kendilerini kaptırıverir, diğer tarafta gerekli mi? diye sorguladıkları her koşulu köprüden geçtikten sonra zorunlu olarak görmeye başlar.

Biz çektik/yandık, siz de çekin/yanın söylemine mahkum bir süreçtir. akademik kariyer süreci. Halbuki çekmeye/yanmaya gerek var mıdır ya da daha az çekme/yanma yeterli olmaz mı sorgulaması yapılarak çözüm üretmek gerekir. Ancak bu konuda ne YÖK, ne ÜAK, ne de Üniversiteler bilimsel gereklilikler penceresinden bakar.

Akademik unvanlar yükseldikçe daha aşağıdaki unvanlar için daha zor/yüksek koşulların gerekliliği inancı kuşatıverir unvan sahibini. Onlara göre Cennete gitmek için mutlaka sırat köprüsünden geçmek gerekir. Halbuki sırattan ahirette değil, bu dünyada geçilir.

Ülkemizde çok az istisna dışında uluslararası ölçekte entellektüel/bilim adamı yetişememesinin nedeni yabancı dil yetkinliğine bağlanamaz. Sorun daha derinlerde ve bütüncül bir bakışla çözüme muhtaç. Görünen o ki günah keçisi olarak yabancı dil yetkinliği seçilmiş.

Not: Ortaöğretim ve yükseköğretimde yetersiz yabancı dil öğrenimi sonrasında bireysel çalışması sayesinde KPDS sınavından 94 dil puanı almış birisi olarak yabancı dil yetkinliğimi halen yetersiz görüyorum, ancak bu durumun akademik bilgi-beceri-yetkinliğime sirayet etmesine izin vermiyorum.

sessiz -bayan, 2 yıl önce

Ancak 55 yds yada yökdil olunca doktoraya müracaat yapamıyoruz.


akademisyen 64
Müsteşar Yardımcısı
12 Ağustos 2022 09:53

Yabancı dilin yanısıra sizin dediğiniz gibi köprüyü geçenlerin akademik yükseltmelerde kriterleri devamlı yükselterek akademik unvanlar ya da kadroya atanmayı giderek daha zor hale getirmeleri de benzer bir sorun.

yökhukuk, 2 yıl önce

Yabancı dil tazminatı ödenmesine ilişkin düzenlemeyi kıyasen akademik unvanların kazanılmasında aranan asgari yabancı dil puanı şartına uygulayamayız maalesef.

Yabancı dil yetkinliği akademik kariyerde elbette önemli, alanınızla ilgili uluslararası literatürü takip edip bilgilerinizi güncellemek için gerekli de. Ancak bunun için optimum bir dil puanı belirlemek zor. Ülkemizdeki merkezi yabancı dil sınavlarının soru tasarımı yabancı dil yetkinliğini ölçmeye ne kadar müsait tartışılır. Bu bağlamda çözüm için optimum bir puan belirlenmesi mümkün değil. Kaldı ki disiplinlere göre yetkinlik puanı farklılık arzedebilir. Örneğin bazı branşları hariç tutulduğunda yerel nitelikli hukuk alanında yabancı dil yetkinliği için aranan puan ile mühendislik/temel bilimler/tıp gibi evrensel nitelikli alanlar için aranan puan aynı olmaması gerekir. Ancak burada da hangi puan ilgili disiplin için gerekli/yeterli sorusuna objektif bir cevap vermek zor.

Yabancı dil yetkinliği bilimsel kaygılar ve akademik gereklilikten ziyade bir tahakküm ve üstünlük göstergesi olarak algılanıyor. Yani bir tür yabancı dil fetişizmi egemen akademyada. Yabancı dil yetkinliği alanınızdaki yetkinliğe karine teşkil etmez. Gerçekten kendi alanında oldukça yetkin olmakla birlikte, yabancı dil puanı düşük olan pek çok akademisyen var.

