şu anında ve yakın anlarında eskiden tadı damağında kalan anları yaşayamadığındandır belki de..
eskilerin üstüne yenileri konamadığından..
eski denilen hep bir devir dir aslında . çocukluk özlenir gençlik özlenir, çünkü insan kendini inandırmıştır bir kere asla oçocukluğundaki gibi pamuk şeker yiyemeyeceğine ve asla gençken olduğu gibi aşık olamayacağına. olmaz da yiyemez de. artık sorumluluk denen kalıpları vardır artık ayıp vardır ..
insan ne zaman kendini ve yaşamını yaşamayı bırakır ortak yaşam içinde yitip gider o zaman eskiye döner, insandır sonuçta asla ruhsal ve duygusal doyum olmadan yaşayamaz, koşmaya başlar nereye yetişecekse, bir bakar ruh arkada kalmış .. o zaman "bir şeyler eksik" duygusu uyanır o zaman eskiler hatılanır, düşünmeden (!) yapılanların güzelliği içinde kalır özlemle..
insan ne zaman eski mutlulukların güzelliklerin yerine yenisini koyamadığında eskiye takılır kalır, bir nevi 'gerçek ben' e duyulan bir özlemdir bu sanırsam, olduğumuzdan çıkıp olmamız gerekeni olmuşuzdur ve bu olmamız gereken hep bir beden büyük elbise gibi durur üstümüzde, çıkarıp atmaya cesaret edemediğimiz, güven (güya) dediğimiz ama ruhumuzu tükenten bir kemirgen olarak kalır..........
şu anında ve yakın anlarında eskiden tadı damağında kalan anları yaşayamadığındandır belki de..
eskilerin üstüne yenileri konamadığından..
eski denilen hep bir devir dir aslında . çocukluk özlenir gençlik özlenir, çünkü insan kendini inandırmıştır bir kere asla oçocukluğundaki gibi pamuk şeker yiyemeyeceğine ve asla gençken olduğu gibi aşık olamayacağına. olmaz da yiyemez de. artık sorumluluk denen kalıpları vardır artık ayıp vardır ..
insan ne zaman kendini ve yaşamını yaşamayı bırakır ortak yaşam içinde yitip gider o zaman eskiye döner, insandır sonuçta asla ruhsal ve duygusal doyum olmadan yaşayamaz, koşmaya başlar nereye yetişecekse, bir bakar ruh arkada kalmış .. o zaman "bir şeyler eksik" duygusu uyanır o zaman eskiler hatılanır, düşünmeden (!) yapılanların güzelliği içinde kalır özlemle..
insan ne zaman eski mutlulukların güzelliklerin yerine yenisini koyamadığında eskiye takılır kalır, bir nevi 'gerçek ben' e duyulan bir özlemdir bu sanırsam, olduğumuzdan çıkıp olmamız gerekeni olmuşuzdur ve bu olmamız gereken hep bir beden büyük elbise gibi durur üstümüzde, çıkarıp atmaya cesaret edemediğimiz, güven (güya) dediğimiz ama ruhumuzu tükenten bir kemirgen olarak kalır..........