"Gözünü sevdiğimin" milleti!..
Bıktırdı bahanelerinin illeti!
...
Bacım sen suya sabuna dokunacağım dedin de elinden testini alan mı oldu!..
Hacım yolun dünden güne damlayan anlara takıldı da ayağına çelme takan mı oldu!..
Buna da üç nokta...
...
Güzel memleketimin en güzel ilçelerinden birinin en şirin köylerinden birinde bir köpek çiftliği kurulmuş birkaç zaman önce... Sokak köpeklerini koruma amaçlı... Sosyal sorumluluk taşıyan, memleketimin 35/5'luklarından biri tarafından... Bu 35/5, IQ'yu filan ifade etmiyor, aman ha!.. 35/5'ların bazı 70'likleriyle IQ yarışına girmek ne haddime!..
Böylesi önemli bir haber yerel gündeme mutlaka oturmuştur ama ben daha yerel bir gündemden annemden duydum... Biraz saçma bulmuş ama sonuçta kadınsı koruma duygusuyla "olsun, yazıııkk, hayvanlar sokaklarda sefil oluyor, hem çevreye de zarar verebiliyor" da karar kılmış...
He anne haklısın diyorum; zaten itler de zekât verilecekler arasında... Dünyanın bir yerinde ölen bir kadının 1,5 yaşındaki bebesinin doyması için ölmüş anasının kan revan içindeki göğsüne yumulup karnını doyurmasından bize ne!..
Bu sefer kadınsı koruma duygusundan dünyanın bütün itlerine karşı bir öfke büyütüyor ve gözlerinden akan yaşlara dur diyemiyor!..
Üç noktaya devam...
...
Abim lafa giriyor, bütün milli duygularıyla; "ama sen şimdi bana karşı çıkacaksın da memleketin başbakanı o çiftliğin açılmasına izin vermesin!.."
He abi, burası tam da kitabın orta yeri!.. Ona izin veren bir kere belediye de, zaten izin vermese, bizim sevgili 35/5,'un o çiftliği kuracağı yer kesin Afganistan, Suriye, Mısır, Somali ya da bilmem hangi arz-âli, değil mi?..
O çiftliği kuracağı bir yer var; hayvan haklarına müdahale edildi der, iç hukuk yollarını bir çırpıda içer de bilmem soluğu artık hangi adalet divanına göçer!..
...
Neyse, biz düne kadar asma dallarıyla serinleyip, bu gün varoş metropolüne kurban giden balkonumuzda, çay içelim yine... Demi Suriye'den gelen kaçak çaydan olsun... Dilerim rengini mazlumların kanından almaz... Ama yine de demi iyi olsun da...
"Gözünü sevdiğimin" milleti!..
Bıktırdı bahanelerinin illeti!
...
Bacım sen suya sabuna dokunacağım dedin de elinden testini alan mı oldu!..
Hacım yolun dünden güne damlayan anlara takıldı da ayağına çelme takan mı oldu!..
Buna da üç nokta...
...
Güzel memleketimin en güzel ilçelerinden birinin en şirin köylerinden birinde bir köpek çiftliği kurulmuş birkaç zaman önce... Sokak köpeklerini koruma amaçlı... Sosyal sorumluluk taşıyan, memleketimin 35/5'luklarından biri tarafından... Bu 35/5, IQ'yu filan ifade etmiyor, aman ha!.. 35/5'ların bazı 70'likleriyle IQ yarışına girmek ne haddime!..
Böylesi önemli bir haber yerel gündeme mutlaka oturmuştur ama ben daha yerel bir gündemden annemden duydum... Biraz saçma bulmuş ama sonuçta kadınsı koruma duygusuyla "olsun, yazıııkk, hayvanlar sokaklarda sefil oluyor, hem çevreye de zarar verebiliyor" da karar kılmış...
He anne haklısın diyorum; zaten itler de zekât verilecekler arasında... Dünyanın bir yerinde ölen bir kadının 1,5 yaşındaki bebesinin doyması için ölmüş anasının kan revan içindeki göğsüne yumulup karnını doyurmasından bize ne!..
Bu sefer kadınsı koruma duygusundan dünyanın bütün itlerine karşı bir öfke büyütüyor ve gözlerinden akan yaşlara dur diyemiyor!..
Üç noktaya devam...
...
Abim lafa giriyor, bütün milli duygularıyla; "ama sen şimdi bana karşı çıkacaksın da memleketin başbakanı o çiftliğin açılmasına izin vermesin!.."
He abi, burası tam da kitabın orta yeri!.. Ona izin veren bir kere belediye de, zaten izin vermese, bizim sevgili 35/5,'un o çiftliği kuracağı yer kesin Afganistan, Suriye, Mısır, Somali ya da bilmem hangi arz-âli, değil mi?..
O çiftliği kuracağı bir yer var; hayvan haklarına müdahale edildi der, iç hukuk yollarını bir çırpıda içer de bilmem soluğu artık hangi adalet divanına göçer!..
...
Neyse, biz düne kadar asma dallarıyla serinleyip, bu gün varoş metropolüne kurban giden balkonumuzda, çay içelim yine... Demi Suriye'den gelen kaçak çaydan olsun... Dilerim rengini mazlumların kanından almaz... Ama yine de demi iyi olsun da...