Burada sorulması gereken temel soru şu olsa gerek: Bilim disiplinleri bakımından yabancı dil yetkinliğinin o alandaki bilgi-beceri-yetkinliğe katkısı ne kadardır? Ya da bir akademisyenin alanındaki yetkinliği ile yabancı dil yetkinliği arasında korelasyon kurulması her durumda bilimsel açıdan doğru mudur?

Bu konunun bilimsel gereklilik ve objektivite bağlamında YÖK/ÜAK/Üniversite düzeyinde ele alınmadığı kanaatindeyim.

Aslında temel sorun şu: Bu ülkede akademik unvanların kazanılmasında ve akademik atama/yükseltmelerde "KÖPRÜYÜ GEÇMİŞLİK" psikolojisi egemendir. Getirilen koşulların gerekliliği ve seviyesi konusundaki görüşünüz ve bakış açınız köprünün hangi tarafında olduğunuza göre değişir. Köprüyü geçenler, geride bıraktıkları taraftakilerle empati kurmak yerine geçtikleri tarafın mütahakküm bakış açısına kendilerini kaptırıverir, diğer tarafta gerekli mi? diye sorguladıkları her koşulu köprüden geçtikten sonra zorunlu olarak görmeye başlar.

Biz çektik/yandık, siz de çekin/yanın söylemine mahkum bir süreçtir. akademik kariyer süreci. Halbuki çekmeye/yanmaya gerek var mıdır ya da daha az çekme/yanma yeterli olmaz mı sorgulaması yapılarak çözüm üretmek gerekir. Ancak bu konuda ne YÖK, ne ÜAK, ne de Üniversiteler bilimsel gereklilikler penceresinden bakar.

Akademik unvanlar yükseldikçe daha aşağıdaki unvanlar için daha zor/yüksek koşulların gerekliliği inancı kuşatıverir unvan sahibini. Onlara göre Cennete gitmek için mutlaka sırat köprüsünden geçmek gerekir. Halbuki sırattan ahirette değil, bu dünyada geçilir.

Ülkemizde çok az istisna dışında uluslararası ölçekte entellektüel/bilim adamı yetişememesinin nedeni yabancı dil yetkinliğine bağlanamaz. Sorun daha derinlerde ve bütüncül bir bakışla çözüme muhtaç. Görünen o ki günah keçisi olarak yabancı dil yetkinliği seçilmiş.

Not: Ortaöğretim ve yükseköğretimde yetersiz yabancı dil öğrenimi sonrasında bireysel çalışması sayesinde KPDS sınavından 94 dil puanı almış birisi olarak yabancı dil yetkinliğimi halen yetersiz görüyorum, ancak bu durumun akademik bilgi-beceri-yetkinliğime sirayet etmesine izin vermiyorum.


adaydoçent
Daire Başkanı
12 Ağustos 2022 11:32

Sadece ingilizce dil sınavına hazırlık yaptıran kişiler/kurumlar var. Kurallar ezberletilerek 90-100 arasında puan aldırtıyorlar sosyal medyada da çarşaf çarşaf reklamını yapıyorlar. Bu puanları alan insanların içinde okuduğu makaleyi anlamayanlar dahi var.
yökhukuk, 2 yıl önce

Yabancı dil tazminatı ödenmesine ilişkin düzenlemeyi kıyasen akademik unvanların kazanılmasında aranan asgari yabancı dil puanı şartına uygulayamayız maalesef.

Yabancı dil yetkinliği akademik kariyerde elbette önemli, alanınızla ilgili uluslararası literatürü takip edip bilgilerinizi güncellemek için gerekli de. Ancak bunun için optimum bir dil puanı belirlemek zor. Ülkemizdeki merkezi yabancı dil sınavlarının soru tasarımı yabancı dil yetkinliğini ölçmeye ne kadar müsait tartışılır. Bu bağlamda çözüm için optimum bir puan belirlenmesi mümkün değil. Kaldı ki disiplinlere göre yetkinlik puanı farklılık arzedebilir. Örneğin bazı branşları hariç tutulduğunda yerel nitelikli hukuk alanında yabancı dil yetkinliği için aranan puan ile mühendislik/temel bilimler/tıp gibi evrensel nitelikli alanlar için aranan puan aynı olmaması gerekir. Ancak burada da hangi puan ilgili disiplin için gerekli/yeterli sorusuna objektif bir cevap vermek zor.

Yabancı dil yetkinliği bilimsel kaygılar ve akademik gereklilikten ziyade bir tahakküm ve üstünlük göstergesi olarak algılanıyor. Yani bir tür yabancı dil fetişizmi egemen akademyada. Yabancı dil yetkinliği alanınızdaki yetkinliğe karine teşkil etmez. Gerçekten kendi alanında oldukça yetkin olmakla birlikte, yabancı dil puanı düşük olan pek çok akademisyen var.

Burada sorulması gereken temel soru şu olsa gerek: Bilim disiplinleri bakımından yabancı dil yetkinliğinin o alandaki bilgi-beceri-yetkinliğe katkısı ne kadardır? Ya da bir akademisyenin alanındaki yetkinliği ile yabancı dil yetkinliği arasında korelasyon kurulması her durumda bilimsel açıdan doğru mudur?

Bu konunun bilimsel gereklilik ve objektivite bağlamında YÖK/ÜAK/Üniversite düzeyinde ele alınmadığı kanaatindeyim.

Aslında temel sorun şu: Bu ülkede akademik unvanların kazanılmasında ve akademik atama/yükseltmelerde "KÖPRÜYÜ GEÇMİŞLİK" psikolojisi egemendir. Getirilen koşulların gerekliliği ve seviyesi konusundaki görüşünüz ve bakış açınız köprünün hangi tarafında olduğunuza göre değişir. Köprüyü geçenler, geride bıraktıkları taraftakilerle empati kurmak yerine geçtikleri tarafın mütahakküm bakış açısına kendilerini kaptırıverir, diğer tarafta gerekli mi? diye sorguladıkları her koşulu köprüden geçtikten sonra zorunlu olarak görmeye başlar.

Biz çektik/yandık, siz de çekin/yanın söylemine mahkum bir süreçtir. akademik kariyer süreci. Halbuki çekmeye/yanmaya gerek var mıdır ya da daha az çekme/yanma yeterli olmaz mı sorgulaması yapılarak çözüm üretmek gerekir. Ancak bu konuda ne YÖK, ne ÜAK, ne de Üniversiteler bilimsel gereklilikler penceresinden bakar.

Akademik unvanlar yükseldikçe daha aşağıdaki unvanlar için daha zor/yüksek koşulların gerekliliği inancı kuşatıverir unvan sahibini. Onlara göre Cennete gitmek için mutlaka sırat köprüsünden geçmek gerekir. Halbuki sırattan ahirette değil, bu dünyada geçilir.

Ülkemizde çok az istisna dışında uluslararası ölçekte entellektüel/bilim adamı yetişememesinin nedeni yabancı dil yetkinliğine bağlanamaz. Sorun daha derinlerde ve bütüncül bir bakışla çözüme muhtaç. Görünen o ki günah keçisi olarak yabancı dil yetkinliği seçilmiş.

Not: Ortaöğretim ve yükseköğretimde yetersiz yabancı dil öğrenimi sonrasında bireysel çalışması sayesinde KPDS sınavından 94 dil puanı almış birisi olarak yabancı dil yetkinliğimi halen yetersiz görüyorum, ancak bu durumun akademik bilgi-beceri-yetkinliğime sirayet etmesine izin vermiyorum.


yökhukuk
Genel Müdür
12 Ağustos 2022 12:45

SORU 2-

Lisansüstü öğrenim için giriş koşullarını (ALES, Yabancı dil puanı gibi) belirleme yetkisi hukuken kime aittir? Uygulamada bu yetkiyi kim kullanıyor?


yökhukuk
Genel Müdür
12 Ağustos 2022 19:09

Anayasanın 42 nci maddesindeki, "Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir" hükmünü ve Anayasanın 130 uncu maddesindeki "öğretim düzeyleri ve süreleri, yükseköğretime giriş, devam ve alınacak harçlar,...kanunla düzenlenir" hükmünü de göz önünde bulundurarak vereceğiniz cevapları bekliyorum

yökhukuk, 2 yıl önce

SORU 2-

Lisansüstü öğrenim için giriş koşullarını (ALES, Yabancı dil puanı gibi) belirleme yetkisi hukuken kime aittir? Uygulamada bu yetkiyi kim kullanıyor?


yökhukuk
Genel Müdür
12 Ağustos 2022 21:27

Doçentlik unvanı da Doktor unvanı gibi akademik bir unvan bu konuda bir tartışma yok değil mi?

Peki Doçentlik için aranan asgari dil puanı şartı Kanunda (2547/24) "Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenen merkezî bir yabancı dil sınavından en az elli beş puan..." almış olmak şeklinde açıkça kanun düzeyinde düzenlendiği halde, Doktora için aranan asgari yabancı dil puanı neden Yönetmelikle düzenleniyor? Hukuken mümkün mü/doğru mu?

Anayasanın 42 nci maddesindeki, "Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir" hükmünü ve Anayasanın 130 uncu maddesindeki "öğretim düzeyleri ve süreleri, yükseköğretime giriş, devam ve alınacak harçlar,...kanunla düzenlenir" hükmünü de göz önünde bulundurarak vereceğiniz cevapları bekliyorum


yökhukuk
Genel Müdür
12 Ağustos 2022 21:50

SORU 3-

2547 sayılı Kanunun 24 üncü maddesinde, "Üniversitelerarası Kurulun görüşü üzerine Yükseköğretim Kurulu tarafından her bir bilim veya sanat disiplininin özellikleri dikkate alınarak belirlenecek yeterli sayı ve nitelikte özgün bilimsel yayın ve çalışmalar yapmak." düzenlemesine göre, Doçentlik Başvuru Koşullarındaki:

-5. Atıflar

-6. Lisansüstü Tez Danışmanlığı

-9. Eğitim-Öğretim Faaliyeti

doçentlik başvuru koşulu olarak belirlenebilir mi? Bunların özgün bilimsel yayın ve çalışma olduğunu düşünüyor musunuz?


sessiz -bayan
Daire Başkanı
12 Ağustos 2022 22:15

Sizden rica etsek doktora yapmak isteyen adaylar için Yök başkanımıza Ales gibi süreyi yds ve yökdil için 5 yıldan 10 yıla gecerlilik süresinin uzatılmasını,birde ben dr.ogrt.uyeligi düşünmüyorum.Emekligim gelmiş zaten.Dr.unvani almak istiyorum.Başögretmenlik için.Akademik kariyer için değilde öğretmenler başogretmenligi için 50 belirlersin istiyoruz.Sizden ricam biz ulaşamıyoruz bir ýök başkanımıza bunları aktarabilirmisiniz.Yök başkanımıza yds ve yökdil ile ilgili bu düşüncelerimizi soyleyebilirmisiniz


sessiz -bayan
Daire Başkanı
12 Ağustos 2022 22:17

Hizli yazdığımdan yazım hatalarım olabilir bunun içinde özür dilerim.


sosyologmemur
Aday Memur
23 Ağustos 2022 15:44

Merhabalar,

Uzatmadan yazmaya çalışacağım. Üniversitede engelli memur kadrosundayım; VKİ, Bİ değil, düz memur.

Personel ve Yazı İşleri'ndeki görevlerime ek olarak İdari Personel Kalite Sorumlusu olarak tüm Kalite sürecinin evrak işleri de benim üzerimde. Sen anlıyorsun diyerek kurumsal web sitesinin güya içerik yönetimini de verdiler ama bayaaa bayaa web mastering bekliyorlar ve kurumsal sosyal medya hesaplarının yönetimini de bende.

10 maddelik bir görev tanımım var, bunun ilk 7si Personel ve Yazı İşleri'ndeki görevlerle ilgili.

8. web ile ilgili işlemleri yapmak 9.İdari Personel Kalite Sorumlusu olarak KYS yazışmalarını yapmak 10. madde ise amirlerinin verdiği görevleri yapmak.

Amirlerim Fransızca ve İngilizce bildiğimi verdiğim evraklar ve bazı işler sırasında yapılan konuşmalar dolayısıyla biliyor. Daha evvel sitenin İngilizcesini rica edelim falan dediler ben de devamında görev tanımıma yazarsanız yabancı dil tazminatından yararlanabilirim dedim. Bugün dekan gelmiş diyor ki sitemizin Fransızcasını da yapıyorsun değil mi? Görev tanımımda yok dedim, son maddede ne yazıyor bak dedi, dahaca sinirlenmemek için bir şey demedim. Bu görevi yazılı olarak vermenizi istiyorum demek niyetindeyim, çünkü özlük haklarımı çiğneyen bir durum olduğunu düşünüyorum.

Tecrübelerinizi paylaşıp beni aydınlatın lütfen


yökhukuk
Genel Müdür
25 Ağustos 2022 11:33

Merhaba,

Maalesef memur kadro unvanına ait bir görev tanımı yok mevzuatta. Torba/Joker görev tanımı uygulanır. Bilgi-beceri-yetkinlik bakımından göz dolduran memur her zaman daha fazla çalışmaya zorlanır. Bu da ödüllendirme değil tam anlamıyla bir cezalandırmadır. Sizin durumunuz özelinde hakkaniyetli çözüm, rutin görevlerinizin bir kısmını (yabancı dil yetkinliğinize bağlı verilen ek görevlerin emek-zaman boyutunu karşılayacak şekilde) diğer personele yaptırmak olmalı. Ancak idareciler işini düzgün yapan nitelikli personeli daha fazla iş yükü ile ödüllendirir(!)

Yabancı dil yetkinliğinize bağlı yeni görevlendirmeler için sizin yazılı görev tanımı rica etmenize gerek yok. Zaten istenen sürede yap(a)madığınızda, sizi bu konuda yazılı olarak uyarmak zorunda idare.

sosyologmemur, 2 yıl önce

Merhabalar,

Uzatmadan yazmaya çalışacağım. Üniversitede engelli memur kadrosundayım; VKİ, Bİ değil, düz memur.

Personel ve Yazı İşleri'ndeki görevlerime ek olarak İdari Personel Kalite Sorumlusu olarak tüm Kalite sürecinin evrak işleri de benim üzerimde. Sen anlıyorsun diyerek kurumsal web sitesinin güya içerik yönetimini de verdiler ama bayaaa bayaa web mastering bekliyorlar ve kurumsal sosyal medya hesaplarının yönetimini de bende.

10 maddelik bir görev tanımım var, bunun ilk 7si Personel ve Yazı İşleri'ndeki görevlerle ilgili.

8. web ile ilgili işlemleri yapmak 9.İdari Personel Kalite Sorumlusu olarak KYS yazışmalarını yapmak 10. madde ise amirlerinin verdiği görevleri yapmak.

Amirlerim Fransızca ve İngilizce bildiğimi verdiğim evraklar ve bazı işler sırasında yapılan konuşmalar dolayısıyla biliyor. Daha evvel sitenin İngilizcesini rica edelim falan dediler ben de devamında görev tanımıma yazarsanız yabancı dil tazminatından yararlanabilirim dedim. Bugün dekan gelmiş diyor ki sitemizin Fransızcasını da yapıyorsun değil mi? Görev tanımımda yok dedim, son maddede ne yazıyor bak dedi, dahaca sinirlenmemek için bir şey demedim. Bu görevi yazılı olarak vermenizi istiyorum demek niyetindeyim, çünkü özlük haklarımı çiğneyen bir durum olduğunu düşünüyorum.

Tecrübelerinizi paylaşıp beni aydınlatın lütfen


qwertyas
Daire Başkanı
25 Ağustos 2022 12:43

Merhaba benim sorum da dil puanin süresiyle ilgili. İlk yapılan yds den 65 puan aldım ve dil defterini kendi adıma kapatmıştım. Geçenlerde doktoraya basvurdugumda puanimin süresinin geçtiğini öğrendim. Ama bu olay bana hiç mantıklı gelmedi. 65 puanımla asistan kadrosuna doktora yapmış olsam dr. öğretim üyesi kadrosuna, doçentlik, profesörlük basvurabiliyorum ama ne hikmetse doktora öğrenciliğine basvuramiyorum. Bu işte bir anormallik yok mu? Ya bu 5 yılı heryerde istesinler ya da burada istemesinler. YÖK ile görüştüğümde, enstitü müdürleriyle görüştüğümde hiç kimse mantıklı bir açıklama yapamiyor. Bu alınan kararı arastirdigimda söyle bir sonuca ulaştım. Kpds uds den sonra yds sınavına geçiş yapılmıştı. Bu sınav içinde özellikle yabancı dil tazminatı olayının devamı ile ilgili bazı kafa kırışıklıkları vardı. Bir üniversite yoke hem bunu hemde lisansüstü eğitim başvurularında bu durum geçerli mi diye soruyor ve yok apar topar bu yönde bir karar alıyor. Kimse mantığını anlayamıyor. Bu konuda avukat arkadaşımla görüştüğümde dava açsan iptal olma ihtimali yüksek dedi ama uzun süreceğini belirtti. Bu işlerde bir standart olmalı ve sürekli değişmemeli. Değişiyorsa da yeni girenleri etkilemeli isimizle mi ilgilenelim yoksa sürekli bu tarz durumları takip edip tekrar tekrar sınavlara mı hazırlanalım. Böyle durumların olduğunu bilseydik ilk yapılan yokdillere girer yüksek puan alırdık. Teşekkürler.

yökhukuk
Genel Müdür
27 Ağustos 2022 13:41

Merhaba,

Dava açmanız halinde yürütmenin durdurulması kararı verilmesi kuvvetle muhtemel. Dolayısıyla her hangi bir doktora programına başvurup, başvurunuzun reddine dair işlemin dava yoluyla yürütmesinin durdurulmasını ve iptalini talep edebilirsiniz. Konu biraz teknik olduğu için bu alanda uzman bir hukukçudan destek almanız önerilir.

qwertyas, 2 yıl önce
Merhaba benim sorum da dil puanin süresiyle ilgili. İlk yapılan yds den 65 puan aldım ve dil defterini kendi adıma kapatmıştım. Geçenlerde doktoraya basvurdugumda puanimin süresinin geçtiğini öğrendim. Ama bu olay bana hiç mantıklı gelmedi. 65 puanımla asistan kadrosuna doktora yapmış olsam dr. öğretim üyesi kadrosuna, doçentlik, profesörlük basvurabiliyorum ama ne hikmetse doktora öğrenciliğine basvuramiyorum. Bu işte bir anormallik yok mu? Ya bu 5 yılı heryerde istesinler ya da burada istemesinler. YÖK ile görüştüğümde, enstitü müdürleriyle görüştüğümde hiç kimse mantıklı bir açıklama yapamiyor. Bu alınan kararı arastirdigimda söyle bir sonuca ulaştım. Kpds uds den sonra yds sınavına geçiş yapılmıştı. Bu sınav içinde özellikle yabancı dil tazminatı olayının devamı ile ilgili bazı kafa kırışıklıkları vardı. Bir üniversite yoke hem bunu hemde lisansüstü eğitim başvurularında bu durum geçerli mi diye soruyor ve yok apar topar bu yönde bir karar alıyor. Kimse mantığını anlayamıyor. Bu konuda avukat arkadaşımla görüştüğümde dava açsan iptal olma ihtimali yüksek dedi ama uzun süreceğini belirtti. Bu işlerde bir standart olmalı ve sürekli değişmemeli. Değişiyorsa da yeni girenleri etkilemeli isimizle mi ilgilenelim yoksa sürekli bu tarz durumları takip edip tekrar tekrar sınavlara mı hazırlanalım. Böyle durumların olduğunu bilseydik ilk yapılan yokdillere girer yüksek puan alırdık. Teşekkürler.
Toplam 35 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi